hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    İşte CHP'nin ekonomik vaatleri

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dört ayaklı bir strateji içeren seçim bildirgesini anlattı, CHP iktidarının ilk 100 gününde ve 1 yılında yapacaklarını da açıkladı. Kılıçdaroğlu, üzerindeki vergiyi kaldırarak asgari ücreti 1500 TL'ye çıkaracaklarını, ayda 277 TL sabit taksitle ev sahibi olma imkanı sağlayacaklarını, çiftçiye 1,5 TL'ye mazot satacaklarını, tüketici kredisi ve kredi kartı borçlularının ise borç faizinin yüzde 80'ini sileceklerini vadetti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    CHP'nin 2015 için seçtiği "Yaşanacak bir Türkiye için..." sloganıyla Ankara'da ATO Congresium'da gerçekleştirdiği toplantı salonu erken saatlerde doldu. "Korkmayın, yılmayın, sinmeyin" yazılı dev bir pankartın CHP'lileri karşıladığı salonda, sık sık CHP'nin seçim kampanyasında kullandığı "alkışlıyoruz" sloganı anons edildi. CHP'liler de bu slogana alkışlarla destek verdi.

    "Sıfırlamak" CHP'nin sloganı oldu

    CHP, seçim vaatlerinde, 17-25 Aralık döneminde çok gündeme gelen "sıfırlamak" kelimesini slogan olarak seçti.

    CHP'nin aile sigortasından, çalışanlara sağlanacak yeni haklara kadar her türlü seçim vaadi, "sıfırlayacağız" sloganıyla duyuruldu.

    CHP'nin seçim sloganları arasında, "aile sigortası ile geçim sorunlarını sıfırlıyoruz", "esnafın sorunlarını sıfırlıyoruz", "emeklilerin sorunlarını sıfırlıyoruz", "gençliğin sorunlarını sıfırlıyoruz" sloganları yer aldı.

    İşte CHP'nin 2015 seçim bildirgesi

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu saat 11.00'de salona geldi ve sahneden salondakileri selamladı. 

    Ardından hazırlanan film izlendi ve seçim şarkısı dinlendi. Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra saat 11.30'da konuşmasına başladı. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     "Yaşanacak bir Türkiye inşa edeceğiz"

    "Önceki genel başkanlarımız, bizleri TV'Leri başında izleyen vatandaşlarımız hepinize Ankara'dan gönül dolusu selamlar. Hepinizi muhabbetle, yürekten selamlıyorum. Yaşanacak bir Türkiye umuduyla, beklentisiyle, gerçekleştirme azmiyle hepinizi yürekten selamlıyorum" diye sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu'nun konuşması satır başlarıyla şöyle:

    "Hiçbir ayrım yapmıyorum. Hiçbir ayrım yapmıyorum. Öğrenci, öğretmen, işçi, işveren sizlere sesleniyorum. Memur, çiftçi, işçi, esnaf, ev kadını, sizlere sesleniyorum. İşsiz, merdiven altı atölyelerde kayıt dışı çalışanlar sizlere sesleniyorum. Köylü, Anadolulu, Trakyalı, Egeli sizlere sesleniyorum. Genç yaşlı demeden bütün milletime sesleniyorum. Sanat kültür dünyasına sesleniyorum. Hukuk sistemine, hukuk alemine sesleniyorum. Avukatına, savcısına, hakimine sesleniyorum. Gelin hep beraber yeni bir başlangıç yapalım, gelin hep beraber yaşanacak bir Türkiye'yi hep beraber inşa edelim!

    Yaşanacak bir Türkiye'yi nasıl inşa edeceğiz? Neden yaşanacak bir Türkiye diyoruz? TV'leri başında bizleri dinleyen saygıdeğer yurttaşlarıma sesleniyorum. Düşünün, iki kez, üç kez düşünün. Size kısacık bir tarih vereceğim. 13 yıl önce, 'biz yoksullukla, yasaklarla, yolsuzlukla mücadele edeceğiz' dediler. Şimdi 13. yılın sonundaki tabloyu size izah ediyorum, iyi dinleyin. 6 milyon 700 bin işsiz, 17 milyon yoksul, maaşı bin liranın altında olan 8 milyon emekli, prim borcu olduğu için hastanede ölüme terk edilen esnaf, kızgın kırgın öfkeli gençler, kölelikten hallice kalıplara sokulmak isteyen kadınlarımız; korkmuş, sinmiş bir medya, kimliğini ve kişiliğini yitirmiş iş dünyası.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Milletle devletin, milletle milletin arasını açtılar"

    Bu tabloyu görüyorsak, bu tablo devletin resmi rakamlarına yansımışsa bu tabloyu Türkiye'nin vicdanına havale ediyorum. Şimdi dönüp şunu sorgulamak zorundayız. 13. yılın sonunda milletin polisle, hukukla, basınla, sporla, sanatla, kültürle, dinle imanla arasını açtılar. Milletin devletle arasını açtılar. Ve en önemlisi milletin milletle arasını açtılar. Değerli arkadaşlarım bu tablo düşündürücü bir tablo. Bu tablo üzerinde o nedenle söyledim, bir değil, iki değil, en az üç kez düşünüceğiz. Vicdanlarımıza soracağız, Türkiye bu tabloyu hak ediyor mu?

    Sıfır sorun dediler, komşularla aramızı açtılar, bir komşumuz bile kalmadı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    En acı nokta. Türkiye son 6 yıldır 10 bin dolar barajını  aşamamış, gelip orta gelir tuzağına yakalanmıştır. Türkiye büyümesini, kalkınmasını, gelir bölüşümünü, adaleti sağlayamıyor. Orta gelir tuzağından Türkiye'yi kurtarmamız lazım. Biz bu tabloyu mu istiyoruz? Asla! Biz yaşanacak bir Türkiye istiyoruz.

    Stratejinin birinci ayağı: "Katılımcı demokrasi"

    Dört ayaklı bir strateji izleyeceğiz. Birinci ayakta, katılımcı demokrasi, devletin saydamlığı ve hesap verebilirliğini göreceksiniz. Neden buradan başlıyorum? Türkiye ekonomik büyüklüğü itibarıyla dünyanın 19. ülkesi. İki yıl önce 17. idik, geriledik. Ama insani gelişmişlik açısından bakınca tam 69. sıradayız. Bizim hedefimiz Türkiye'yi insani gelişmişlik endeksinde ilk 20'ye taşımaktır. Buna yapabilir miyiz? Yapabiliriz? Kadrolarımız, insanımız, siyasi geleneğimiz var, bunu yapabiliriz. Kişi başına gelir 45 bin dolar. Bizim gibi endeksi düşük ülkelerde kişi başına gelir çok daha düşük. Eğer bir ülkede demokrasi, özgürlükler, can ve mal güvencesi yoksa orada kalkınma ve büyümeden söz edemezsiniz. Türkiye orta gelir tuzağına bu yüzden yakalanmıştır ve Türkiye orta teknoloji tuzağındadır şu anda. Neden bundan başlıyoruz? Çünkü gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemek zorundayız.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Can ve mal güvenliği her şeyin önündedir. Can ve mal güvenliğinin güvencesi demokrasi ve hukukun güvencesidir. Makul güvencesiyle insanlar hapislere atılır, mallarına el konulursa, orada demokrasi yok demektir. Peki demokrasi konusunda ne yapacağız?

    1-Siyasi ahlak yasasını çıkartacağız. Siyaseti kirlilikten kesinlikle arındıracağız. Bu ülkeye sözüm söz. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz. Ahlaki değerleri yüksek olan bir demokrasi ve yeni bir siyaset kültürü getireceğiz. Siyaset asla zenginleşme aracı olmayacak, biz siyaseti halka adanmışlık olarak biliyoruz, bu kültürü bu ülkeye getireceğiz.

    2- 12 Eylül askeri darbesinin mirası olan ve demokrasimizde yaralar açan darbe yasalarını tümüyle ortadan kaldıracağız. Bir garabet şey var, yüzde 10 seçim barajı. Seçim barajını kaldıracağız, milletin iradesini TBMM'Ye aynen yansıtacağız. Anayasamızda ne diyor: 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' Peki yüzde 10 seçim barajı ne? Egemenliğin üzerine vesayet düşürüyorlar.SÖzüm söz CHP iktidarında kalkacak bu.

    3- Milletin vekillerini milletin kendisi seçecek bunun sözünü veriyorum. Lider sultasına son vereceğiz. Türkiye'de lider sultası olmayacak artık.

    4- Yaklaşık 5 milyon yurttaşımız yurt dışında yaşıyorlar. Ama, kendi milletvekillerini seçemiyorlar. Siyasi Partiler Yasası'nı değiştirecek, yurt dışı seçim çevresi getireceğiz. Yurt dışındaki vatandaşlarımız da kendi milletvekillerini TBMM'ye gönderecek.

    5- Adli kolluğu getireceğiz, hakça soruşturmalar olacak. Gizli tanık uygulamasını kaldıracağız. Hakimler Yüksek Kurulu, Savcılar Yüksek Kurulu ayrı olacak. Ayrı bütçeleri olacak. Adalet Bakanı ve müsteşarının bu yüksek kurulları etkilemesini ortadan kesinlikle kaldıracağız. Avukatları ve savcıları, iddia makamı ve savunmayı aynı düzlemde karşılıklı oturtacağız. Birisi hakimin yanında olmaaycak. Eşitleyeceğiz bunları.

    6- Birinci sınıf demokrasi için yeterli mi? Elbette medyası özgür olmayan bir ülkenin kendisi de özgür olmaz. Medyayı özgür kılacağız, üzerindeki bütün baskıları kaldıracağız. Halkımızın haber alma ve ifade özgürlüğünü sağlayacağız.

    7- Hiç kimsenin inancına, kimliğine, yaşam tarzına, siyasi düşüncesine asla müdahale etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz.

    8- CHP iktidarında kuvvetler ayrılığı ilkesini eksiksiz tam yürürlüğe koyacağız. İktidar yasama organı ve yargıyı baskı aracı olarak görmeyecek. 200 yıllık parlamenter geleneğimizi güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Parlamenter sitem çalışmıyor deniyor. Aksaklığı yaratan sistemin kendisi değil, sistemi engellemeye çalışanlardır. 200 yıllık deneyimimiz var, atın çöpe size başka bir şey verelim diyorlar.

    Siz eğer destek verirseniz yurttaşlarım bu ülkeye birinci sınıf demokrasi getirmeye namus sözü veriyorum.

    9- Türkiye'nin en temel sorunlarından biri de Kürt sorunudur. Demokrasi içinde soruna en sağlıklı çözümü üreten, en yürekli, söylemlerinde en namuslu parti CHP'dir. Söyledim yine söyleyeceğim bu sorunu çözerse CHP çözer. CHP dışında hiçbir parti bu sorunu çözemez. Sorunu çözmek mi istiyorsun, samimi ve dürüst olacaksın, gizli ajandan olmayacak, millete hesap veremeyecek anlaşmalara girmeyeceksin, TBMM'ye bilgi vereceksin dedik. Hiçbirine uymadılar. Bu sorunun çözüm adresi TBMM'dir dedik, hiçbirisini dinlemediler. Bu sorun çözülmek zorunda olan bir sorundur. Bu sorunu Karadeniz'de, Ege'de, Trakya'da olan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; kanın akmadığı, herkesin birbirini kucakladığı bir Türkiye'yi biz sizin gücünüzle inşa edeceğiz.

    Stratejinin ikinci ayağı: "Uluslararası alanda rekabet edecek üretim"

    Stratejimizin ikinci ayağı; ülkemizin uluslararası alanda ciddi bir yarışmacı olmasıdır. Yani Türkiye'nin orta teknoloji, orta gelir tuzağından kesinlikle kurtulması gerekir. Rekabetçi bir ekonomi için, üretken yatırımlara, verimlilik artışına, nitelikli istihdama ihtiyacımız var. Uluslararası arenada ciddi bir yarışmacı olmak istiyorsanız önce üretmeniz lazım. Önce üreteceğiz, sonra hakça bölüşeceğiz. Uluslararası alanda rekabetçi olmak için ne üreteceğiz? Katma değeri yüksek ürün üretmek zorundasınız. Yani cebinizde taşıdığınız cep telefonları gibi ürün üretmek zorundasınız.

    Üniversiteler rektörlerini kendileri seçecek

    Katma değeri yüksek ürünü nasıl üreteceğiz? Türkiye'yi bilgi toplumuna taşıyacak, bunun mücadelesini vereceğiz. Bunu nasıl yapacağız? Bunun da cevabı var. Üniversiteleri birer bilgi üretim üssü haline getirirseniz Türkiye'yi bilgi toplumuna taşırsınız. Öğrenciliğimde son sınıfta Devrim Tarihi dersi okudum, unutmadığım bir bölüm var: 'İkinci Dünya Savaşı sona ermiş, Almanya yerle bir olmuş. ABD'li bir general Alman generale söyler. Almanya'da taş taş üstüne kalmadı, siz sırtınızı zor doğrultursunuz der. Alman general, evet her şey yakıldı, yıkıldı ama bir şeyi sakın unutmayın, Almanya'nın üniversiteleri ayakta der.

    Eğer bir ülkenin ayakta değilse, bilgi üretmiyorsa siz orta gelir tuzağından kurtulamaz, Türkiye'yi bilgi toplumuna taşıyamazsınız.

    Üniversitelerin bilgi üretmesi için ne yapacağız? 12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK'ü kesinlikle kaldıracağız. Üniversiteler üzerindeki baskı, vesayeti kaldıracağız.

    Her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı yerler olacak üniversiteler. Üniversite öğrencilerimiz belli koşullarda kendi üniversitelerinde söz sahibi olacaklar.

    Üniversite hocaları niye kendi rektörlerini kendi seçmiyor? Neden Cumhurbaşkanı atıyor? Bunu da kaldıracağız. Her üniversite kendi rektörünü kendisi seçecek.

    1 yılı okul öncesi olmak üzere zorunlu eğitimi 13 yıla çıkaracağız.

    İş garantili eğitim başlatacağız. Bütün Organize Sanayi Bölgelerinde yatılı eğitim olacak.

    Stratejinin üçüncü ayağı: "Sosyal demokrasinin güçlendirilmesi"

    Stratejimizin üçüncü ayağı; sosyal demokrasinin güçlendirilmesi. Yani üretilen refahın hakça paylaşılması. Anayasamızın ikinci maddesi, daha doğrusu d eğiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddesi ne diyor? 'Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik, sosyal refah devleti...' diyor. 13 yıldır bu ülkede refah hakça bölüşülmedi. O nedenle insanlar yoksul, perişan. 13 yıldır bu ülkede vicdansız bir büyüme yaşandı. Birileri büyüdü, birileri açlıktan öldü. 17 milyon yoksul bu ülkeye yakışmıyor. 17 milyon yoksulun refah düzeyini yükselteceğiz, 17 milyon kişi, 'Ben yoksul değilim' diyecektir.

    Devletin resmi rakamlarını veriyorum. 2002'de bu ülke nüfusunun yüzde 1'i yüzde 39'una sahipken, bugün nüfusun yüzde 1'i Türkiye servetinin yüzde 51'ine sahip. Yoksulluğu bitirmek istemediler, kontrol etmek, kendi arka bahçelerine dönüştürmek istediler. Sözüm söz namus sözü, 4 yılda Türkiye'de yoksul kalmayacak. 

    Genel sağlık sigortasi işsiz evlat vergisidir. Sizi bu vergiden kurtarmak benim boynumun borcudur.

    Emeklilelere vaatler

    11 milyon emekli dinlesin? Size Ramazan ve Kurban Bayramında birer maaş ikramiye vermek benim boynumun borcudur. Bayramda torunuma harçlık verecek miyim diye düşünmeyeceksin. Kurban Bayramında acaba kurban kesecek miyim diye düşünmeyeceksin. Ben senden bir tek şey istiyorum, senin hayırlı duanı istiyorum. Bütün CHP'liler sana minnet, saygı duyuyor. Bu ülkenin kalkınmasında senin alın terin, senin emeğin var. Bizim sana vefa borcumuz var, onu yerine getireceğim. Çalışan emekli kardeşime de sesleniyorum. Geçinemiyorsun, işine devam ediyorsun. Çalışana da vergi getiriyor, emekli aylığından yüzde 15 kesiyorlar. Senin maaşından kesilen yüzde 15 sosyal güvenlik destek primini kaldıracağım, bu benim namus sözümdür. Hastaneye gidiyorsun, hastanede, eczanede, maaşından para kesiyorlar. Üç ayrı yerde alınan parayı da kaldıracağım. 

    17 milyon yoksulumuz var. 4 yılda Türkiye'de yoksul kalmayacaktır. Her ailenin güvencesi olacak. Aile bizim temel taşımız. Aile sigortasını getireceğiz, hiçbir ailenin geliri 720 liranın altında olmayacak sözüm sözdür. Serveti değil, refahı tabana yayacağız, herkes huzurlu, herkes mutlu olacak. Hiçbir çocuk CHP iktidarında yatağa aç girmeyecek, hiçbir anne baba çocuğunu okula huzursuz göndermeyecek.

    "Taşeron işçilerin tamamı işe alınacak"

    Sözüm söz, taşeron işçisi diye bir kavram olmayacak. Taşeron işçisi olarak çalışan bütün işçi kardeşlerim, hiç bir ayrım yapmadan tamamınızı kadrolu olarak işe başlatacağım. 21. yüzyılda CHP iktidarında çağdaş köleliğe izin vermeyeceğiz. 'Parayı nereden bulacaksınız?' Zaten parayı devlet veriyor, biz taşeronu aradan çıkaracağız.

    "Asgari ücretten vergi kalkacak, 1500 TL olacak"

    Asgari ücretliler, size sesleniyorum. Yaklaşık 5 milyon kişi size sesleniyorum. Asgari ücret üzerinden vergiyi kaldıracağız. CHP iktidarında asgari ücret net 1500 lira olacaktır. Bunu refahı tabana yaymak, hakça bölüşmek için yapıyoruz.  

    Ayda 277  TL sabit taksitle ev

    Asgari ücretli kardeşim size sözümdür, Türkiye'yi dünyaya sözümdür. Ayda 277 TL sabit taksitle sana 70 metre karelik ev yapacağım. 

    Çiftçiye 1,5 TL'ye mazot

    Çiftçiler emeğinin karşılığını alamıyor. Son 13 yılda iki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor. Ürettiğin ürünün karşılığını alacaksın. Devlet bir yıl önceden fiyat verecek, bilerek üreteceksin. Hiçbir şeker pancarı fabrikasını kapatmayacağım. Sana mazotu 1,5 liradan vereceğim, sözüm söz. 'Efendim dışarıdan geliyor, o yüzden pahalı'... Rafineri çıkış fiyatı ne kadar? 1 lira 21 kuruş. Çiftçiye kaçtan satıyorlar? 4 TL'den. Yata kaçtan veriyorsun? Sıfır vergiyle. Hangi gerekçeyle vermiyorsun? Eğer çiftçi üretseydi Soma, Ermenek olmayacak, onların çocukları yetim kalmayacaktı. 

    Kredi borcu faizinin yüzde 80'ini silinecek

    Tüketici kredisi ve kredi kartı borçlularına sesleniyorum. Bizim iktidarımızda faizlerin en az yüzde 80'ini silecek, kalan borcu yeniden yapılandıracağız. Olmaz diyen varsa karşıma çıksın, istediği platforma davet ediyorum onu. Bunun  devlete bir kuruş yükü yoktur. Eğer siz 12 milyar TL'lik alacağınızı varlık yönetim şirketine 2 milyar TL'ye satıyorsanız, ben de söylediğim o 10 milyarın tamamını sileceğim. 

    Stratejinin Dördüncü Ayağı: "Devletin güçlendirilmesi"

    Stratejimizin Dördüncü Ayağı ise, kazanımlarımızı korumak ve devamlılığını sağlamak için de halka hizmet etmeyi şiar edinmiş bir devlet yapılanmasını yeniden inşa etmek zorundayız. Devletteki tüm kurumların güçlü olmasını, sıcak siyasetin oralara müdahale etmemesini istiyoruz. Demokrasi 4 yılda bir sandığa gitmek değil, demokrasi aynı zamanda sıcak siyasetin müdahalesinin sınırlandırılması demektir. Yani siz kalkıp Merkez Bankası'na, Kamu İhale Kurumu'na müdahale edip, 'yandaşlarıma ihaleyi verin' derseniz orada demokrasi yok demektir. Demek ki, demokrasinin derinleşmesinin özünde devletin kurumlarının güçlü olması vardır. Yani bunun bir diğer anlamlı, devlette liyakati esas kılacağız, işi ehline vereceğiz. Devletin elinde sopa değil, devlet vatandaşına kucak açmak zorundadır. Vergi denetimini silah olarak kullanmayacak ve kullandırmayacağız. Gelir İdaresi Başkanlığı'nı özerk kılacağız. Beni eleştirdi diye iş adamına ertesi gün vergi müfettişleri göndermeyeceğiz, söz veriyorum.

    Siyasetin hesap vermesi lazım, hesap vermeyen siyaset olmaz. TBMM İç Tüzüğünü değiştireceğiz. Parlamento el kaldırma indirme mekanizması olmayacak. Parlamento acaba Başbakan ne söyledi, ben elimi kaldırayım mı indireyim mi diye bakmayacak. Plan Bütçe Komisyonu dışında bir KEsin Hesap Komisyonu Başkanı oluşturacağız, bu komisyonun başkanı muhalefet partisinden olacak ve iktidar muhalefete hesap verecek. Bizim için halka hesap vermek onurlu bir görevdir, bir namus görevidir.

    İlk 100 günde yapacakları

    İlk 100 günde şunlara yapacağız:

    -Emekliliere kurban ve ramazan bayramında ikramiyenin kanunu
    - Aile Sigortası Kanununu çıkaracağız.
    - Kamuda taşeron işçiliğe son vereceğiz, çalışanların tamamı kadrolu işçi olarak devam edecek.
    - Kredi kartı ve tüketici kredisi borcu olanların faizlerinin yüzde 80'ini kesecek, düzenleme
    - Siyasi Ahlak Yasasını çıkaracağız.
    - TBMM'de kesin hesap komisyonunu kuracağız, siyasi iktidar orada millete ve muhalefete hesap verecek.

    İlk 1 yılda yapacakları

    İlk 1 yılda ise şunları yapacağız:

    - Çiftçiye mazotu 1,5 liradan vereceğiz
    - Asgari ücret üzerindeki vergiyi kaldıracağız, asgari ücret net 1500 TL olacak.
    - Siyasi Partiler Yasası'nı değiştireceğiz, yüzde 10 barajını kaldıracağız.
    - Hiçbir üniversite öğrencisi benim yurt sorunum var demeyecek.
    - Teşvik sistemini değiştireceğiz, katma değeri yüksek ürün üreten sanayiye özel destek vereceğiz.
    - Vergi ve sigorta prim borcu olmayan, KOBİ'lere ve esnafa, ödedikleri vergi ve prim borcu kadar 1 yıla kadar sıfır faizli kredi vereceğiz.

    Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. 7 Haziran'da sandığa gidin, mührünüzü Altı Ok'un bağrına basın. O mühür sizin ve çocuklarınızın geleceğine merhaba mührüdür.

     

    Kılıçdaroğlu'ndan koalisyona yeşil ışık

    YSK, Atilla Sertel'in adaylığını iptal etti

    CHP'den 720 TL sözü

    ''Neden mi alkışlıyoruz Ahmet Bey?''

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow