hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Rasmussen ile pazarlık neden garip kaçıyor?

    Rasmussen ile pazarlık neden garip kaçıyor
    expand

    NATO'nun 60. yıl kutlamaları öncesi Türkiye'nin kilitlediği yeni Genel Sekreterin kim olacağı pazarlığı, ittifakı "Artık konsensusla iş yapmak zorlaşıyor, sistemi değiştirelim" noktasına getiriyor. CNN TÜRK Washington temsilcisi Ahu Özyurt, Obama'nın ilk büyük zirvesinde yaşanan Türkiye gerginliğini CNNTurk.com için yazdı.

    Birkaç haftadır Brüksel'den Washington'a gelen haberler pek parlak değildi.

    Her ne kadar SHAPE karargahını iyi bilen arkadaşlarımız NATO Genel Sekreterliği koltuğu için artık Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen adı üzerinde bir şekilde bir konsensus oluştu dese de Türkiye'nin özellikle de Başbakan Erdoğan'ın bu adaylığı "şahsen" engellediği Beyaz Saray brifinglerine bile konu olabildi.

    Başbakan'ın üç sene önce çekeceği resti bugün üstelik de yanlış adama çekmesi burada yadırganıyor. PKK'ya o zaman askerlerin koordinatlarını veren Roj TV'yi kapattırmak için yeterince uğraşmayan hükümet şimdi sadece TRT Şeş'in yayınlarına rakip olduğu için ROJ TV'nin kapatılmasını istiyor Rasmussen'den.

    Kaderin garip cilvesi.. Rasmussen o zaman demez mi? "Peki ama kardeşim siz niye Kürtçe yayın yapıyorsunuz? Sizin kanalınızda sürekli dini ağırlıklı ve kadınlara yönelik programlar var. Bu insanlar politika konuşmuyor mu hiç?" Ya da yine aynı Rasmussen "İyi de sizin milletvekilleriniz bile de nisan ayında Erbil'de bu adamlarla masaya oturacaklarını söylüyor. TV kapansa ne etkisi var, kapanmasa ne?" diyemez mi?

    İkinci garipsenen nokta da Başbakan'ın NTV'de "Müslüman ülkelerden sakın ha diye telefonlar geliyor" cümlesi. Müslüman ülkelerin kaygılarını NATO ittifakına taşımak Türkiye'nin ittifak içindeki ağırlığını artırır ama bunu Genel Sekreter'in kellesi üzerinden yapmak Türkiye'yi yine yeniden "at pazarlığı" yapan ülke konumuna düşürüyor.

    Türkiye'ye AB kapılarının açıldığı Helsinki Zirvesi'ni bugün gibi hatırlıyorum. Bizler soluklarımızı tutmuş Javier Solana'nın Ankara'ya inişini beklerken Polonya, zirveyi "Patates sübvansiyonları" gibi kendi için hayati önemde bir konu için rehin almıştı. Bütün Türk basını o gece Polonya'ya hayatımızın küfürünü etmiştik.

    Türkiye Rasmussen'le böyle şeyleri pazarlık ettiği için "büyük ülke" olamıyor. Hamas'ın Suudi Arabistan'ın kaygıları NATO Zirvesi'nden konsensus çıkmasını engeller hale gelirse NATO da artık konsensus değil "çoğunluk oyu ile" iş yapar hale gelir. Nitekim kulislerde ufak ufak "esnek yapı, kolay karar verme mekanizması" gibi terimler dolaşmaya başladı. O zaman Türkiye gücünü kaybeder, ittifaka yeni katılacak Arnavutluk gibi olur.

    Rasmussen'e verilebilecek en büyük ceza, Genel Sekreterlik koltuğuna oturtup her sene iki kere Türkiye'ye gelmesini ve "Sizin öneminizi daha iyi anladım. Özür dilerim. AB adaylığınızı bile gönülden destekliyorum" diyebilmesini sağlamaktır.

    Bu da artık izlendiği bile şüpheli bir TV kanalını kapattırmak için ter ter tepinip kimsenin hatırlamadığı bir karikatür krizini ısıtıp ısıtıp sofraya sunmakla olmaz. İntikamın iyisi ağır pişer soğuk yenir.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow