hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    ROJ TV davasında ilginç gelişme

    ROJ TV davasında ilginç gelişme
    expand

    Terör örgütü PKK ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle lisansının iptali istemiyle açılan ROJ TV davasının duruşmasında, televizyona Amed Dicle kod adıyla program yapan aynı zamanda terör örgütü kamplarında fotoğrafları bulunan Vahdettin Tayfur tanık olarak dinlendi.

    Kopenhag Şehir Mahkemesinde bugün görülen Roj TV ile ilgili 5'inci duruşmada, savcının dava dosyasında yer alan kanıtlarını mahkemeye sunmasına devam edildi. Savcı, mahkeme salonunda kurulan televizyon ekranlarından, ROJ TV'de yayınlanan programları sunan çalışanların PKK kamplarında çekilen ve Belçika'daki polis operasyonlarında ele geçirilen fotoğraflarını gösterdi.

    Fotoğraflardan birinde ROJ TV'ye program yapan Vahdettin Tayfur'un da kamplarda ve teröristler ile 2008 yılında çekilen fotoğraflarını gösterdi. 

    Ayrıca Vahdettin Tayfur'un yazılmış "Avrupa Koordinasyon Komitesine" başlığını taşıyan ve PKK için çalışacağına söz verdiğini bildiren rapor mahkeme heyetine izlettirildi. Savcı ayrıca ön sırada oturarak bilgisayarı ile mahkeme salonundan notlar kaydeden kişinin Vahdettin Tayfur olduğunu bildirdi.

    Dinlemek için geldi tanık oldu

    Belçika;da ROJ NV'nin Genel Yayın Yönetmenliğini de yapan Vahdettin Tayfur televizyon programlarında takım elbiseli ve kravatlı olmasına karşılık mahkeme salonunda gösterilen fotoğraflarında silahlı teröristlerle ya da lider kadro ile peşmerge kıyafetleri ile çekilen fotoğrafları ekrana getirildi.

    ROJ TV avukatı Björn Elmquist bunun üzerine Tayfur'un tanık olarak dinlenmesini istedi.

    Başından beri ROJ TV davasını duruşma salonundan takip eden Vahdettin Tayfur'un tanık olarak dinlenmesi istemini savcı da kabul etti ve mahkeme heyeti de Tayfur'un tanık sandalyesine oturmasını istedi.

    Savcı Vahdettin Tayfur'a soru sormadan önce "Kendisine Vahdettin Tayfur olarak mı yoksa Amed Dicle olarak mı" hitap edilmesini istediğini sordu. Tayfur, bunun fark etmeyeceğini söylemesi üzerine savcı 'Tayfur' olarak hitap edeceğini söyledi.

    Salonda bulunan Türkçe tercüman aracılığıyla ifade veren Tayfur, gazeteci olduğunu söyledi ve ROJ TV'ye çalışmadığını ROJ NV'ye programlar yaptığını ve ROJ TV'nın de bu programları satın aldığını ve yayınladığını öne sürdü. Tayfur ayrıca mahkeme salonunda gösterilen dağda çekilen fotoğraflarını da hatırlatarak, bölgeye gazeteci olarak gittiğini bu amaçla giden çok sayıda Türk gazeteci ile Avrupa ülkelerinden gazetecilerin de bulunduğunu, üzerinde bulunan kıyafetlerinde sadece teröristlere ait kıyafetler olmadığını savundu.

    Savcı, bunun üzerine Amed Dicle Adıyla "Avrupa Koordinasyon Komitesine" başlığıyla yazılmış 4,5 sayfalık raporun kendisine ait olup olmadığını sordu.

    Vahdettin Tayfur ise ifadesinde, mahkemede okunan belgeyi ilk kez gördüğünü ve bunu kendisinin yazmadığını öne sürdü.

    Amed Dicle kod adını da kullanan Vahdettin Tayfur'un Belçika'da 4 Mart 2010 tarihinde ROJ NV'ye yapılan baskında ele geçen belgeler arasında kendisine ödeme yapıldığını gösterilen maaş bordrosundan geriye para ödediğini gösteren bordro belgesi de savcı tarafından mahkemeye sunuldu. Söz konusu maaş bordro belgesi, PKK'nın kasası olarak bilinen Hamza kod adlı Abdullah Şen'e ait para kasasında bulunduğu belirtildi. Savcının sorusu üzerine Tayfun, Şen'i tanımadığını iddia etti.

    "Kod adı kullanıyorum"

    Kopenhag Başsavcı Yardımcısı Anders Riisager, Tayfur'a neden kod adı kullandığını da sordu.

    Vahdettin Tayfur bu soru üzerine Türkiye'de kürtçe isimlerin yasak olduğunu bu nedenle Avrupa'da yaşayanların ikinci bir isim kullanmayı tercih ettiklerini, ayrıca ROJ TV'de çalışmak ya da program yapmanın kendi güvenlikleri açısından sorun oluşturduğunu da öne sürdü.

    Vahdettin Tayfur yine savcının sorusu üzerine PKK'nın eğitim kamplarına katılmadığını iddia etti. Tayfur ayrıca, yine savcının "Siz PKK lehine faaliyet gösteriyor musunuz?" şeklindeki sorusuna, "Çok saçma bir soru. Ben her şeyi ortada olan biriyim. Soruyu çok saçma buluyorum ve cevap vermek istemiyorum" demesi üzerine, savcı "Evet mi? Hayır mı" diye soruyu tekrarladı. Tayfur bunun üzerine "Kendisi yorumlasın" demekle yetindi.

    Aksayan bacak

    Türkiye'de okuldan atılınca gazetecilik mesleğine döndüğünü belirten Tayfur, PKK'nın ideoloji kamplarına katılmadığını söyledi. Savcı ayrıca Vahdettin Tayfur'a bacağının neden aksadığını bunun nedeninin silahlı çatışmada yaralanmasından dolayı mı kaynaklandığını da sordu. Ancak Tayfur verdiği yanıtta, bir bacağının çocuk felcinden dolayı sakat olduğunu diğer bacağınında Diyarbakır'da gazete dağıttığı sırada bacağına kurşun isabet ettiğini ve bu nedenle bacağının sakat olduğunu "bacağının dağa çıktığı için sakatlandığı kastediliyorsa bunun doğru olmadığını" kaydetti

    Savcının ekrana getirdiği 21.7.2011 tarihli uçaksavar üzerinde İsmet Akkurt ile Seyithan Yıldırım'ın birlikte olduğu fotoğraftaki bu iki kişiyi tanıyıp tanımadığını, Yıldırım'ı bölgeye sık sık giden bir sanatçı, Şakir kod adlı İsmet Akkurt'u gazeteci olarak tanıdığını Almanya da ceza aldığını bilmediğini belirtti.

    Tanık olarak Vahdettin Tayfur'un dinlenmesi ve fotoğrafların gösterilmesinin ardından duruşma önümüzdeki hafta Pazartesi devam edilmek üzere ertelendi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow