hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Amirallere suikast" Poyrazköy'le birleşti

    Amirallere suikast Poyrazköyle birleşti
    expand

    "Amirallere suikast" girişimi iddialarına ilişkin davada savcı, bu davanın, "Ergenekon" soruşturması kapsamında Poyrazköy'de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davayla birleşti. Duruşmada 3 teğmen tahliye edildi.

    Beşiktaş'taki İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 9'u tutuklu 19 sanık hakkında açılan davanın üçüncü duruşmasında Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç'ın "Amirallere suikast" girişimi davasının, aynı mahkemede görülen Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin dava ile "fiili ve hukuki irtibat olduğu gerekçesiyle" birleştirilmesi istemi görüşüldü.

    İstemi değerlendiren mahkeme heyeti, ara kararında iki davanın birleştirilmesini oy çokluğuyla kabul etti.

    Bu arada, savcı Saraç'ın, mahkeme heyetinden, tutuklu teğmenlerden Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü ve Sezgin Demirel'in tahliyesi talebi de oy birliğiyle kabul edildi.

    Kararlara, üye Hakim Oktay Kuban tarafından muhalefet şerhi konuldu.

    DURUŞMADAN

    İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunması sorulan sanık Levent Çakın, kendisinin karşılıksız çekten sabıkası olduğunu bunun haricinde herhangi bir sabıkasının bulunmadığını söyledi.

    Dükkanında bulunan mermileri bir kısmını hatıra olarak sakladığını ve bu mermileri bulundurmanın suç olduğunu bilmediğini ifade eden Çakın, eşinin ve çocuklarının mermileri görmemesi için dükkana koyduğunu söyledi.

    Kedisinin bu işe nasıl girdiğini bilmediğini öne süren Çakın, "Burada bulunanların sanıkların hiç birini tanımıyorum. Bu yalanı kim neden söyledi onu da bilemiyorum. Bana atılan iftiralar yüzünden dükkanıma müşterilerim gelmez oldu. Mağdur oldum" dedi.

    Sanıklar Faruk Akın, Sinan Efe Noyan ve Alperen Erdoğan'ın avukatı İrfan Sütlüoğlu söz alarak, davaya konu iddiaların kurgulandığını ileri sürerek, yapılan aramalarla bunun çok net belli olduğunu iddia etti.

    Sütlüoğlu, müvekkilleri hakkında uyuşturucu ile ilgili bir delil bulunmadığının anlaşıldığını ve Adli Tıp Kurumundan alınan raporda müvekkillerinin kan ve idrarlarında uyuşturucuya rastlanmadığının bildirildiğini ifade etti.

    Duruşmada, evde yapılan arama görüntüleri izlettirilerek, sözlerini sürdüren avukat Sütlüoğlu, "Bir polis memuru gardırobun üzerine çıkarak bazı eşyaları indiriyor. Yukarıda bir eşya kalmamasına rağmen orada durmaya devam ediyor. Tam bu esnada sanık Alperen Erdoğan kamera önünde kalıyor. Biraz sonra kamera tekrar aynı polis memuruna odaklanıyor. O sırada gardırobun üzerinden paketlenmiş halde bir
    uyuşturucu çıkarıyor. Burada büyük bir çelişki söz konusudur" diye konuştu.

    Mahkemenin, sanıkların samimi ve masum olduğunu anladığını düşündüğünü belirten Sütlüoğlu, müvekkillerin adalet beklediğini, davadan kaçmayacaklarını ifade ederek "Delilleri karartma durumları da söz konusu değildir. Bu yüzden müvekkillerimin daha fazla mağdur olmaması için tutuksuz yargılanmak üzere tahliyelerini talep ediyorum" dedi.

    Avukat İrfan Sütlüoğlu'nun açıklaması


    Sanıklar Faruk Akın, Sinan Efe Noyan ve Alperen Erdoğan'ın avukatı İrfan Sütlüoğlu, davanın gerçek bir cürümden değil her yönüyle kurgulanmış bir iftiradan ibaret olduğunu söyledi.

    Kurgu olduğunu gösteren en önemli delilin ise emniyetin arama talebinin 28 Haziran 2009 tarihli olduğunu ancak ihbar mektubunun 15 Temmuz’da gönderilmesi olduğunu belirtti.

    Arama görüntülerini izlettirdi

    Duruşmada evde yapılan arama görüntülerini izlettiren Sütlüoğlu “Bir polis memuru gardırobun üzerine çıkarak bazı eşyaları indiriyor. Yukarıda bir eşya kalmamasına rağmen orada durmaya devam ediyor. Tam bu esnada sanık Alperen Erdoğan kamera önünde kalıyor. Biraz sonra kamera tekrar aynı polis memuruna odaklanıyor. O sırada gardırobun üzerinden paketlenmiş halde bir uyuşturucu çıkarıyor. Buradaki bağlantı noktası kesik. Burada büyük bir çelişki söz konusudur" dedi.

    Sanık Burak Düzalan’ın avukatı Nurçin Hekimoğlu da müvekkilinin evindeki aramanın görüntülerini izlettirdi. Hekimoğlu, hiçbir yerde suç unsuru olan flash belleğin çıkmadığını söyledi.

    Görüntünün 3.42’nci dakikasında yer alan polisin konuşmasını salona dinlettiren Avukat Hekimoğlu “Polisin bunların üzerine hangi odadan çıktığını yazmayın hiç" dediğini kaydetti. Hakim Oktay Kuban’ın talebiyle bu bölümü 3 kez dinlettiren Hekimoğlu daha sonra görüntünün başka bir yerinde yer alan iki memur arasındaki konuşmaya dikkat çekti.

    Burada polislerinden birinin yasak olduğu iddia edilen yayınların bulunması sırasında “Bunlar yasak yayınlardan mı?" diye sorması üzerine diğer polisin “Değil" cevabını verdiğini duruşmada anlatan Avukat, bunun üzerine polisin “Cem bir şeyden söz etmişti ya" dediğini kaydetti. Avukat Hekimoğlu, Cem adlı kişinin kim olduğunun bulunmasını ve bahsettiği şeyin ne olduğunu sorulmasını talep etti. Bu görüntülerin olayın komplo olduğunu gösterdiğine vurgu yapan Hekimoğlu, müvekkilinin tahliyesini istedi.

    Ergenekon iddianameleri dosyada

    Dosyaya gelen evrakları okuyan Mahkeme Başkanı, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından gönderilen Ergenekon davalarının iddianamelerinin geldiğini kaydetti.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ergenekon diye tabir edilen silahlı terör örgütü ile ilgili olarak bu örgütün varlığı, yapısı varsa eylemleri konusunda bilgiler içeren ve bu örgüt ile ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Başkanlığı ve başka kurumlardan gelen tüm yazıları da gönderdiğini ifade etti.

    Beşiktaş'taki İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın üçüncü duruşmasına, tutuklu sanıklar Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakup Aksoy, Tarık Ayabakan, Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü ve Sezgin Demirel ile tutuksuz sanıklar Halit Mehmet Ergül, Barbaros Mercan, Fatih Göktaş, Burak Amaç, Burak Özkan, Yiğithan Göksu, Oğuz Dağnık, Koray Kemiksiz, Levent Çakın ve Mehmet Orhan Yücel katıldı.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow