hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Metin Güneş Metin Güneş

    Türkiye'nin Kobani oyunu

    07.10.2014 Salı | 15:21Son Güncelleme:

    "Türkiye'nin Kobani'de oynadığı oyun neyin nesi?" diye merakla soruyor İngiliz meslektaşlarımız. "Türkiye, Kobani'nin IŞİD tarafından bitirilmesini pek de umursamıyor gibi" diye de ekliyorlar.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Batı medyası ve konuştuğumuz Batılılar, Türkiye'nin kara harekatı yaparak dünyayı bu IŞİD belasından kurtarmasını istiyor.

    "Güçlü ordunuz var, temizleyin şu belayı" diyorlar. Bunlara "bekara..." diye başlayan atasözü başta olmak üzere birçok şekilde yanıt verilebilir.

    Acaba gerçekten de Türkiye Kobani'de ne tür bir oyun oynuyor?

    Cumhurbaşkanı ve hükümetinin Kobani ile ilgili planlarını kestiremiyoruz.

    Ama yine de birçok kalemşörün işin içinden çıkamayacaklarını anlayınca başvurdukları "Kobani, emperyalist güçlerin sahnelediği bir oyunun kurbanı oluyor" kolaycılığına kaçmayalım.

    IŞİD, başarısızlıkla sonuçlanan birkaç girişimin ardından Kobani'yi ele geçirmek üzere.

    Eylül'ün başından beri üst üste düzenlenen saldırılar nedeniyle on binlerce sığınmacı sınırı geçerek Türkiye'ye kaçtı.

    Evet, IŞİD genişleme politikası uyarınca çok sayıda kent ve kasabayı el geçirdi. Ama Kobani öyle sıradan bir kent değil ve IŞİD için stratejik ve sembolik öneme sahip. Kobani'yi tamamen ele geçirmesi halinde , Suriye'nin Halep kentindeki mevzileri ile doğudaki kalesi Rakka arasında doğrudan bağlantı kurmuş olacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sağlam kaynaklara göre kentte neredeyse hiç sivil halk kalmadı, tamamına yakını Türkiye'ye sığındı ve geride sadece kenti savunmak için PKK'nın Suriye'deki kolu PYD militanları kaldı.

    ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava saldırılarından beklenen sonuç alınamayınca, Kürtler şimdi umudunu Türkiye'nin müdahelesine bağlamış görünüyorlar. Ama bu müdahalenin ne şekilde olacağını onlar da bilmiyor. Örneğin, Türk askerinin bölgeye girerek burada sivillerin rahatça evlerine dönmesini imkan sağlayacak bir tampon bölge oluşturmasını istemiyorlar. Türkiye tampon bölge oluşturacağım diye girerse bir daha çıkmaz ve bizim de bağımsızlık hayallerimiz suya düşer diye korkuyorlar.

    Varsayalım ki Türkiye IŞİD'e karşı kara harekatı yaptı. Ya aynı zamanda cephede PKK ile de karşılarşırsa ne olacak? Kabus olur. Her ikisiyle de çatışmaya girmek zorunda kalır. Ama bunun dışında Türkiye'den başka nasıl yardım beklendiği bir muamma. Türkiye'nin PKK'ya "Al sana silah git IŞİD ile savaş" demeyeceğini biliyorlar.

    Türkiye'nin aktif rol oynamak için bir başka önşartı da ABD'nin hava saldırılarının Esad'a ait hedefleri de kapsaması. ABD ise "Bizim önceliğimiz IŞİD'dir" diyerek Ankara'nın bu talebini geri çevirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Türkiye, PYD'ye PKK ile bağlarını kopar, Esad'a karşı savaşmak üzere Özgür Suriye Ordusu'na katıl ki sana yardım edeyim diyor. PYD şu ana kadar bu teklifi kabul etmiş değil. Ama etse bile Türkiye'nin nası bir yardımda bulunacağı belli değil.

    Ne tür destek istediğini bilmeyen bir grubun Türkiye sokaklarında bayrak, iş makinesi, Atatürk büstü, belediye otobüsü ve okul yakıp yıkması da anlaşılır gibi değil.
    Ve ne yazıktır ki, sağlıklı düşünemeyen bazı köşe yazarları da ülkeye verilen bu zararı haklıymış gibi gösteren ifadeler kullanıyor.

    Türkiye halkından iki terör örgütü arasında bir tercih yapılması isteniyor.

    Batılı kaynakların elindeki istatistiklere göre IŞİD safalarında çok sayıda da Kürt bulunuyor. Özellikle de Diyarbakır ve çevre ilçelerden sınırı geçerek IŞİD saflarına katılan Kürtler bulunduğu biliniyor.

    Yani savaşın dini, mezhebi, ırkı yok. Kobani'yi bir Kürt şehri olarak görüp sırf o açıdan bakıldığı sürece bu bölgede dökülen kanın sonu gelmez. Kobani bir şehirdir ve burada birçok etnik gruptan insanlar yaşamaktaydı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Takım tutma fanatikliği ile karşılaştırılabilecek "Aman Kürtler ölmesin, aman Aleviler ölmesin, aman Sünniler ölmesin" yaklaşımı sağlıklı değildir.

    Ne yazıktır ki, "Aman insan ölmesin" denilebildiği güne kadar bölge kan ve gözyaşıyla iç içe yaşamaya devam edecektir.