hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Halkıma beni yanlış empoze ettiniz"

    Halkıma beni yanlış empoze ettiniz
    expand

    Başlıktaki söz Hasan Mutlucan'a ait. Her fırsatta 'Ben sağ görüşlü değilim ki' dediyse de hep 'darbenin sesi' yaftasıyla anıldı. Önceki gün aramızdan ayrılan tok sesli türkücü kırgındı, öyle gitti...

    12 Eylül sabahını yaşayanlar, hep aynı cümleyi kurar: "Sabah Hasan Mutlucan'la uyandık."

    Mutlucan'ın tok sesiyle seslendirdiği kahramanlık türküleri, 12 Eylül'ün simgesi olmuştur.

    Bugün Kenan Evren dışındaki konsey üyelerini hatırlamayız ama 'darbe' dediğimizde Hasan Mutlucan gelir akla.

    Bütün darbelerde onun sesiyle uyandırıldığımıza ikna olmuşuzdur. Ne yaptığını, nerede yaşadığını bilmediğimiz Mutlucan, bizim için 'darbenin sesi'dir.

    Artık nerede olduğunu biliyoruz: Bu tok sesli türkücü, 28 Aralık'ta öldü. Alzheimer tedavisi görüyordu, ağırlaştı, kurtarılamadı. Kırgındı, öyle gitti.

    Mutlucan'a 'darbelerin sesi' dedik, onu öyle bildik. Oysa sadece 12 Eylül sabahı kullanıldı onun türküleri, tesadüfen. O güne dek 'kahramanlık türküleri'ni söyleyen başka biri olmadığı için.

    12 Eylül sabahı, radyodaki görevlinin eli kazara Ruhi Su albümüne gitseydi ve 'Sivastopol Marşı' çalsaydı ne olacaktı? O zaman Ruhi Su için mi kullanacaktık 'darbelerin sesi' yaftasını?

    Denklem bu kadar basit: Mutlucan'ın talihsizliği, 'Kahramanlık Türküleri' adlı albümünü 1974'te çıkartmış olmak; Kıbrıs 'barış' harekâtının hemen öncesinde.

    TRT'nin onu keşfetmesi, harekât boyu türkülerini yayımlaması bundan. 12 Eylül sabahı ellerin onun plağına gitmesi de... Bu, Mutlucan'ın yıllar yılı 'sağcı' bilinmesinin müsebbibi. Oysa her fırsatta 'solcu' olduğunu anlatmaya çalıştı, söylentilerin onu yıprattığını dile getirdi. Roll'un Kasım 2006'da 10. yaşını kutladığı 112. sayısına bağlanalım, Mutlucan'ın isyanına kulak verelim:

    "Hep çaldılar bu türküleri o günlerde. Ben o adamı da (Kenan Evren) hiç sevmedim. Zararı oldu bize. Dincileri de o getirdi (...) Halbuki ben sağ görüşlü değilim ki. Kahramanlık türkülerini söyledim diye faşist mi oldum? 'TRT diye bir kurumu tanımıyorum' diye beyanatlarda bulundum. 'Halkıma beni yanlış empoze ettiniz' dedim. Kapanın elinde kalıyorsun, bu memleket böyle işte."

    Hasan Mutlucan, Karşıyakalı. Ege türkülerini bu yüzden bu kadar 'duyarak' söylüyor. 13 yaşında babası Rizeli Hüseyin Kaptan'ın ölümü üzerine annesiyle taşındığı İstanbul'da 'sanat hayatı'na atılmış: Ortaokuldayken dekoratör 'muavini' olarak tiyatroya girmiş, orada kalmış.

    'Keşfedilmesi' de tesadüfle: Bir çocuk oyununda oynayan Mümtaz Ener'in rahatsızlanması üzerine ilk kez sahneye çıkmış, Necdet Mahfi Ayral'ın el vermesi ve Muhsin Ertuğrul'un desteklemesiyle orada kalmış.

    Muhlis Sabahattin'in operet kumpanyasıyla memleketi dolaşmış, İstanbul Belediye Konservatuvarı'nda Münir Nurettin Selçuk'un öğrencisi olmuş. Radyoya girmiş, Sadi Yaver Ataman'dan feyz alarak türkülere meyletmiş. Sonrası, birbiri ardına yayımlanan albümler, radyo emisyonları, konserler...

    Aşk türküleri de söylerdi

    Son albümü, 2006'da EMI'ın bastığı 'Anadolu'dan Türküler'. On beş yıllık bir kayıt: Bir şirket için yapılmış, beğenilmeyince elde kalmış, yıllar sonra ortaya çıkmış.

    'Kahramanlık Türküleri' dahil pek çok albümüne artık ulaşılamıyor. Kendisini 'darbenin sesi' olarak yaftaladığımız, ona kulaklarımızı tıkadığımız için albümleri satmıyor, basılamıyor.

    Sesini duyduğumuz son albüm torunları Alaz ve Ekin Pesen tarafından kurulan Dalga'nın albümü 'Denizim Olsun'. 'Kabak'ı torunlarıyla seslendiriyor.

    Türkünün seçilme nedeni şöyle açıklanmış: "Peki Hasan Mutlucan'dan dinlemeye alışık olduğumuz onca kahramanlık türküsü dururken neden bir aşk türküsü? Hem Hasan Mutlucan'ın kahramanlık türküleri dışında da türküler söylediğini göstermek hem de albümdeki diğer parçalarla 'aşk' teması aracılığıyla bir bağ kurmak için. Bugün 85 yaşındaki Hasan Mutlucan'ın torunları için yıllar sonra stüdyoya girip sesinden hiçbir şey kaybetmediğini göstermesi bu yorumu çok daha anlamlı kılıyor."

    Hasan Mutlucan öldü. Ölümü, 'darbenin sesi', 'militarizmin sesi' gibi başlıklarla duyuruldu. Hayatı boyunca rahatsız olduğu şey, öldüğü gün de peşindeydi. Bize düşen, onu türküleriyle anmak. Sadece kahramanlık türkülerini değil, Ege türkülerini ve diğerlerini de hakkını vererek söylediğini bilmek.

    Bu şahane tok sesli türkücü, Ruhi Su ekolünün de son temsilcilerindendi. Onun izinden gitmedi, aynı dönemde ona yoldaş oldu. Türküleri hep kulaklarımızda kalacak; Hasan Mutlucan, yanağındaki beni, gülüşü ve kırgınlığıyla hatırlanacak.

    Kaynak: Murat Meriç / Radikal
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow