* İnegöl gibi küçük bir yerde doğup büyüdünüz. Bu hayatınıza nasıl yansıdı?Babam mobilyacıydı. Herkes bizi tanırdı. İnsanlarla iç içeydik. Eve kapalı değildik. Hayatı deneyimledik. Eğer İstanbul’da yaşasaydım korunaklı, prenses gibi bir kız olurdum. İyi ki orada yaşamışım, kendimi çok güçlü bir kadın olarak görüyorum.* Marmara Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar okurken nasıl oyuncu oldunuz?Hiç hayalini kurduğum bir şey değildi. Tasarımcı olacaktım. Okulda çıplak ayaklarla falan, hippi gibi takılırdım. Ablam (Hande Soral) oyunculuk yapıyordu. Çevresindekiler beni gördükçe “Sen de oyunculuk yapsana” diye baskı uygularlardı. Bir gün bir dizi işi geldi, sadece haftada iki gün sete gidecektim. Paraya da ihtiyacım vardı. Kabul ettim. Ve oyunculuk mesleğine âşık oldum.* Sizin çift yumurta ikiziniz var, Bedirhan Soral. Aynı anda aynı şeyleri yaşıyor musunuz?İkizinin olması acayip bir durum. Yoğun duyguları hissediyoruz. Dün şunu yaşadık; lansmanımdan önce onu aradım, ikimizin de karnı ağrıyordu. O askerdeyken iç sıkıntısını bire bir ben de evde hissettim. İnanılmaz...