Obezite ile mücadele eden hastaların fazla kiloları vücudunun taşıması gerekenden fazla yük bindirmesi sonucunda bedenlerinde ve organlarında birçok olumsuz ve kalıcı etkilere neden olduğu görülmektedir. Bunların en başında kalp hastalıkları, hipertansiyon, kalp krizi ve felç riskini artırırken insülin direncine neden olan obezite, diyabet oluşumunu da arttırdığı tıbbi veriler arasında yer almaktadır.

Prof. Dr. Alper Çelik Diyabet Kliniği Metabolik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Alper Çelik’in görüşü ; “Diyet yapma kararı alındıktan sonra birinci denemede başarılı olma yüzdeniz daha yüksekken sonrasında yapılan diyet yüzdelerinin giderek azaldığı görülmektedir.” Şeklinde açıklamıştır. Obeziteye neden olan birçok etmen yer almaktadır. Bunların başında hareketsiz bir yaşam stili, vücudun yakabileceğinden fazla kalori tüketmesi ve genetik yatkınlıklar gelmektedir.

Aşırı artan ve popülerleşen fastfood nedeniyle de dengesiz beslenen çocuklarda obezitenin arttığı görülmektedir. Önlem alınmadığı takdirde gelecekte obeziteden dolayı diyabet, kalp ve koroner damar hastalıklarının yanında erken yaşta hipertansiyon ve kanser gibi birçok hastalığa yakalanma yatkınlıklarının artmasına neden olacaktır.

En sık gelen sorulardan biri olan “Herkes obezite ameliyatı olmalı mı?” sorusu yer almaktadır. Kişinin öncelikle içinde bulunduğu durumu bir rahatsızlık olarak kabul etmesi gerekmektedir. Sonrasında da kişisel ve doktor kontrolünde yapılan tedavilerden yanıt alınmadığında bu ameliyat sürecine girilmektedir. Prof. Dr. Alper Çelik: “Obezite ameliyatlarında kişide eğer metabolik bir sorun varsa örneğin; diyabet hastalığına sahipse ameliyat spektrumu farklı bir seyir izlemektedir.” Hastada metabolik bir sorun yok ise Obezite Cerrahisi ile uzun vadede ve hastanın bireysel itinasıyla alabileceği neticeler bulunmaktadır. Kişisel tedavilerde verim alamayan obezite hastaları için ameliyatı birinci basamak olarak dile getiren Prof. Dr. Alper Çelik, kişisel çaba ve itinayı da ikinci basamak olarak sıralamaktadır.

*İlandır