“ERKEKLERİN YÜZDE 35’İ CİNSEL SORUNLARINI HİÇ KİMSEYLE KONUŞMUYOR”
Sorunların yüzde 75’inin organik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hattat, “Total kolesterol seviyesi 240 civarında olan erkekler 150 civarında olanlara göre 2 kat sertleşme sorunu riski altında. Cinsel problemlerde çoğu zaman organik ve psikolojik faktörleri bir arada görüyoruz. Çoğu genç erkek, sorununun psikolojik olduğunu düşünüp, çözüm aramıyor. Hatta, Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak yaptığımız çalışmalarda erkeklerin yüzde 35’inin cinsel sorunlarını hiç kimseyle konuşmadığını bulduk. Erkeklerin yüzde 83’ü tedavi görmüyor. Bunların yüzde 74’ü utanma sebebiyle bir merkeze başvurmuyor. Bazen eşlerinin zoruyla bir kliniğe başvuruyorlar. Orada hormonsal veya damarsal bir problem olduğunu görüp şaşırıyorlar. Oysa yıllarca, sorunun psikolojik olduğunu düşünüp, kendilerini veya eşlerini suçlamışlar. Aslında sertleşme sorununun sebeplerine bakıldığında, yüzde 75’ten fazlasının organik olduğunu görüyoruz. Yalnız, sorun organik bile olsa, bu durum performans endişesine yol açıyor. Bir kere sertleşme sorunu yaşayan bir erkek, bu durumu, her ilişkide yaşayacağını düşündüğünde performansı daha da düşüyor. Bir kısırdöngü meydana geliyor” ifadelerini kullandı.
“YOL HARİTASI HAZIRLAMAK GEREKİYOR”
Cinsel bölge damar yapısının sağlıklı olması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Hattat, “Sertleşme sorununda hasta ve mümkünse eşiyle detaylı bir anamnezden sonra, fizik muayeneyle olası bozukluklar araştırılıyor. Cinsel bölgede bir eğrilik olup olmadığı, testislerin durumu inceleniyor. Hormonsal bir eksiklikten veya şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği bir metabolik riskten şüpheleniliyorsa, kan tetkikleri gerekebiliyor. Performans endişesi açısından psikogram yapılabiliyor. Ardından cinsel bölgeye giden kan akımını gösteren daha spesifik tanı yöntemlerinden yararlanılabiliyor. Çünkü cinsel bölgeye giden kan damarları kalpteki koroner damarlardan bile daha küçük çaplıdır. Bu nedenle yüksek kan şekeri, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, sigara-alkol kullanımı veya sağlıksız beslenme gibi risk faktörlerinin olumsuz etkileri kalpten önce cinsel bölgede çıkabiliyor. Bu tetkiklerden hangisinin gerekeceği, hastanın şikayetine ve hikayesine bağlı. Önemli olan sorunu tüm organik, psikolojik ve sosyal nedenleriyle araştırmak ve doğru bir tedavi uygulamak. Metabolik, hormonal, damarsal ve nörojenik araştırmalar mutlaka yapılmalı. Bir anlamda o erkeğin cinsel sağlığı için bir yol haritası hazırlamak gerekiyor. Hatta artık metabolik dedektiflerle, performans için risk teşkil eden yaşam tarzı faktörlerini incelemek de mümkün” dedi.