

Tabii ki izlemeye devam ediyor. Ama nasıl?
Rapor geleneksel televizyon izleme oranında son bir yılda %4 bir kayıp yaşandığını gösteriyor.
İşin daha ilginç bir yanı ise 2.6 milyon hanenin artık bir televizyon sinyali (karasal, kablo, uydu vs.) almıyor olması. Bu Amerika’daki hanelerin %2,8’ine denk geliyor ve sayı giderek artıyor. Bu hanelerin sadece internet bağlantıları var.
İşte burada kilit analiz ortaya çıkıyor. Daha az televizyon izleniyor olması içeriklerin daha az izlendiği anlamına gelmiyor, sadece alışkanlıklar değişiyor. Özellikle genç nesil artık daha farklı bir izleyici.
BUNU BEĞENMEDİM, GEÇ
Henüz 3 yaşındaki oğluma birkaç defa değişiklik olsun diye Apple TV üzerinden Youtube’da çizgi film izletme hatası yaptım. O günden beri oğlum için artık televizyon ileri sarılabilecek, tekrar tekrar izlenebilecek veya “bunu beğenmedim, geç” denilebilecek bir kavram. Klasik televizyondaki herhangi bir çizgi film artık onu tatmin etmeyebiliyor. Televizyonun linear(doğrusal) akışı onu sıkıyor.
Tek kanallı ve seçme özgürlüğünün olmadığı televizyon deneyimini geride bırakalı çok uzun yıllar oldu. Fazla seçim şansı biraz kafa karışıklığına ve zappinge sebep olsa da artık onlarca, yüzlerce kanal arasında tercih yapma özgürlüğümüz var.
İnternetin her kesime ulaşması, artan bant genişliği, akıllı telefonlar ve mobil teknolojilerin gelişimiyle beraber ikinci ekran kullanımı yaygınlaşmakla kalmadı, tabletler, telefonlar pek çok izleyicinin tek ekranı olmaya da başladı. Kimimiz televizyon karşısında bir yandan en sevdiğimiz diziyi izlerken, bir yandan Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal paylaşım ağlarını kullanmaya devam ediyoruz. Kimimiz ise sevdiğimiz o diziyi direkt tabletimizden, bilgisayarımızdan ya da cep telefonumuzdan izlemeyi, hatta diziyi istediğimiz zaman izlemeyi tercih ediyoruz. İşte bu “istediğimiz zaman” kavramı aslında yeni nesil televizyon izleme anlayışını temsil ediyor.
Geleneksel televizyon izleme alışkanlıklarındaki bu değişim ABD’de Netflix, Hulu ve Amazon Prime gibi SVOD(Abonelikli talebe bağlı video) servislerine fazlasıyla yaradı. 2014 yılında Amerika’daki hane halkının %40’ı bu ve benzeri servislere üye. Artık istedikleri programı istedikleri zaman izliyorlar.
Amerika’daki 2014 rakamlarına biraz daha detaylı bakalım;
Netflix’in sadece Amerika’da 40 milyona yakın abonesi var. Bu aboneler her gün ortalama 90 dakika servisi kullanarak izleme yapıyorlar.
Hane sayısının %49’unun evinde internete bağlı televizyon mevcut. (Oyun konsolları, Bluray oynatıcı, Smart TV’ler, Apple TV, Google Chromecast vb. vasıtasıyla.)
Yetişkin izleyicilerin %31’i her gün tablet, akıllı telefon, bilgisayar gibi televizyon dışı araçları kullanarak video izliyor. (Bu rakamlar Leichtman Research Group’un bu yılın Haziran ayında yaptığı araştırmadan alınmıştır.)
Aslında geleneksel televizyon izleme alışkanlıkları bakımından Türkiye de benzer özellikler gösteriyor ama Türkiye’nin genç nüfusuna rağmen online ve VOD servislerine geçiş Amerika ya da Avrupa kadar hızlı olamıyor. Bunun tabii ki çeşitli sebepleri var. Korsanla mücadeledeki başarısızlık, satın alma gücünün yeterli olmaması, internet hızının tüm Türkiye’de istenen seviyeye ulaşmaması vs. gibi… Ama yeni neslin talebi kaçınılmaz ve değişim yavaş yavaş da olsa yaşanacak.
GELENEKSEL TELEVİZYON BİTİYOR MU?
Burada kaçınılmaz olarak aklımıza bir soru geliyor. Online video izleme alışkanlığı geleneksel televizyonun sonunu mu getirecek?
Kuşkusuz kısa dönemde geleneksel televizyon izleme alışkanlığının tamamen ortadan kalması beklenemez. Her ne kadar diziler, filmler, belgeseller rahatça online izlense de özellikle canlı yayınlanan spor karşılaşmaları, ödül törenleri, konserler veya bazı yarışma programları televizyonun cazibesini sürdürmesinde etkili olacak. Hatta bu cazibeyi devam ettirebilmek için muhtemelen daha fazla, daha büyük ve görkemli canlı organizasyonlara imza atılacak.
*Nielsen’in raporuna bu linkten ulaşmak mümkün.
Tabii ki izlemeye devam ediyor. Ama nasıl?
Rapor geleneksel televizyon izleme oranında son bir yılda %4 bir kayıp yaşandığını gösteriyor.
İşin daha ilginç bir yanı ise 2.6 milyon hanenin artık bir televizyon sinyali (karasal, kablo, uydu vs.) almıyor olması. Bu Amerika’daki hanelerin %2,8’ine denk geliyor ve sayı giderek artıyor. Bu hanelerin sadece internet bağlantıları var.
İşte burada kilit analiz ortaya çıkıyor. Daha az televizyon izleniyor olması içeriklerin daha az izlendiği anlamına gelmiyor, sadece alışkanlıklar değişiyor. Özellikle genç nesil artık daha farklı bir izleyici.
BUNU BEĞENMEDİM, GEÇ
Henüz 3 yaşındaki oğluma birkaç defa değişiklik olsun diye Apple TV üzerinden Youtube’da çizgi film izletme hatası yaptım. O günden beri oğlum için artık televizyon ileri sarılabilecek, tekrar tekrar izlenebilecek veya “bunu beğenmedim, geç” denilebilecek bir kavram. Klasik televizyondaki herhangi bir çizgi film artık onu tatmin etmeyebiliyor. Televizyonun linear(doğrusal) akışı onu sıkıyor.
Tek kanallı ve seçme özgürlüğünün olmadığı televizyon deneyimini geride bırakalı çok uzun yıllar oldu. Fazla seçim şansı biraz kafa karışıklığına ve zappinge sebep olsa da artık onlarca, yüzlerce kanal arasında tercih yapma özgürlüğümüz var.
İnternetin her kesime ulaşması, artan bant genişliği, akıllı telefonlar ve mobil teknolojilerin gelişimiyle beraber ikinci ekran kullanımı yaygınlaşmakla kalmadı, tabletler, telefonlar pek çok izleyicinin tek ekranı olmaya da başladı. Kimimiz televizyon karşısında bir yandan en sevdiğimiz diziyi izlerken, bir yandan Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal paylaşım ağlarını kullanmaya devam ediyoruz. Kimimiz ise sevdiğimiz o diziyi direkt tabletimizden, bilgisayarımızdan ya da cep telefonumuzdan izlemeyi, hatta diziyi istediğimiz zaman izlemeyi tercih ediyoruz. İşte bu “istediğimiz zaman” kavramı aslında yeni nesil televizyon izleme anlayışını temsil ediyor.
Geleneksel televizyon izleme alışkanlıklarındaki bu değişim ABD’de Netflix, Hulu ve Amazon Prime gibi SVOD(Abonelikli talebe bağlı video) servislerine fazlasıyla yaradı. 2014 yılında Amerika’daki hane halkının %40’ı bu ve benzeri servislere üye. Artık istedikleri programı istedikleri zaman izliyorlar.
Amerika’daki 2014 rakamlarına biraz daha detaylı bakalım;
Netflix’in sadece Amerika’da 40 milyona yakın abonesi var. Bu aboneler her gün ortalama 90 dakika servisi kullanarak izleme yapıyorlar.
Hane sayısının %49’unun evinde internete bağlı televizyon mevcut. (Oyun konsolları, Bluray oynatıcı, Smart TV’ler, Apple TV, Google Chromecast vb. vasıtasıyla.)
Yetişkin izleyicilerin %31’i her gün tablet, akıllı telefon, bilgisayar gibi televizyon dışı araçları kullanarak video izliyor. (Bu rakamlar Leichtman Research Group’un bu yılın Haziran ayında yaptığı araştırmadan alınmıştır.)
Aslında geleneksel televizyon izleme alışkanlıkları bakımından Türkiye de benzer özellikler gösteriyor ama Türkiye’nin genç nüfusuna rağmen online ve VOD servislerine geçiş Amerika ya da Avrupa kadar hızlı olamıyor. Bunun tabii ki çeşitli sebepleri var. Korsanla mücadeledeki başarısızlık, satın alma gücünün yeterli olmaması, internet hızının tüm Türkiye’de istenen seviyeye ulaşmaması vs. gibi… Ama yeni neslin talebi kaçınılmaz ve değişim yavaş yavaş da olsa yaşanacak.
GELENEKSEL TELEVİZYON BİTİYOR MU?
Burada kaçınılmaz olarak aklımıza bir soru geliyor. Online video izleme alışkanlığı geleneksel televizyonun sonunu mu getirecek?
Kuşkusuz kısa dönemde geleneksel televizyon izleme alışkanlığının tamamen ortadan kalması beklenemez. Her ne kadar diziler, filmler, belgeseller rahatça online izlense de özellikle canlı yayınlanan spor karşılaşmaları, ödül törenleri, konserler veya bazı yarışma programları televizyonun cazibesini sürdürmesinde etkili olacak. Hatta bu cazibeyi devam ettirebilmek için muhtemelen daha fazla, daha büyük ve görkemli canlı organizasyonlara imza atılacak.
*Nielsen’in raporuna bu linkten ulaşmak mümkün.