hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Yasemin Bilgel Yasemin Bilgel

    Rus uçağının düşürülmesi: Meşru mu evet, akılcı mı tartışılır!

    25.11.2015 Çarşamba | 20:44Son Güncelleme:

    Türkiye, Türk Hava Sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle, dün Rus uçağını vurdu. Bu sıcak gelişme doğal olarak birçok soruyu da beraberinde getirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Rusya, Türkiye´nin defalarca uyarısından sonra bu tepkiyi vereceğini öngörmüyor muydu? Eğer öngörüyorduysa, neden bu kışkırtıcı harekette bulundu? Türkiye´nin bu sert tepkisi stratejik olarak ne anlama geliyor? Türkiye ne hesaplamış olabilir? Rusya ne hesaplamış olabilir? Bu sorulara net cevaplar bu aşamada mümkün olmasa da gerçekçi bir yaklaşımla yaşanan krizi değerlendirmek ihtimalleri ortaya koymaya yardımcı olacaktır.

    Rusya Türkiye´nin tepkisini öngörmedi mi?

    Türkiye´nin tepkisi uluslararası hukuk açısından meşru bir tepki. Başbakan Davutoğlu´nun belirttiği gibi, ‘kara ve hava sahalarının ihlaline karşı her türlü tedbiri almak bir uluslararası hak’. Ayrıca bu Rusya´nın ilk ihlali de değil. 3 Ekim´de Rusya ‘kazara’ diyerek Türk Hava Sahasını ihlal etmiş ve Davutoğlu ‘uçan kuş bile olsa gereken müdahalede bulunulur’ ifadesiyle Rusya´yı uyarmıştı.

    Rusya, Türkiye´nin sınır ihlali konusundaki hassasiyetini anlamıyor olamaz. Hatırlamak gerekir ki yakın tarihte hava sahası ihlaline karşı en ağır tepkiyi vermiş devlet Sovyetler Birliği. Sovyetler Birliği, 1 Eylül 1983´de Sovyet Hava Sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle, Kore Hava Yolları´nın uçağını düşürmüş ve bunun neticesinde 269 yolcu ve mürettebat hayatını kaybetmişti ki bu bir ‘sivil’ uçaktı.  Sovyetler Birliği, uçağın yolcu uçağı olduğunu tespit etmediklerini belirtmiş, olayın açığa çıkmasından sonra dahi sınır ihlali gerekçesiyle haklı olduklarını savunmuştu. Özetle, sınır ihlali devletlerin milli güvenlikleri için ciddiye aldıkları bir mesele.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Rusya-Türkiye krizi hâlihazırda olan gerilimin sonucu!

    Ancak, sınır ihlali tek başına kriz yaratmak için yetmez. Herhangi bir sınır ihlali olduğunda, iki devletin arasındaki güven ilişkisi, içinde bulundukları güvenlik durumu, tehdit algıları vs. devletlerin tepkilerini şekillendirir. Örneğin, Sovyetlerin Kore yolcu uçağını düşürmesini Soğuk Savaş gerilimine veya 2001´de Çin-ABD arasında yaşanan hava sahası ihlali/ uçak krizini (Çin zorunlu inen ABD uçağının 26 mürettebatını rehin almıştı) iki devletin güvensiz ilişkisine bakmadan anlamak mümkün değil. Bu sebeple yaşanan krizi sınır ihlali ve Rus uçağının düşürülmesi ile başlayan bir kriz olarak değil, zaten bir süredir arka planda olan Suriye kaynaklı gerilimin sonucu olarak görmeli.

    Hem Türkiye hem Rusya bu krizi engelleyebilir, hem de farklı tepkiler verebilirdi. Görünen o ki iki devlet de bu krizin oluşmasına çanak tuttu. Rusya, Türkiye´nin Ekim´den bu yana defalarca Rusya´yı uyarmasına rağmen Türk Hava sahasını ihlal etmekten çekinmedi. Türkiye ise Rusya´nın Türkiye için direkt bir güvenlik tehdidi olmadığını bilerek, çok kısa süreli ve mesafeli bir hava sahası ihlaline Rus uçağını vurup düşürmek gibi sert bir tepkiyle karşılık verdi, vermeyebilirdi. Neden?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Rusya açısından kriz

    Rusya tarafından bakarsak iki olasılık var. Ya Rusya Türkiye´nin uçağını düşüreceği ihtimalinin sıfır olduğunu düşündü ve Türk hava sahasını ihlal etmekten çekinmedi. Ya da Türkiye´nin bu tepkiyi verebileceğini öngördü ve bu tepkinin kendi stratejik menfaatine gelebileceği ihtimalini düşündü. Türkiye´nin ekim ayından bu yana defalarca Rusya´yı uyarması göz önünde bulundurulursa, Rusya´nın bu ihtimali hiç öngörmemiş olması düşük bir ihtimal. O zaman Rusya bu olası krizle ne elde etmeyi hedeflemiş olabilir?

    Öncelikle, Rusya´nın böyle bir durumla karşı karşıya kalırsa ABD veya NATO´nun bu meseleye Türkiye tarafında dâhil olmayacağını, ABD´nin ve Avrupa ülkelerin genel Suriye politikalarına bakarak tahmin etmesi zor değil.  Rusya, ABD ve Avrupa ülkelerinin Suriye´ye kapsamlı müdahalede isteksiz olduğunu ve Rusya´nın burada hâkimiyet kurma çabalarına olumsuz bakmadığını biliyor. Neticede, ABD´nin yeşil ışığını almadan, Rusya, Suriye´de bu ölçüde rahat hareket edemezdi. O zaman Rusya´nın bu olası durumda Türkiye´nin yalnız kalacağını düşünmesi düşük bir ihtimal değil ki zaten ABD ve NATO´dan gelen tepkiler de krizi iki devlet arası kriz olarak tanımlama eğiliminde. Peki, Rusya, Türkiye ile bu krizi tırmandırmakla ne elde etmeye çalışmış olabilir?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Obama´nın Suriye´ye müdahaledeki süregelen isteksizliği ve Rusya ile herhangi bir çatışmaya girmemedeki tedbirli tutumu düşünülürse, Rusya, Türkiye´yle bir krizin ABD´yi Rusya´ya karşı daha da dikkatli olmaya iteceğini düşünmüş olabilir. Neticede ABD´nin, Rusya´nın ‘kriz’ içinde olduğu Türkiye´nin yanında yer alması ABD-Rusya ilişkisini gerginleştirecektir. Unutmamak gerekir ki bu kriz ABD ve Türkiye arasında planlanan Azez-Cerablus hattına ortak operasyon öncesi gerçekleşti. Rusya bu operasyon için ABD´yi frenlemek, Türkiye´yi ‘saldırgan’, ‘öngörülemeyen’ bir devlet olarak tanımlayarak Türkiye´yi marjinalize etmek, yalnız bırakmak istemiş olabilir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Türkiye açısından kriz

    Ancak Rusya bu krize çanak tutmuş tek taraf değil. Türkiye de bu krizin oluşmasını engellemeyen diğer taraf. Türkiye, Rusya´ya uçağını düşürerek karşılık vermeyebilirdi. Hatta vursa dahi, olayın sonrasını daha farklı yönetebilirdi. Hemen NATO´ya çağrıda bulunmak yerine, Rusya ile iletişime geçmeyi tercih edebilirdi. Görünen o ki, Türkiye de Rusya gibi bu krizin oluşmasında bir stratejik hesap yapmış olabilir. Bu ne olabilir?

    Türkiye´nin kriz sonrası hemen NATO´yu devreye sokma çabası hükümetin bu krizle NATO´yu ve tabii bununla ABD´yi kendi tarafına çekme ve Rusya´yı yalnız bırakma çabası olarak görülebilir. Neticede Türkiye ve Rusya´nın Suriye´deki stratejik planları birbiri ile taban tabana zıt ve iki ülke de diğer güçleri kendi taraflarına çekmek istiyor.

    Sonuç

    Önümüzdeki günler bu krizin hem Rusya hem Türkiye´ye ne kazandırıp, ne kaybettirdiğini gösterecek. Ancak Türkiye´nin bu ağır tepkisi meşru olsa da, ne kadar akılcı tartışılır. Türkiye´nin Suriye krizi başladığından bu yana anlamakta zorluk çektiği bir gerçek var ki Rusya Suriye´deki en önemli ve güçlü oyuncu. ABD de Suriye problemini Rusya´ya teslim etmekte bir sorun görmüyor. Bu durumda Türkiye´nin Rusya ile stratejik öncelikleri – özellikle PYD/YPG sorunu – üzerine masaya oturması, Rusya ile krize girmesinden çok daha akılcı bir politika olurdu.