hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    TTB, Adalet Bakanlığı'na başvurdu

    TTB, Adalet Bakanlığına başvurdu
    expand

    Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, Adalet Bakanlığı'na, cezaevlerine direkt girerek ölüm orucu sürecini izlemek için başvuruda bulunduklarını, ancak ne izin ne de bir yanıt alamadıklarını açıkladı. Prof. Dr. Aktan, açlık grevi yapanların kritik eşiğe yaklaştığına da dikkat çekti.

    Cağaloğlu bulunan İstanbul Tabip Odası'da, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan,  İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören ve Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

    Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, cezaevlerinde süren açlık grevlerinde 50. güne gelindiğini belirterek, "Türk Tabipleri Birliği 1996'dan başlamak üzere 2000 yılı ve daha sonra cezaevindeki ölüm oruçlarını yakından  izlemiş olan bir birliktir. O zamanki deneyimlerimizden biliyoruz ki bu açlık grevleri 40. günden itibaren kalıcı  sekerlele kendini götermeye başlıyor ve 60. günden itibarende ölümlerle karşılaşma durumunda kalıyoruz. Dolayısıyla 50. güne bu kritik güne çok yaklaştığımız günlerden birisi. Cezaevlerinde 700 civarında insan şu anda  ölüm orucunda. Hekimler olarak yaşamın önemini her zaman savunuyoruz ve insanları yaşatmaya çalışıyoruz. Bu  amaçlada bu olayı takip etme durumunda kendimizi zorunlu hissediyoruz" dedi.

    "TTB'nin amacı insanları yaşatmaktır"

    Adalet Bakanlığı'na yaptıkları başvurulara cevap alamadıklarını belirten Aktan, "Taleplerimizin başından Adalet Bakanlığı izniyle Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) ve Tabip Odaları'nın cezaevlerine direkt girerek bu ölüm orucu  sürecini izleme arzusudur. Ancak randevumuza, talebimize cevap alabildik ne de cezaevlerine girebilmek için izin  konusunda bir adım atabildik" dedi.

    Açlık grevlerinde hekimlere düşen önemli görevler olduğunun altını çizen Aktan  konuşmasını şöyle sürdürdü:

    "Bu önemli görevlerin başında bu işlemi sürdüren kişilerin bir hasta olarak algılanması  ve minimum ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu minimum ihtiyaçlarının karşılanması içinde bu kişilerin günde  yaklaşık 2 litre civarında sıvı, 2 gram tuz, 150-200 gram şeker alması gerekiyor. Bunun yanında yeterli miktarda B vitamini alınması gerekiyor. Bunların uygun dozda ve uygun zamanda verilmesi son derece önemli. TTB birinci amacı insanları yaşatmaktır. Adalet Bakanlığı'nda hala bir yanıt bekliyoruz. Bakandan randevu talebimiz var. Cezaevlerine girerek bu süreci yakından izleyip bu kişilerin uygun sağlık koşullarında işlemlerini sürdürmek  istiyorlarsa sürdürmeleri, sonlandırmak istiyorlarsa sonlandırmalarını sağlamak. Burada hekimlerin davranışı çok net bir şekilde Dünya Tabipler Birliği'nin Malta Bildirgesi'nde açık bir şekilde tanımlanmıştır. Hekimlerin  buradaki görevleri içinde bu kişileri açlık grevine sokmak veya vazgeçirmek gibi bir şeyi yok. Ancak hekimlerin  buradaki görevi birincisi bu kişilere olabileceklerin hepsini anlatmak, işlemi sürdürdükleri zaman başlarına  nelerin gelebileceğini net bir şekilde anlatmak. Ayrıca bu kişilerin bir şekilde bu işlemi sürürürken kendi  bilinçli kararıyla yaptığını sağlamak ve sağlığı açısında minimum ihtiyaçlarını sağlamak ve bu süreçtede de sağlık  parametrelerini izlemek hekimlere düşen görev bu."

    Hükümeti cezaevlerinde süren açlık grevleriyle ilgili tutumunu  eleştiren Aktan, taleplerini tekrar sıralayarak konuşmasını tamamladı.

    "Ülkemizin adalet sisteminin sınıfta kalmış olduğunu düşünüyorum"

    İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören, açlık grevi ve ölüm orucunun demokratik hak kullanımı olduğunu söyleyerek, kişinin bağımsız iradesi doğrultusunda aldığı bir karar olduğunu söyledi. Bu süreçlerin 1996 ve 2000  yıllarından da yaşandındığını anımsatan Gören, "B vitamini bu süreç içinde kullanılmazsa ölüm olmasa bile kalıcı  hafıza kaybı ve çeşitli nürolojik sakatlıklara neden olmaktadır. 2000 yılında sürdürülen açlık grevlerini biz oda  olarak süreci ayrıntılı olarak izledik. Bayrampaşa, Ümraniye ve Bakırköy Cezaevlerine girilerek bu insanların  muayenesi sağlandı, bu insanlarla görüşüldü. Ama ne yazık ki açlık grevleri sürecinde ülkemizin adalet sistemi bir  tür aslında demokrasi sınavıdır bu olaylar karşısındaki düzenin tutumu. Bu sınavlarda ne yazık ki ben bir hekim olarak ülkemizin adalet sisteminin sınıfta kalmış olduğunu düşünüyorum. Bu süreçte önceden öğrediğimiz acı tecrübelerin bu yeni süreçte yaşanmaması adına biz bu sürece hekim olarak müdahil olmak istiyoruz. Hekimlerin bu  süreci izlemesi insanlara doğru uygulamaları anlatılması açısından çok önemlidir. Yöneticilerin bu süreci  sonuçlandırılması konusunda en büyük gayreti göstermesi gerektiğini dile getirmek istiyoruz. Başbakanın bu olay  karşısındaki aşırı sert tutum ve söylemleri nedeniyle de özellikle bu basın açıklamasını gerekli gördük. Bu konuda  yöneticileri uyarmak adına bu basın açıklamasını önemsiyoruz"  ifadelerini kullandı.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow