hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Arınç: Kılıçdaroğlu bile böyle düşünüyor...

    Arınç: Kılıçdaroğlu bile böyle düşünüyor...
    expand

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "YAŞ'a başkanlık etmesi gereken Başbakan'ın kurulda tek başına başkanlık kürsüsünde olmasını, çok şükür, Allah'a hamdetmek lazım, artık Kılıçdaroğlu bile yadsınamaz halde düşünüyor" dedi.

    Arınç, Bursa'da CNN Türk'ün canlı yayınına katıldı.

    Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantıları ve diğer konularla ilgili soruları yanıtlayan Arınç, YAŞ toplantısının bittiğini ve kararlarının yayımlandığını, 30 Ağustos'tan itibaren görevleri sona erecek ve terfi edecek isimlerin belirlendiğini hatırlattı.

    YAŞ toplantısının oldukça başarılı geçtiğini ifade eden Arınç, başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere yeni görev alan komuta kademesini candan tebrik ettiklerini ve başarılar dilediklerini belirtti.

    Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çok önemli bir kurum olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:

    "Bu kurumun komuta kademesinin belirlenmesi önemli bir karar. Bence YAŞ toplantısı, belki geçtiğimiz yıllardan, içinde bazı farklı özellikler taşıdı. Belki birileri bu konuları gündeme getirerek tartışmak istedi ama başarılı sonuçlar çıktı.

    Hem komuta kademesi hem de hükümet kanadı kanunda yazılı olduğu şekliyle bir YAŞ toplantısı yaptı. Öncesini de sonrasını da sonuç itibarıyla başarılı buluyorum. Kimler kaldı, kimler gitti, kimler temdit aldı, hiç bunlara girmeye gerek yok.

    Mevzuat ve teamüller içerisinde bazen teamüller de aşılarak ama yine de Askeri Şura kararı haline gelen bir belgeyle ortaya çıktı. Bunun üzerinde yeni bir tartışmaya veya bu konuyu uzun süre gündemde tutmaya hiç gerek yok, diye düşünüyorum."

    "Gülmekten kendimi alamıyorum"

    Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugün bir gazetedeki röportajında yer alan, "Kapalı kapılar arkasında neler konuşuldu, bizlere açıklansın... Ne oldu da 14 komutanın terfi alma süresi uzatıldı?" sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

    "Yani affedersin gülmekten kendimi alamıyorum. Umarım Sayın Kılıçdaroğlu böyle dememiştir, biz böyle anlamışızdır. Bir siyasi partinin genel başkanı, "Siz orada ne konuştunuz kapalı kapılar arkasında' diyebilir mi? Bunu derse o siyasetçinin Anayasa'yı, kanunları bildiğinden bahsedebilir miyiz? Kendi partisinin Merkez Yürütme Kurulu'nda ne olduğunu biz merak etsek, bize söylüyorlar mı?

    Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında kimin ne konuştuğunu açıklamak imkanımız var mı? İçtüzüğe göre TBMM'deki kapalı oturumlarda ne konuluşuyor, bunları herkesin bilme imkanı var mı? Yüksek Askeri Şura toplantısında kapıda 'çok gizli' diye yazıyor. Bir sebebi var.

    Oradaki konuşmaların, terfi sırası geldiğinde yapılacak oylamaların, atamalarda düşünülen kriterlerin özel kalması isteniyor, kanun da buna amir. Bildiğimiz YAŞ kararları bugüne kadar her şekliyle de yargıya kapalıydı. Ancak 12 Eylül'de yaptığımız referandumda ihraç kararları hariç diğer her yönleri yine yargıya kapalı hale geldi.

    Yargıya açık hale getirirseniz aynen İçişleri Bakanlığında olduğu gibi Danıştay kararıyla vali olanlar ortaya çıkar. İçişleri Bakanımız Sayın Atalay'ın o zaman için söylediği bir espri vardı, (Biz İçişleri Bakanlığını Danıştay ile birlikte yürütüyoruz) demişti, (Valilerin yarısını ben atıyorum, yarısını da onlar atıyor.)"

    Arınç, "Askerliğin disiplinli bir kurum olduğunu" vurgulayarak, "Yani düşüneceksiniz ki emekliye sevk edeceksiniz, yüksek yargıya gider ve yargı onu tekrar eski görevine döndürecek. O üstüyle astı arasındaki münasebeti disiplin çerçevesinde koruyabilir misiniz?" dedi.

    "Kılıçdaroğlu basına kapalı hale geldi"

    Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik ise şunları söyledi:

    "Daha çok bir bayan genel sekreteri, onu konuşturuyor. Bir de YARSAV'dan gelen bir başkanvekili var onu konuşturuyor. Kendisi son günlerde biraz basına kapalı hale geldi. Ancak Milliyet Gazetesi'nden birilerine konuştuğunu biliyoruz.

    YAŞ toplantılarında ne konuşulduğunu sormak Sayın Kılıçdaroğlu'nun hakkı değildir, ilgisi de yoktur. Biz senin partinde olan biteni merak etmiyoruz, sen resmi bir kurumda olup biteni nasıl öğreneceksin. Şüphesiz o kurula katılma hakkını kazanmış olan insanların kendilerine düşen konularda her şeyi rahatlıkla söyleyebildiklerine, eleştirdiklerine, belki öneri getirdiklerini, belki gizli bir oylama yapıldığına kurul şahit olmaktadır. Bu bizi ilgilendirmez. Sayın Kılıçdaroğlu'nu da ilgilendirmez.

    Dolayısıyla, Genelkurmay Başkanlığı'na atanacağı bilinen Kara Kuvvetleri Komutanı'nın, YAŞ toplantısı sırasında Başbakan'la yaptığı konuşmayı dillerine dolayanlar sadece ideolojik gevezelik yapıyorlar. Başka bir şey değil. YAŞ kararları normal şartlar içinde cereyan etmiştir ve bundan kimsenin şekva etmeye hakkı yoktur. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz... Geçmişte olanların da bazı ölçüler bakımından bundan farkı yoktu, onu da bilmiş olalım. Ama şimdi daha farklı yöntemler var, buna da kimse itiraz etmiyor, Sayın Kılıçdaroğlu da dahil olmak üzere.

    Yani YAŞ'a başkanlık etmesi gereken Başbakan'ın kurulda tek başına başkanlık kürsüsünde olmasını, çok şükür, Allah'a hamdetmek lazım artık Kılıçdaroğlu bile yadsınamaz halde düşünüyor. Dolayısıyla normalleşmenin, sivil asker ilişkilerinde çağdaş, demokratik batı ülkelerindeki sistemin Türkiye'de yerleştiğini görmek birilerini rahatsız edebilir ama siyasetçiler bundan rahatsız olmamalı."

    'AK Parti güçleniyor, bu da bir tehlikedir'


    Arınç, sivil siyasetin güçlenmesinin vatandaşlar arasında kaygı yaratmadığını söyledi.

    "Halka sorun, bu tür kaygılardan bahsedecek birkaç kişi ancak çıkar" diyen Arınç, toplumun yüzde 99'unun bu tür yapay tartışmalara girmediğini, konunun bazı köşe yazarları tarafından belki maksatlı belki de kendi özgün düşüncesi olarak ele alındığını ancak bunun çok fazla insan tarafından paylaşılmadığını kaydetti.

    Normal şartlarda sivil iradenin güçlü olması gerektiğini dile getiren Arınç, şunları söyledi:

    "Yani üç dönemdir tek başına iktidar olan ve icraatlarıyla getirdiği Anayasa değişiklikleriyle yaptığı yasamalarla özgürlük alanlarını sürekli genişleten bir iktidarın 'askerin karşısında daha güçlü hale gelmesi tehlike oldu' demek hiç akla gelecek bir eleştiri değil bence.

    'Egemenlik milletin' sözünün bir yansıması da hükümetlerin, sivil iradenin, parlamentonun güçlü olmasıdır. Parlamenton güçlü ise demokrasi de güçlüdür. Bütün bunlar, yasama çalışmaları, Anayasa Mahkemesi'nin varlığı, Cumhurbaşkanı'nın veto hakkı, kürsünün rahat kullanılması Türkiye'de bütün gücüyle her gün daha da gelişiyorsa 'AK Parti güçleniyor, bu da bir tehlikedir' demek boş mazeret gibi geliyor bana.

    Sosyologlar bunu yazsınlar çizsinler ama köşe yazarları aynı sayfada bile çok birbirinden farklı şeyler yazabilir, onları okuyalım ama bunların etkisinde kaldığını düşündüğümüz halk kesiminden birkaç kişi dışında kimse bulamazsınız."

    Anayasa değişikliği

    Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni anayasaya destek vereceğine ilişkin açıklamalarını inanılır bulmadıklarını belirtti.

    "Sayın Kılıçdaroğlu bunu bugün söylüyor ama yarın ne söyleyeceğini bilemeyiz. Yani söylediği konularda ısrarını bugüne kadar sürdürmüş değil" diyen Arınç, şöyle devam etti:

    "Çarkçı sözcüğünü tekrarlamak istemiyorum ama ortaya attığı fikirleri veya gelişigüzel ağzından kaçırdığı düşünceleri bugüne kadar sahiplenebilmiş değil. Dileriz ki iyi bir siyasetçi olarak ciddi, ilkeli bir siyasetçi olarak sözünün arkasında durabilsin.

    Konuşurken de bunu partisinin fikri olarak söyleyebilsin. CHP içinde birkaç Kılıçdaroğlu var gibi hepsi bağımsız hareket ediyorlar. Ve her birisinin sözleri ayrı ayrı değerlendirilmeye kalkılıyor. Kılıçdaroğlu'nun ciddi, üzerinde duracağı ve savunacağı fikirlerini duymak isterim ve bunu gelecek içerisinde bir karşılaşma içinde değerlendirmek isterim."

    "İklim değişir de Akdeniz olur ya"

    Dokuz yıllık iktidarlarında tatbik ettikleri bir sistemin var olduğunu belirten Arınç, şöyle devam etti:

    "Biz istiyoruz ki Türk Silahlı Kuvvetleri güçlü bir kurumdur, gelenekleri olan bir kurumdur. Geçmişte darbelerle cunta hevesleriyle muhtıralarla belki üzerine kara gölgeler, belki üzerine speküle edilmiş konular vardır. İtibar kaybına da uğradığını söyleyebiliriz ama biz TSK ile birlikte demokratikleşmeyi, onunla birlikte mutabık kaldığımız noktalarda da adım atmayı yeğliyoruz.

    Ona rağmen değil, kavga ederek değil, anlayışla sabırla Türkiye'nin geldiği noktada Kemal Burkay'ın dediği gibi 'İklim değişir de Akdeniz olur ya', o havaların Türkiye'de teneffüs edilmesi lazım.

    Yoksa tek başına gelen iktidar bugün yaptıklarını 9 yıl önce yapma konusunda ısrarcı olsaydı çatışma olurdu, sıkıntı olurdu. Türkiye'deki zaman geçtikçe telakkilerde, düşüncelerde bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesi en azından demokrasi, en azından özgürlükler, en azından TBMM'nin güçlü olması, ülkenin modernleşmesi, AB hedeflerine varma noktasında hükümetten belki çok daha istekli, hükümetten belki çok daha arzulu."

    Anayasa değişikliği

    Arınç, "Anayasa değişikliğinin yapılacağına inanıyor musunuz?" sorusuna, "Yürekten inanıyorum. Bu, bize halkımızın bize verdiği görevdir ve bizim iddiamızdır" yanıtını verdi.

    Türkiye'nin darbeler sonrası o iradenin talimatları doğrultusunda hazırlanan, hemen hemen yarısı değiştirilmiş bir Anayasa ile yol alamayacağını vurgulayan Arınç, "Birbirinden kopmuş, akordu kaybolmuş, boşluklar meydana gelmiş, bir ant içme noktasında bile farklı düşüncelerin olduğu bir anayasa... Yani ant içtikten sonra mı milletvekili olur, milletvekili maaşı alabilir mi, dokunulmazlık zırhına kapılabilir mi? Bütün bunlar konusunda, elastiki noktada bulunan bir anayasayı herhalde yenilememiz lazım. Biz yürekten inanıyoruz. CHP ne kadar inanıyor 1 Ekim'de göreceğiz. BDP ne kadar istekli 1 Ekim'de göreceğiz. Önemli olan hep beraber yapmak. Bunun şerefi bütün siyasi partilerde olsun" diye konuştu.

    Bülent Arınç, "Anayasa taslağı hazırladınız mı? Bunu diğer siyasi partilere sunacak mısınız?" sorusunu, "Var, güncellediklerimiz de var. Ama geçtiğimiz günlerde CHP'den 'bize yazılı metinle gelmesinler' gibi çıkış geldi. Bizi diktacılıkla suçlayanlar, dikta bir tavır alıyor. Demokratik Açılım'a başladığımız 2009 Mayıs ayında da siyasi partiler ve kuruluşlar o zaman da 'Niye yazılı metinle gelmediler' demişlerdi. Devekuşu mantığı hoş değil. 'Uç, deveyim, yük taşı, ben kuşum' olmaz. Gelin hep beraber konuşalım, birinci maddeden başlangıçtan başlayalım. Siz söyleyin, biz söyleyelim, sonra uzlaşı çıksın. Metin istenirse ne arzu ederlerse var bizde" diye yanıtladı.

    Kemal Burkay'ın Türkiye'ye gelişi

    Kemal Burkay'ın Türkiye'ye gelişini, sosyal iletişim ağı üzerinden, "hoş geldiniz" diyerek kutladığı anımsatılan Arınç, "Evet, sosyal iletişim ağını ben kullanıyorum, zaman zaman danışmanlarım kullanıyor. Kemal Burkay'a da oradan 'hoş geldin' dedim. Keşke bir Şivan Perver de gelse türkülerini, şarkılarını söylese. O da gelecek, iklimin değişimini bekliyor. Kemal Burkay uzun yıllar sonra, 31 yıl sonra Türkiye'ye geldi" görüşünü iletti.

    Arınç, Kemal Burkay'ın, "Kürt sorunu" ile ilgili aktif rol alıp almayacağı yönündeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

    "Kemal Burkay'ın elini sıkmış, yüzünü görmüş değilim. 31 yıldır memleketinden uzakta. Düşüncelerinden, inançlarından dolayı başka ülkede yaşamış bir insan. Toprağını seviyor. Anadolu toprağı mübarektir. Bunun içinde Türk var, Arap var, Arnavut var, Abhaza var, Kürt var.

    Kemal Burkay'ın vatanından ayrı kaldığı zaman toprağını, insanını özlemesi kadar doğal bir şey yok. Geldi ya o bana yetiyor. Onu PKK'ya karşı kullanmak, Öcalan'a karşı kullanmak yemin ediyorum, hiçbirimizin aklından geçmedi."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow