Canlı Yayın
Fotoğraf: Mohammed Elshamy / AA
Biraz geç kalmışım ama 2013 yapımı Utopia dizisine başladım hafta sonu. Başlamak demek yetmez tabii. Serde habercilik olunca her diyalogda oradan oraya serbest çağrışımlar yaşarken buldum kendimi. İki günde oturup dizinin yayınlanmış 12 bölümünü de izledim. Rüyamda bile diziyi görür durumdayım. Sıcağı sıcağına da yazayım dedim hislerimi...
Dikkat bu yazacaklarım diziyle ilgili "spoiler" içerebilir.
İki adam, bir kadının ve çizgi romanın peşinde
Sıra dışı iki adamın bir çizgi roman dükkânına girmesiyle başlıyor dizi. Jessica Hyde isimli kadının ve bir çizgi roman taslağının peşindeler. İstediklerine ulaşamayınca bir katliamdır başlıyor. Baştan uyarayım. Bu kan, adam öldürme, işkence üçgeni iki sezon boyunca da sürüyor. O iki adamın aslında neyin peşinde oldukları ise birkaç bölüm sonra ortaya çıkıyor.
Akıl hastanesindeki "çok özel adam"
Aslında tüm dünyayı ilgilendiren bir durum var ortada. O aradıkları çizgi roman taslağını akıl hastanesinde yatan dahi bir genetikçi yapmış. Çok özel bir adam... Dünyayı kısırlaştırmak için çalışan özel bir "şebeke"nin üyesi. Çok ayrıntıya girmeden, "bir şekilde" doğurganlık oranlarını %70-80 oranında azaltmak istiyorlar. Çünkü böyle devam ederse, insan nüfusu katlanarak büyürken, dünya kaynakları sabit kalmaya devam edecek. Savaşlar, kıtlık, açlık derken insan ırkının sonu gelecek.
Önüne konan kırmızı tuşa basma ikilemi
Kulağa kâbus senaryosu gibi gelse de bu konu son dönemde çok revaçta. Dan Brown'ın Cehennem kitabını okuyanlara tanıdık gelmiştir zaten. Etik olarak kendimi çok sorgulatan bir örneklem vardı o kitapta da. Önünde kırmızı bir tuş var ve seçim sana bırakıldı diyelim. Eğer o tuşa basarsan, dünyanın farklı yerlerinde 1 milyar kişi ölecek. Ama eğer basmazsan yüz yıl sonra insan ırkı tamamen sona erecek... Peki, siz olsanız ne yapardınız? Beni açıkçası kendi içimde büyük ikileme düşürmüştü bu soru. Bir yanım "saçmalama" derken diğer yanım "ama tamamen yok olmaktan bahsediyor" diye beni dürtüp durmuştu.
Kitap-dizi senaryosu mu, hayatın kendisi mi
Dizi ya da kitap deyip geçemiyor işte insan. Kısırlaşma son dönemin en büyük sorunlarından biri… Şöyle bir etrafıma bakınca çocuk sahibi olmak için yanıp tutuşan insanların sayısı azımsanamayacak kadar yüksek. Aklıma Dünya Sağlık Örgütü’nün Şubat 2013’te yayınlanan bir araştırmasını getirdi bu dizi. “Dünya kısırlaşıyor” başlığıyla vermişti birçok televizyon ve gazete raporla ilgili haberleri. O rapora göre 100 yıl önce erkeklerde sperm sayısı mililitrede 100-120 milyonken, birçok erkekte bu sayı 15 milyona düşmüştü. Belki de dizi gerçekten "gerçek"ti…
Deli Dana, SARS ve Ebola’lı dizi
Üstelik salgın hastalık yaymak da dizideki "Şebeke"nin planlarının bir parçası… Deli Dana, SARS ve Ebola hastalıklarının isimleri geçiyor sürekli dizide. Bunların hep bu uğurda yaratılmış "insan yapımı hastalıklar" olduğu iddia ediliyor. Daha önce de farklı kitap ve filmlerle defalarca gündeme gelmişti bu iddia. Çok acımasızca. Ama içimde kekremsi bir tat bırakıyor her duyduğumda. Çünkü "Olabilir mi?" diye sorgulatıyor insanı. Mesela Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 28 Ağustos itibariyle Ebola nedeniyle ölenlerin sayısı 1,552. Ölümlerin hemen hepsi salgının patlak verdiği Batı Afrika’da… Fakat dikkat çeken bir nokta var. Hastalığa yakalanan üç ABD’li doktorun ikisi tedavi edildi. Dün virüs taşıdığı belirlenen bir diğer Amerikalı doktor için de seferberlik başlatıldı. Liberya’da gönüllü olarak çalışan İspanyol bir rahip ise virüsü kaptığında, deneysel olarak kullanılan Ebola ilacı kendisine yetiştirilemediği için hayatını kaybetti.
Cengiz Han’a duyulan minnet
Ve diziyi merak edenler için son bir not. Dizideki anlayışı ortaya sermek için senaryodan bir alıntıyla bitireyim yazıyı. "Şebeke" üyelerinden biri, tarih boyunca gezegende çevre üzerinde en büyük pozitif etkiyi Cengiz Han'ın yaptığını savunuyor. Gerekçe olarak 40 milyon insanı öldürdüğünü söylüyor ve devam ediyor: “Böylece toprağa ekecek kimse kalmadı. Tekrar ormanlar yetişti. Karbonmonoksit atmosferden atılabildi. Bu ‘Canavar’ olmasaydı, şu anda bir milyar insan daha bu ölü gezegende yer bulmak için birbirini itiyor olacaktı.”
Fotoğraf: Mohammed Elshamy / AA
Biraz geç kalmışım ama 2013 yapımı Utopia dizisine başladım hafta sonu. Başlamak demek yetmez tabii. Serde habercilik olunca her diyalogda oradan oraya serbest çağrışımlar yaşarken buldum kendimi. İki günde oturup dizinin yayınlanmış 12 bölümünü de izledim. Rüyamda bile diziyi görür durumdayım. Sıcağı sıcağına da yazayım dedim hislerimi...
Dikkat bu yazacaklarım diziyle ilgili "spoiler" içerebilir.
İki adam, bir kadının ve çizgi romanın peşinde
Sıra dışı iki adamın bir çizgi roman dükkânına girmesiyle başlıyor dizi. Jessica Hyde isimli kadının ve bir çizgi roman taslağının peşindeler. İstediklerine ulaşamayınca bir katliamdır başlıyor. Baştan uyarayım. Bu kan, adam öldürme, işkence üçgeni iki sezon boyunca da sürüyor. O iki adamın aslında neyin peşinde oldukları ise birkaç bölüm sonra ortaya çıkıyor.
Akıl hastanesindeki "çok özel adam"
Aslında tüm dünyayı ilgilendiren bir durum var ortada. O aradıkları çizgi roman taslağını akıl hastanesinde yatan dahi bir genetikçi yapmış. Çok özel bir adam... Dünyayı kısırlaştırmak için çalışan özel bir "şebeke"nin üyesi. Çok ayrıntıya girmeden, "bir şekilde" doğurganlık oranlarını %70-80 oranında azaltmak istiyorlar. Çünkü böyle devam ederse, insan nüfusu katlanarak büyürken, dünya kaynakları sabit kalmaya devam edecek. Savaşlar, kıtlık, açlık derken insan ırkının sonu gelecek.
Önüne konan kırmızı tuşa basma ikilemi
Kulağa kâbus senaryosu gibi gelse de bu konu son dönemde çok revaçta. Dan Brown'ın Cehennem kitabını okuyanlara tanıdık gelmiştir zaten. Etik olarak kendimi çok sorgulatan bir örneklem vardı o kitapta da. Önünde kırmızı bir tuş var ve seçim sana bırakıldı diyelim. Eğer o tuşa basarsan, dünyanın farklı yerlerinde 1 milyar kişi ölecek. Ama eğer basmazsan yüz yıl sonra insan ırkı tamamen sona erecek... Peki, siz olsanız ne yapardınız? Beni açıkçası kendi içimde büyük ikileme düşürmüştü bu soru. Bir yanım "saçmalama" derken diğer yanım "ama tamamen yok olmaktan bahsediyor" diye beni dürtüp durmuştu.
Kitap-dizi senaryosu mu, hayatın kendisi mi
Dizi ya da kitap deyip geçemiyor işte insan. Kısırlaşma son dönemin en büyük sorunlarından biri… Şöyle bir etrafıma bakınca çocuk sahibi olmak için yanıp tutuşan insanların sayısı azımsanamayacak kadar yüksek. Aklıma Dünya Sağlık Örgütü’nün Şubat 2013’te yayınlanan bir araştırmasını getirdi bu dizi. “Dünya kısırlaşıyor” başlığıyla vermişti birçok televizyon ve gazete raporla ilgili haberleri. O rapora göre 100 yıl önce erkeklerde sperm sayısı mililitrede 100-120 milyonken, birçok erkekte bu sayı 15 milyona düşmüştü. Belki de dizi gerçekten "gerçek"ti…
Deli Dana, SARS ve Ebola’lı dizi
Üstelik salgın hastalık yaymak da dizideki "Şebeke"nin planlarının bir parçası… Deli Dana, SARS ve Ebola hastalıklarının isimleri geçiyor sürekli dizide. Bunların hep bu uğurda yaratılmış "insan yapımı hastalıklar" olduğu iddia ediliyor. Daha önce de farklı kitap ve filmlerle defalarca gündeme gelmişti bu iddia. Çok acımasızca. Ama içimde kekremsi bir tat bırakıyor her duyduğumda. Çünkü "Olabilir mi?" diye sorgulatıyor insanı. Mesela Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 28 Ağustos itibariyle Ebola nedeniyle ölenlerin sayısı 1,552. Ölümlerin hemen hepsi salgının patlak verdiği Batı Afrika’da… Fakat dikkat çeken bir nokta var. Hastalığa yakalanan üç ABD’li doktorun ikisi tedavi edildi. Dün virüs taşıdığı belirlenen bir diğer Amerikalı doktor için de seferberlik başlatıldı. Liberya’da gönüllü olarak çalışan İspanyol bir rahip ise virüsü kaptığında, deneysel olarak kullanılan Ebola ilacı kendisine yetiştirilemediği için hayatını kaybetti.
Cengiz Han’a duyulan minnet
Ve diziyi merak edenler için son bir not. Dizideki anlayışı ortaya sermek için senaryodan bir alıntıyla bitireyim yazıyı. "Şebeke" üyelerinden biri, tarih boyunca gezegende çevre üzerinde en büyük pozitif etkiyi Cengiz Han'ın yaptığını savunuyor. Gerekçe olarak 40 milyon insanı öldürdüğünü söylüyor ve devam ediyor: “Böylece toprağa ekecek kimse kalmadı. Tekrar ormanlar yetişti. Karbonmonoksit atmosferden atılabildi. Bu ‘Canavar’ olmasaydı, şu anda bir milyar insan daha bu ölü gezegende yer bulmak için birbirini itiyor olacaktı.”
SON DAKİKA
