hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    BM'deki İklim Zirvesi'nden çevreci mesajlar çıktı

    BMdeki İklim Zirvesinden çevreci mesajlar çıktı
    expand

    BM Genel Kurulu'nda 192 ülkeden temsilcilerin katılması beklenen "İklim Değişikliği Zirvesi" düzenleniyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zirvenin yuvarlak masa toplantısına görüntülü mesajı ile katıldı. Çin, rakam açıklamadı ama karbon salımını azaltma sözü verdi. ABD Başkanı Barack Obama da, küresel ısınma ile mücadelede başarısız olunursa 'tarihin hesap soracağını' söyledi.

    ABD Başkanı Obama, soruna karşı eyleme geçilmezse gelecek kuşakların geri çevrilmesi imkansız bir felaketle karşı karşıya kalabilecekleri uyarısında bulundu.

    Çin lideri Hu Jintao
    da konuşmasında, gelişmiş ülkelerin, temiz enerji teknolojisine erişebilmeleri için gelişmekte olan ülkelere uygun mali desteği vermesi gerektiğini vurguladı.

    Hu Jintao, Çin'in karbon salımını azaltması konusunda söz verdi, ancak ne kadar azaltacağına değinmedi.

    Çin, sera etkisi yaratan gazların atmosfere salımında ABD'nin de önüne geçmiş ve ilk sıraya yerleşmişti. Bu iki ülkenin atmosfere karbondioksit salımı, bütün dünyanın salımının yüzde 40'ını oluşturuyor.

    Japonya Başbakanı Yukio Hatoyama da ülkesinin sera etkisi yaratan fazların atmosfere salımında azaltma yapacağı taahhütünü yineledi.

    New York'taki BM İklim Değişikliği toplantısında konuşan Başbakan Hatoyama, orta vadede Japonya'nın 2020 yılına kadar kadar gaz salımını 1990'daki seviyeye göre yüzde 25 oranında azaltacağını söyledi ve bu hedef ulaşmak için bütün yollara başvuracağı sözünü verdi.

    Hatoyama'nın bu taahhütünün, kendisinden önceki hükümetinkinden net biçimde daha büyük bir taahhüt olduğu belirtiliyor. Önceki hükümet yüzde 8'lik bir azalma öngörüyordu.

    Zirvenin açılış konuşmasını yapan BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ise ağır eleştiriler yöneltti. Ban, "İklim değişikliği konsunda bir anlaşmaya varılamaması ahlaken mazur görülemez" dedi.

    Başbakan Erdoğan da iklim zirvesine görünütlü bir mesaj gönderdi. Erdoğan mesajında, iklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğunu ve etkisinin tüm dünyayı kapsadığını söyledi.

    Zirvenin önemi


    Zirve, Kopenhag'da Aralık ayındaki toplantıda Kyoto anlaşmasının yerini alacak yeni iklim değişikliğiyle mücadele anlaşması üzerinde uzlaşı sağlanması yolunda önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

    Bu arada, Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı Ali Babacan ve Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, toplantı salonuna girişte BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun tarafından karşılandı.

    ABD Başkanı Barack Obama da Erdoğan'ın ardından BM'ye geldi, Genel Sekreter Ban Obama'ya "Hoşgeldiniz, sizi burada ilk kez görmekten çok mutluyuz" dedi.

    Obama da aynı şekilde BM'ye gelmekten son derece memnun olduğunu belirtti. Toplantıya ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da katılıyor. BM'de bugün başlayan toplantılar nedeniyle BM binasının çevresindeki sokaklar yaya ve araç trafiğine kapatıldı.

    Sarkozy'den zirve çağrısı

    Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, dünyayı en çok kirleten ülkelere kasım ayı ortasında bir zirvede buluşma çağrısı yaptı.

    BM İklim Değişikliği zirvesinde konuşan Sarkozy, Kopenhag'da yapılacak küresel ısınma zirvesine 87 gün kaldığını, zamanın daraldığını belirtti ve "Bu müzakerenin karmaşıklığı nedeniyle Kopenhag'dan önce bir zirve daha gerekli" ifadesini kullandı.

    ABD Başkanı Barack Obama tarafından açılan zirvedeki konuşmasında Sarkozy, sera etkisi yaratan gazların atmosfere salınmasının yüzde 80'inden sorumlu olan ülkelerin liderlerinin bir araya gelmesini, Kopenhag'da yapılacak zirvenin başarısını sağlama almak için önerdiğini vurguladı.

    ABD'den 1 milyar dolar

    ABD Hazine Bakanlığı, şubat ayından bu yana yeşil enerji projelerine 1 milyar dolar harcadığını açıkladı.

    BM İklim Değişikliği zirvesi yapıldığı sırada Bakanlıktan yapılan açıklamada, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi ve hidroelektrik projeleri için kredi alan ya da fon kullanan 25 şirketin listesi yer aldı.

    Yeşil enerjiye canlılık verilmesine yönelik plan, ABD'nin enerji bağımsızlığını arttırmak için ulusal tüketimde yenilenebilir enerjinin payının yükseltilmesini öngörüyor. Enerji Bakanlığı verilerine göre, sırasıyla petrol (yüzde 39,8), doğal gaz (yüzde 23,6), kömür (yüzde 22,8) ABD'de tüketilen enerjinin yüzde 86'dan fazlasını karşılıyor.

    Erdoğan'dan görüntülü mesaj

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümetlerinin; iklim değişikliklerinin olumsuz etkilerini hafifletebilmek amacıyla tümüyle ulusal kaynaklarla desteklenen çok önemli çalışmalara farklı sektörlerden ivme kazandırdığını ve bu yönde önemli gelişmeler kaydedildiğini bildirdi.

    Başbakan Erdoğan'ın, Birleşmiş Milletler'de (BM) düzenlenen İklim Değişikliği Zirvesi'nin yuvarlak masa toplantısında, görüntülü mesajı yayınlandı.

    Konuşmasında, öncelikle günümüzde insanlığın maruz kaldığı başlıca küresel sorunlardan biri olan iklim değişikliği gibi önemli bir konuya ilişkin bu toplantıyı düzenleyenlere teşekkür eden Erdoğan, "İklim değişikliği, bugün insanoğlunun karşılaştığı en önemli sınamalarından biridir. Bu sorunun yol açtığı büyük bir tehditle karşı karşıya olduğumuz açıktır" dedi.

    İklim değişikliğinin sınır tanımadığının bir gerçek olduğuna da işaret eden Erdoğan, bu sorunun olumsuz etkilerinin tüm dünyada şimdiden hissedilmeye başlandığını dile getirdi.

    Sorunla uygun yöntemlerle başa çıkılmadığı takdirde etkilerinin gittikçe kötüleşeceğine vurgu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bununla birlikte bilimsel gerçekler, bu konuda insanlığa, neler yapması gerektiği hususunda yol göstermektedir. Türkiye, küresel sorunların, küresel çözümler getirdiğine inanmaktadır. İklim değişikliği sorunu da bölgesel ve küresel işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Türkiye, iklim değişikliği sorununun yol açtığı olumsuz etkilere en açık coğrafyalardan biri olan Doğu Akdeniz havzasında bulunmaktadır.

    Bu konumu Türkiye'yi düzensiz yağışlar, azalan buharlaşma eğilimi, su kıtlığı ve çölleşmeyle mücadele etmek için politikalar izlemeye mecbur kılmaktadır. Nitekim hükümetim, iklim değişikliklerinin bahse konu olumsuz etkilerini hafifletebilmek ve uyum sağlayabilmek amacıyla tamamen ulusal kaynaklarla desteklenen çok önemli çalışmalara farklı sektörlerden ivme kazandırmış, bu yönde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. İklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası işbirliğinin öneminin farkında olan Türkiye, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne 2004 yılında taraf olmuştur. Hükümetimin bu konudaki kararlılığı ve parlamentomuzun da desteği sonucunda ülkem, Kyoto Protokolü'ne katılım belgesini 28 Mayıs 2009'da sunmuş ve 26 Ağustostan itibaren resmen taraf olmuştur."

    Türkiye'nin, 2012 yılı sonrasındaki yeni iklim değişikliği rejiminde, "ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar" ilkesi ışığında ulusal koşulları ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri, görece kapasitesi dikkate alınmış adil bir hukuki statüyle yer almayı istediğine işaret eden Erdoğan, "Böylelikle Türkiye, küresel salımlarla uluslararası mücadele ve işbirliği çalışmalarında sürdürülebilir kalkınma hamlelerine zarar vermeyecek nitelikte 'ulusal olarak uygun eylemleri' yerine getirme konusunda üzerine düşeni yapabilecektir" diye konuştu.

    Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "Bununla birlikte iklim değişikliğiyle mücadelenin teknolojik ve mali yönleri dikkate alındığında hızlı kalkınma sürecindeki ülkelerin 'yeşil ekonomilerin' oluşturulması için yapacakları yatırımların çok büyük meblağlara ulaşacağı bilinmektedir. Türkiye gibi henüz sanayileşme sürecini tamamlamamış ülkelerin teknoloji transferi ve finansman gereksinimlerinin Kyoto Protokolü'nün yerini alacak olan yeni anlaşmada dikkate alınacağını umuyorum. Yeni anlaşma ile her ülkenin kendi koşullarına uygun salım azaltım ve uyum eylemlerine olanak sağlayacak esnekliğe sahip yeni ve adil bir mekanizmanın oluşturulmasını temenni ediyorum.

    2012 sonrasına bağlı yeni anlaşmanın halen devam eden müzakerelerinde bugüne kadar hakim olmuş bir nevi siyasi bölünme atmosferinin yerini yapıcı işbirliği ve eş güdüme dayalı bir anlayışa bırakması ve her ülkenin kaygılarını göz önünde bulunduran bilimsel gerçeklerle uyuşan tek taraflı ve katı önlemler içermeyen gerçekçi ve adil olan bir anlaşmanın ortaya konmasının metnin aralık ayında Kopenhag'da yapılacak taraflar konferansında benimsenmesi şansını artıracağına inanıyorum."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow