Kanal D’nin zarif dizisi ‘Veda Mektubu’nda bu hafta, hırslara sarmalanmış aşk hikayeleri izleyenleri şaşırtmaya devam etti. İki farklı yaşam biçiminden gelen gençlerin, söz konusu evlilikleri olduğunda yaşadıkları çatışmaları gözlemlediğimiz dizinin hikayesi, gerçek hayattan esinlenerek yazılmış bir senaryo. Dizinin iddiası ise bilinen dizi içeriklerinin dışında, “Aşk’ı, Aşk ile” aktarması. Veda Mektubu’nu bugüne değin izlemediyseniz ısrarla izlemenizi öneririm.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Benim böyle dertlerim yok kardeşim, banane diyorsanız, orası ayrı. Meşrebe göre dizi çok. Ama böylesi yok, onu da söyleyeyim.

Veda Mektubu’nun senaryosu, günlük yaşamlarımızda şahit olduklarımızın ötesinde bir zariflikle konuları dile getiriyor.

İki aile…

Biri; Geniş, büyük aile kalma direnci içerisinde, dini temeller ve geleneksel öğelerle, ev olma ve evlat yetiştirme biçimi içerisinde yaşamaya devam ediyor.

Günün şartlarını, konforunu, yaşam biçimine eklemlemiş. Üst segment koşullara sahip. İçerisine insani zaafların ustaca yerleştirildiği gerçeklikler…

İzleyiciye tam da yan komsunu, tanık olduğunu ya da var olan ve süre gelen, belki bitmiş, belki unutmak zorunda kaldığı, ya da unutmadığı aşk hikayesini anımsatabiliyor.

Bir diğer aile ise; Küçük kendi çekirdeği içerisinde yine konforlu şartlar içerisinde. Bekar, güzel, iş sahibi bir anne ve iki güzel yetişkin kızı. Kızlarının dünya vatandaşı olarak yetişmesine özen göstermiş. Bu evin tek kuralı sadece evin “annesinin” istediği değerleri sevmek ve evden yolu geçen herkesin hayatlarında bu değerleri yaşatması... Tıpkı diğer ailenin annesinde de var olan temel kural... Ancak kızlar ile annelerinin karakter farklılıkları, annenin hayata karşı keskin ön yargılı halleri, dizide çatışmanın karşımıza mükemmelce karşımıza çıktığı yerler.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

İçerisinde vıcık vıcık dram olmayan, bizim dizilerimizde alışıla gelmiş bilindik senaryo avamlığının işlenmediği, hayat gerçekliklerini nahif pencerelerden derinlemesine gözlemleyebileceğiniz ‘Veda Mektubun’ da yola çıkış, zarif bir aşk hikayesi.

Unutulmaz bir aşk hikayesinin, uzantısını kendi evlatları üzerinden, bir tevafuk ile gören, yaşayan, anne- babaların, karşı karşıya geldikleri hikâye örgüsü ise işte diziyi “dizi” yapan unsur.

Aşk’ın değeri, direnci, maruz kaldığı baskılar, ihtiva ettiği doğası, kavuşulamayan ömürlük hali, kavuşulmuş bugün ki hali…

Tüm ince detayları ile izleyebileceğiniz, dizi de öne çıkan bir başka unsur ise hemen hepimizin farklı biçimlerini yaşayıp gördüğümüz “kadın” hikayeleri.

“Kadın, kadının kurdudur” anlayışını, hangi yaşam biçiminden gelinirse gelinsin, söz konusu bizim memleketin kadınları olduğunda, genetik kodlarına zerk edilmiş; bu “kurtluk” meselesi ise gerçeklik ile ustalıkla işleniyor.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Dizinin kahramanı iki kayınvalidenin, vaktiyle aynı adam âşık olması, sonrasında birinin âşık olduğu adamı; oyunlarla, elde edip, büyük bir aileye sahip olmasının altında, Aşksızlıkla nasıl ezildiğini de göreceğiniz bir dizi.

Dizinin öne çıkan diğer ailesinde ise cinsiyet farkı gözetmeksizin, “insan olma” hasletinin öne çıktığı unsurlar. “Özgür ve bağımsız insan” algıları eşliğinde yetişmiş “kadınlar”.

Söz konusu sevda olduğunda teslim olunan “masalsı aşk” hikayesi çerçevesinde hangi insan, kadın ya da erkek olursanız olun yaşadığınız o yolculukta, “kalbinizin yolda düşürdükleri ile görüp aldıkları” hoş bir üslupla, Veda Mektubu’nda zarafet ile karşınıza geliyor.

Prodüksiyon, yönetim, oyuncuların ustalıkları, tüm ekibin birbiri ile aynı enerjide buluşması ise diziyi, kaliteli ve samimi kılan en önemli unsur.

Dünyaya baktığınız pencereniz de bu türden inceliklere yer var ise ve dahi hala izlemediyseniz, Kübra derki, her pazartesi saat 20:00 ‘da Kanal D’de Veda Mektubu’nu izleyiniz.