hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Fetih 1453" gerileyen Avrupa'nın hikayesi mi?

    Fetih 1453 gerileyen Avrupanın hikayesi mi
    expand

    Financial Times gazetesinde yayınlanan bir makalede, "Fetih 1453" filminin gişe rekorları kırması değerlendirildi. Filmin bir kılıç ve mızrak gösterisi olduğu belirtilip, "Ama aynı zamanda gerileyen Avrupa'nın mecazi bir hikayesi mi?" diye soruldu.

    "Osmanlı'nın geçmişinden alınacak derse kulak asılmıyor" başlıklı makale, misafir köşe yazarı Andrew Finkel imzasını taşıyor.

    Yazıda, Fetih filminin Türkiye'nin batılı müttefiklerinin kuyruğuna tutunma çabalarına artık ihtiyacı kalmadığı yolunda gittikçe artan haleti ruhiyeyi yakaladığı ifade ediliyor.

    Yazara göre, Türkiye "şanlı geçmişinden de destek alarak, kendi istimiyle hızla ilerliyor."

    Fetih filminin Türkiye'nin bu çıkış haleti ruhiyesinin bir yansıması olduğunu vurgulayan yazar, "Sinema salonunun merkezinde ise elinde mecazi patlamış mısır tutan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu oturuyor. O bilgece anlatım tarzı olan ufak tefek bir adam ve acımasız sertlikteki Türk siyasetinde orduları sefereber etmek için alışılmadık bir sima" ifadesini kullanıyor.

    Yazıda Davutoğlu'nun kendisini Osmanlı geçmişiyle özdeşleştiren ilk Türk politikacı olmadığı da belirtiliyor.

    Hatta 1980 darbesinden sonra yönetime geçen askerlerin bile o zaman adına "Türk-İslam sentezi" adı verilen aşırı sağ ve sol ideolojileri birbirine karıştırarak ulusal bir kimlik aşılamaya çalıştığını hatırlatan yazar, "Ama günümüzün dışişleri bakanı Türkiye'nin bölgesinde etnik ve mezhep sürtüşmeleriyle bölünmüş halde olan bir yeni Osmanlıları diriltmeyi amaçladığını itiraf etmeye yanaşmıyor" diye yazdı.

    Davutoğlu'nun, "Yeni bir Ortadoğu doğmak üzere. Biz de bu yeni Ortadoğu'nun sahibi, öncüsü ve hizmetçisi olacağız" şeklindeki sözlerini hatırlatan yazar, Profesör Davutoğlu'nun öğretmeyi en çok isteyeceği tarih dersinin ise vatadaşlarının kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacak dersler olduğunu, ancak bunun her zaman kolayca verilen bir mesaj olmadığı değerlendirmesini yapıyor.

    Bu duruma üzücü bir örnek olarak Londra'daki Victoria ve Albert Müzesi'nin Osmanlı İmparatorluğu hakkında ses getirecek bir sergi düzenleyerek adeta Türkiye'nin halkla ilişkilerini yapması için gösterdiği gayretlere işaret eden yazar, bu planların şimdilik askıya alındığını belirtiyor.

    Bunun nedeninin ise Türk Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bu müzede sergilenen Eros'un başının Türkiye'ye iade edilmesini talep etmesi olduğunu belirten yazar, müzenin ise tarihi eserin meşru olarak ellerinde bulunduğunu ama arzu edilirse uzun vadeli olarak ödünç verebileceği şeklinde bir yanıt verdiği hatırtlatıyor.

    Buna misillemede bulunan bakanlığın büyük bir sergi için işbirliği yapmayı reddettiğini belirten yazar, "Burada tehlikeli olan şey dünya sahnesinde daha büyük bir rol oynamak için gösterilen gayretler Türkiye'yi daha içe dönük bir ülke haline getirmesidir" diye yazdı.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow