hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Alpaslan Akkuş Alpaslan Akkuş

    Teknogol…

    16.06.2014 Pazartesi | 12:27Son Güncelleme:

    “Bilgisayara bakıyorum verdi golü, verdi golü, iki sıfır oldu.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yan hakem bayrak kaldırdığında orta hakem, “ben gördüm, ofsayt yok, devam” diyebiliyor ama söz konusu bilgisayar olunca o da bi emir kulu oluyor en nihayetinde. İnsan evladı kendi gözüne değil ama kendi yaptığı bilgisayarın gözüne inanıyor insan. Gollük atak ofsayt diye kesildiğinde de aynı derecede haksızlık olmuyor mu, zamanla oraya da bilgisayar bakacak mı, diye düşünüyor.

    Düşünse ne oluyor, futbol zaten giderek doğallığından koparılıyor. Bir insan evladının bir takımdan diğerine geçmesine yarım milyar lira ödenebilince işi oluruna bırakmayanlar pek de haksız sayılmıyor.

    Fransa Honduras’ı zaten tamamen haklı bir oyunla 3-0 geçiyor. Fransızlar fena gelmiyor. Temeli nerede diye merak edenlerin Fransa’nın 98 Dünya Kupası şampiyonluğunu anlatan belgeselde bugünün teknik direktörü o günlerin kaptanı Deschamps’ın takım üzerindeki ekstra motivasyon etkisini izlemesi gerekiyor.

    O gün Deschamp Fransa için ne demekse bugün İtalyanlar Pirlo’ya öyle bakıyor. Zeka, kabiliyet ve 360 derecelik saha görüşü tek bir insanda vücut bulmuş arzı endam ediyor. İngiltere belki daha iyi bastırıyor ama Türkiye’de teneke bağlayarak futboldan uzaklaştırılma yaşındaki Pirlo sahada aynı anda hem satranç oynayıp hem haraşo örgü örüyor. Kah düğümlüyor, kah aralara renk atıyor. Birinci goldeki korner organizasyonu da Türkan Şoray kirpiği adıyla kayıtlara geçiyor. İtalya bilmem kaçıncı kez favori başlamadığı kupada, bir kez daha mı final, dedirtiyor. Holiganlık bitti biteli daha bir sempati toplayan İngilizler “yine mi gruptan çıkamayacağız” endişesini iliklerine kadar hissediyor. Yine de sonraki iki maçta önleri açık görünüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    O sırada turnuvanın sürpriz potansiyelli ekiplerinden kantonlar diyarı İsviçre Ekvador’u ders niteliğinde bir golle geçiyor. Ekvadorlu uzatmanın son dakikasında ceza sahasında pas vermek yerine topu eveleyip geveleyince, futbol elinin tersiyle vuruyor, Mehmedi’li Şakiri’li göçmen ordusu cezayı kesiyor.

    Siz bu satırları okurken belki de Arien Robben hala gol atıyor. İspanya kalecisi Casillas antrenmanda bile topu ayağından açmıyor. Çankırı’nın uzak köylerindeki kahvehanelerde tiki takanın artık bittiği konuşuluyor.

    Aslen bu satırların yazarı en çok da o maçı bekliyor. Siyah beyaz televizyon günlerinde Maradona’yla sevdalanılan mavi beyazlılar sahne alıyor. Karşısında da acıyı bal eyleyenlerin üyesi var. Bosna tarihinde bir ilke gururla merhaba derken, Kolasinaç daha 3. dakikada takımı Mostar Köprüsü’nden atıyor. Sonrası gerçekten gece 1’de izlemek için fazla ağır. Bir maniniz yoksa kalenize geleceğiz minvalinden hücum denemeleri, Messi’nin aynı mevkiyi zorlama inadıyla üst üste 5 top kaybı, devre arasında yatan Türk seyirciler ve ikinci yarı azmin zaferi, yeni nesil Maradona’nın direk dibine yolladığı top. Sonra yine kanepenin altına kaçan bilyeye uzanma çabası. İbiseviç’in Bosna tarihine geçen golü, acaba sorusu ama tabela 2-1. Yine de börek nefis, trileçe tatlısı güzel, devam etsin Bosna.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Haftasonunun üstün başarı ödülü ne topçulara ne hocalara. 1-0 öne geçtikleri maçta Fildişi sahiline 2-1 yenilip o sinirle bütün tribünü temizleyen Japon taraftara büyük hayret ağır alkış.

    Ve bu akşam 22 kişiyle oynanan diye başlayan o ünlü cümlenin kahramanları sahaya çıkıyor. Panzer lakabını fazlasıyla hak eden Almanya, Süper lig destekli Portekiz’le başlıyor. Sakatlığı nedeniyle CR7’nin baklava dilimlerini görememe ihtimalimiz yüksek, ama yine de bu gece futbol için pek çok güzellik vaat ediyor. Gözünüz sahada, kalbiniz “şov yapalım derken insanlıktan çıkmayın” uyarısıyla sokağa çıkanlarla olsun. Rastgele.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow