Kupa yoksa Muslera da yok
Buraya ilk geldiğimde verdiğim röportajda; buraya kupalar kazanmaya geldim demiştim. Benim karakterimde bu var, kazanmak. Her zaman kupalar kazanmak. Çünkü rekabetçi bir insanım, devamlı kazanmak isteyen bir insanım, playstation bile oynasam kazanmak isteyen bir insanım. Hani diyelim ki, Galatasaray dese bundan sonra biz kupalar kazanmak için oynamayacağız; valizimi hemen toplar giderim. Ama Galatasaray'ın hedefi de nerde olursa olsun hep kazanmak. Burada kulüple olan uyumumun en önemli nedeni bu. Hem ben hem de Galatasaray, devamlı kazanmak istiyoruz
Muslera'nın en büyük hayali nedir?
Bir kalecinin en büyük hayali ise; kendi kurtardığı penaltı sonrası o penaltı serisinin bitmesidir. Çünkü belki iki penaltı kurtarırsınız ondan sonra son penaltıyı biri gelir atar ve kahraman o olur. Bütün takım ona koşar. Süper Kupa'daki Beşiktaş finalinde ben kurtardım ve ondan sonra herkes bana koştu. Ve ilk defa da hayatımda böyle bir şeyle karşılaştığım için ne yapacağımı bilemedim, dans etmek geldi o an içimden sadece. Böyle bir şey hiç başıma gelmediği için nasıl sevineceğimi bilemedim ve dans ettim. Aynı durumu Manisa'ya attığım penaltı sonrası da yaşamıştım. Çünkü orada da gol attıktan sonra ne yapacağımı bilemediğim için aynı duyguyu yaşadım; korner bayrağına mı doğru koşmalıyım yoksa bana en yakın olan Milan Baros'a doğru mu koşmalıyım, orada da böyle bir ikilemde kalmıştım.