hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Son dakika... Kılıçdaroğlu'ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a atlet cevabı geldi

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, medyaya yansıyan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun atletli fotoğrafını eleştirmesine Kılıçdaroğlu'ndan cevap geldi. CHP lideri, "ben adalet diyorum, o atlet diyor." dedi. 2019'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri için de konuşan Kılıçdaroğlu, "kimse meraklanmasın, 2019'da Cumhurbaşkanı adayımız tanınmış biri olacak" diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    MHP'de 12 kişinin ihracı için dosya hazırlandı

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Şimdi siz kalkıyorsunuz bu fotoğraf üzerinden bana saldırıyorsunuz. 'Vay efendim atletliymiş.' Ben 'adalet' diyorum, o 'atlet' diyor. Evet arkadaş o atlet bendeydi. Ben o atleti giydim, evet çok sıcaktı, 40 dereceydi, ben o atletle yemeğimi yedim." dedi.

    Kılıçdaroğlu, özel bir televizyonun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

    Bugün toprağa verilen Prof. Dr. Şükrü Kızılot ile 40 yıllık dostlukları bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Kızılot'a Allah'tan rahmet diledi.

    MİT tırları tartışmaları ve tutuklanma iddialarına yönelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Kendini gündemde tutabilmek için buna benzer şeyler üretiyor. Benim gündemimde böyle bir şey yok." sözlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Erdoğan ilginç bir insan aslında ama bir zaafı var; Kılıçdaroğlu hastalığına mustarip." dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cumhurbaşkanının her mitingde ve toplantıda kendisine yönelik sözler söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    "Kılıçdaroğlu ne yaptı Allah aşkına? Bence bu hastalıktan kurtulması lazım. Şunu asla unutmaması gerekiyor; Eğer bu ülkede demokrasi olacaksa kesinlikle ben olacağım. 'Demokrasiyi kaldıracağım, benim dışımda hiç kimse konuşmayacak' diye, bu sivil darbeyi o noktaya taşırsa o ayrı bir şey. 20 Temmuz'da yapılan sivil darbeyi o noktaya taşırsa o ayrı bir şey. Becerebilir mi? Oturup düşünmesi lazım. Benim her söylediğime laf yetiştiriyor. Güzel, yetiştirsin. Bundan şikayetçi değilim çünkü o konuşmasa ben havuz medyasında hiç yer almayacağım. O konuşunca çok şükür arada bir bizi de manşete taşıyorlar. O gazeteleri okuyanlar benim ne kadar haklı olduğumu görüyor, 'Kılıçdaroğlu doğruyu söylüyor' diyor. Hayatım boyunca hep doğruları söyledim, söylemeye devam edeceğim."

    Eleştirilmekten hiçbir zaman gocunmadığını vurgulayan ve eleştirinin bir düzeyi olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu düzeyin bazen aşıldığını söyledi.

    Cumhurbaşkanının bir konuşmasında, "Ey Kılıçdaroğlu, korkak değilsen, ödlek değilsen..." şeklinde konuştuğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, kendisinin de bunun üzerine bir çağrıda bulunduğunu belirtti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    "Beni suçluyorsun böyle. Şimdi ben de sana senin konuştuğun dille sesleniyorum; Ey Erdoğan, korkak değilsen, ödlek değilsen, cesaretin varsa gel karşıma bir televizyonda oturup konuşalım. Üstelik senin söylediğin televizyonda olsun. Söz veriyorum, sen yarım saat konuş, ben 10 dakika konuşacağım. Bir şey söyleyeceğim, o kesinlikle susacaktır. Cesareti yok, cesaretin varsa gel otur konuşalım. Ne bağırıp duruyorsun meydanlarda. Senin deyiminle ödlek ve korkak değilsen oturur konuşuruz."

    "Berberoğlu bizi radyodan dinliyor"

    MİT tırları davası ve İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına değinen Kılıçdaroğlu, "Şimdi bizi radyodan dinliyor, çünkü televizyonunda NTV yokmuş galiba. Suç mu işledi Enis Berberoğlu? Suç yok ki ne suçu? Rehin alınan bir kişi. CHP'ye operasyonun ilk ayağı. Enis Berberoğlu'nun MİT tırları ile ilgili hiçbir şeyi yoktur. MİT tırları olayı, Enis Berberoğlu olayından çok ama çok önce, Cumhuriyet'in yazmasından çok ama çok önce bütün gazetelerde yer aldı. Herkesin bildiği devlet sırrı olur mu?" diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bir gazetenin, "Kılıçdaroğlu bu devlet sırrını daha önce açıklamıştı" şeklinde manşet attığını aktaran CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Evet açıkladım. Buradan söylüyorum; Suriye'ye silah götüren bir şoförün mahkemede verdiği ifadeyi salı günü grup toplantısında okudum ve açıkladım. Meşru bir devleti gayrimeşru bir olayın içine sokamazsınız." ifadesini kullandı.

    Bu olayın devlet sırrı olması için MİT tırlarının geçtiği yerlerdeki valilerin de haberinin olması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, tırlardan hiç kimsenin haberinin olmadığını söyledi.

    Kılıçdaroğlu, "Bunun neresi devlet sırrı oluyor? Bu birilerinin sırrıdır, devletin sırrı değildir." değerlendirmesini yaptı.

    Berberoğlu'nun olayla hiçbir ilgisi olmadığını tekrarlayan Kılıçdaroğlu, Can Dündar'ın kitabındaki "Flaş diski solcu bir milletvekilinden aldım." sözünün delil sayıldığını belirtti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    O tarihte Berberoğlu'nun milletvekili olmadığını bildiren Kılıçdaroğlu, "Boş dosya ile müebbet hapse mahkum edeceksiniz, iyi hal nedeniyle 25 yıl ağırlaştırılmış cezaya mahkum edeceksiniz. Bu ülkede adalet yoktur. Bu ülkede hiçbir vatandaşın can ve mal güvenliği yoktur." görüşünü paylaştı.

    "Kozmik odayı FETÖ örgütüne açan kimdi"

    Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de 300 küsur yıl ile yargılanan kişilerin beraat edebildiğini söyleyerek, Aziz Kocaoğlu örneğini verdi.

    Berberoğlu'nun casuslukla suçlandığını belirten Kılıçdaroğlu, "Kozmik odayı FETÖ örgütüne açan kimdi? Devletin bütün sırlarını, milyonlarca belgeyi FETÖ örgütüne teslim ettiler. Bunu yapan kimdi? Enis Berberoğlu mu? Casus ise bütün bu bilgileri, devletin en kritik bilgileri olan bu odayı terör örgütüne açtınız. Açanlar kim? İktidar olanlar. Asıl casuslar kim, bunlar değil mi?" diye konuştu.

    Tutuklamada belge ve döküman bulunmadığını, "birilerinin kulağına fısıldama olduğunu" yineleyen Kılıçdaroğlu, bununla tutuklama olamayacağını kaydetti

    Kendisinin bu görüntüleri daha önce izlediğine dair haberler yapıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    "Evet izledim. Ben anamuhalefet partisinin genel başkanıyım. Devletin her kanadından bize bilgi gelir. Ben Erdoğan'ın izlediği milletvekili görüntülerini izlerken, Erdoğan'ın da görüntüye alındığı olayları da izledim. Ama bana verilmedi. Verilseydi o görüntüler ertesi gün basın toplantısı yapar açıklardım. Zaten bildiğimiz olaylar. Gizli bir olay değil. Herkesin bildiği sır devlet sırrı olur mu? Bunun devlet sırrı olmadığını Anayasa Mahkemesi de söylüyor. Can Dündar ve Erdem Gül davası nedeniyle verdiği kararda söylüyor. Siz buradan 'CHP'ye nasıl ulaşabiliriz, nasıl operasyon yapabiliriz' diye arkadan dolanıyorsunuz. Darbe dönemlerinde hukuk çalışmaz. Şimdi biz sivil darbe dönemini yaşıyoruz. Bir örnek vereyim; Akıncı iddianamesini alıyorsunuz bu tarafa kopyalarken üç önemli paragrafı almıyorsunuz, gizliyorsunuz. Neden? Bir savcı niye gizler? Darbeden söz eder, bir şekliyle devletteki bozulmadan söz eder, ucu hükümete değecek şekilde bir sürü şeylerden söz eder, bunlar özenle o iddianamenin içinden çıkarılır, başka bir yere iki paragraf olarak konur. Neden? Ben şunu da söyledim; 'Savcıların hazırladığı iddianamelere son şeklini Adalet Bakanlığı veriyor' dedim. Diyorum, sözümün arkasındayım, kanıtlamaya da hazırım. Arzu ederse Adalet Bakanı, arzu ederse Erdoğan. Hodri meydan."

    Atletli fotoğraf

    Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki amacıyla Ankara'dan İstanbul'a yaptığı yürüyüş sırasında çekilen atletli fotoğrafın sorulması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, bu yürüyüşün pek çok kişinin ezberini bozduğunu söyledi.

    Önce hiç kimsenin bu yürüyüşü tamamlayacağına inanmadığını ve "69 yaşında bir adam 450 kilometre yürür mü?" dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, yürüyüşüne kendisinin düşündüğünden çok toplumsal destek geldiğini bildirdi.

    Kılıçdaroğlu, "Çünkü bu ülke adalete susamış. Ülkenin yüzde 73'ü adalete güvenmiyor, olduğuna inanmıyor." dedi.

    Hava sıcaklığı gölgede 40 dereceyken, sisli havada, yağmurda yürüdüğünü dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Kararlılıkla yürüdüm. Benim adaletle bir sorunum yok çok şükür ama bu ülkenin insanının adalete ihtiyacı var. Yürüdüm tabii. Her gün 3 veya 4 gömlek değiştirdim. Dört tane ayakkabı değiştirdim. Tabii yemek yemem gerekiyordu. O sıcakta belli aralıklar veriyordum, gelip hemen üstümü çıkarıyordum. O fotoğrafa bakın. O fotoğrafta yapmacıklı toplu iğne ucu kadar bir şey göremezsiniz. Kızımla yemek yiyorum. O fotoğraf Anadolu'da sıradan bir ailenin fotoğrafıdır aslında, bir genel başkanın fotoğrafı değil. Ben o şartlarda yetiştim. Ben saraylara özenen bir insan değilim. Ben evimde huzur içinde oturmak istiyorum. Ben o yemeği kızımla beraber huzur içinde yiyorum. Ben tarihe not düşüyorum, ben o tür koşullardan geldim. Benim yapmacıklı hiçbir şeyim yok. Ben halktan birisiyim. Evimde de öyle oturuyorum, dışarıda da öyleyim. 'Vatandaş Kemal' diye manşet atıldı. Doğru, sıradan... Ben bu ülkenin sıradan bir vatandaşıyım. Kızıyor, köpürüyor. Niye köpürüyorsun? Ne var o fotoğrafta? 'Benim insanım böyle değil.' Sen zaten kendi insanını unuttun arkadaş. Sen Türkiye'de sade vatandaşın hangi konumda olduğunu bilmiyorsun. Herkesi sarayının etrafında sana yağ çeken insanlar gibi düşünüyorsun. Türkiye'de öyle bir şey yok."

    Söz konusu fotoğrafta kesinlikle bir mizansen olmadığını vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    "Eminim yediğim yemeğe bozulmuştur. 'Kılıçdaroğlu niye yoğurt yiyor, niye şunu yiyor, bunu yiyor, aç kalsaydı' diye. İçinden öyle geçiyordur. Ekmeğim de naylon bir poşette duruyor. Ben böyle bir insanım. Huzur içinde oturmuşum çünkü ondan sonraki yürüyüşe kendimi ruhen, fiziken hazırlamam lazım. Şimdi siz kalkıyorsunuz bu fotoğraf üzerinden bana saldırıyorsunuz, 'Vay efendim atletliymiş.' Ben 'adalet' diyorum, o 'atlet' diyor. Evet arkadaş o atlet bendeydi. Ben o atleti giydim. Evet çok sıcaktı, 40 dereceydi. Ben o atletle yemeğimi yedim. Kim ile beraber? Kızımla. Nasıl? Huzur içinde yedim. Görevini yapmış bir baba gibi."

    O fotoğrafta asla kibir, birilerine tepeden bakma olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, sıradan, sade bir vatandaş olmaktan gurur duyduğunu ifade etti.

    "Biz gardırop Atatürkçüsü değiliz"

    Atatürk konusunda gelen eleştiriye de değinen Kılıçdaroğlu, "Bir de Atatürk dersi vermeye kaktı. Atatürk'ü tanıyor mu, biliyor mu acaba? Atatürk'ün ne olduğunu biliyor mu?" sorusunu yöneltti.

    "Düne kadar Atatürk lafını ağzına dahi almazdı. Neyse en azından o fotoğrafı gördü de Atatürk'ü hatırladı." diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    "Ben o fotoğrafta kızımla beraber sade bir yemek yiyorum. Ben o sofraya kafasında külah, sabahtan akşama Atatürk'e hakaret eden kişiyi oturtmuyorum, oturmam da zaten. Ama o oturtuyor. Herkes Atatürk'ü anabilir, senin Atatürk'ü anma hakkın da ve yetkin de yoktur. Mustafa Kemal Atatürk'ü sen anamazsın. Ya o külahlı adamı masana oturtmayacaksın. Cumhurbaşkanlığı masasına oturtuyor bir de. Sonra da kalkacak bana Atatürk'ü anlatacaksın. Biz gardırop Atatürkçüsü değiliz. Onların dediği gibi Atatürkçülük falan yoktur. Benim o sofram keşke Atatürk'ün sofrası olsaydı. Dolayısıyla o sofra üzerinden bana saldırması, elinden çok büyük bir kozu aldım ben. Orada sıradan vatandaş kendini gördü, 'vatandaş Kemal'i gördü. Atletle oturulmazmış. Sen Adana'ya, Hatay'a, Gaziantep'e, Kilis'e gitmedin mi? Nerede yaşıyorsun sen? 40 derecenin altında git bak bakalım. O insanlar nasıl yemek yiyor. Kendi insanından bu kadar habersiz birisi kalkıp bana ders vermeye kalkıyor."

    Kemal Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine "adalet" harici başka temalı etkinlikler de düzenleyeceklerini bildirdi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener'in parti kurmasına ilişkin, "Siyaseti olumlu etkilemesini beklerim. Meral Hanım, arkadaşları siyasete bir düzey getirirler. Bir kadının genel başkan olması, bizim siyasi kültürümüz açısından da çok önemlidir. Ben, siyasi tarihimiz açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Kurmaya çalıştığı alanda bugün bir boşluk var. O boşluğu eğer doldurabilirse, Türkiye bugün içinde bulunduğu girdaptan kurtulabilir." dedi.

    Kılıçdaroğlu, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

    "HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'Adalet Kurultayına destek verin.' çağrısında bulundu. Bu iktidar partisi tarafından eleştiri konusu oldu. Bu konuda ne demek istersiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Niye eleştiriliyor? Onlar bu ülkenin insanı değil mi? Ben, insanlarım arasında hiçbir ayrım yapmam, doğu, güney, kuzey, batı yapmam. 80 milyonun benim başımın üstünde yeri vardır. 80 milyonun içinde Kürt kökenli vatandaşlarım da var, onların da benim başımın üstünde yeri var. Yani onlar 'adalet' demeyecek mi? Hayatımda bu kadar insanlık düşmanı bir söylem duymadım." yanıtını verdi.

    "Bu ülkenin bütün insanlarını kucaklamamız lazım. Ötekileştirirseniz, düşmanlaştırırsınız. Sarayda oturan zatın stratejisi bu." diyen Kılıçdaroğlu, bir araya gelinmesi gerektiğinin altını çizdi.

    "Kurultaya katılacak bazı kişilerin PKK bağlantısının olabileceğinin" hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, "Varsa gitsin tutuklasın. Benim tutuklama hakkım var mı? Yok. Yetkim var mı? O da yok. Bir PKK'lı gelirse, bu devletin güvenlik gücü, istihbarat örgütü var, gelir yakalar. Alnında mı yazıyor birinin PKK'lı mı veya başka bir örgütten olduğu? Ben bilmem. Adalet yürüyüşünde de dediler 'Vay efendim PKK'lılar geldi.' Dünya kadar polis vardı orada. PKK'lı geydiyse gitsin, tutuklasınlar arkadaş." karşılığını verdi.

    Kurultayda bir parti bayrağının olmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, suçlu biri gelirse sivil polislerin yakalayabileceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, adalet yürüyüşü sırasında vatandaşı tahrik edenleri ayıkladıklarını ifade etti.

     "Tamamı belki de idam edilmişti"

    "15 Temmuz 'un öne çıkan isimlerinden Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı, 2. Kolorduya komutan olarak atandı. Bu konuda bir değerlendirme yapmanız mümkün mü?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Pasif bir göreve atandığı doğru. Özellikle Ortadoğu'da bütün bu olaylar yaşanırken Özel Kuvvetlerin başındaydı. Bunun oradan alınıp pasif bir göreve atanmasının, ordu içinde huzursuzluk yaratacağı açıktır, kabul etmemiz gerekiyor." yanıtını verdi.

    Yenikapı'da konuşurken "Kışlaya, adliyeye ve camiye siyaset girmesin." dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bu üç yerin siyaseti kaldırmacağını ancak şimdi üçünde de siyasetin olduğunu söyledi.

     "Seçime epey vaktimiz var"

    "Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağının" sorulduğu Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanlığı seçimine epey vaktimiz var. CHP olarak elbette bir aday çıkaracağız ama bugünden 'ben adayım' demek kadar yanlış bir şey yok." yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

    "Cumhurbaşkanı adayımızın parlamenter demokratik sistemi savunması, seçildikten sonra Türkiye'de 80 milyonu kucaklayacak yeni bir anayasa, sağlıklı çalışan Siyasal Partiler Yasası çıkarma sözü vermesi, yüzde 10 seçim barajını kaldırması, milli iradenin Meclis'e tam yansımasını sağlaması, devlette saydamlığı savunması, 'Her kuruşun hesabını vatandaşına veren bir devlet anlayışını getireceğim.' demesi lazım. Bu niteliklere sahip kişi çıkacak bizden. Bu nitelikler sahip parti içinden de dışından da pek çok insanımız var. Sonuçta belli niteliklere sahip olan, toplumun güven duyduğu insanlar olması lazım. Belki bir ekip olarak çıkacaktır, 'Ben başkanım, yardımcılarım da bunlar' diye çıkacaktır. Ama bu, bugünden netleştirilmesi gereken bir tablo değil, zamanımız var."

    "Benim cumhurbaşkanım değil"

    Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının partili değil, tarafsız olmasını istediklerini belirterek, "Şu anda Erdoğan cumhurbaşkanı değil aslında, kendi partisinin genel başkanı. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığını yasal zorunluk olarak kullanıyor, orada oturuyor. Ama şahsen benim cumhurbaşkanım değil. Neden? Tarafsız değil. Sabah, akşam beni eleştiren bir kişi benim cumhurbaşkanım olabilir mi? Sabah, akşam vatandaşına hakaret eden bir kişi o vatandaşın cumhurbaşkanı olabilir mi? Olmaz." dedi.

    Focus dergisi

    FETÖ firarisi Adil Öksüz'ün 15 Temmuz darbe girişiminin ana aktörlerinden biri olduğunu ve Türkiye'ye getirilmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Bana Alman Focus dergisi sordu 'FETÖ'cüler Türkiye'ye iade edilsin mi?' 'Tamamının iade edilmesi lazım' dedim. Terör örgütü mensuplarını kendi ülkende tutarsan elbette. Türkiye kızar buna, elbette bu yanlıştır. Yani ben Almanya'da terör eylemi yapan birisi Türkiye'ye geldiği zaman ben sırtını mı sıvazlayacağım onun? Bunu asla kabul etmiyoruz, asla. Teröre bulaşan birisi varsa hesap vermesi gerekir, hesabın verileceği yer Türkiye'dir. Yakalarsın, getirirsin Türkiye'ye. Oturursun, konuşursun ya da oturursun, anlaşırsın. Bunların Türkiye'ye gelmesi lazım. Yarın Türkiye'ye vermezseniz bunları yarın bunlar Almanya'da sizin başınıza bela olacak, bunu söylersin anlatırsın ama bunlar meydan okuyarak yapılmaz, diplomasinin ayrı bir dili vardır, gücü de vardır. Oturursunuz, konuşursunuz gerekçelendirirsiniz."

    Türkiye'nin ABD'de yargılanan Rıza Sarraf 'ın iadesi için 100'e yakın dosya gönderdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakana, Binali Beye dedim ki, '100'e yakın dosya gönderdiyseniz Rıza Sarraf'ı bize iade etmeyin anlamına gelir bu'. 100 dosyayı kim okur? Sen bu adamı istiyorsan bir tane dosya hazırlarsın adam gibi, gönderirsin, bir an önce bakılır, karar verilir ve kendi ülkene istersin bunu." dedi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow