hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Çin'de etnik çatışmalar yayılıyor

    Çinde etnik çatışmalar yayılıyor
    expand

    Çin'in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de yüzlerce kişi bu sabah protesto için sokağa döküldü; polisle göstericiler arasında çatışmalar çıktı. Bölgede Çinli siviller de polisle çatıştı; Uygurların işyerlerine saldırdı. Olaylar nedeniyle şu ana kadar 1434 kişi tutuklandı, ancak güvenlik güçlerinin de yetersiz kaldığı belirtiliyor.

    Han milliyetinden Çinlilerle Uygurların taşlı sopalı çatışmaya girmesi gerilimi tırmandırdı. Reuters muhabiri çatışmada en az bir kişinin yaralandığını söyledi.

    Olayların sürmesi üzerine Urumçi'de gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Şinhua haber ajansı, ÇKP Özerk Bölge Sekreteri Vang Lıçüen'in konuşmasına dayanarak, yasağın saat 21.00'den (TSİ 16.00) sabah 08.00'e kadar süreceğini bildirdi.

    Vang Lıçüen, televizyon konuşmasında, Han milliyetinden Çinlileri sokağa dökülmemeleri, bunun sosyal düzeni bozacağı konusunda uyararak, bölgede etnik çatışmadan kaçınılmasını ve herkesin işinin başına dönmesini istedi.

    Çin, olaylardan ABD'de sürgünde yaşayan Uygur kökenli işkadını Rabia Kader'i sorumlu tuttu.

    1434 kişi tutuklandı

    Olaylar nedeniyle Urumçi'de 1434 kişi tutuklandı. Dış dünyayla iletişimin tamamıyla kesildiği, bağımsız kaynakların gelişmeleri teyit edemediği bölgedeki gelişmelerle ilgili olarak Çin Resmi Haber Ajansı Şinhua, "onyıllardır görülmeyen ölçüde kanlı etnik çatışmaların meydana geldiği ve 156 kişinin yaşamını yitirdidiği Uygur Özerk Bölgesi'nde polisin, 1434 kişiyi çatışmalardan sorumlu oldukları kuşkusuyla tutuklandığını" duyurdu.

    Bölgenin ikinci büyük kenti Kaşgar'da da 200 kişilik bir grubun protesto gösterisi yaptı. Camide toplanan grup daha sonra dağıtıldı.

    Sincan Özer Bölgesi Başkanı: "Olaylar dışarıdan kışkırtılıyor"

    Sincan Uygur Özerk Bölgesi Başkanı Nur Bekri, Urumçi kentinde meydana gelen şiddet olaylarının, "yurtdışındaki güçler tarafından kışkırtılan ve yurt içindeki güçlerce uygulanan planlı ve organize bir şiddet olayı" olduğunu söyledi.

    "Etnik ayrımcılık faaliyetlerine yıllardır kararlılıkla karşı çıktıklarını" söyleyen Bekri, "Sincan'da bütün etnik gruplara mensup halkın barış içinde birlikte yaşadığını" belirtti.

    Ayrıntı verilmiyor

    Çin kaynakları, olayların 26 Haziran'da bir fabrikada çıkan kavgada 2 Uygur'un öldürülmesi üzerine çıktığını belirtirken, değişik kaynaklar söz konusu olaylarda ölümlerin çok daha fazla olduğunu bildiriyor.

    Şinhua'nın haberinde, olaylarda ölen ve tutuklananların etnik kimlikleriyle ilgili ayrıntılara yer verilmedi.

    Reuters Ajansı'nın yerel gözlemcilere dayandırarak verdiği haberinde ise, polisin Uygurlar'ın yaşadığı yerlerde ayrım gözetmeden şiddet uyguladığı bildirildi. Polisin, Uygurlar'ın evlerine de girdiği belirtilen haberde, özellikle gençlerin tutuklandığı ifade edildi.

    AP Ajansı'nın haberinde de, adı açıklanmayan bir Uygur'un dile getirdikleri, "Han Çinliler'i hep eşit olduğumuzu, büyük bir ailenin üyeleri olduğumuzu söylerler ama her zaman ayrımcılık yaparlar" biçiminde özetlenirken, bir Çinli'nin "Bunların tek nedeni suçlulardır, sahip olduklarıyla asla mutlu olamıyorlar" ifadelerini kullandığı kaydedildi.

    Çin yönetimi, Uygurlar'ın bölgeye yollar, okullar, hastaneler ve petrol kuyuları açılmasından dolayı minnettar olmaları gerektiğini sıklıkla dile getiriyor.

    Özerklik

    Türkiye'nin de aralarında olduğu türlü ülkelerdeki Uygur diasporası temsilcileri, kısa ömürlü Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin bulunduğu bölgede bağımsızlık olmasa da en azından gerçek bir özerkliğin yerleştirilmesi gerektiğini savunuyor.

    Çin asimilasyonu

    Uygur diasporası temsilcilerine göre, bölgeyi Çinlileştirme politikası izleyen Pekin yönetiminin nihai amacı, uyguladığı baskı, şiddet ve yıldırma yöntemleriyle Uygurlar'ı asimile etmek.

    Aynı kaynaklar, gerek daha önceki fabrikadaki olayda, gerekse protesto gösterisinden sonraki olaylarda ölenlerin sayısının çok daha az olduğunu, Pekin yönetiminin bunu kasıtlı olarak düşük gösterdiğini savunuyor.

    Çin'e göre olayların sorumlusu: Rabia Kader

    Pekin yönetimi, ABD'de sürgünde yaşayan Uygur kökenli işkadını, Uygur Amerikan Derneği Başkanı Rabia Kader'i kışkırtıcı olmakla suçlayarak, Kader'in "Doğu Türkistan İslami Hareketi" adlı örgütle bağlantılı olduğunu ileri sürüyor. Sözkonusu örgüt, ABD'nin terör örgütleri listesinde yer alıyor.

    Rabia Kader ise Çin yönetiminin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki etnik çatışmalardan kendisinin sorumlu olduğu yönündeki suçlamalarını reddetti.

    Halen ABD'nin Virginia eyaleti Fairfax kentinde yaşayan Rabia Kader, kendisinin yalnızca Çin'deki ailesini protesto hareketlerinden önce uyardığını söyledi.

    Protesto eylemlerinin yapılacağını internetteki Uygur ve Çin sitelerinden öğrendiğini belirten Kader, ailesinden birinin bu olaylar içinde yakalanması durumunda işkence göreceğinden endişe ettiğini bildirdi.

    Çin'de işkadını olarak büyük başarı gösteren ve ülkede "azınlıklar arasından çıkmış başarılı bir kadın" olarak tanıtılan Kader, bir dönem bu ülkenin en zengin 10 kişisi arasında bulunuyordu.

    Uygurlar'ın politik temsilcisi olarak 1993-1997 yılları arasında Çin yönetimine yakın konumda bulunan Kader, ABD'de yaşayan eşine bir gazete göndermesi nedeniyle "ulusal güvenliği tehlikeye atttığı" suçlamasıyla 1999 yılı ağustos ayında gözaltına alındı ve 2000 yılı mart ayında da 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

    Kader, 2005 yılının mart ayında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Pekin ziyareti öncesinde serbest bırakıldıktan sonra ABD'ye yerleşti.

    İnsan Hakları İzleme Örgütü Asya temsilcilerinden Sophie Richardson, olaylarla ilgili bağımsız araştırma yapılması konusunda Pekin yönetimine çağrıda bulundu. Richardson, "Şiddeti kim başlatırsa başlatmış olsun, yönetim yapıcı davranarak bölgedeki etnik gerginliği azaltmak için Uygurlar'ın yakınmalarını dinlemeli, durumu daha da ağırlaştırmamalı" dedi.

    Urumçi'de 156 kişinin ölümüne yol açan olaylar, Uygurların 26 Haziran'da Guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında Han milliyetinden Çinlilerle Uygur işçiler arasında meydana gelen ve 2 Uygurun ölümüyle sonuçlanan kavgayı protesto etmek istemeleri üzerine başlamıştı.

    Ankara'dan ilk resmi tepki

    Ankara'dan ilk resmi tepki Dışişleri Bakanlığı'ndan geldi. Bakanlık mesajında, "Olayların sorumluluların tespit edilmesini ve adaletin tecelli etmesini bekliyoruz" denildi.

    Ankara ayrıca, Çin'in Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarını Dışişleri Bakanlığı'na çağırarak bilgi aldı.

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ünal Çeviköz'ün Çin Maslahatgüzarını Bakanlığa davet ederek, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde meydana gelen son gelişmelere ilişkin bir görüşme yaptığını bildirdi.

    Sözcü Özügergin, "Görüşmede Maslahatgüzardan konuya ilişkin ayrıntılı bilgi alınmış, gelişmelerden dolayı duyduğumuz üzüntü ve kaygı paylaşılmış ve hassasiyetimiz iletilmiştir" diyerek, görüşmenin yapıcı bir ortamda gerçekleştiğini de kaydetti.

    Bu arada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nden yaşanan olayların başlangıcından itibaren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından bilgilendirildiği, diplomatik olarak olayların durdurulması için çözüm yolları arandığı bildirildi.

    ABD'den de "Can kayıplarından derin endişe duyuyoruz" açıklaması geldi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow