hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Sel Yayıncılık'ın eylül kitapları okurlarıyla buluştu

    Sel Yayıncılıkın eylül kitapları okurlarıyla buluştu
    expand

    Sel Yayıncılık, John Steinbeck'in "Fareler ve İnsanlar", "İnci" kitaplarını, J. G. Ballard'ın "Gökdelen", Selma Sancı'nın "Espas", Terry Eagleton'ın "Edebiyat Olayı" ve Gaelle Josse'nin "Sessiz Saatler" adlı kitaplarını okurlarına sundu.



    Fareler ve İnsanlar


    Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan John Steinbeck'in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır.

    Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir kesitindeki dramı insani ayrıntıları kaçırmadan sergilerken, "tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun" türküsünü dillendirir. Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir.

    Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small'un öyküsünü anlatır.

    Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında. Kitabın ismine ilham veren Robert Burns şiirindeki gibi; "En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider..."

    Türkçesi: Ayşe Ece
    128 sayfa, 10 TL

    İnci

    Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen John Steinbeck'in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır.

    Tomris Uyar'ın sunuş yazısında belirttiği gibi, "İnsanoğlunun umudunun, var olma direncinin seyreldiği bir tarih anında olanca görkemiyle gerçek umudun türküsünü söylemiştir. Tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun." Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir.

    Bir Meksika halk hikâyesinden esinlenmiş İnci, bir zamanlar İspanya Kralı'na büyük zenginlikler getiren bir koyda yaşayan fakir bir inci avcısının, Kino'nun ve ailesinin hikâyesini anlatır. Kino'nun çocuğunu kurtarmak umuduyla daldığı denizden çıkardığı eşi benzeri görülmemiş inci, yalnızca umut değil yıkım da getirecektir. İncinin özü insanların özüne; Kino'nun kulaklarında çınlayan ve kasabaya yayılan İncinin Türküsü, ailenin, kötülüğün, umudun ve düşmanlığın türküsüne karışacaktır.

    Steinbeck, Kino'nun derinliklerden söküp çıkardığı inci ile içinde yaşadığımız dünyaya ve insanın dramına ışık tutuyor.

    Türkçesi: Tomris Uyar
    102 sayfa, 10 TL

    Gökdelen

    Her şeyin kontrol altında olmasının değişmez kural olduğu modern dünyada, kontrol mekanizması bozulursa birden, modern insandan geriye ne kalır?
     
    Dış dünyadan izole, sakinlerinin tüm ihtiyaçlarını dışarı çıkmadan giderebilecekleri bir sisteme sahip, upuzun gökdelenlerden oluşan dev bir site dışarıdan nasıl görünür? Gazete ve televizyonlardaki lüks site reklamları gibi mi? Güvenli? Sıcak? Zengin? Huzurlu?
     
    "Gökdelen"in hikâyesi tam da böyle bir dünyada başlıyor.? ?Gökdelen sakinlerinin kalplerine yayılan küçük nefret tohumları, "üst, orta ve alt kattakiler" arasında giderek vahşileşen akıl almaz derecede şiddetli bir savaşa dönüşüyor. Kaosun merkezinde ise sitenin kalbi olan tüketim katedrali, dev bir alışveriş merkezi yer alıyor.
     
    Sonrası Ballard'ın ağzından anlatılan bir modernizm masalı. Ve tüm modernizm masalları gibi, sonu iyi bitmiyor. Ballard'ın çizdiği distopik dünya korkutucu, şiddet dolu ama gerçek: Erk, yetki ve sahip olma arayışıyla, bu arayışın getirdiği kırgınlık ve kızgınlıklarla harmanlanmış bir tüketim kültürünün patlaması...

    Türkçesi: Dost Körpe
    168 sayfa, 14 TL

    Espas

    Halen bir Cağaloğlu emektarı olan Selma Sancı, birbirini tamamlayan öykülerinde insani hemen yakalayan sıcak, yalın, anlatacağını içtenlikle anlatan bir dille, yok olup giden dönemlerin üretim tarzlarının kayda geçmelerini sağlıyor, rotatifleri, mücellitleri, mürettipleri, hurufatı hatırlatıyor.

    Aynı zamanda uzun bir ara (espas) vermeye hazırlandığımız dönemin, 1980 öncesinin bütün karmaşasını duyumsatırken, Kadıköy'e, Adalar'a da uzanıyor.

    Onun kaleme aldıklarındaki sihir, hayatımızda yer etmiş, hiçbir zaman dikkat etmediğimiz ayrıntılara yer vermesinde yatıyor, gözlem gücü bu ayrıntılarda ortaya çıkıyor.

    Espas, tedirgin bir dönemi ve basımevlerinde, tekstil atölyelerinde çalışan insanların hayatları üzerinden anlatan ustalıklı bir dönem romanı.

    "Çoğu genç, kızlı erkekli işçiler, sırayla formaların üstünden birer birer alarak masanın etrafında tek sıra halinde dönüyor, ellerinde biriktirdiklerini duvara dayalı yığının üstüne götürüyor, sonra tekrar masanın üstünden formaları toplayarak bir ayindeymiş gibi ağır ağır deviniyorlardı. Koyu gri önlükleriyle hepsi birbirine benziyordu. Yüksek tavandan sarkan uzun zincirlerin ucundaki çıplak ampullerin yetersiz ışığında, ağır ağır hareket eden böcekler gibiydiler."

    126 sayfa, 10 TL

    Sessiz Saatler

    17. yüzyılda Hollandalı ressam Emmanuel De Witte oturma odasında klavsen çalan sırtı dönük bir kadını resmeder. 21. yüzyılda Fransız yazar Gaëlle Josse resimdeki kadının hayatını kurgular. Ona bir isim, bir ev ve içinde fırtınalar kopan bir kalp verir.

    Magdelana Van Beyeren varlıklı bir adamın kızı olmasına rağmen o dönemde kadınların ticaretle uğraşması hoş görülmediği için çalışma hayatına giremez. Evlendiğinde kendisini eve hapsolmuş bulur. Yaşamı artık çocuklarını yetiştirmek ve bireyselliğini gizlemekten ibarettir. Tekdüze geçen günleri eşinin bir gün kendisine yaptığı açıklamayla farklı bir boyut kazanır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır...

    Türkçesi: Yaşar Avunç
    106 sayfa, 10 TL

    Edebiyat Olayı

    "Edebiyat" diye bir kategoriden bahsedebilir miyiz? Gerçeklik ile kurmaca nerede birbirinden ayrılır? Çeşitli edebiyat kuramları, metnin ne demek olduğu ve ne işe yaradığı konusunda bize ne söylüyor? Kavram ile "şeyler", söz ile eylem arasındaki ilişki nedir? Kültür kuramları ile politik durumun bir ilgisi var mı? Edebiyat bir strateji midir? Terry Eagleton daha önceki kitaplarında da öne sürdüğü bu soruları yeni bir perspektifle ele alırken, edebiyatın kültür içindeki yerine, geçerliliğine, işlevine ve sınırlarına dair net bir bakış açısı sağlıyor.
     
    "Edebiyat Olayı", yalnızca bir edebiyat olayı değil. Edebiyatın doğasına, yapısına, dünya ile ilişkisine dair temel soruları ve çeşitli edebiyat teorilerinin bu konularda verdiği yanıtları incelerken; dil, kavramlar, gerçeklik, kültür ve ideoloji gibi konularda da temel yaklaşımları sorguluyor ve tatmin edici cevaplar sağlıyor. Edebiyat kuramı, eleştirel teori ve analitik felsefeyi alışılmadık biçimde bir araya getiren Eagleton, ona haklı bir ün sağlayan birikimini alışıldık ironik diliyle, hiç olmadığı kadar özlü ve bütünlüklü biçimde okuyucularına aktarıyor.

    "Görgüsüzlük edecek olsam, diyebilirdim ki bu kitap, edebiyatın (en azından bugün için) gerçekte ne anlama geldiğinin makul bir açıklamasını sunuyor ve aynı zamanda hemen hemen tüm edebi kuramların ortak bir yönüne ilk kez dikkati çekiyor. Ama dediğim gibi görgüsüzlük edip bunu dile getirmeyeceğim."


    Türkçesi: Başak Yüce
    256 sayfa, 18 TL
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow