Canlı Yayın
Ersoy Soyer
Sürdürülebilirlik söz konusu olunca tarım ve gıda güvenliği en değerli korunması gereken öğelerimiz arasında yer alıyor. Doğru üretim ve bu üretim sonrasında doğru hasat ve koruma mutfağımızın en temel yapıtaşlarından birisi. Tüm dünyada her ülke enerji krizini doğru yönetmeye odaklanarak yenilenebilir enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve temiz enerjiye odaklanırken bir yandan da gıda fiyatlarının düşürülmesi odağında birçok kanun ve destekle üretime dair planlarını genişletiyor. Bu sebeple de gelişmiş ülkelerde gıda fiyatlarının düştüğüne dair bir gerçekle karşı karşıyayız. Henüz ülkemizde bu değişime ekonomik sebepler, yüksek enerji ve işçilik maliyetlerimiz sebebiyle ulaşamadık ama hedefimiz ülkemizde de tarım ve gıda da daha hızlı bir değişim oluşturabilmek.
Geçen sene yaşadığımız kurak geçen ve hem yer altı sularımızın azaldığı hem de tarımda büyük kayıplar verdiğimiz yıl sonrası bu sene kışa biraz daha sert başladığımızı görüyoruz. İklim değişikliğinde yaşanan bu dalgalanmalar, afet, sel, dolu ve deprem gibi olumsuz durumlar ülke tarımımızı oldukça olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bir olumsuz durum ise gıda israfı ve yerine varamadan bozulan ve tüketilemeyen ürünlerimiz. Coğrafyamız iklim bakımından birçok avantaja sahip ve bu avantaj bize 4 mevsim farklı meyve ve sebzelerin soframıza ulaşmasını sağlayabiliyor. Döngüsel Gıda Trendi süpermarketler, marketler, üreticilere büyük bir sorumluluk yüklüyor tüm bu ürünlerin doğru şekilde saklanması ve tüketiciye ulaştırılması, sunum ve taşıma süreçlerindeki iyileştirmeler üretim kadar tüketimi de büyük oranda etkiliyor.
2024 yılında Avrupa’da konuşulan yeni trendlerden biri ise “Yerinde Tüketim”. Sürdürülebilirlik için önemli bir değer olarak görülüyor. Artan enerji maliyetleri, gıda lezzetindeki bozulmanın önüne geçmek ve ürünleri koruyuculardan uzak tutmak adına önemli bir adım. Bir yandan da yerel üreticileri desteklemek adına üretilen ürünlerin daha sürdürülebilir bir ekosisteme sahip olabilmesi için büyük önem taşıyor. Aramızda
sadece sevdiği tat içi kilometrelerce seyahat edenlerimiz var ise doğaya büyük zarar verdiğinizi ve bu zevkinizden biraz uzak durmanız gerektiğini önermek zorundayım. Karbon ayak izimiz sebebiyle gezegene büyük zararlar veriyoruz ve yaşadığımız bölgede yerel olarak ne ile muhatap isek biraz o besinleri tüketmemiz gerektiğini aktarıyor yerinde tüketim. Bir besini tüketirken oluşturduğumuz karbondioksit salınımı göz önüne alındığında daha kısa mesafelerde üretilmiş ve sofraya ulaşımı ve lezzeti korunmuş ürünlerin tüketimine odaklanılıyor.
Vejetaryen, Vegan, Etçil veya Bio ürünlerle sağlıklı beslenmeye odaklanan çevremdeki arkadaşlarım için yeni bir trend başlamış durumda. Eminim her biri dikkate alacaklardır. Şu an için tek bir gezegenimiz var ve bütünüyle korumak durumundayız. Sağlıklı olmak, zinde ve iyi görünmek için düzgün beslenmeli ama yerinde tüketimi de önemsemeliyiz. Bir ürünün hazırlanma süreci veya dalından koparılma süreciyle tazeliğinin kaybolduğunu varsayarsak, lezzeti de bir hayli hızlı bozunuma uğruyor.
Bu ürünlerin bize ulaşma sürecindeki karbon ayak izini de sıkıca takip etmeliyiz. Koruyuculardan uzak ve yerinde tüketim bu sebeple çok değerli bir trend. Lezzetli menüler oluşturmak isteyen çok özel restoranların hikayelerinde daima en taze ve yöresel tatları, mevsimsel tazelikte sunmaya odaklandıklarını görüyoruz. Buna dikkat edenlerin ülkemizde de Michelin yıldızlarını aldıklarını görüyoruz. Gelecek yıllarda bu ödüller dağıtılırken restoranların doğaya verdikleri zararlarında ölçülerek kategorilendiğini görürseniz şaşırmayın. İleriki yıllarda buna dair de bir puanlamaya hazır olmanızı öneririm.
Sürdürülebilirlik söz konusu olunca tarım ve gıda güvenliği en değerli korunması gereken öğelerimiz arasında yer alıyor. Doğru üretim ve bu üretim sonrasında doğru hasat ve koruma mutfağımızın en temel yapıtaşlarından birisi. Tüm dünyada her ülke enerji krizini doğru yönetmeye odaklanarak yenilenebilir enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve temiz enerjiye odaklanırken bir yandan da gıda fiyatlarının düşürülmesi odağında birçok kanun ve destekle üretime dair planlarını genişletiyor. Bu sebeple de gelişmiş ülkelerde gıda fiyatlarının düştüğüne dair bir gerçekle karşı karşıyayız. Henüz ülkemizde bu değişime ekonomik sebepler, yüksek enerji ve işçilik maliyetlerimiz sebebiyle ulaşamadık ama hedefimiz ülkemizde de tarım ve gıda da daha hızlı bir değişim oluşturabilmek.
Geçen sene yaşadığımız kurak geçen ve hem yer altı sularımızın azaldığı hem de tarımda büyük kayıplar verdiğimiz yıl sonrası bu sene kışa biraz daha sert başladığımızı görüyoruz. İklim değişikliğinde yaşanan bu dalgalanmalar, afet, sel, dolu ve deprem gibi olumsuz durumlar ülke tarımımızı oldukça olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bir olumsuz durum ise gıda israfı ve yerine varamadan bozulan ve tüketilemeyen ürünlerimiz. Coğrafyamız iklim bakımından birçok avantaja sahip ve bu avantaj bize 4 mevsim farklı meyve ve sebzelerin soframıza ulaşmasını sağlayabiliyor. Döngüsel Gıda Trendi süpermarketler, marketler, üreticilere büyük bir sorumluluk yüklüyor tüm bu ürünlerin doğru şekilde saklanması ve tüketiciye ulaştırılması, sunum ve taşıma süreçlerindeki iyileştirmeler üretim kadar tüketimi de büyük oranda etkiliyor.
2024 yılında Avrupa’da konuşulan yeni trendlerden biri ise “Yerinde Tüketim”. Sürdürülebilirlik için önemli bir değer olarak görülüyor. Artan enerji maliyetleri, gıda lezzetindeki bozulmanın önüne geçmek ve ürünleri koruyuculardan uzak tutmak adına önemli bir adım. Bir yandan da yerel üreticileri desteklemek adına üretilen ürünlerin daha sürdürülebilir bir ekosisteme sahip olabilmesi için büyük önem taşıyor. Aramızda
sadece sevdiği tat içi kilometrelerce seyahat edenlerimiz var ise doğaya büyük zarar verdiğinizi ve bu zevkinizden biraz uzak durmanız gerektiğini önermek zorundayım. Karbon ayak izimiz sebebiyle gezegene büyük zararlar veriyoruz ve yaşadığımız bölgede yerel olarak ne ile muhatap isek biraz o besinleri tüketmemiz gerektiğini aktarıyor yerinde tüketim. Bir besini tüketirken oluşturduğumuz karbondioksit salınımı göz önüne alındığında daha kısa mesafelerde üretilmiş ve sofraya ulaşımı ve lezzeti korunmuş ürünlerin tüketimine odaklanılıyor.
Vejetaryen, Vegan, Etçil veya Bio ürünlerle sağlıklı beslenmeye odaklanan çevremdeki arkadaşlarım için yeni bir trend başlamış durumda. Eminim her biri dikkate alacaklardır. Şu an için tek bir gezegenimiz var ve bütünüyle korumak durumundayız. Sağlıklı olmak, zinde ve iyi görünmek için düzgün beslenmeli ama yerinde tüketimi de önemsemeliyiz. Bir ürünün hazırlanma süreci veya dalından koparılma süreciyle tazeliğinin kaybolduğunu varsayarsak, lezzeti de bir hayli hızlı bozunuma uğruyor.
Bu ürünlerin bize ulaşma sürecindeki karbon ayak izini de sıkıca takip etmeliyiz. Koruyuculardan uzak ve yerinde tüketim bu sebeple çok değerli bir trend. Lezzetli menüler oluşturmak isteyen çok özel restoranların hikayelerinde daima en taze ve yöresel tatları, mevsimsel tazelikte sunmaya odaklandıklarını görüyoruz. Buna dikkat edenlerin ülkemizde de Michelin yıldızlarını aldıklarını görüyoruz. Gelecek yıllarda bu ödüller dağıtılırken restoranların doğaya verdikleri zararlarında ölçülerek kategorilendiğini görürseniz şaşırmayın. İleriki yıllarda buna dair de bir puanlamaya hazır olmanızı öneririm.
SON DAKİKA
