hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    'Nefesim' ruha işliyor

    Nefesim ruha işliyor
    expand

    İstanbul'un müzik nabzı İstiklal Caddesi'nde atar. Her kesimden insanın akın ettiği bu 'sanat yolu'nda bir müzik marketten değişik bir melodi çalınır kulağınıza, 'eh iyi' der geçersiniz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aynı melodi yankılar halinde ikinci ve üçüncü mağazadan da yükselince anlarsınız ki, bu albümde bir iş var. Hem de iyi iş!

     

    Özellikle bilinçli müzikseverlerin ve turistlerin rağbet ettiği 'Nefesim' genç klarnet sanatçısı Serkan Çağrı’nın ilk albümü. Enstrümantal bir çalışma ve dinledikçe bağımlılık yaratan cinsten.

    Dokuz yaşından bu yana müzikle uğraşan 29 yaşındaki Serkan Çağrı, albümünü, yaşamını ve klarnetin 'Türkleşmesini' cnnturk.com'a anlattı.

     

    Önce hikayenin en başına gidelim. Nerede doğdunuz?

     

    Serkan Çağrı: "Selanikli bir ailenin torunu olarak Keşan`da dünyaya geldim. Sülalem zurna yapımcılığı ile uğraşıyormuş. Yedi yaşında klarnet enstrümanıyla tanıştım."

     

    "Benim ilk oyuncağım klarnetti. Klarnetle oynarken ses çıkması beni mutlu ediyordu. Çok içedönüktüm. Duygularımı kendi başıma yaşıyordum. Babam benim klarnet icra etmeme çok karşı çıktı."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     

     

    Neden karşı çıktı?

    Serkan Çağrı: "Bunlar genel düşünce yapısından kaynaklanıyor, düşünün ki enstrümanistsiniz, işinizi ciddi bir şekilde yapıyorsunuz. Kız istemeye gittiğinizde bile 'çalgıcı' kelimesi ile karşılaşıyorsunuz."

     

    "Müzisyen çalgıcıdır zaten ama toplumun algılamasına göre çok kötü bir işi gibi görünüyor. Oysa ki müzisyenlik çok zor, uzun yıllar isteyen bir iş. Evde annem “baban geliyor “ diye beni uyardı mı klarneti hemen kaldırırdık ortadan."

     

    "Babam en sonunda 'seninle mücadele edemeyeceğimi anladım. Bu işi yapacaksan, git adam gibi konservatuarda yap’ dedi.”

     

    Babanızın sözünü dinlediniz bir anlamda...

    Serkan Çağrı: "Evet, 1998 yılında Ege Üniversitesi’nden İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı’na geçiş yaparak eğitimimi burada tamamladım."

     

    "Yaklaşık bir yıldır aynı okulda klarnet eğitmeni, öğretim görevlisiyim. Bunun yanında da Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Türk Müziği alanında yüksek lisansıma devam ediyorum.”

     

    Albüm fikri nasıl gelişti?

     

    Serkan Çağrı: “Yaşım genç olabilir. 29 yaşındayım ama müzikal müzik yaşantım çok erken yaşlarda başladığı için aşağı yukarı 20 senelik bir geçmişim var müzik içinde. Geçmişe dayalı bir alaylı tarafım var."

     

    "Çok açık söyleyeyim, düğün salonlarında, halk oyunu ekiplerinin yarışmalarında çalışmalarım oldu. Bunlar benim için çok önemli deneyimler, çünkü bugün yaptığım icrayı bunlara borçluyum."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     

    "Bu tecrübeler müzik yaşantımda bana büyük olgunluk kazandırdı. Bu altyapının oluşması gerekiyordu. Bardak taşması diyebiliriz buna."

     

    "Bunu insanlarla paylaşmak üzere hiçbir kaygı duymadan –zaten enstrümantal müzik kaygı içermez, sadece herkesin kendi içinde yolculuk yapmasını sağlar- kendi gönlümden geleni karşı gönüllere iletmek istedim."

     

    'Nefesim' bir ay önce çıktı değil mi?

     

    Serkan Çağrı: "Evet, yaklaşık bir ay oldu. Özellikle müzik çevrelerindeki öğrencilerimin ve yakın çevremdeki dostlarımın benim müzik ruhumu tanıdıklarını ifade eden sözler duyuyorum."

     

    "Herkesin bir yalnızlığı, bir hayali vardır. Ben bu hayallerimi, bu yalnızlığımı, içedönük duygularımı klarnetimle aktardığıma inanıyorum.”

     

    Enstrümantal albümlerde bir fikir bütünlüğü yoğundur. 'Nefesim'i oluştururken neler geçti aklınızdan?

     

    Serkan Çağrı: “Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar klarnetimle bir yolculuk düşündüm. Albümüm Ege, Trakya, Rumeli türkülerini, Azeri, Grek, Makedon eserlerini ve kendi bestelerimi barındırıyor."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     

    "Dinleyiciye farklı bir 'sound' sunmak adına kimi yerde senfonik uyarlama, gerektiği yerlerde vokal kullanıldı. Klarnet insan sesine en yakın müzik aleti olduğu için 'Nefes Nefese' isimli bestemde çok değerli ses virtüözü Yıldız İbrahimova ile çalıştım."

     

    "Makedonya’da yaşayan Türklerin geleneksel müziği, içinde Nevruz neşesini anlatan 'Şut’ka Ora' adlı bir parça var. O coşkuyu yaşatmak yolunda Kardeş Türküler’den Feryal Öney ve Fehmiye Çelik parçanın vokallerini üstlendi."

    "Açık söyleyeyim albümümün bir amacı var. Klarnet masa başlarının aranan sazı olarak zihinlere kazınmaya başladı. Oysa klarnet belli bir toplumun, belli bir kesimin sadece eğlenceli yönünü değil sevgiyi, barışı, kardeşliği her türlü duyguyu yansıtabilen ortak bir aracı."

     

    "Ben bu felsefeden hareketle klarnete atfedilen hoş olmayan yönleri bir tarafa attım, klarnetin o zengin yapısını, değişik kültürlerdeki icra kabiliyetini sergilemeye çalıştım.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     

     

    Arşivlik bir albüm hazırlamışsınız...

     

    Serkan Çağrı

    : “Bazı albümler vardır ki beş yıl sonra çıkarıp dinlediğinizde sanatçıyı ‘yeni albümü ne zaman çıkacak’ diye sorgulamazsınız. Kolay tüketilen bir eser ortaya çıkarmak istemedim.”

     

    Yakınlarda konserleriniz olacak mı?

    Serkan Çağrı: “24 mayıs salı akşamı İstanbul Babylon’da 'Nefesim' albümü için bir tanıtım gecemiz, konserimiz olacak. Binlerce kez sahne aldım ama bu farklı bir heyecan. İlk defa kendim için sahneye çıkıyorum. Temmuz ayında ise Kardeş Türküler’le birlikte İspanya turumuz var.”

     

    Müzikal anlamda kimlerle çalışıyorsunuz?

    Serkan Çağrı: “Kardeş Türküler topluluğuyla yardımlaşıyoruz, çoğu zaman sahneyi birlikte paylaşıyoruz. Yakında yeni albümleri çıkacak, bu son çalışmalarında kendilerine yapmış olduğum bir aranjman var."


    "Bu çalışmaların dışında, Göksel Baktagir, İstanbul Sazendeleri gibi değerli müzisyenlerle ikili dinletiler şeklinde ya da konuk sanatçı olarak katıldığım çalışmalar var.”

     

     

    Ya dizi müzikleri?

     

    Serkan Çağrı: “İncesaz’dan Cengiz Onural ile birlikte çalışmalar sürüyor. Kulaklarınızda pek çok dizinin müziği vardır, söyleyince hatırlarsınız ama adlarını ben hatırlamıyorum."

     

    "Televizyon dizilerini pek seyretmediğim için pek çoğunun adını bilmiyorum, arkadaşlar seyrederken telefonu açıp ‘bak bu senin çalıştığın dizi’ diyorlar, ben de öğreniyorum."

    "Aklıma gelenler arasında TV dizilerden 2Çınaraltı', 'Kurşun Yarası', 'Seher Vakti', 'Cennet Mahallesi'. TRT’de yayınlanan 'Zeytin Dalı', sinema filmlerinden 'Şelale' aklıma geliyor şu anda.”

    Festival ve konserlerin demirbaş isimleri arasındasınız. Hangi uluslararası festivallere katıldınız?

     

    Serkan Çağrı: “Özellikle yurtdışı konserleri 1995’ten beri devam ediyor. Mercan Dede & Secret Tribe grubu ile konserler verdik. Bu ikili bir proje. Montreux Caz Festivali, Jazz a Vienne, Moers Festivali, Skopje Festivali gibi önemli caz festivallerine katıldık."

     

    "Yine Grup Laçin ile çok sayıda ülkeyi dolaştım. Yapılan konserin niteliği, içeriği benim için çok önemli, müzikal anlayışım ile bütünleşmesi gerekiyor. Bir yerde bir konser veriyorsak bunun bir içeriği olmalı, bu müzisyenlerin misyonerliğidir bence.”

     

    Yurtdışında Türk müziğine ve klarnetin Türk usulü kullanımına nasıl yaklaşılıyor?

     

    Serkan Çağrı: “Yurtdışında insanlar dünya müziğini çok sevgi ve merakla takip ediyorlar. Müzik anlatımının içinde, o gizemde ruh derinliklerine inip karşı kültürün o renkliliğini, mozaiğini insanlar müzik aracılığı ile edinmiş oluyorlar."

     

    "Dünyada klarnetin bu icra tarzı pek çok müzik adamı tarafından hayranlıkla dinleniyor. Klarneti klasik müzik içinde, caz motifleri içinde duyduğumuzda bir tınısı var batılı zihinlerde kazınmış. Bunun için klarnetin Türk müziğindeki yorumunu duyan gerek halk ya da müzik adamları hemen bu konuda birkaç soru soruyorlar."

     

    "Örneğin Yarkın Ensemble ile birlikte yaptığımız Kervansaray adında bir projemiz vardı. 15 gün boyunca Hollanda’nın çeşitli merkezlerinde kervanın geçtiği yollardaki kültür mozaiğini sergiledik. Salonlar tıklım tıklım doluydu. Hatta bir konsere gelip 200 kilometre uzaktaki bir ikinci konsere daha gelen yabancıları tanıdım."

     

    "Biz Türk müziğinde sol klarnet adını verdiğimiz bir klarnet kullanıyoruz. Türkiye ve Balkanlar haricinde dünyanın hiçbir yerinde sol klarnet kullanılmaz. Sol klarneti kullanmamızın nedeni Türk müziğinde kullanılan genel akord sistemine uyarlanmış, ölçüleri buna göre yapılmıştır. Yapımcı firmaların kataloglarında da artık bu enstrüman 'Turkish Clarinet' olarak geçiyor.”

     

    Klarnet Avrupa’dan Türkiye’ye nasıl geldi?

     

    Serkan Çağrı: “Klarnetin bilinen atası 'şalimo' dediğimiz enstrüman. Günümüzdeki halini 1800’lü yılların başında almış. Klarnet, Türkiye’ye 1826 sıralarında Donizetti Paşa tarafından Fransa’dan bir hocayla birlikte getirtiliyor."

     

    "Müzika-ı Hümayun dediğimiz o günün saray bandosuna klarnet dahil edildi. 1900’lerin başında Klarnet-i İbrahim Efendi adlı bir zat tarafından Türk Musikisi’ne ilk kez uyarlandı."

     

    "Klarnetin Müzika-ı Hümayun’daki ilk icracıları Mehmet Ali Bey, Zati Bey, Orhan Veli Kanık’ın oğlu Veli Kanık oluyor. Ve ardından gelen önemli klarnet icracıları yetişti. Bunlardan en meşhuru 'Şimdi Uzaklardasın' gibi unutulmaz bestelerinden de tanıdığımız Şükrü Tunar."

     

    "Şükrü Tunar, zamanında klarnet en şaşaalı, en üsluplu ve en güzel dönemini yaşadı diyebiliriz, ama sonra klarnet oyun havalarıyla, sadece Roman müziğinde kullanılan bir enstrüman olarak eğlence sektörü ile birlikte anılır oldu.”

    Klarnet, Türk müziğinde nasıl bir yer edindi kendine?

     

    Serkan Çağrı: “Bir türkü 70-75 yıl içinde anonimleşiyor. Klarnet 100 yıldır Türk Müziği içinde olduğuna göre müziğimiz içinde anonimleşti demektir. Türk kültürünün parçası olan ut, kanun, kemençe gibi geleneksel sazların içinde yerini aldı."

     

    "Gerçi henüz hak ettiği yeri almadı ama alacak. Bu savaşı devam ettiriyoruz. Bize ait olan bir tarzı oluşmuş ve bunu korumamız gerektiğine inanıyorum.”

    "Bununla ilgili Türk Müziği`ndeki icra tekniklerini kapsayan bir kitap hazırlıyorum. Bizdeki klarnetin icra tekniklerinin kaydını bir şekilde yapmak gerekiyor. Şimdiye dek hep geleneksel yapı içinde usta-çırak ilişkisine dayanan bir eğitim gerçekleşmiş. Yazılı olmadığı için birgün bunu yitirebiliriz.”

     

    Alaylı ama akademisyen biri olarak öğrencilerinizin farklı soru ve idealleri ile karşılaşıyor musunuz?

     

    Serkan Çağrı: “Dersimdeki öğrencilerim tabii ki çok fazla şey istiyorlar. Geçmiş zamana kıyasla şimdiki öğrenciler çok daha bilinçli ve şanslılar diyebilirim. Ben küçükken yaşadığım yerden okuduğum okula o zamanki yolun durumuna göre dört saatte gelebiliyordum. Bir saat ders alıp dönüyordum."

     

    "Benim altı öğrencim var. Derslerimizi bire bir yaptığımız için yeterli bir sayı bu. Kendi deneyimlerimi sohbetlerimizde sürekli aktarıyorum zaten. Genç olmam çok etkili bu anlamda, öğrencilerimle rahatlıkla diyalog kurabiliyorum."

     

    "Özünde biz sadece yol açıyoruz, yolun yönünü, nasıl olduğunu tarif ediyoruz. Ben yeni nesil müzisyenlerin çok başarılı olacaklarına inanıyorum."

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow