hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bakanlığın ayı avı için verdiği izin tartışılıyor

    Bakanlığın ayı avı için verdiği izin tartışılıyor
    expand

    Çevre ve Orman Bakanlığı, "fırsatçı" ve "yağmacı" olarak nitelenen bazı ayıların avlanmasına izin verdi. Bilimadamları ise, ayı avına izin verilmesini "erken" bir karar olarak niteliyor.

    Bakanlık, "Zarar veren ayılar avcılar tarafından 'fırsatçı ayı' olarak tanınıp biliniyor. Durup dururken 'gidin şu ayıları vurun' demiyoruz. Belirlenen ayılar dışında vurulan ayılar için ağır yaptırımlar var. Vatandaş, evini satsa ödeyemiyor" diyerek, av iznini savundu.
     
    Yetkililerin verdiği bilgiye göre, 4 yaş üzeri erkek ayıları kapsayan av 13 adet ayı ile sınırlı tutulacak ve izin 15 Aralık'ta sona erecek. Şu ana kadar Artvin'de 2, Kastamonu'da 3 ayı avlandı.
     
    Uygulama gelecek yıl da sürebilir.
     
    Bakanlık, "Diyelim ki 5 bin ayının 8-10'unu avladığınız zaman nesil yok mu oluyor? Böyle birşey varsa bilimsel olarak ispatlanırsa, biz uygulamayı derhal durdururuz" açıklamasını yaptı.

    ODTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi, Artvin Yusufeli'nde boz ayılar üzerine incelemeler yapan Doç. Dr. Cemal Can Bilgin ise, ayılardan korunmak için bakanlıkla değişik yöntemler konusunda çalışmalar yürüttüklerini, bunların başarılı olup olmayacağı beklenmeden, 2007 yılında ayı avına izin verilmesini "erken" bir karar olarak niteledi.
     
    Av gelirinin bir bölümü köylüye...

    Yetkililerin "İhbar geldiğinde saldırıyı yapan ayı takip edilecek. Ava katılanlardan elde edilen gelirin yüzde 80'i saldırıya uğrayan köye bırakılacak" açıklaması ise, soru işaretleri yarattı.
     
    Zira, avın köylüler arasında da bir "kazanç kapısı" olarak görülüp görülmeyeceği tartışmalı...
     
    Bakanlığın gerekçeleri...

    Çevre ve Orman Bakanlığı'na göre, Türkiye'de ayı avının yasak olması nedeniyle hayvanların sayısında kontrol edilemeyen bir artış yaşandı.
     
    Bakanlık yetkilileri, köy muhtarlarının dilekçe yazarak, "Tamam, ayıyı koruyun ama bunlar bize zarar veriyor" diye şikayette bulunduklarını belirtti.
     
    Bu yıl konuyla ilgili 500'e yakın şikayet dilekçesi aldıklarını söyleyen yetkililer, dilekçe sahiplerinden 100'e yakınının ayıların verdiği zararlar nedeniyle bakanlığa tazminat davası açtığını kaydetti.
     
    Bakanlık yetkilileri ayı avına izin verilmesiyle ilgili süreci şöyle aktarıyor:
     
    - Bakanlık şikayetler üzerine, öğretim üyeleriyle çalışma başlattı. Zonguldak, Artvin, Karabük, Rize ve Kastamonu'da ayı sayısının 10 bin hektarda 3 bireyi geçtiği görüldü.
     
    Yetkililere göre, bu kolay kontrol edilebilir bir durum değil: "Bu sayı 10 bin hektarda 3'ü geçince, bunların kendine özgü bölgeleri var. Buralarda hükümranlığını ilan ediyor ve diğer türlerin yaşamasına da izin vermiyorlar."
     
    - Bunun ardından bakanlık TÜBİTAK'a başvurdu. TÜBİTAK'tan gelen raporda, ayı sayısının ülke genelinde 5 bini geçtiği kaydedildi.
     
    - Av ve Yaban Hayvanlarının Yaşam Alanlarının Korunması ve Zararlılarıyla Mücadele Yönetmeliği'nin 51'inci maddesi doğrultusunda, saldırıda bulunan ayıların sayısı iller bazında belirlendi.
     
    - Konuyla ilgili uluslararası sözleşmeler çerçevesinde izinler alındı.
     
    Doç. Dr. Bilgin: "Erken alınmış bir karar"
     
    ODTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü'nde yaban hayatı biyolojisi üzerine çalışmalar yürüten ve Artvin'in Yusufeli ilçesinde boz ayılar üzerine incelemeler yapan Doç. Dr. Cemal Can Bilgin ise, kararı eleştiriyor.
     
    Bilgin, "Ayılar zaman zaman kendi yaşam alanlarına giren, müdahale eden kişilere ve mallarına zarar vermektedirler. Ancak bu sanıldığı kadar büyük oranda ve ciddi boyutta değildir" dedi.
     
    Bilgin, ayıların avlanmasına izin verilmesinin "erken alınmış bir karar" olduğunu söyledi.
     
    Ayılardan korunmak için değişik yöntemler olduğunu kaydeden Bilgin, elektrikli çit, platform vb. buna örnek olarak gösterdi.
     
    Bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığı ile birlikte ortak çözümler ürettiklerini, yeni başlayan bir projede bu işbirliğini daha da geliştireceklerini belirten Bilgin, bu araştırmaların ve önlemlerin sonucu beklenmeden, 2007 yılında ayı avına izin verilmesini "erken" bir karar olarak niteledi.
     
    Bilgin, av turizmi için gelen ve 20-30 bin YTL gibi yüklü miktarda ücret ödeyen kişilerin iri ayıları avlamak istediğini kaydetti.
     
    Bilgin, ayıların avlanmasına TÜBİTAK'ın izin verdiğinin gündeme getirildiğini belirterek, "TÜBİTAK, bu tür faaliyetlere izin vermez. Yaptığımız araştırmalar TÜBİTAK'ın Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine Dair Sözleşme (CİTES) doğrultusunda bakanlığın talebini inceleyerek izin verdiğini öğrendik. Bu sözleşme post, kürk gibi ürünlerin ithali ve ihracatına izin vermeyi içeriyor. Talep, bu doğrultuda incelenerek dolaylı bir şekilde onay alınmıştır" dedi.
     
    Hamile oldukları döneme rastlıyor
     
    Doç. Dr. Cemal Can Bilgin, avlanacak ayının cinsiyetinin avcı tarafından bilinmesinin zor olduğunu ifade ederek, "Avcının yanında deneyimli bir rehber veya biyolog da olsa hayvanın dişi veya genç birey olduğunun anlaşılması zordur. Ayrıca avlanma zamanı olarak belirlenen 15 Ekim-15 Aralık tarihleri, hayvanların yaklaşık olarak 4-6 aylık hamile olduğu zamandır" dedi.
     
    Bilgin, boz ayıların ocak ayında mağarada 500 gram olarak doğacak yavruyu besleyebilmek için sonbaharda yoğun olarak beslenerek aşırı kilo aldığını ve büyük göründüğünü ifade etti.
     
    Av rehberlerinin, iri ve kulakları büyük olan hayvanın erkek olduğuna dair görüşlerinin yanlış olduğunu aktaran Bilgin, "Dolayısıyla dişi ve hamile olan hayvanları erkek diye avlatıyorlar. Yağmacı ayıların neredeyse tamamı yavrulu dişi ayılar ve genç bireylerdir" dedi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow