hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Fatoş Karahasan Fatoş Karahasan

    Türkiye’deki Suriye ortak sermayesi 271 milyon TL’ye ulaştı

    10.07.2019 Çarşamba | 16:46Son Güncelleme:

    Türkiye’de yabancı ortak sermayeli kurulan şirketlerin yüzde 12’si Suriye ortaklı. TEPAV[1]’a göre 2018 yılında Türkiye’de Suriye ortak sermayesi 2017 yılına kıyasla yüzde 51,4 arttı. Bugün ülkemizde 1600’den fazla Suriye ortak sermayeli şirket var. Suriye ortak sermayesi ise 271,1 milyon TL’ye ulaştı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Örnek bir koordinasyon çalışması

     Suriye krizinin dokuzuncu yılındayız. Ülkemiz 4 milyonu aşkın bir sayıyla dünyanın en fazla mülteci misafir eden ülkesi. Bu rakamın 3,6 milyonu da iç savaş nedeniyle yıkıma uğramış Suriye’den geliyor. Başta Güneydoğu illerimiz olmak üzere, pek çok bölgede belediyeler, ani nüfus artışının getirdiği sorunlara çözüm bulmakta zorlanıyorlar. Avrupa Birliği fonlarını en verimli ve hızlı bir biçimde değerlendirebilmek için, belediyler, İl Bankası ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ekipleri son derece uyumlu bir biçimde çalışıyorlar.

    Geçtğimiz hafta, UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Sukhrob Khojimatov; UNDP Türkiye İletişim Koordinatцrü Faik Uyanık; Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi (TDP) Portföy Yöneticisi Burçe Dündar; TDP kapsamında Belediyelerin Hizmetlerinin Güçlendirilmesi Projesi Direktörü Sertaç Turhal ve TDP Proje Sorumlusu Ceren Koçoğlu; Suriye Krizi iletişim sorumlusu Ruşen İnce’yle birlikte bir basın brief’ine katıldım. Hatay’da yapılan katı atık, atık su tesisleri ve geliştirilen itfaiye hizmetleri altyapısını görme ve yeni projeleri dinleme fırsatım oldu. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Suriyelilerin yüzde 97’si şehirlerde

    UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Sukhrob Khojimatovverdiği bilgiye göre, ülkemizdeki Suriyelilerin %97’den fazlası şehirlerde yaşıyor. Yerel idareler ve belediyeler, Suriye krizi nedeniyle ortaya çıkan ani nüfus artışı nedeniyle, özellikle belediye hizmetlerine yönelik artan talebi karşılamak konusunda giderek artan bir baskıya maruz kalıyor. Suriye sınırında veya sınır bölgelerine yakın illerde 100 binin üzerinde Geçici Koruma altındaki Suriyeli bireye ev sahipliği yapan dört belediye mevcut. Aralarında Kilis, Hatay, Gaziantep ve Şanlıurfa’nın da bulunduğu bu şehirlerde yaşayan Suriyeli bireylerin yerel nüfusa oranı %10 ile %90 arasında değişiyor.

    Çevre sorunlarına çözümler geliştiren yerel belediyeler, İl Bankası ve UNDP, Suriyelilerin kendi işlerini yapabilmeleri ve yardıma ihtiyaç duymadan yaşamlarını sürdürebilmeleri için çalışıyorlar.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Türkiye’deki Suriye ortak sermayesi 271 milyon TL’ye ulaştı

    (1. UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Sukhrob Khojimatov; UNDP Türkiye İletişim Koordinatцrü Faik Uyanık; Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi (TDP) Portföy Yöneticisi Burçe Dündar;)

    Dünyada örnek gösterilen bir dayanışma

    Hatay’daki konuşmasında, Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi (TDP) Portföy Yöneticisi Burçe Dündar, ülkemizin Suriyeli mültecilere insani yardım ulaştırma ve onların dirençlerini artırmalarına verdiği desteğin tüm dünyada örnek gösterilen bir dayanışma örneği olduğuna dikkat çekti.  Suriyeli mültecilerin ekonomik entegrasyonun önemini vurgulayan Dündar, iş imkanları ve gelişmeler hakkında şu bilgileri paylaştı:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ne tür ihtiyaçlar var?

    Dil eğimi, teknik mesleki eğitimler ve temel yaşam becerilerine ek olarak, özel sektörde firmaların verimliliklerini ve kapasiteleri desteklemek, yeni istihdam yaratmak ve mevcut istihdamı korumak için  önlemler almak gerekiyor.

    Engeller nedir?
     

    Bu noktada en önemli sorunlardan biri kayıt-dışı ekonomi. Genelde gelişmekte olan ülkelerde istihdam talebi düşük, arzı yüksektir. Bu yüzden göçmenler kayıt dışı ekonomide, iş güvenliği olmadan, kötü koşullarda çalışırlar. Bu da bir kısır döngü oluşturur. Bu görünmez işgücünün ve yarattığı üretimin devlete bir katkısı olmaz. Sosyal güvenlik sistemi beslenmez, gelirler vergilendirilmez.

    UNDP bu konuda ne yapacak?
     

    UNDP İş Piyasası hakkında yaptığı araştırmada beş güneydoğu ilinde 260 bin yeni iş yaratılma ihtiyacını tespit etti. Öte yandan, Suriyeliler için çalışma hayatında 1/10 kotası uygulanıyor: Suriyelilerin sayısı bir işyerindeki çalışanların 1/10’unu geçemez.

    Bölgede istihdam yaratma potansiyeli olan sektörler belirlenip bu alanlarda geliştirme faaliyetleri yapıyoruz. Suriyeliler için Türkiye’de ilgi görmeyen, işsizliğe rağmen istihdam açığı olan sektörlere yönelik mesleki eğitimler verilerek bu alanlara yönlendirilebilirler. Arapça konuşan nüfus değerlendirilerek Arapça konuşulan pazarlara daha geniş kapsamlı ihracat yapılabilir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hangi sektörler bunlar?

    Türkiye’de Suriyeli işgücünün kullanılması için potansiyeli olan sektörler tarım (kriz öncesi de Suriyeliler vardı ve çalışma izni gerekmiyor), hizmet sektörü, imalat ve tekstil sektörleri.

    Suriyeli işyerleri açılıyor, bu konudaki gelişmeler nedir?

    Ülkemizde ikamet eden birçok Suriyeli, girişimci, üretici, sanayici, iş insanı sıfatıyla istihdam ediliyor. INGEV tahminine göre 12.000 Suriyeli işyeri 103.000 Suriyeliye istihdam sağlıyor.  Bu rakamları arttırmaya çalışmalıyız, teşvik etmeliyiz, güçlenip Türkiye’nin güçlenmesine katkıda bulunsunlar, sürekli yardıma muhtaç durumda bırakırsak sırtımızda gittikçe büyüyen bir külfet olarak kalacaklar.

    Suriyeli işletmeler hakkında daha ayrıntılı bilgi alsak…
     

    İşletmelerde ortalama 7,3 çalışan var (Türk- 22,6).  Yüzde 60 Suriyeli, yüzde 40 Türk çalıştırıyorlar. Sadece yüzde 25 i ilk kez girişimcilik yaparak kurulmuş. Yarısı Güneydoğu’da. Yüzde 45 toptan ticaret, yüzde 14 imalat, yüzde 10 gıda ve meşrubat sektöründe faaliyet gösteriyor.

    Ortalama Türk işletmelerine kıyasla daha çok ihracat yapıyorlar, öncelikle de Suriye’ye (Yüzde 55. Bu oran Türk şirketlerde yüzde 30 civarında.)

    Görüldüğü gibi, yerel ekonomi ile bağlantı kurma ve yeni pazarlara açılma konusunda bir potansiyel var. Ve buna çok sınırlı bilgiye ve mali imkanlar, kredi vs. erişim ile ulaşmışlar. Demek ki, bunlara erişimin sağlanması ile kalkınmaya yönelik gelişim yaratma imkânı var.

    Türkiye’deki Suriye ortak sermayesi 271 milyon TL’ye ulaştı

    (2.  TDP kapsamında Belediyelerin Hizmetlerinin Güçlendirilmesi Projesi Direktörü Sertaç Turhal,  Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi (TDP) Portföy YöneticisiBurçe Dündar ve Suriye Krizi iletişim sorumlusu Ruşen İnce’yle, Hatay- Yayladağı'ndaki Katı Atık Arıtma Tesisinde)

    Suriyeli girişimcilerin ekonomiye katkısı ne düzeyde?

    Suriyeli nüfusun mevcut durumda Türkiye’ye yarattığı olumlu etki hakkında birkaç rakam paylaşmak istiyorum: TEPAV[2]’a göre 2018 yılında Türkiye’de Suriye ortak sermayesi 2017 yılına kıyasla yüzde 51,4 arttı. Bugün ülkemizde 1600’den fazla Suriye ortak sermayeli şirket var. Suriye ortak sermayesi is 271,1 milyon TL’ye ulaştı.

    Yatırımlar hangi sektörlerde?

    Türkiye’de yabancı ortak sermayeli kurulan şirketlerin yüzde 12si Suriye ortaklı. Suriye ortak sermayesi en çok “toptan ticaret” sektöründe yer alıyor. Bunu gayrimenkul faaliyetleri, bina inşaatı ve perakende ticaret izlemekte. INGEV[3]’in bir araştırmasına göre Suriyeli girişimcilerin ve işyeri sahiplerinin yüzde 76’sı savaş bitince bile Türkiye’deki işlerini korumayı planlıyor.

    Suriyeli yatırımcıların Türkiye’ye katkısı ne olacak?
     

    Suriyelilerin ulusal ve yerel ekonomilerdeki potansiyeli göz ardı ediliyor. Bu konuyu bilim insanlarımız araştırmalı, kafa yormalı, çözüm önermeli, basınımız bu konularda bilinç arttırmalı, halkımızı düşünmeye ve sorgulamaya, çözümün bir parçası olmaya teşvik etmeli.

    Strateji doğru belirlenirse ekonomik entegrasyonun olumlu etkileri gözlemlenecektir

    ·Sosyal yardımlara daha az bağımlı hale getirir

    ·Vergi katkılarını arttırır

    ·Mültecilerin istihdamı bir ülkedeki toplam talebi arttırır — bu da daha üst düzeydeki çıktılara hizmet eder

    ·Mültecilerin refahına katkıda bulunur, onların mutluluğunu, verimliliğini, sağlığını ve yerel topluma sosyal entegrasyonunu arttırır.

    Sonuç olarak…

    Dayanıklılık ve direnç geliştirebilirsek insan onuruna yaraşır hayatı sağlamış, böylece hem mülteciler hem de Türkiye için ürettiğimiz sürdürülebilir çözümlerle küresel hedeflere ulaşma yolunda büyük bir adım atmış olacağız.

     

    [1] Kaynak alınan TEPAV raporlarının tam metinlerine https://www.tepav.org.tr/upload/files/1559274102-7.TEPAV_Suriye_Sermayeli_Sirketler_Bulteni_Nisan_2019.pdf ve https://www.tepav.org.tr/upload/files/1561967648-6.Istanbul_da_Suriyeliler_ve_Savas_Sonrasi_Suriye_Gettolari.pdf linklerinden ulaşabilirsiniz. 

    [2] Kaynak alınan TEPAV raporlarının tam metinlerine https://www.tepav.org.tr/upload/files/1559274102-7.TEPAV_Suriye_Sermayeli_Sirketler_Bulteni_Nisan_2019.pdf ve https://www.tepav.org.tr/upload/files/1561967648-6.Istanbul_da_Suriyeliler_ve_Savas_Sonrasi_Suriye_Gettolari.pdf linklerinden ulaşabilirsiniz. 

    [3] Kaynak alınan INGEV raporunun tam metnine https://www.tepav.org.tr/upload/files/1561967648-6.Istanbul_da_Suriyeliler_ve_Savas_Sonrasi_Suriye_Gettolari.pdf linkinden ulaşabilirsiniz.