hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Cüneyt Özdemir Cüneyt Özdemir

    Sonra yazmak içimden gelmedi!

    13.06.2014 Cuma | 07:49Son Güncelleme:

    Kaçmakla kalmak arasındaki salıncakta çaresizce sallanıyorsunuz. Çocuğunuz sizin gözlerinizin içine bakıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sizlere aslında bugün işgal edilen bir şehrin ruh halini anlatmak istiyordum. Düşünün doğup büyüdüğünüz şehre bir gün hiç tanımadığınız birileri geliyor. Ellerinde silahları, akıllarında bambaşka planlar ve ceplerinde tamamen kendi dünyalarına ait ideolojileri var. Hiç tanımadığınız bu insanlar şehrinizin sokaklarında dolaşmaya başlıyorlar. Ortada ne arayabileceğiniz bir polis var ne de bir asker. Hepsi ya tüymüş ya da öldürülmüş. Düne kadar komşunuz olan farklı mezhepten olduğunu bildiğiniz aile sizden, siz komşunuzdan şüphelenmeye başlıyorsunuz. Kimin kimin tarafını seçeceği geleceğinizi belirleyecek. Bir anda Bağdat’ta benim 2003 yılında gördüğüm gibi meyve-sebze pazarının silah pazarına döndüğünü görüyorsunuz. Ya da 1997 yılında Taliban ilk Kâbil'e girdiğinde yolda beni gören bir askerin uyardığı gibi "Sakal bırak, sünnettir yoksa…" diye tehdit ettiğine şahit oluyorsunuz. Ya eve kapanacaksınız ya da sokağa çıkıp barikat kuracaksınız. Okul yok, devlet daireleri kapalı, ufukta karanlık bir gelecek…


    Kaçmakla kalmak arasındaki salıncakta çaresizce sallanıyorsunuz. Çocuğunuz sizin gözlerinizin içine bakıyor. Şehrin uzak bir köşesinden bir patlama, uzakta görülen kara duman sıranın size de geleceğini söylüyor. Bugün Musul’da, Tıkrit’te yaşayan binlerce insanın ruh halini 1995 yılında Erbil el değiştirdiğinde gördüğüm o haletiruhiyeyi uzun uzun anlatacaktım.

    Sonra yazmak içimden gelmedi…

    Aslında bugün ben size Pakistan’ın Afganistan macerası üzerine bir şeyler yazmayı planlamıştım. Bir ülkenin dış politikasının istikametini diplomatların kontrolünden alıp istihbaratçıların vizyonuna teslim edince başına neler gelebileceği üzerine somut örnekler vermek için hem notlarımı hem de kütüphanemdeki kitapları gözden geçirmiştim. Taliban’ın Afganistan’da Sovyetler'i yenmek için nasıl kullanılıp sonra yüzünü Pakistan’a döndüğünü ve bir ülkeyi nasıl da istikrarsızlaştırdığını tak, tak, tak örnekler üzerinden ayrıntıları ile anlatmayı planlamıştım. ISI adındaki bir ülkenin en güçlü ve korku verici istihbarat teşkilatının nasıl çuvalladığını, evdeki hesabın cihatçıların hesabına nasıl uymadığı hakkında anlatacak çok güzel örneklerim vardı. Sözü dönüp dolaştırıp bizim Suriye politikamızı diplomatlardan alıp direksiyona istihbaratçıları oturtmamızın uzun dönemde etkilerini böyle örnekler üzerinden anlatırsam belki bir şeyler değişir umudu vardı içimde…

    Sonra yazmak içimden gelmedi…

    * * *
    Dün bayram değil seyran değilken Google Plus’ın kapatılması üzerine sözler biriktirmiştim. Neden böyle keyfi ve sehven kapatılma oluyor, bu kapatma bizi hangi lige itiyor üzerine söyleyeceklerim vardı. Bayağı doluydum. Bir otursam koca bir köşeyi dolduracak kadar örnekler bulmuştum.

    Sonra yazmak içimden gelmedi.

    * * *

    Geziye katılan, birazcık muhalif olan oyuncuların da tek tek uyuşturucu operasyonları ile gözaltına alınmasının da bir baskı türü olup olmadığı üzerine bir köşe yazısı kurguluyordum. Muhalefeti susturmanın binbir türlü yolunun denendiği bu siyasi ortamda, bütün bu operasyonların hep de muhalif isimler üzerinden dönmesinin rastlantı olup olmadığı üzerine bir şeyler söylemek vardı aklımda. Düşünüyordum…

    Sonra yazmak içimden gelmedi.

    * * *

    Hükümete yönelik her eleştirinin Başbakan’a yöneltilmesinin ‘usta’ bir taktik olduğunu tespit etmiştim. Son zamanlarda bu tür eleştirilerin tamamının bu şekilde geçiştirildiği gözüme çarmıştı. Yazsam güzel olur diyordum.

    Sonra yazmak içimden gelmedi.

    * * *
    Eşle dostla otururken nasıl daha az telefonla konuşacağımıza dair yeni çözüm önerilerim vardı, Nuri Bilge Ceylan’ın filmi vizyona girerken bağımsız sinemanın ve gişe tröstünün geleceği üzerine sözler biriktirmiştim, Dünya Kupası'nın nasıl bir tüketim malzemesine dönüştüğünü Shakira’nın son çakma Dünya Kupası şarkısı üzerinden anlatmak pekâlâ fikir olabilirdi.

    Sonra yazmak içimden gelmedi.

    * * *
    21 Haziran’da Radikal'in son kez basılı olarak yayımlanıp sonra yoluna internet üzerinden devam edeceği haberini aldım. Üzerine ne kadar çok yazılacak şey var diye düşündüm.

    Sonra yazmak içimden gelmedi.

    *Radikal'de yayınlanmıştır