hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Faruk Duman'dan 2. deneme: "Tom Sawyer'in Kitap Okuduğu Kulübe"

    Faruk Dumandan 2. deneme: Tom Sawyerin Kitap Okuduğu Kulübe
    expand
    KAYNAKCnnturk.com

    Faruk Duman'ın "Adasız Deniz"den sonraki ikinci deneme kitabı "Tom Sawyer'ın Kitap Okuduğu Kulübe", yazarlar, kitaplar, güncel edebî tartışmalar arasında gezinen yazılardan oluşuyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Tom Sawyer'in Kitap Okuduğu Kulübe", Faruk Duman'ın çocukluk anılarından başlayıp hala editör olarak çalışmayı sürdürdüğü Can Yayınları'nın kurucusu Erdal Öz'le sohbetlerine, yalnızlık kavramının edebi çerçevede sorgulanmasından Tolkien ve Yaşar Kemal'i aynı başlıkta buluşturan değerlendirmelerine dek, son derece zengin bir sohbet sunuyor.

    Bu, bir yazarın kendi okuma macerasını anlattığı, içine hiç çekinmeden hayatını da kattığı, yazar-okur resmiyetinden sıyrılarak yazanla okuyanı iki sırdaş haline getiren, çok özel bir kitap.

    Faruk Duman kimdir?

    1974'te Ardahan'da doğdu.
    Ayşe Kulin yeni kitabını Afiş'e anlattı
    Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü'nden mezun oldu.

    "Av Dönüşleri"yle 2000 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı, "Keder Atlısı"yla 2004 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, "Adasız Deniz"le 2011 Memet Fuat Deneme Ödülü'nü, "İncir Tarihi"yle de 2011 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı.

    Can Yayınları'nda editör olarak çalışmaktadır.

    Faruk Duman'ın Can Yayınları'ndaki diğer kitapları:

    Seslerde Başka Sesler, 1997
    Av Dönüşleri, 1999
    Nar Kitabı, 2001
    Pîrî, 2003
    Keder Atlısı, 2004
    Kırk, 2006
    Sencer ile Yusufçuk, 2009
    Adasız Deniz, 2010
    İncir Tarihi, 2010
    Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur, 2012
    Baykuş Virane Sever, 2013
    Köpekler İçin Gece Müziği, 2014

    Kitaptan bir alıntı...

    "Demiryolu lojmanlarında otururduk. Ağaçlar içinde bir küçük mahalleydi burası. Dokuz taş ev vardı topu topu. Mahallenin çocukları olarak birlikte okula gider, birlikte saklambaç oynar, yaz gecelerini mahallenin ortasında bağdaş kurup birbirimize korku hikâyeleri anlatarak birlikte geçirirdik.

    Böyle gecelerde evlerimize girmek istemez, yaz tatilinin keyfini çıkarabilmek için elimizden geleni yapardık. Anlattığımız hikâyelere kendimizi öyle kaptırırdık ki, gece yarısına doğru akasya ağaçlarından kara gölgeler sarkardı.

    Bir köşede ak bir keçi peyda olur, hayvan yanımıza sokularak bir zaman sonra bizimle konuşmaya başlardı. Soluğumuzu tutarak dinlerdik onu. Bazen küçükler hafiften ağlamaya başlar, titreyerek bize sokulurdu.

    Onları anlatılanların yalnızca birer hikâye olduğuna inandırmak için akla karayı seçerdik. Hoş, keyfimizi kaçırırdı bu. Çünkü hikâye, üzerine titrenilesi bir şeydir; büyüsü hemen kaçıverir ve baştan alındığında asla aynı tadı vermez."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow