hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bireysel emeklilikte sona gelindi

    Bireysel emeklilikte sona gelindi
    expand
    KAYNAKAA

    Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, bireysel emeklilik sistemine otomatik katılıma ilişkin çalışmaların tamamlandığını söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Şimşek, NTV'de katıldığı bir programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

    Çetinkaya'nın Merkez Bankası başkanlığına atanmasının piyasalara etkisine ilişkin bir soru üzerine Şimşek, söz konusu sürecin iyi yönetildiğini belirtti.

    Bu durumun piyasa tepkisinden de anlaşılabileceğine işaret eden Şimşek, "Bankanın içinden deneyimli, dolayısıyla güven veren bir arkadaşımızı seçtik. Ümit ediyorum ki bu iyi başlangıç devam edecek" diye konuştu.

    Merkez Bankasının kredibilitesinin Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:
    Kredili konut satışları 9 aydır aralıksız düşüyor
    "Başkanın bu şekilde iyi bir başlangıç yapması... Güvenle birlikte alanınız da genişliyor. Bu çok kritik. Dolayısıyla piyasa beklentileri doğrultusunda da bir adım atıldı. Genel anlamda süreç iyi yönetildi. Gelen arkadaşa olan güvenimiz tam, piyasa da tepkisiyle bunu ortaya koydu. Dolasıyla bu süreçte bir sorun bekleyenler, kriz anlamında beklentisi olanlar hayal kırıklığına uğramış oldular. Türkiye'de tabi ki para politikası olsun, diğer politikaların duruşuyla ilgili zaman zaman tartışmalar olabilir, ama önemli olan kurumların iyi işlemesi, sonuçta da rasyonel zeminin korunması."

    "TCMB'nin görev tanımının değiştirilmesi gündemimizde değil"

    İş dünyasından, Merkez Bankasının görev tanımının yeniden belirlenmesi yönünde gelen çağrıları nasıl değerlendirdiğinin sorulmasına karşılık Şimşek, "Bu, doğru bir tartışma değil. İş alemi, bu talebin aslında kendileri için ne kadar olumsuz sonuçlara yol açacağını bilse, böyle talepleri de ulu orta ortaya koymazlar diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

    Bankanın görev tanımının çok açık ve net olduğunu dile getiren Şimşek, "Makrofinansal istikrar, fiyat istikrarı ve büyüme... Bunlar zaten kanunda bir anlamda var, şimdi bunun ötesinde ne getirilebilir bilmiyorum" dedi.

    Türkiye'nin 30-40 yıllık bir enflasyon tarihinin bulunduğunu, 1970'li yıllardan itibaren çift haneli, zaman zaman üç haneye geçen bir enflasyon geçmişi olduğunu anımsatan Şimşek, bunu dikkate almayan bir düzenlemenin ülkeye fayda getirmeyeceğini söyledi.

    Türkiye'nin önce kalıcı bir şekilde enflasyonu düşük tek haneye indirmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

    "Hükümetimiz hakikaten başarılı oldu, enflasyonu tek haneye düşürdü, fakat 2003'ten bu yana ortalama enflasyon yüzde 9 civarı. Bu yüksek tek haneli bir enflasyondur, bunu düşük tek haneye düşürmek lazım. Yani yüzde 5'in altına kalıcı bir şekilde çekmemiz lazım. Bunu yapmadan diğer bütün değerlendirmeler aslında geri teper, döner döner iş alemini vurur. Sermaye piyasalarının derinleşmesi, enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük tek haneye inmesi bu ülkede tasarruf artışı açısından, bu ülkenin firmalarının, KOBİ'lerinin, iş aleminin uzun vadeli makul bir maliyetle finansmana erişmesinin anahtarını oluşturuyor."

    Şimşek, söz konusu nedenlerle Merkez Bankasının görev tanımına ilişkin tartışmaları çok anlamsız ve yersiz bulduğunun altını çizerek, "Böyle bir şey de gündemimizde değil, böyle bir çalışma da söz konusu değil" ifadelerini kullandı.

    Merkez Bankası'nın faiz indirimi

    Merkez Bankasının faiz indirimi kararı sonrası oluşan ekonomik ikliminin sorulması üzerine de Şimşek, bu kararın aslında geçen yıl ağustos ayında açıklanan küresel para politikasındaki normalleşme sürecine paralel olarak Merkez Bankasının izleyeceği yol haritasıyla uyumlu olduğunu bildirdi.

    Washington'da düzenlenen G20 toplantısından yeni geldiğini hatırlatan Şimşek, "IMF, Dünya Bankası toplantıları yapıldı, üç gün kapalı kapılar arkasında küresel ekonomiyi konuştuk. Çok net küresel para politikasındaki normalleşme tabiri caizse başka bir bahara ertelenmiş gibi" şeklinde konuştu.

    Dünyanın şu anda düşük enflasyon, düşük büyüme girdabında olduğunu dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:

    "Böyle bir durumda bizim zaten bir sadeleşme politikamız vardı. Yani faiz koridorunun daraltılması, zamanla Türkiye'nin daha geleneksel diye tabir edilebilecek bir para politikası patikasına girmesi öngörülüyordu. Bu durumda bandın aşağı kısmını değil de yukarı kısmını indirmek bununla paralel, bununla uyumlu.

    Zaten piyasaların tepkisi de çok açık ve net. Bunun sonucu şu olur; kredi faizlerinde bir miktar iyileşme öngörülebilir, fakat kredi faizlerinde kalıcı bir iyileşme için birkaç şart daha lazım. Her şeyden önce bizim tasarruf oranlarımızın artmaya devam etmesi gerekir. Merkez Bankasının attığı bu adımlar, kredi faizlerini bir miktar aşağıya çekmeli, muhtemelen de olumlu etkileyecektir, ama esas olan Türkiye'ye kaynak girişinin ve iç tasarrufların artması. Bu iki değişken çok önemlidir. Zaten bu alanda da çok ciddi çalışmalarımız var."

    "AB ile yüksek düzeyli ekonomik diyaloğu başlatıyoruz"

    Yatırımcıların, küresel ekonominin aktörlerinin Türkiye'ye bakışının sorulması üzerine Şimşek, Türkiye'ye yatırım iştahının küresel gelişmekte olan ülkelere yönelik yatırım iştahından bağımsız olmadığını söyledi.

    Son dönemde Türkiye'ye artan ilginin, Türkiye'ye sermaye girişinin önemli ölçüde küresel gelişmelerle yakından alakalı olduğuna işaret eden Şimşek, "Türkiye'de yeni bir hükümet var. Sabah kalkıyoruz, akşam oturuyoruz 'reform' diyoruz. Şimdi yavaş yavaş da reform sürecinde bir canlanma söz konusu" dedi.

    Türkiye'nin AB ile yakınlaşmasının da Türkiye'nin risk primini düşürdüğüne, ülkenin algısını iyileştirdiğine dikkati çeken Şimşek, AB'nin Türkiye ile yakınlaştığını, yüksek düzeyli her alanda diyaloğun başladığını kaydetti.

    "Bu hafta başında, pazar gününden itibaren AB ile yüksek düzeyli ekonomik diyaloğu başlatıyoruz" diyen Şimşek, bu çerçevede AB Komisyon Başkan Yardımcısı ve 3 Komisyon üyesinin İstanbul ve Ankara'ya geleceğini bildirdi.

    Şimşek, 3 gün sürecek toplantıda, Gümrük Birliğinin güncellenmesi, genişletilmesi hususu başta olmak üzere birçok hususa ilişkin müzakerelerin ve beyin fırtınasının yapılacağı belirterek, Türkiye-AB yakınlaşmasının, küresel fon yöneticilerine, küresel yatırımcılara genel anlamda olumlu yansıdığını dile getirdi.

    Türkiye'ye fon girişi başladı

    Şimşek, terör olaylarına da değinerek, en büyük kaygının, bunun, turizm üzerinden cari açığa yansıması olduğunu ifade etti.

    Terörle mücadelede Türkiye'nin elinin güçlü olduğunu belirten Şimşek, kaygıların bir miktar turizmi etkileyebileceğini, bunun da piyasaları güçlendirme, başka piyasalardan turist çekme açısından bir fırsat olduğunu kaydetti.

    Türkiye'ye fon girişinin başladığını anlatan Şimşek, "Bunun yansımalarını faizde gördük. Hızlı bir şekilde Hazinenin borçlanma faizleri yüzde 10'un altına indi. Bunu liradaki değerlemede görüyoruz, lira bir miktar zemin kazandı. Bu yakında enflasyona, ekonomik aktiviteye olumlu yansıyacak. Önemli olan bu havanın korunması" diye konuştu.

    BES'e otomatik katılım

    BES'e otomatik katılıma ilişkin düzenlemenin hangi aşamada olduğu ve sistemin nasıl işleyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, çalışmaların tamamlandığını, EKK'da konuştuktan sonra önce Bakanlar Kurulu'na, daha sonra Meclise sevk edeceklerini söyledi.

    Şimşek, uygulanması öngörülen sistem kapsamında yeni işe girenlerin ve iş değiştirenlerin bir süreliğine otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine tabi olacaklarını ve maaşlarından az bir tutar kesilerek, profesyonelce yönetilecek emeklilik hesabına konulacağını belirtti. Belirlenen süre sonunda işçinin isteğine göre sistemden çıkabileceğini ya da sistemde kalabileceğini ifade eden Şimşek, şöyle konuştu:

    "Biz, bu adımla işçilerimizin gelecekte sadece devletin emeklilik maaşına bağımlı kalmalarını ortadan kaldıracağız. Bu çok önemli bir konu. Çünkü devletin emeklilik sistemi, şu anda zaten büyük açıklar veriyor. Şu anda imkanların en iyi olduğu dönemdeyiz. Çünkü bütçede dengeyi sağladık. Geçen sene emeklilerimize muazzam ilave artışlar sunduk ama gelecek 10 yıllarda Türkiye'nin nüfusu yaşlanacak, yaşlı nüfusun getireceği çok ilave yükler var. Aktif-pasif dengesi daha da bozulacak. Bundan ötürü, bugünden, vatandaşlarımızın bir miktar da olsa, çok cüzi de olsa gelirinden bir miktarını kenara koyması, tasarruf etmesi kendi lehinedir. Devlet olarak biz bunu teşvik edeceğiz."

    "Türkiye'nin tasarruf imkanlarını artıracak"

    Ücretlerden yapılacak kesinti oranlarının ne olacağının sorulması üzerine de Şimşek, şunları kaydetti:

    "Bir rakam belirledik ama henüz EKK ve Bakanlar Kurulu'nda tartışılıp, nihai şekli verilmediği için rakama girmeyelim. İşin özü şu, iş değiştiren ve yeni işe giren işçi kardeşlerimizin tamamı bu sisteme otomatik girecek, belli bir süre, diyelim maksimum 6 ay kalacak. 6 aydan sonra tamamen gönüllülük esasına dayalı olacak. Devlet bir miktar katkıda bulunacak, bu sistem bu şekilde bir taraftan Türkiye'nin tasarruf imkanlarını artıracak ama daha önemlisi işçilerimizin gelecek için bugünden bir miktar yatırımla ilave maaş imkanına kavuşması söz konusu olacak."

    Bunun zorunlu tasarruflardan çok farklı olduğunun altını çizen Şimşek, kesilen paranın doğrudan doğruya işçinin bireysel emeklilik hesabına yatırılacağını belirtti.

    Şimşek, "Profesyonel bir şekilde yine özel sektör tarafından işçinin tercihleri çerçevesinde yönetilecek. İşin içinde devlet olmayacak, sadece katkıda bulunacak, işin denetimini yapacak" dedi.

    Trafik sigortası düzenlemesi

    Trafik sigortası düzenlemesine yönelik soruyu da yanıtlayan Şimşek, bu konuda attıkları adımın oldukça kapsamlı olduğunu vurguladı.

    Şimşek, "Düzenlemeyi gelişigüzel yapmadık. Sektörle ve toplumun bütün kesimleriyle tartışarak yaptık. Bizim edindiğimiz izlenim, sektör bu düzenlemelerle daha öngörülebilir bir yapıya kavuşacak, bu da prim indirimini beraberinde getirecek" diye konuştu.

    Hazine Müsteşarlığının birtakım yetkilerinin bulunduğunu belirten Şimşek, sektörün kendi kendini disipline etmesini ve doğru uygulamalarla, kamuoyu nezdinde olayları yönetmesini istediklerini söyledi.

    Şimşek, "Yoksa biz de devreye girebiliriz ama sektörle yaptığımız diyaloglar neticesinde bu hususların sorunları kökten çözeceği ve beraberinde prim düşüşü getireceği konusunda fikir birliği içindeyiz. Aykırı bir ses varsa bilemem" değerlendirmesinde bulundu.

    Taşeron işçiler ve asgari ücretliler

    Taşeron işçilerin kamuda istihdamı konusunda takvimin nasıl işleyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın konuyla ilgili kamuoyunu bilgilendirdiğini anımsattı.

    Uygulamanın çerçevesinin hemen hemen belli olduğunu dile getiren Şimşek, "Muhtemelen bu sene içinde, bir şekilde, gerekli düzenlemeler yapılır ve su süreç başlar diye düşünüyorum. Biz hükümet programımızda öngördüğümüz taahhüdün çok ötesine geçtik. Hayırlısı olsun" dedi.

    Hükümet olarak istihdamı artırmak istediklerini belirten Şimşek, bunun yanı sıra işçilerin haklarının garanti altına alınmasının da önemli bir konu olduğunu kaydetti.

    İşçi kesimi lehine bu zamana kadar çok sayıda düzenleme yaptıklarını dile getiren Şimşek, "Bizim kredibilitemiz ortada. Biz diyoruz ki 'Türkiye'de çalışma çağında olup da tam zamanlı çalışamayacak ciddi bir nüfus var. Gençler ve kadınlar. Bunların önünü açalım. Yarı zamanlı çalışmayı kolaylaştıralım' Bu, istihdamı, gelirleri, tasarrufları artıracak, ekonomi büyüyecek, herkes kazanacak" ifadelerini kullandı.

    Düzenlemenin şu anda Mecliste olduğunu hatırlatan Şimşek, düzenlemeye yönelik itirazları anlamakta zorluk çektiğini belirtti.

    "Kıdem tazminatının en yüksek olduğu ülkeyiz"

    Kıdem tazminatına dair de görüşlerini paylaşan Şimşek, özel sektörde çalışan işçilerin yüzde 90'ına yakınının kıdem tazminatlarını alamadıklarına dikkati çekti. Söz konusu işçilerin haklarının garanti altına alınmasının önemine işaret eden Şimşek, şunları kaydetti:

    "Yük olarak dünyada kıdem tazminatının en yüksek olduğu ülkeyiz. Bu da iş gücü piyasasını katı hale getiriyor. Bu işi bir fon bağlamında, işçi kardeşimizin hesabına yatıracak şekilde bir çalışmayı uzun süredir tartışıyoruz. Zamanı gelince kamuoyuyla paylaşırız ama burada amaç işçimizin kıdem tazminatını bir anlamda garanti altına almak.

    Çünkü işveren bir prim olarak onu bir hesaba yatıracak, yatırdıktan sonra nemalanacak ve işçi kardeşimiz iş değiştirmek istediği zaman, 'Ben tazminatı alır mıyım, almaz mıyım?' Onu düşünmeyecek. İşveren de sıkıntıya girdiği zaman, 'İşe yeni eleman alayım veya işten eleman çıkartayım' sorunuyla karşı karşıya olduğunda ne yapacak? Kıdem tazminatı bir engel olmayacak."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow