hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Yapay zeka insanlık için tehdit mi fırsat mı?

    Yapay zeka insanlık için tehdit mi fırsat mı
    expand
    KAYNAKMahmut Tezcan / Cnnturk.com

    Otomobillerden hastanelere, evlerden telefonlara kadar hayatımızın neredeyse her alanında karşımıza çıkan yapay zeka dost mu düşman mı? Robotlar, insanların işlerini ellerinden mi alacak? İş hayatında yapay zeka kullanımının etkileri neler? Gençler bu yeni çağa nasıl ayak uydurabilir?Yapay zeka ve benzeri teknolojik gelişmelere dair merak edilenleri Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Murat Yılmaz'la konuştuk.*

    * Sponsorlu içerik

    Murat Bey, yapay zekayı bizim için tanımlar mısınız?

    İnsanların düşünme modellerini, davranış şekillerini ve hareketlerini birebir gözlemleyip, analiz ederek yapay yönergeler çıkaran akıllı sistemlerdir. Yapay zeka, tek başına veri işlemenin ve veri anlamlandırmanın ötesinde, sürekli tekrarlanabilen yazılımları ve donanımları kapsar. Yapay zeka sistemleri belirlenmiş parametreler çerçevesinde zeka gerektiren sorunları çözer. Sürekli öğrenen sistemler oldukları için, belirlenmiş kalıpların üzerine tecrübeleri ve yeni bilgileri de katarak sorunlara yeni çözümler getirirler.

    Bu düşünce 70 yıllık bir geçmişe sahip fakat ancak günümüz teknolojileri yardımıyla, yapay zekayla ilgili teoriler gerçeğe dönüşebildi. Bulut bilişimin erişilebilirliğinin artması, güçlü işlemcilerin yaygınlaşması, ücretsiz veri depolama ve dijital verilerdeki büyük artış, yapay zekânın bugünlere gelmesini sağladı. 

    Yapay zeka insanlık için tehdit mi fırsat mı

    Kısa vadede yapay zekâ, iş hayatını sizce nasıl ve ne ölçüde etkileyecek?

    Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, yapay zekâ, insanların işlerini elinden almak için değil, insanların yaşamına kolaylıklar getirmek, iş dünyasına yeni fırsatlar sunmak için geliştiriliyor. Yapay zekâ, işleri ortadan kaldırmak yerine meslekleri evrimleştirecek. Forrester'ın 2018 araştırmasına göre, her meslek yapay zekâ ile en az %25 oranında değişime uğrayacak. Yapay zekâyı iş hayatlarına entegre eden çalışanlar ve kurumlar, otomasyon sayesinde, daha inovatif ve daha yaratıcı işlere odaklanacaklar. Örneğin, Dünya Ekonomik Forumu’nun Mayıs 2017 tarihli “Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesinde Geleceğin İş İmkânları” raporuna göre, bugün Türkiye'deki ekonomik faaliyetlerin %52'sinin otomasyona yatkın olduğu tahmin ediliyor. Yapay zekâ teknolojilerinin iş hayatına entegre edilmesi ile rutin işler makinalar tarafından yapılmaya başlanacak. Böylece birçok kurum ve fabrikada üretkenlik ve verimlilik artacak. Çalışanlar daha yaratıcı ve kendi becerilerini öne çıkaran işler sunarken, kurumlar da bu yeni nesil üretkenliğin meyvelerini toplayacak. McKinsey raporuna göre, 2016 yılında 3,2 milyar dolar olan teknoloji şirketlerinin yapay zekâ odaklı yazılım gelirlerinin 2025 yılında 89,8 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Bunun ekonomik yansımasına baktığımızda da, yapay zekânın Dördüncü Endüstri Devriminin arkasındaki itici güç olacağını görüyoruz. Nitekim, Türkiye’nin de içerisinde olduğu Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’ne yapay zekâ teknolojilerinin toplam ekonomik getirisinin 2030’a kadar yaklaşık 16 trilyon dolar civarında olması bekleniyor.

    Yapay zekâ iş gücü piyasasını da etkileyecek. Kimi iş grupları yerini makine öğrenimine ve otomasyona bırakırken, bazı alanlarda da yepyeni iş imkânları da ortaya çıkacak. Nitekim Accenture’a göre 2020’de yapay zekâ sayesinde 2.3 milyon yeni iş fırsatı doğacak, öte yandan 1.8 milyon iş de ortadan kalkacak.  Örneğin, yapay zekâ, bulut teknolojilerine bağlı olarak geliştiğinden bulut bilişim ekseninde yeni meslekler göreceğiz. Microsoft’un IDC ile yaptığı araştırmaya göre bulut bilişim, 2017 ile 2022 yılları arasında Türkiye'de 130 binden fazla yeni iş imkânı yaratacak. Yeni iş imkânları sadece Bilgi Teknolojileri (BT) sektörüyle sınırlı olmayacak. Pazarlama, satış, finans, yönetim, üretim ve hizmet alanlarında da yapay zekâ becerilerinin gözetildiği yeni işe alımlar göreceğiz. Bulut bilişim uzmanı, büyük veri analisti, ortak kullanım aracı şoförü ve sürücüsüz araç mühendisi gibi yeni meslekler ortaya çıkacak.  Bu gelişmeler ışığında doğal olarak işe alım kriterleri de değişecek. Call center’larda örneğin işe alımların yüzde 10’u bot uygulamaları yazabilen elemanlardan oluşacak. Analitik ve yapay zekâ alanında nitelikli elemanlar daha değerli olacak. IDC ve Gartner gibi şirketlerin tahminleri bize gösteriyor ki yapay zekâ odaklı girişimler, uygulamalar ve ekonomiler orta ve uzun vadede katlanarak büyüyecek:

    • 2019 yılında 12.5 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşan yapay zekâ pazarı global ekonomiye yön verecek. 
    • 2020’de gelişmiş ekonomilerde yaşayanların %20’si yapay zekâ asistanları ile günlük hayatlarını idame edecekler.

    Yapay zekâ ve insansı (humanoid) robotlara dair kabaca temel iki görüş var: Biri geliştirilen bu teknolojilerin insan medeniyetini yok edebileceğini veya köleleştireceğini, diğeri de medeniyeti çok daha üst noktalara taşıyacağını savunuyor. Artık klasikleşen bu tartışmada siz hangi taraftasınız?

    Biz Microsoft olarak yapay zekâ çalışmalarımızı ele alırken her zaman “insan ve makine” arasındaki ilişki ve işbirliğinin optimum fayda ve değer ekseninde olmasına dikkat ediyoruz. İnsanlar davranışsal bilimlerde hala bilgisayarlardan çok daha ileride. Evrimsel süreçte nesilden nesile geçen görgü ve bilgiler sayesinde insanoğlu hala birçok konuda bilgisayarlardan daha sosyal ve yaratıcı. Fakat bilgisayarlar da otonom işler ve algoritmik hesaplar karşısında çok daha yüksek performans gücüne sahipler. Örneğin, makineler çok büyük miktarlardaki yazılı veriyi saniyeler içinde birkaç dile birden çevirebiliyorlar. Skype bugün sesli çağrılarda sekiz dilde, anlık mesajlarda 50’den fazla dilde iletişim kurmanıza yardımcı oluyor. Bir başka örneği de sağlık sektöründen vermek isterim. Şu anda bir radyoloji profesörünün göğüs kanseri metastas teşhisinde doğruluk payı  %3,5. Yapay zekâ teknolojisiyle bu çalışmayı yaptığınızda makinaların hata oranı ise %7,5. Ancak, yapay zekâ teknolojisiyle insanı bir araya getirdiğinizde hata oranı %0,5’e düşüyor. Tüm bunlar yapay zekânın insanın işini elinden alması gibi olumsuz bir tabloya değil, tam tersi insanın yaşamının kolaylaşacağına işaret ediyor.

    Yapay zeka insanlık için tehdit mi fırsat mı

    Mesela yapay zekânın sağladığı kolaylıklardan birini bizimle paylaşabilir misiniz? Yapay zekâ kullanımı öncesi bir iş akışı nasıldı, şimdi nasıl?

    Yapay zekâyı günlük hayatımızda zaten kullanıyoruz ve sağladığı kolaylıklardan faydalanıyoruz. E-posta uygulamalarımız artık yapay zekâ teknolojileriyle takvimlerimizle entegre oluyor ve bize zaman yönetimi konusunda önerilerde bulunuyor. Kişisel asistanlarımız hayatımızı şekillendirmeye başlıyor; sağlık verilerimizi uyku saatimiz, işe gidiş geliş sürelerimiz, sosyal hayatımız, önemsediğimiz günlere kadar daha kişisel, daha ihtiyaç ve verimlilik odaklı bir hayata doğru ilerliyoruz. Yapay zekâ teknolojileri evde de akıllı sistemler üzerinden yaşam kalitemizi yukarıya taşıyor; enerji harcamalarımızdan, gıda tüketimimize kadar farklı alanlarda bize seçenekler sunuyor.

    İş hayatında üretkenlik ve verimlilik konularında Microsoft ürünlerini ele aldığımızda, yapay zekâ teknolojilerimizle, dünya çapında 120 milyondan fazla Office 365 kullanıcısının verimliliğini artırıyoruz. PowerPoint Designer'da, kullanıcının sunum konusuna göre saniyeler içinde yüksek kaliteli, çekici slaytlar ve sunumlar oluşturmasına yardımcı oluyoruz. Word'de ise metin geliştirmeye yardımcı olacak öneriler ve yapıcı eleştiriler sunuyoruz. Excel'deki Haritalama eklentisi sayesinde, verileri görselleştirerek eğilimleri kolayca ortaya çıkarıyoruz. Bunların yanında, Outlook’ta gelen kutusunda, sizin için önemli postaları sıralayarak e-postanızı yönetmek için daha az zaman harcamanıza yardımcı oluyoruz. Microsoft Translator, metin, ses ve video aracılığıyla farklı dilleri gerçek zamanlı olarak çevirmek için yapay zekâdan faydalanıyor. Bing ise internette aranan bilgileri bulmayı kolaylaştırmak için yapay zekâyı kullanıyor.

    Microsoft olarak sizin de içinde olduğunuz perakende, finans ve üretim sektörlerine dair aklınıza gelen başarılı örnekler var mı?

    Arçelik’in Eurocloud’da ödül alan ‘Yedek Parça Tahminleme’ projesi yapay zeka alanında bizim için güzel bir örnek teşkil ediyor. Bu proje kapsamında Arçelik, yaklaşık 350 bin çeşit yedek parçanın planlama sürecini Microsoft Azure bulut bilişim altyapısı ve veri bilimi araçlarını kullanarak sistematik bir hale getirdi. Böylece arz ve talep dengesinde optimum nokta yakalandı.

    Türk mobil sağlık uygulaması FitWell, Microsoft'un desteği ile yapay zeka teknolojisine yatırım yaptı, bugün kullanıcıların günlük hatta anlık olarak onlara özel sağlık ve spor önerileri sağlıyor. Yapay zeka teknolojileri sayesinde müşterileriyle ilişkilerini güçlendirdi. Bugün 100’den fazla ülkede 1 milyondan fazla kullanıcı Fitwell ile spor yapıyor.

    Azure Machine Learning veri madenciliği çözümlerinden faydalanan Kariyer.net, servis modelini dönüştürdü. Firma, 18 milyon aday ve 50 bini aşkın işveren arasında artık daha hızlı eşleştirmeler yaparak, başarılı sonuçlar elde ediyor.

    Beymen ve Boyner gibi birçok perakende şirketi de bugün Microsoft yapay zekâ çözümleri kullanarak, müşterilerinin alışveriş tercihlerini önceden tahmin ediyor, mağaza deneyimini yeniliyor, müşteri memnuniyeti ve sadakatini artırıyor, çalışanlarının performansını güçlendiriyor ve inovatif ürünler geliştiriyor. Beymen’in yapay zeka teknolojileri ile çalışan Hopi uygulaması sayesinde örneğin müşteriler beğendikleri ürünlerin fotoğrafını çektikleri anda online olarak ürün hakkında detaylı bilgi ve öneri alabiliyorlar. Bu uygulamanın arkasında da Microsoft yapay zekâ teknolojileri yatıyor.

    Bulut çözümleri, yapay zekâ, robotik gibi dijital dönüşümü işaret eden kavramlar hem kamunun hem de özel sektörün önceliklendirdiği yatırım alanları olarak yeni sektörler yaratmaya başladı. Bu sektörlere yönelmek isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

    Bu soruyu iki yönden ele alıyoruz. Birincisi yeni nesillerin geleceğin teknolojileri ile ilgili erken yaşta eğitilmesi, ikinici ise var olan kalifiye iş gücünün yetkinliklerinin artırılması, yeni bilgilerle donatılması. Başta kodlama olmak üzere, çocukların bilişim alanında yetişmesi ve geleceğin teknolojilerine yön verebilmesi için Microsoft olarak birden fazla inisiyatifimiz bulunuyor. Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor projemiz ile 30 ilde, 5-12 yaş arasında toplam 20 bin çocuğa kodlama eğitimi verdik. Tüm Türkiye çapında iş ortaklarımız ve okullarla beraber Minecraft EDU üzerinden de kodlama eğitimleri veriyoruz.

    Öte yandan, üniversitelerde okuyan veya yeni mezun olmuş gençlerimiz için de yapay zekâ teknolojileri hakkında bilgi sahibi olmaları ve yetkinlik kazanmaları için çalışmalar yürütüyoruz. Bunun için, Microsoft Cloud Society programını geliştirdik. Eğlenceli yöntemlerle, yarışmalarla, ödüllerle bulut ve yapay zeka teknolojilerini öğreten bu girişim, isteyen herkesi bulut bilişim ve yapay zeka konularında uzman olmaya davet ediyor. Programda, kullanıcıya kendi belirleyeceği tempoda ücretsiz dersler veriliyor. Böylece profesyonel hayata adım atacak gençlerimiz ve iş hayatını sürdüren profesyoneller, yapay zekâyla dönüşen iş dünyasında öne geçmek için önemli bir donanım kazanmış oluyor. Şimdiden 110 bin üyeye ulaştığımız bu programda, hedefimiz önümüzdeki yıl içinde 500 bin üye daha katarak Türkiye’nin bilişim gücüne güç katmak.

    Murat Bey, yoğun iş temponuz içerisinde vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow