hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Senaryoyu ağlayarak okudum"

    Senaryoyu ağlayarak okudum
    expand

    Yönetmenliğini İsmail Güneş'in, yapımcılığını Baran Seyhan'ın yaptığı ve başrollerini Hakan Karahan, Yeşim Ceren Bozoğlu, Elifcan Ongurlar'ın paylaştığı "Ateşin Düştüğü Yer" filminin Oscar öncesi boy gösterdiği Hollywood'da gala gecesi gercekleşti.

    Hollywood bulvarında tarihi Mısır Sineması'nda gerçekleşen galaya, Hollywood ve Oscar'da önemli pay sahibi olan film eleştirmenleri, yapımcılar, Los Angeles Türkiye Başkonsolosu Aydın Topcular ve birçok işadamı katıldı.

    Galada CNN TÜRK Los Angeles Temsilcisi Barbaros Tapan'ın sorularını filmin yönetmeni İsmail Güneş, filmin yapımcısı Baran Seyhan ve başrol oyuncularından Yeşim Ceren Bozoğlu yanıtladı.

    2003 yılında işlenmiş bir töre cinayetinin konusunun işlendiği hikaye sizce Oscar Jürisinin ilgisini çekecek mi?

    İsmail Güneş:

    Filim Kanada'da büyük bir ilgi gördü ve Montreal Film Festivali'nde iki ödül birden aldı. Amerika ve Kanada aynı coğrafyada oldukları için ben filmin burada da ilgi göreceğine inanıyorum. Burada önemli olan Oscar komitesine ulaşabilmek. Yaklaşik 400'e yakın bir üye 70 tane film içinden 4 yada 5 tanesi icin karar veriyor, çoğu filmler seyredilmiyor bile.

    Burada hassas olan, küçük hikayesi olan ve tanıtımlarını iyi yapabilen filmlerin öne çıkışı oluyor genellikle. Ümit ediyoruz ki eğer Oscar Jürisi bizim filmi seyrederse etkileneceklerine inanıyorum.

    Aynı filmi Amerika´da çekseydiniz sizce buradaki olan imkanlara göre filmde neler değişirdi?

    İsmail Güneş:

    Bence Amerika ve Türkiye arasında artık teknolojik olarak çok bir fark yok. Burada olan imkanları ya satın alabiliyor ya da kiralayabiliyoruz. Buradaki fark, filmler yapılırken kullanılan bütçeler. Eğer aynı filmi Türkiye'de 1 milyon dolara çekiyorsanız burada bu para 10 milyon dolar olacaktır. Tabiki eğer bütçemiz daha uygun olsaydı filmin bazı sahnelerinde daha da detaycı olabilirdik. Ama bu söylediğim tamamen ekonomik durumlarla ilgili.

    Montreal'de büyük jüri ve Fipresci Ödülü alan filminiz Antalya Filim Festivali Altın Portakal'da aday bile olamadı. Bu konu ile ilgili düşünceleriniz neler?

    İsmail Güneş:

    Bu sene kadına şiddet konseptini taşıyan Altın Portakal'da ne yazıkki bizim bu konuyu işleyen filmimiz değer bulmadı. Ama bizim bundan bir politika yapmamız bize yakışan bir durum yaratmaz. Ben buna en iyi cevabı sinema tarihi zaman içerisinde değerlendirecektir diyerek vermek istiyorum. Montreal'daki film festivaline bizim filmimiz dışında 12 tane daha Türkiye'den film katıldı ama ne yazıkki ilk turda hepsi elendi.

    Sizin kendinize has bir filmcilik anlayışınız var. Hollywood'dan beğendiğiniz, kendinize yakın gördüğünüz hangi yönetmenler var?

    İsmail Güneş:

    Beğendiğim ve seyretmekten keyif aldığım Coen Kardeşler var. Onların hikayelerini, işleyiş tarzlarını kendi filmlerime yakın buluyorum. Ayrıca David Lynch, Scorsese, Oliver Stone beğendiğim yönetmenler.

    Yabancı filmlerin Oscar'da yaptıkları seçim öncesi PR çalışmaları çok önemli. Siz filmin yapımcısı olarak bu konuda nasıl bir yol izlediniz? Devlet gereken desteği size sağladı mı?

    Baran Seyhan:

    Biz de diğer ülkelerin tanıtım kampanyalarının yanı sıra cok iyi bir tanıtım süresinden geçtik ve hala devam ediyor. Hollywood'da önemli işlere imza atmış çok iyi
    bir PR şirketi ile çalışıyoruz. Filmin tanıtımı icin önemli bir yeri olan ve Hollywood'un tarihi değeri yüksek Mısır sinemasındaki galasına Hollywood'da önde gelen film yapımcılarını, eleştirmenleri davet ettik. Ayrıca devletimiz tarafından da filmin ülke tanıtımına olan değeri çok iyi anlaşıldı ve tam destek verildi. Ben ümit ediyorum ki biz olmasak bile yakın bir gelecekte Türk filmleri yabancı filmler dalında Oscar'da boy gösterecek.

    Ateşin Düştüğü Yer filminde evladının ölüme giden yoluna seyirci kalan ve bir nevi cinayete tanıklık eden bir anne rolünü oynarken nasıl bir süreçten geçtiniz ?

    Yeşim Ceren Bozoğlu:

    Rolüme hazırlanırken, karnında 9 aylık bir bebeğe hamile olan ve yine canından çok sevdiği büyük kızını töreler gereği ölüme giden yolda yalnız bırakan bir anneyi
    oynamak çok zor oldu.Hayatımda şimdiye kadar bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum. Yönetmenimiz İsmail Güneş, en zor sahnelerde bile gözyaşlarımı tutmamı söylüyordu. Hal böyle olunca duygu yüklemesi yaptığınız anlarda gözyaşım akmasın diye göz kaslarımı sıktığım ve bu yüzden sette zaman zaman sinir krizleri geçirdiğim de oldu. Ama şimdi ortaya gerçek 2003 yılında bir töre cinayetine kurban giden ve onun anısını yaşattığımız bir eser çıktı ve o eser Oscar'da onun için yarışıyor.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow