Macron, radikal sağcı rakibi Le Peni yenerek Fransa merkez siyasetini ve AByi rahatlatsa da, zorlu bir ikinci dönem onu bekliyor. Tablonun farkında olan Cumhurbaşkanı Macron, yeni bir programla yola devam etmeyi planlıyor.Fransada önceki gün yapılan seçimlerden yüzde 58.5 oy alarak yüzde 41.5te kalan rakibi, aşırı sağcı Marine Le Peni geride bırakmayı başaran Cumhurbaşkanı Emmanuel Macronu zor bir ikinci dönem bekliyor. Seçim sonrasında yaptığı konuşmada ikinci görev döneminin ilkinin devamı niteliğinde olmayacağını vurgulayan Macron, yeni bir metodu devreye sokma niyetinde olduğunun sinyallerini verdi. Bir yandan aşırı sağın önlenemeyen yükselişi diğer yandan seçmenin sandığa ilgisizliği ve kendisine atılan oyların neredeyse yarısına yakınının destek anlamı içermemesi Macronu mevcut yaklaşımından sıyrılıp farklı bir yöntem izlemeye zorluyor. Seçim sonuçları, Fransanın hiç olmadığı kadar bölünmüş durumda olduğunu gösterdi. Bu bölünmüşlük şehir-kırsal bölünmesinin ötesinde kuşaksal ve sosyal boyuta da sahip. Başkent Paris, ülkenin batısı, ve merkezi Macrona, kuzeyi ve güneyi ise Le Pene destek verdi. Büyük şehir merkezleri, orta ve üst gelir grubundakiler ile emekliler Macronu desteklerken alt gelir grubunun oyları Le Pene gitti. Macronun yeni dönemde bu tabloyu göz önünde bulundurarak adım atması bekleniyor. Anketler halkın önceliklerinin sağlık, alım gücü, güvenlik olduğuna işaret ediyor. Macron, bu alanlarda adım atmış olsa da halkı tam olarak ikna edebilmiş değil. Oy tablosu, elde ettiği sonuca rağmen, Macron karşıtlığının ciddi bir zemine sahip olduğunu gösteriyor. Emmanuel Macronun, bu karşıtlığı hafifletmek için mevcut yaklaşımlarını gözden geçirmesi de kaçınılmaz gözüküyor. Üçüncü tur niteliğinde olacak 12-19 Hazirandaki parlamento seçimleri Macronun yeni dönemdeki ilk önemli sınavı olacak. Fransadaki sistem Cumhurbaşkanına geniş yetkiler verse de parlamentoda çoğunluğa sahip olmaması halinde manevra alanı oldukça daralıyor. Gerek Le Pen gerekse radikal sol eğilimli Boyun Eğmeyen Fransanın lideri Jean-Luc Melenchon daha şimdiden bu karta oynamaya başladı. Macronun, mümkün olduğu kadar geniş bir merkez ittifaka ihtiyacı olacak. Sonuçların açıklanmasından sonra yapılan bazı anketler Macronun bu seçimlerden de galibiyetle çıkmasını isteyenlerin sayısının pek yüksek olmadığını gösterdi. seçimlerin en çarpıcı sonucu aşırı sağcı Marine Le Penin aldığı oy oldu. Le Penin, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron karşısında kazandığı yüzde 41.5lik oy, aşırı sağın şu ana kadar Fransada elde ettiği en yüksek oran. Daha önceki seçimlerde aşırı sağın ikinci tura kalması felaket olarak nitelendiriliyordu. Dünkü sonuçlar ise aşırı sağın artık iktidar potansiyeli taşıdığının teyidi niteliğindeydi. Aşırı sağın ikinci turdaki ilk macerası Marine Le Penin babası Jean-Marie Le Penin, Jacques Chiracla karşı karşıya geldiği 2002 seçimlerindeydi. Aşırı sağın, kabul edilemez olarak değerlendirildiği o dönemde Chirac oyların yüzde 82.2sini aldı. Aşırı sağın ikinci kez ikinci tura çıkması için 2017yi beklemek gerekti. Marine Le Pen, Macron ile ilk düellosunda fark yemesine rağmen oy oranını yüzde 33.9a yükseltti. Macron, aşırı sağ ile mücadele taahhüdünde bulunmuştu. Önceki günkü sonuç, mücadelenin pek başarılı olmadığını gösteriyor. Fransada sandığa gitmeme eğilimi de ciddi bir sorun olmayı sürdürüyor. Dünkü seçimlerde sandığa gitmeme oranı yüzde 28 oldu. Bu oran, 1969daki yüzde 31.1in ardından kaydedilen en yüksek ikinci oran. Bu da sayıları 48.7 milyon olan Fransız seçmenlerin 13.6 milyonunun oy kullanmadığı anlamına geliyor. Rakamın boyutunun daha iyi anlaşılması için Marine Le Pene oy verenlerin sayısının 13.3 milyon kişi olduğunu hatırlatmakta fayda var. Sandığa gidip de boş ya da geçersiz oy kullananların oranının da yüzde 8.6 olduğunu unutmamak gerekiyor. Çoğu ülkede itici güç olan 18-24 yaş arası seçmenlerin yüzde 42sinin sandığa gitmediği dikkate alındığında Fransanın bu soruna neden öncelikli olarak eğilmesi gerektiği daha iyi anlaşılıyor.