hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Arınç'tan Balyoz yorumu

    Arınçtan Balyoz yorumu
    expand

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Balyoz Planı davasının temyiz duruşmasıyla ilgili, "Yargıtay, bütün sanıkların, savunmalarını saatler boyu dinliyor, savunma hakkına çok dikkat ediyor" dedi.

    Arınç, TRT Haber'de canlı yayınlanan Neler Oluyor programında gündemeilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.

    "Gezi olayları Türkiye'yi bir türbülansa sokma girişimi miydi?" sorusu üzerine Arınç, olayların başlangıcını anlatarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuya duyarlı kesimlerle görüşüp, mahkeme kararı doğrultusunda hareket edileceği sözünü vermesine karşın protestoların farklı amaçlarla sürdürülmeye çalışıldığını, kolluk güçlerinin de buna müdahale ettiğini söyledi.

    Protestonun yasal bir hak olduğuna işaret eden Arınç, insanların neyi beğenip neyi beğenmediklerini barışçı eylemlerle ifade edebileceklerini belirtti.

    Arınç, "Bu toplantılar yapılabilir ama herkes her istediği yerde ve her şekilde başkalarının can, mal ve emniyetini tehdit ederek böyle bir gösteri yapamaz. Dolayısıyla bir hukuk devletinde kanunların gösterdiği imkanlar kullanılmadan, başkalarının canına, malına, güvenliğine, huzuruna, barışına dinamit koymaya kanun müsaade etmiyor. Biz de hükümet olarak, ülkenin yönetilmesinden sorumlu bir kurum olarak kesinlikle karşı çıkıyor ve sıcak bakmıyoruz" diye konuştu.

    Gösterilerin hükümeti devirmek amacıyla yapılmış olabileceğini söyleyen Arınç, şöyle devam etti: "Muhalefetin 'bu hükümet gitsin' demekten başka söyleyebileceği doğru bir şey yok. Siyaseten bu onların da hakkıdır. 'Bu hükümet kötü, yanlış işler yapıyor, gitsin. Ben ülkeme daha güzel hizmet edeceğim' diyebilirler ama bunun yeri Meclis'tir, Meclis dışında bütün Türkiye'dir ama Türkiye'deki kanun, nizam ve gösterilen ölçüler içinde miting, toplantı yapmaktır, fikirlerini ifade etmektir.

    Bu muhalefetin çok güçlü olmadığını ve hükümetin gidici olmadığını anlayanlar yıkarak, tahrip ederek, zarar vererek hükümeti çaresiz konuma getirmek istemiş olabilirler. Bunda başarılı olamadılar. Çünkü hükümetimiz güçlü. Bu iddia ettikleri hususların da hiçbir dayanağı yok, vicdanen de hiçbir dayanağı yok. Dolayısıyla halkın itibar etmediği gösteriler haline geldi, halk karşı çıktı. Bu sözleriyle, bu davranışlarıyla bu zararlı işleri yapanlar da tamamen ortada kendi başlarına kaldılar."

    - "Kanundan, nizamdan, hukuk devletinin ilkelerinin korunmasından yanayız"

    "Özellikle sosyal medyada okullar açıldığında yeniden bir hareketlenme olacağına dair iddialar gündeme geliyor, size de ulaşıyordur. Tavrınız ne olacak?" sorusu üzerine Arınç, bu iddiaların kendilerine de ulaştığını söyledi. Tamamen kanundan, nizamdan ve hukuk devletinin ilkelerinin korunmasından yana olduklarını belirten Arınç, "AK Parti miting yaptı, istediği yerde yapmadı, vilayetin gösterdiği yerde yaptı" dedi.

    AK Parti'nin Kazlıçeşme'de 1 milyon 250 bin kişiyi bir araya getirdiğini anımsatan Arınç, şunları söyledi: "Herkes bu topluluğu sağlayamaz, bunu da uygun görmek lazım. Ama siz vilayetin önceden kanun gereğince tespit ettiği, başkalarının can, mal ve emniyetine zarar vermeyecek, esnafı zor durumda bırakmayacak, trafiği kilitlemeyecek, ulaşımı herhangi bir şekilde zora sokmayacak yerler tespit edilmiştir, bu yerlerde gösterilerinizi yapabilirsiniz. Bunun için size her türlü imkan da tahsis edilir. Biz bundan yanayız. Karşımızdaki insanların da toplulukların da düşüncelerini ifade etmek isteyenlerin de Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve bununla ilgili mevzuata uygun basın açıklaması, miting, yürüyüş, toplantı yapabilirler hepsine eyvallah, hepsinin başımızın üstünde yeri var. En ağır eleştirileri yapabilirler ama bunun için illa İstiklal Caddesi'ni, illa Taksim'i, illa oradaki ara sokakları tercih etmeleri doğru değil."

    Buraları herkesin istifadesine tahsis edilmiş yerler olduğuna dikkati çeken Arınç, "Sadece bir basın açıklamasını sınırlı sayıda insanla yapıp dağılabilirler ama maksat zarar vermekse, bu kalabalığı yoğunluklu olan yerler daha çok ses getirecek eylemleri düşünüyorlarsa, tahribatı düşünüyorlarsa buna da hukuk izin vermiyor" diye konuştu.

    - "Bunlara kesinlikle müsaade edilmez"

    "Önümüzdeki dönemden itibaren bu protestoların farklı amaçlarla ve farklı şekillerde gündeme gelebileceği yönünde istihbaratımız var" diyen Arınç,
    sözlerini şöyle sürdürdü.

    "En azından eylülden sonra üniversitelerin açılmasını bahane edebilirler, spor gösterilerini bahane edebilirler. Farklı günleri kendi amaçları bakımından çok önemli saydıkları için o günlerde yine geçmişte yaşadığımız olaylara benzer bir takım davranışlarda bulunabilirler. Bunlara kesinlikle müsaade edilmez. Hukukun dışına çıkıldığı zaman hukuk devleti bunlara mutlaka karşı koyar. Biz de elimizdeki imkanlarla bunları önlemeye çalışırız. Bunda da mutlaka başarılı oluruz. Önümüzdeki protesto eylemleriyle mahalli seçimlere giden süreç içinde Türkiye'yi daha çok karıştırmak herkesi bir korku ve endişe içerisine koymak, hükümeti bu yollarla daha kolay yıpratabileceklerini düşünmek
    birilerinin kafasında olabilir."

    Arınç, "Seçimlerle ilişkili olabileceğini mi düşünüyorsunuz" sorusuna karşılık, gelecek seçimlerin Türkiye için çok önemli olduğunu söyledi. "Unutmayın bu protestoları yapanlar siyasi amaçlarla mutlaka hareket ediyorlardır ama siyasi amaçlarla hareket etseler, demokratik sistemlerde bunun yöntemi bellidir" diyen Arınç, sokaktaki muhalefetin kanun dışında bir yol seçmesinin kabul edilemeyeceğini belirtti.

    Siyasi partilere düşen görevler olduğunu belirten Arınç, şöyle konuştu: "Bir siyasi parti bugünkü hükümete bakarak şunu düşünüyor, '3 defa seçim oldu ben bunlarla başedemedim. 2002'de 35 aldılar, 2007'de 47 aldılar, 2011'de 50 aldılar. Şu anda da bütün anketlerde yine 50'nin altı görünmüyor. Bunlarla siyaseten baş etmem mümkün değil, ne yapayım' diye düşündüğünde siyaseten yapılacak çok şey var ama onlara da güçleri yetmiyor. Yeni parti, eski parti noktasında bile hala karar verememiş durumdalar, bir kısmı da zaten barajı aşalım da biz ne olursa olsun havası içerisinde. Bu kez hükümeti yıpratamadıkları ve hükümet alternatifi olamadıkları için sokak hareketlerine destek vermeye başlıyorlar. Yani 'Bizim yapamadıklarımızı onlar yapıyor, onlar küfretsin, onlar hakaret etsin, onlar hükümeti zor durumda bıraksın, biz hatta onlara öncülük yapalım, destek olalım' noktasındalar. Son olaylarda hangi milletvekillerinin hangi noktada destek olduklarını çok iyi biliyoruz. Polise hakaret edenler kimler. Bu kanun dışı gösterilerin en önünde oturarak, bağırarak, çağırarak bu kitleleri yönlendiren ve savunanlar kimler bu taraflara bakıldığında herkes bu milletvekillerinin hem partisini hem de kimliklerini görecektir."

     "Silivri'de önemli bir karar verilecek"

    "Bu olaylarla bağlantılı olduğunu düşündüğüm hemen önümüzde bir hadise var" diyen Arınç, 5 Ağustos'ta Silivri'de önemli bir davada önemli bir karar verileceğini anımsattı. "Ergenekon'da sona doğru gelindi" denilmesi üzerine Arınç, "Bunun ismini siz koydunuz, bir tanesi bitmişti, şimdi Yargıtay'da temyiz aşamasında" diyerek Balyoz planı davasının temyiz duruşmasına da değindi.

    Arınç, "Yargıtay, bütün sanıkların savunmalarını saatler boyu dinliyor, savunma hakkına çok dikkat ediyor. Umarım oradan tam adil bir kararı beklemek bizim hakkımız" dedi.

    Şimdi Silivri'de yine önemli bir karar verileceğini belirten Arınç, şunları kaydetti: "Bu kararın da sükunetle, hukuk yollarını tamamen tüketinceye kadar, hukuk açısından verilecek mücadeleyle geçirilmesi gerekirken, şimdi yine internet medyasından veya sosyal medyadan 'Silivri'yi işgal et' şeklinde bir yayılma başladı. Esasen CHP'li milletvekillerinin bundan 1-2 ay önce Silivri'de mahkemeyi bastıklarını biliyoruz. Mahkeme yapılamaz hale geldi, ertelendi, tutanaklar tutuldu. Şimdi onlara göre bazıları hakkında fezleke zannediyorum tanzim edildi veya edilecektir. Çünkü yargılamayı etkileyen, yapılamaz hale getiren, Türk Ceza Kanununda siz de olsanız, ben de olsam, suç işliyor kanaati oluşabilir.

    Şimdi, 'Silivri'yi işgal et' eğer bu sosyal medyada yine Gezi olaylarında veya Taksim olaylarında olduğu gibi belli yerleri harekete geçirecek ve kanun dışılıklar Silivri'de mahkeme dışında veya mahkeme içinde Allah korusun tahribat verecek bir noktaya ulaşırsa bu amaçlarına ulaştıklarını gösterebilir. Dolayısıyla ben duyarlı yurttaşlarımızdan bu tür tehditlere, şantajlara, provokatif eylemlere kesinlikle inanmamalarını, yüz vermemelerini ve bu tür sosyal medyadan yapılan çağrılara karşı kendi hukuki haklarını kullanmalarını bekliyorum.

    Yoksa Silivri'yi kimsenin işgal etmeye hakkı yok, yetkisi de yok, imkanı da yok. Göze hoş gelmeyen bir takım olaylar yaşanabilir ama Silivri'deki mahkeme mutlaka görevini yapacak şekilde korunur. Bu hükümet olarak da kolluk güçleri olarak da bizim üzerimize düşen bir görev. Çok uzun vadeli değil ama önümüzdeki 5 Ağustos'u düşünerek yapılan bir provokatif eylem davetini ben şimdiden halkımızın duyarlılığına havale ediyorum. Eylül olur, ekim olur, kasım olur Türkiye'de günler bitmez her olayı ajite edebilecek güçler var Türkiye'de. Bunun Gezi olaylarıyla nasıl yaygınlaştığını hatta yurt dışından nasıl yönlendirilebildiğini çok iyi biliyoruz. Bununla ilgili bir takım teknik bilgiler bazı iddianamelerde yer alıyor."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow