Canlı Yayın
Obama Yönetiminin Eğit&Donat planı şunu öngörüyor: Suriyeli muhalifler Suudi Arabistan'daki iki tesiste ve sonrasında da Ürdün, Türkiye ve Katar’daki üslerde sekiz hafta boyunca eğitim görecek. Suriye’de Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) veya IŞİD'e rakip diğer unsurların kontrolündeki bölgelere gönderilecek. İlk birimler ancak altı ay içinde konuşlanabilecek.
Ama Özgür Suriye Ordusu unsurlarının sahada IŞİD karşısında durabilmesi için eğitilmesi zaman alacak. Bu işin bilinen tarafı. IŞİD ile mücadelede ÖSO formülünün bir dezavantajı daha var. O da Suriyeli muhaliflerin IŞİD'in aldığı toprakları geri kazanmak için değil, mevcut toprakları savunmak için eğitim görecek olması. Washington Post gazetesi yazdı Amerikalı Genel Kurmay yetkililerinin görüşlerini. Programdan beklenti düşük. Pentogan'da operasyonlardan sorumlu direktör KorGeneral William Mayville “ÖSO savaşçılarına temel eğitim verilecek. Eğitim gören gücün IŞİD'e karşı mücadelede belirleyici bir etkisi olmayacak.” Bir başka deyişle "siz olduğunuz bölgeleri savunun yeter" noktasındalar.
Üstelik bu durumun yaratacağı bir komplikasyon daha var. O da IŞİD ile savaşa odaklanan ÖSO'nun Kobani dışı bölgelerde Esad rejimi karşısında güç kaybetmesi olasılığı. Hele de rejim Suriye içinde saldırıları daha da artırmış ve IŞİD'in aldığı yerleri de geri kazanma olasılığı belirmişken.
İşte bu da operasyonun uzun süredir ABD ve Türkiye arasında temel görüş ayrılığı olarak kendisini gösteren ikilem. Amerika açıkça dile getirdi IŞİD stratejisini açıklarken. “Mesele Esad değil IŞİD” diye. Obama’nın IŞİD operasyonlarını yürüten General John Allen da açık konuştu. “Eğitilecek ÖSO unsurları Esad ile savaşmayacak. Amaç Şam’ın kurtuluşunu sağlayacak bir saha gücü oluşturmak değil.” Allen’a göre, ÖSO’nun eğitilmesinin rejimle mücadeleye siyasi bir katkısı olacak. O katkı “Esadsız bir siyasi sonuca giden yolda Suriye muhalefetinin elini güçlendirmek. “
Amerika ÖSO eğitiminin başarıya ulaşmasını sağlamak için takviye bazı adımlar da atabilir. İşte asıl haber de burada kendini gösteriyor. O adımlardan biri Pentagon’a değil de CIA’e hesap verecek olan ajanlar ya da özel güvenlik şirketlerinin kullanılması. Akla Blackwater geliyor. Jeremy Scahill’in kitabının başlığında yer alan ifadeyle “Dünyanın En Büyük Paralı Ordusu”. 2007’de Irak’ta sivillerin öldürülmesinden sorumlu tutulmuştu bu şirketin elemanları. Adını değiştirdi, Xe yaptı. Sonra da Academi. Hatta ABD’de geçen hafta bir mahkeme tarafından Iraklı sivillerin öldürülmesinden suçlu bulundu o şirketin çalışanları. Bu olasılığı öne çıkaran bir açıklama da var ortada. O da Blackwater’ın kurucusu Eric Prince’in bundan birkaç hafta önce yazdığı bir yazı. Prince’in yeni kurduğu lojistik ve güvenlik firması Frontier Services Group’un internet sitesinde 9 Ekim’de yazdığı o yazı pek fark edilmedi. Ama oradaki mesajı dikkat çekiciydi Eric Prince’in: “Sahayı temizlemek mecburen piyadeye düşecek. Kara birlikleri gönderilmeyecekse özel sektör bu işi üstlensin.” O blog yazısının zamanlaması da manidar. Kendisi de daha önce Amerikan donanmasında SEAL denilen özel kuvvetlere mensup isimlerden olan Eric Prince şu sıralar yeni şirketi için Afrika’da lobi yapıyor. Bir de Sivil Savaşçılar: Blackwater ve Terörle Savaşın İsimsiz Kahramanları adlı kitabının ciltsiz versiyonunu tanıtıyor şu sıralar.
Obama Yönetiminin Eğit&Donat planı şunu öngörüyor: Suriyeli muhalifler Suudi Arabistan'daki iki tesiste ve sonrasında da Ürdün, Türkiye ve Katar’daki üslerde sekiz hafta boyunca eğitim görecek. Suriye’de Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) veya IŞİD'e rakip diğer unsurların kontrolündeki bölgelere gönderilecek. İlk birimler ancak altı ay içinde konuşlanabilecek.
Ama Özgür Suriye Ordusu unsurlarının sahada IŞİD karşısında durabilmesi için eğitilmesi zaman alacak. Bu işin bilinen tarafı. IŞİD ile mücadelede ÖSO formülünün bir dezavantajı daha var. O da Suriyeli muhaliflerin IŞİD'in aldığı toprakları geri kazanmak için değil, mevcut toprakları savunmak için eğitim görecek olması. Washington Post gazetesi yazdı Amerikalı Genel Kurmay yetkililerinin görüşlerini. Programdan beklenti düşük. Pentogan'da operasyonlardan sorumlu direktör KorGeneral William Mayville “ÖSO savaşçılarına temel eğitim verilecek. Eğitim gören gücün IŞİD'e karşı mücadelede belirleyici bir etkisi olmayacak.” Bir başka deyişle "siz olduğunuz bölgeleri savunun yeter" noktasındalar.
Üstelik bu durumun yaratacağı bir komplikasyon daha var. O da IŞİD ile savaşa odaklanan ÖSO'nun Kobani dışı bölgelerde Esad rejimi karşısında güç kaybetmesi olasılığı. Hele de rejim Suriye içinde saldırıları daha da artırmış ve IŞİD'in aldığı yerleri de geri kazanma olasılığı belirmişken.
İşte bu da operasyonun uzun süredir ABD ve Türkiye arasında temel görüş ayrılığı olarak kendisini gösteren ikilem. Amerika açıkça dile getirdi IŞİD stratejisini açıklarken. “Mesele Esad değil IŞİD” diye. Obama’nın IŞİD operasyonlarını yürüten General John Allen da açık konuştu. “Eğitilecek ÖSO unsurları Esad ile savaşmayacak. Amaç Şam’ın kurtuluşunu sağlayacak bir saha gücü oluşturmak değil.” Allen’a göre, ÖSO’nun eğitilmesinin rejimle mücadeleye siyasi bir katkısı olacak. O katkı “Esadsız bir siyasi sonuca giden yolda Suriye muhalefetinin elini güçlendirmek. “
Amerika ÖSO eğitiminin başarıya ulaşmasını sağlamak için takviye bazı adımlar da atabilir. İşte asıl haber de burada kendini gösteriyor. O adımlardan biri Pentagon’a değil de CIA’e hesap verecek olan ajanlar ya da özel güvenlik şirketlerinin kullanılması. Akla Blackwater geliyor. Jeremy Scahill’in kitabının başlığında yer alan ifadeyle “Dünyanın En Büyük Paralı Ordusu”. 2007’de Irak’ta sivillerin öldürülmesinden sorumlu tutulmuştu bu şirketin elemanları. Adını değiştirdi, Xe yaptı. Sonra da Academi. Hatta ABD’de geçen hafta bir mahkeme tarafından Iraklı sivillerin öldürülmesinden suçlu bulundu o şirketin çalışanları. Bu olasılığı öne çıkaran bir açıklama da var ortada. O da Blackwater’ın kurucusu Eric Prince’in bundan birkaç hafta önce yazdığı bir yazı. Prince’in yeni kurduğu lojistik ve güvenlik firması Frontier Services Group’un internet sitesinde 9 Ekim’de yazdığı o yazı pek fark edilmedi. Ama oradaki mesajı dikkat çekiciydi Eric Prince’in: “Sahayı temizlemek mecburen piyadeye düşecek. Kara birlikleri gönderilmeyecekse özel sektör bu işi üstlensin.” O blog yazısının zamanlaması da manidar. Kendisi de daha önce Amerikan donanmasında SEAL denilen özel kuvvetlere mensup isimlerden olan Eric Prince şu sıralar yeni şirketi için Afrika’da lobi yapıyor. Bir de Sivil Savaşçılar: Blackwater ve Terörle Savaşın İsimsiz Kahramanları adlı kitabının ciltsiz versiyonunu tanıtıyor şu sıralar.
SON DAKİKA
