hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Gül'den AKPM'ye imalı sesleniş

    Gülden AKPMye imalı sesleniş
    expand

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin, tarihinde soykırım yapıldığını kabul etmediğini belirterek, "Tarihle beraber yaşarsak Avrupa'da kimse birbirinin yüzüne bakamaz. Yapacağımız iş şu; hep beraber geleceğe bakmamız lazım" dedi.

    Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'na hitap eden Gül, daha sonra parlamenterlerin sorularını yanıtladı.

    Cumhurbaşkanı Gül 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına ilişkin bir soru üzerine, "soykırım" sözünü doğru bulmadığını söyledi.

    Gül,  "Tarihimizde soykırım yapıldığını kabul etmiyoruz. Eğer bunu kabul edenler ve iddia edenler varsa ki var, onlara çok açık bir çağrıda bulunuyoruz, 'gelin ortak bir komisyon kuralım. Soykırım yok diyen ve var diyen bilim adamları bir araya gelsin, sonuna kadar sivil, askeri arşivlerimizi açalım, bu komisyon çalışsın ve neyse kabul edelim. Hatta üçüncü bir taraf varsa, o tarafın bilim adamları da katılsın, çalışsınlar neticeyi açıklayalım' diyoruz" dedi.

    "100 yıl önceki olaylar, 1. Dünya Savaşı'nın olduğu dönemlerde cereyan etti" diyen Gül, "Çok acı olaylar yaşandı ve tabii ki üzgünüz. Osmanlı toprakları üzerinde Türk devleti dört cephede savaşırken, bazı vatandaşlarımızın tahrik edilmesiyle ayaklanmalar olunca bu vatandaşlarımızın yerleri değiştirildi o zamanki şartlarda. Çatışmalar, kaybolan insanlar oldu. Bunlar üzülünecek olaylardır. Bir şeyin soykırım olması için bir dine ya da ırka mensup olanları ne olursa olsun kasıtlı öldürmeniz gerekiyor. O dönemde Ermeni vatandaşlarımız Osmanlı devletinin yüksek mahkemelerde üye, başkanlık yapmış, bazı merkezlerde Osmanlı'yı temsil eden büyükelçiler... İstanbul'daki bütün Ermeni kiliseleri açık. Buna soykırım derseniz bu kabul edilemez" ifadesini kullandı.

    Gül, "Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar yeni nesillere düşmanlık ve nefret aşılamamak için uzun yıllar yeni nesillere gelecekle ilgili teşvikler yaptılar. Halbuki o savaşlarda bütün Balkanlar'dan milyonlarca Türk Türkiye'ye dönerken 3 milyona yakın Türk öldü. Şimdi bu acıları yeni nesillere aşılayıp komşularla düşmanlık içine sokmamak için uzun yıllar bunlar anlatılmadı, hep öne bakıldı. Tarihle beraber yaşarsak, Avrupa'da kimse birbirinin yüzüne bakamaz. Yapacağımız iş şu; hep beraber geleceğe bakmamız lazım" dedi.

    Avrupa'nın evrensel düzeyde ortak değer ve standartları temsil ettiğini ifade eden Gül, "Bölünmüş bir Avrupa, savaş ve baskılara sahne oldu. Buna karşılık bölünmelerin olmadığı ve ortak demokratik ilkelerin paylaşıldığı Avrupa, barış ve refahın odağı olmuştur" diye konuştu.

    Türkiye-Ermenistan ilişkileri


    Gül, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi konusunda ise Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerde sıfır sorun politikasında önemli mesafe aldığını belirtti.

    Türkiye'nin siyasi iradesinin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek olduğunu kaydeden Gül, protokolleri hayata geçirmeyi arzu ettiklerini belirtti. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sinin Ermenistan işgali altında olduğunu anlatan Gül, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesiyle bu konuyu birbiriyle ilişkilendirmediğini, ancak Ermenistan'ın bu topraklardan çekilmesi gerektiğini söyledi.

    Gül, Kafkaslar'ın güvenlik ve işbirliği alanı haline gelmesi gerektiğini vurgulayarak, Kafkaslar'ın sorunlar çözüldüğünde Avrupa ile Asya arasında kapı olacağını ifade etti.

    İsrail ile ilişkiler


    Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerindeki gelişmeler kapsamında Ortadoğu'daki arabuluculuk rolü konusunda, Türkiye'nin arabuluculuğu prestij kazanmak, görünür hale gelmek için değil, bölgesinde istikrarın, huzurun ve işbirliğinin tesisi yönünde aktif olmak için yaptığını söyledi.

    Türkiye'nin bulunduğu bölgede geniş coğrafya ile tarihten gelen köklü ilişkilere sahip olduğuna dikkati çeken Gül, "Türkiye'nin bölge meselelerine yardımcı olma kapasitesi var. Son problemli durumlara kadar İsrail hükümeti de Filistinliler de Türkiye'den yardım talep etmiştir. Son duruma gelirseniz, o tamamen İsrail'in tercihi olarak ortaya çıkmıştır. Gazze'de süren abluka, Avrupa Konseyi'nin de BM'nin de bütün insan hakları teşkilatlarının yasal görmediği kolektif bir cezalandırma yapamayacağı yönündedir. Bir çok insan hakları örgütleri Gazze'deki insanlara yardım için seferler düzenlerken Türklerin önderliğinde 47 ülkeden insanların katıldığı yardım filosu, uluslararası sularda İsrail ordusunun saldırısına uğradı. Bu, eğer ilişkileri bugünkü noktaya getirdiyse sorumlusu Türkiye değil, İsrail'dir. İsrail, Türkiye'den herhangi bir şekilde kendisine yardım etme, arabuluculuk yapma güvenini kaybettiyse o tamamen İsrail'in bileceği şeydir. Bizim de kendi kendimize ortaya çıkma hevesimiz yoktur. Geçmişte bütün İsrail hükümetleri Türkiye'den hem bölgemizle ilgili hem geniş coğrafyayla ilgili çok talepte bulunmuşlardır. Türkiye de bölgede barış ve istikrar için çok gayret göstermiştir" dedi.

    "Eksen kayması değil, çok yanlı dış politika"

    Cumhurbaşkanı Gül, başka bir soru üzerine Türkiye'nin AB'nin vize uygulamasından şikayetçi olduğunu söyledi. AB'nin vize politikasını gözden geçirmesi ve değiştirmesi gerektiğini dile getiren Gül, Gümrük Birliği sayesinde mallarını bir fuara gönderen Türk işadamının kendisinin AB ülkesine gidemediğini ifade etti.

    Türkiye'nin ekseniyle ilgili soruyu da yanıtlayan Gül, demokratik standartlar, hukuk standartları, insan hakları standartları değerleri açısından eksenin değerlendirilebileceğini söyledi. "Bu değerlerde gerileme varsa Türkiye'nin dostları, ekseni kayıyor diye tereddüt edebilir" diyen Gül, "Demokrasi, insan hakları sorunları çözülüyor ve yükseliyorsa, kadın erkek eşitliğinde yeni adımlar atılıyorsa, şeffaflık konusunda ilerleme oluyorsa o zaman Türkiye'nin ekseniyle ilgili tereddütleri doğru görmem. Türkiye'nin bütün ülkelerle işbirliği içine girme hakkı var. Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumu açısından bunu değerlendirmesi de hakkı. İngiltere'ye biz hiç 'Commonwealth içinde aktifsin, Malezya'dan Kamerun'a kadar herkesle işbirliği içindesin' diye tenkit yürütebilir miyiz? Ya da Fransa'nın Afrika'da tarihten gelen ilişkilerini canlandırmasına bir şey denebilir mi? Türkiye'nin de çok yanlı dış politika çerçevesinde tarihten gelen dostluğu olan ülkelerle daha çok işbirliği içinde olmasını herkesin normal karşılaması gerekir" dedi.

    Başka dilde savunma


    Cumhurbaşkanı Gül, KCK davası ve Kürtçe savunma yapılamamasına ilişkin soruya ise, "Demokratik hak ve hukuk ne kadar genişletilirse terör ve teröristler o kadar izole edilir. Türkiye bu politikaya güvendiği için, son yıllarda cesur işler yapıyor. Eğer şiddet, eğer zorlama, devlet gücünün dışında güç gibi faaliyetler içinde olunursa hiçbir demokratik ülke buna müsaade etmez. Bunun olup olmadığına ne siyasetçiler ne devlet adamları karar verebilir; bağımsız mahkemeler karar verebilir. Böyle bir suçlama olduğu için konu mahkemede. Mahkemenin süratli bir şekilde karar vermesini isteriz. İnsanlar gerçekten Türkçe bilmiyorsa, başka dil biliyorsa o dilde savunma yapabilirler. Nitekim, mahkemeler bunu kabul ediyor ve yapılıyor" yanıtını verdi.

    Gül, başka bir soru üzerine de Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun temeli olan Lozan Anlaşması'nda azınlık konusunun yer aldığını, bütün hak ve hukuklarının garanti altına alındığını söyledi. Azınlıkların, Müslüman Türk vatandaşlarıyla eşit olarak haklarını kullanabildiğini vurgulayan Gül, "Herkes vatandaş olarak Türkiye Cumhuriyeti'nde eşittir ve herkes inancı ne olursa olsun, bunu yaşama ve anlatma hakkına sahiptir" dedi.

    Azınlık mülkiyeti konusunda, kökeni çok eskiye gittiği için bazı anlaşmazlıklar olduğunu dile getiren Gül, bu konuların mahkeme kararlarıyla, olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararları doğrultusunda sonuca bağlandığını belirtti. Gül, bir azınlık vakfının açtığı davada, Türkiye'nin AİHM'nin kararı doğrultusunda mülkiyeti vakfa devrettiğini kaydetti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow