hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Başak Gümülcinelioğlu, 'Bir Derdim Var' hakkında konuştu

    Başak Gümülcinelioğlu, Bir Derdim Var hakkında konuştu
    expand

    Başak Gümülcinelioğlu, Kanal D’nin iddialı dizisi “Bir Derdim Var”da mesleğine âşık bir sosyal hizmetler uzmanını canlandırıyor. Ünlü oyuncuyla hayat verdiği ‘Sibel’ karakterini ve hakkında merak edilenleri konuştuk.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ◊ Dizi ilk bölümüyle izleyicilerin dikkatini çekmeyi başardı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

    - Çok teşekkür ederim, ederiz. Bu projenin şifalı olduğuna inandım ben, ilk günden beri. O yüzden yalnızca profesyonel anlamda ekibim için değil, aynı zamanda izleyicimiz için de çok gönülden bir yerden tabiri caizse faydalı olduğunu hissediyorum. Çünkü izleyen herkesin içinde kendini, çocukluğunu, çocuğunu, derdini ve şifasını bulacağı bir tarafı var.

    ◊ Sizi bu projeye çeken ne oldu?

    - Dedim ya; şifalı! (Gülüyor) Ben bu yaz Hollywood’da uzun uğraşlar sonucu kabul aldığım bir oyunculuk eğitiminden yeni dönmüştüm. Orada kazandığım ‘kariyer ve işletimi’ ile alakalı bir vizyon sonucu ince eleyip sık dokumaya karar verdiğim bir dönemdeydim. Bu proje bana geldiği gün, yine ezberimi bozdu. Okudum, içim titredi, gözlerim doldu. Menajerimi aradım, “Sibel’i çok sevdim, onu anlatmak istiyorum. Görüşebiliriz” dedim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ◊ Şimdiye kadar olan bölümlerde sizi en çok hangi sahne etkiledi?

    - Açıkçası ben bir sefer okurken, bir sefer oynarken, bir sefer de izlerken ağlıyorum. (Gülüyor) Benim gönlüme dokunan sahneleri çok bizim işin. Benim hayattaki yumuşak karnım çocuklar, o yüzden çok etkileniyorum. Ama Sibel’in Kuzey’in götürülüşüne karşı elinden bir şey gelmemesi, kendi sahnelerimden izlerken de boğazımı düğümleyen anlardan biri oldu. İkinci bölümün hikâyesinde hüngür hüngür ağladığım bir sahne var. Üçüncü bölümde bir çocuk oyuncumuz var ki dillere destan. Hepimizi mahvetti, hikâyesini anlatış şekli muazzam.

    ◊ Sizin ergenlik döneminiz dizideki gençler kadar sancılı geçti mi?

    - Bana sorarsanız şefkat ve sevgiyle yetiştirilmiş şanslı bir çocuktum ve çok sıkıntılı ve sancılı geçmedi derim. Ama insan galiba kendi evrelerini unutuyor. İlk bölümü izledikten sonra, annemle konuştuk. “Senin ergenliğinde o kadar çok korktum, doğru davranmak için o kadar çabaladım ki, yanlış yapmamak, sana en iyi şekilde destek olmak, yanında olabilmek adına sürekli profesyonel destek aldım. Ah iyi ki geçti o zamanlar çok şükür!” dedi. Belli ki ergenliğim düşündüğüm kadar sancısız geçmemiş. (Gülüyor)

     

    ◊ Dizide canlandırdığınız Sibel nasıl biri?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Sibel bir sosyal hizmet uzmanı. Aynı zamanda ailesi tarafından terk edilmiş ama sevdiklerini asla terk etmeyen bir yetim.

    ◊ Karakterinize hazırlanmadan önce ön hazırlık yaptınız mı?

    - Ben şu an İstanbul Üniversitesi’nde Çocuk Gelişimi okuyorum. Aslında benim konum, ilgi alanım, hayattaki merakım diyebiliriz bu konulara. Bu hikâyenin bana denk gelişi bile hiç tesadüfi değildi bence. Aynı zamanda uzun yıllardır Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı birkaç dernekte aktif olarak gönüllülük esasıyla çocuklar için çalışıyorum. Ama bir sosyal hizmet uzmanı canlandırmak için, işin o tarafını öğrenmem, SİR dediğimiz sosyal inceleme raporlarını incelemem, tamamen mesleği kendi özelinde ele almam gerekti tabii. Her gün de yeni şeyler öğreniyorum. Çok güzel yorumlar aldım ilk bölümde, şükür.

    ◊ Sosyal medyayla aranız nasıl?

    - Sosyal medyamı aktif olarak kullanıyorum. Şöyle bir bakış açısı geliştirdim yıllar içinde; çok yoğun olarak hayatta bir çabası olan, kendi hayatı ve gelişimine odaklanmış, hayatı kendisine ait yaşayabilen, zarif, güzel kalpli insanların, başkalarının hayatıyla alakalı sözler söyleyecek vakitleri olmadığını gördüm. Aynı zamanda bir yorum yapacaklarsa da bunu kırmadan dökmeden ve dolayısıyla güzel cümlelerle ifade ettiklerini fark ettim. Bu olumlu ya da olumsuz herhangi bir eleştiri için geçerli. Üslup ve söylemin üzerine düşünülmüş olması, yani söylenenin içinin dolu olması o yorumu kale almamda büyük rol oynuyor. Bunlardan noksansa okumadan geçiyorum. Negatif, içi boş, linç etme bilinciyle yapılmış ya da üslupsuz herhangi bir yorumun ve kimsenin benim gerçeğimde yeri yok.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ◊ Son olarak “Bir Derdim Var” izleyicilerine neler söylemek istersiniz?

    - Biz bir hikâye yaşatıyoruz, bugün ya da bir gün derdi olmuş olan hepimize... Umarım kendinizi bulduğunuz, içinize dokunan, size de bize geldiği gibi iyi gelen bir hikâye olur.

     

    ◊ Gelecekle ilgili nasıl hayaller kuruyorsunuz? “Mutlaka yapmak isterim” dediğiniz bir şeyler var mı?

    - Hayatın hayallerimin ötesinde yaşandığını anladığım bir süreçten geçiyorum. Ama eğer bir umudum var mı diye sorarsanız, o kadar çok ki... Sürdürülebilir ve çok saygın kariyeri olan iyi bir oyuncu olmak, bunu dünya çapında yapabilmek, ailemi ve onlara olan zamanımı hep şefkatle, saygıyla ve kaliteli geçirmek, onlara ve kendime hak ettiğimiz zamanı ayırabilmek, anne olmak ve iyi bir anne olmak, iyi bir evlat ve eş olmaya devam edebilmek (Hali hazırda fena değilim bence!) müzik alanında kendi şarkılarımı ve programımı geliştirebilmek, aynı zamanda yaptığım tiyatro çevirilerini müthiş bir prodüksiyonla hayata geçirmek... Gibi gibi... Yani çok fazla umudum var, umuyorum hayalimin ötesinde olur.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ◊ Oyunculuk performansınız kadar sesinizle de insanları etkiliyorsunuz. Müzik ve oyunculuk bir arada nasıl gidiyor?

    - Ben aslında kendimi bildim bileli şarkı söylüyorum. Oyunculuk lise dönemlerimde beynimde sonradan açılmış bir alan. İlk önce Amerika’da müzikal tiyatro okumaya başladım ve dolayısıyla benim için zaten müzik ve oyunculuk hep birlikteydi. Hiçbir zaman onları birbirinden ayrı düşünmediğim için, hayatımı da hiçbir zaman onları birbirinden ayıracak şekilde koordine etmedim dolayısıyla. Evet, ben bir oyuncuyum ama müzikal tarafı olan bir oyuncuyum. Şimdi “İstek Şarkı” adında kendi YouTube kanalımda her pazar yayınladığım bir müzik programım var mesela. Diziyle birlikte çekimlerini yürütüyorum. Kişilerden istek bir şarkı istiyor ve her hafta onu söylüyorum. Dolayısıyla o da çok zamanımı alıyor tabii ki. Yani her repom (set olmayan boş günüm) “İstek Şarkı” projemi çekerek geçiyor. Umuyorum siz de dinliyor ve seviyorsunuzdur.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow