hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Gazeteciler, "Bırak işimi yapayım" diyerek yürüyecek

    Gazeteciler, Bırak işimi yapayım diyerek yürüyecek
    expand

    Gezi eylemleri sırasında polis şiddetinin hedefi olan, toplumun da yoğun eleştirisine maruz kalan gazeteciler sokağa çıkıyor. Gazeteciler Forumu olarak bir araya gelen gazeteciler, "Bırak işimi yapayım" diyerek, 12 Temmuz'da Galatasaray'dan Taksim'e yürüyecek.

    Gazeteciler Forumu'nun çağrısında, "Karşılaştığımız şiddet, baskı ve tehditleri; keyfi gözaltılar ve tutuklamaları; işten atmaları; sansür ve otosansürü protesto ediyoruz. Coplama! Hedef gösterme! Gözaltına alma! Tehdit etme! Sansürleme! İşten atma! Tutuklama! Bırak işimi yapayım!" denildi. Gazeteciler 12 Temmuz Cuma günü saat 19.30'da Galatasaray'dan Taksim Meydanı'na yürüyecek ve basın açıklaması yapacak.

    Gezi Parkı eylemleri sırasında Hatay'da 22 yaşındaki Abdullah Cömert başından bir cisim ile vurularak, Ankara'da 26 yaşındaki Ethem Sarısülük polis kurşunuyla başından vurularak, İstanbul'da 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş bir taksi tarafından ezilerek, Eskişehir'de 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz kim oldukları henüz tespit edilemeyen kişiler tarafından sopalarla başına vurularak öldürüldü. Komiser Mustaf Sarı ise Adana'da gösterilere müdahale sırasında köprüden düşerek yaşamını yitirdi. 5 kişinin yaşamını yitirdiği Gezi Parkı eylemleri sırasında çok sayıda gazeteci de polis şiddetinin hedefi haline geldi. Gaz bombası kapsülü ve plastik mermiyle yaralanan, coplanan çok sayıda gazeteci gözaltına alındı.

    Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın tespit edebildiği kadarıyla 6 Haziran'da yaşanan olaylarda 2 gazeteci gözaltına alındı.

    Gaz bombası ile vuruldular

    12 Haziran'da 1 gazetecinin, gaz bombası kapsülünün isabet etmesi sonucu parmağı kırıldı, bir başka gazeteci 10 metreden atılan plastik mermiyle karnından yaralandı, bir başka gazeteci yüzüne isabet eden gaz bombası ile ağır yaralanıp hastanelik oldu. Yine gazeteci Ahmet Şık aynı gün gaz bombası ile başından yaralandı, iki yabancı gazeteci göğüslerine aldıkları darbeler ile yaralandı.

    Darp edildi, yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı

    16 Haziran'da Kurtuluş'ta gazeteci Gökhan Biçici polis tarafından darp edilerek, yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Bu görüntüler olaya tanık olan halkta ve haberlerde izleyenlerde büyük infiale yol açtı. Aynı gün 3 gazeteci daha gözaltına alma işlemi yapmaksızın, polis tarafından alıkonuldu ve Taksim Karakolu'na götürüldükten sonra serbest bırakıldı. Bir foto muhabiri ise polis tarafından darp edildi ve çektiği fotoğraflar polis tarafından tehditle sildirildi. İki kadın gazeteci ise Kurtuluş'ta bir apartmanın girişine sokularak polisler tarafından uzun süre darp edildiler ve yaralandılar.

    Gazete, radyo ve haber ajansı basıldı

    18 Haziran'ta Atılım gazetesi, Etkin Haber Ajansı (ETHA) ve Özgür Radyo'ya polis baskını düzenlendi, iki gazeteci gözaltına alındı, iki gazeteci de haklarında bir gözaltı kararı bulunmamasına rağmen alıkonuldu ve evlerinde arama yapıldı. Evi aranan kadın gazeteciler, bu baskınlar sırasında "çıplak arama" işkencesine maruz kaldıklarını açıkladı.

    Gezi olayları sırasında bazı TV kanallarına ise RTÜK tarafından kesilen ağır para cezalarının, olayları yayınlamaları nedeniyle olduğu iddia edildi.

    Başbakan ile toplantıları sonrasında "akil insanlar"a soru yöneltmeye çalışan bir gazeteci ise Başbakanlık koruma polisleri tarafından darp edildi.

    Gazeteciler hedef gösterildi

    Gezi olayları sırasında yabancı basında çalışan gazetecilerin fotoğraflarının resmi haber ajansı tarafından yayınlanması hedef gösterme olarak algılandı ve meslek örgütlerinin tepkisine yol açtı. Ayrıca siyasetçilerin bazı gazetecileri hedef gösterir nitelikteki açıklamaları da tepki gördü.

    TGS'den Vali ve Emniyet Müdürü hakkında suç duyurusu

    24 Haziran'da TGS, gazetecilerin maruz kaldığı polis şiddeti nedeniyle İstanbul Valisi ve İstanbul Emniyet Müdürü başta olmak üzere sorumlular hakkında Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde bir basın açıklaması yaparak suç duyurusunda bulundu.

    13 gazeteci yaralandı

    7 Temmuz'da Gezi Parkı'nın İstanbul Valisi tarafından birkaç saatliğine törenle açılmasının ardından parka girmek isteyen halka yönelik polis müdahalesi sırasında da gazeteciler yine yoğun bir şekilde şiddetin hedefi oldu. Gazeteciler polis tarafından coplandı, gaz bombalarına ve plastik mermilere hedef oldu. Bir gazeteci geçici körlük yaşadı, bir diğeri gaz bombası ile çenesinden yaralandı, pek çoğu da plastik mermiyle hedef alındı, polis tarafından coplandı, tartaklandı. Polis müdahalesi sırasında 13 gazeteci yaralandı, iki gazeteci ise gözaltına alındı.

    TGC'den polis müdürü hakkında suç duyurusu

    Yaşanan olayların ardından Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) de 10 Temmuz'da İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar hakkında suç duyurusunda bulundu. Basına yansıyan görüntülerde de kendisine, "Biz gazeteciyiz. Neden üzerimize gaz bombası ve plastik mermi atılıyor?" diye soran gazetecilere, "Korunamıyorsanız burada işiniz ne" diyor ve işten attırmak ve gözaltına almakla tehdit ediyordu. TGC yöneticileri Dolar hakkında suç duyurusunda bulundu ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ı da Dolar ile ilgili işlem yapmaya çağırdı.

    27 Haziran'da da gazetecileri hedef alan polis şiddeti nedeniyle İstanbul Valisi Mutlu ile TGS İstanbul Şubesi ile birlikte görüşme yaptıklarını açıklayan TGC yönetiminden yapılan açıklamada şöyle denildi:

    "Gazetecilere yönelik şiddete başvuran polisler hakkında işlem yapılmasını istedik.Vali Mutlu, gazetecilere yönelik şiddetle ilgili başvuruların dikkate alınacağını söylerek  polis şiddetini kanıtlayan görüntü ve fotoğrafları istedi. Vali Mutlu’ya bu sözünü hatırlatıyor ve gazetecileri açıkca tehdit  eden Yunus Dolar hakkında gerekli işlemi yapmasını istiyoruz. Uygulanmayan yaptırımlar nedeniyle polislerin gazetecilere karşı hukuk dışı davranması önlenemiyor. Sonuçta polis şiddeti sınır tanımaz hale geliyor. Burada sorumluluk sadece polislerin değildir. Vali ve Emniyet Müdürü olmak üzere tüm amirler de bu olaylardan sorumludur. Hukuk devletinde polis şiddetine prim verilmemesinin yolu gerekli yaptırımların uygulanmasından geçer."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow