hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    301. madde ile ilgili kararın gerekçesi

    301. madde ile ilgili kararın gerekçesi
    expand

    Anayasa Mahkemesi'nin, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama" hükmünü içeren 301. maddesinden soruşturma yapılmasını, Adalet Bakanı'nın iznine bağlayan kanun hükmünün iptal isteminin reddine ilişkin kararının gerekçesi Resmi Gazetede yayımlandı.

    Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 5237 sayılı TCK'nın 5759 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle değiştirilen 301. maddesinin (4) numaralı fıkrasının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yoluyla başvuruda bulunmuştu.

    Başvuru kararında, "Adalet Bakanı'nın siyasi partiye mensup bir Bakanlar Kurulu üyesi olduğu, yürütmenin bir üyesine bu şekilde izin verilmesinin yargı bağımsızlığı ilkesine ve yargı güvencesine aykırı bulunduğu, herhangi bir kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret suçları bakımından Cumhuriyet Savcısı'na doğrudan soruşturma yetkisi verilmesine karşın aynı kamu görevlisinin içerisinde bulunduğu camiaya karşı işlenmesi halinde bu suçun soruşturulmasının izne bağlanmasının bir çelişki olduğu, Adalet Bakanının izin yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması halinde bunun denetlenmesinin zor olduğu" ileri sürülmüştü.

    Anayasa Mahkemesi'nin, 301. maddeden soruşturma yapılmasını Adalet Bakanı'nın iznine bağlayan kanun hükmünün iptal isteminin reddine ilişkin oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesinde, ceza kanunlarının, ceza hukukunun ana ilkeleri ile Anayasanın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere, ülkenin genel durumu, sosyal ve ekonomik hayatın gereksinmeleri göz önüne alınarak saptanacak ceza politikasına göre düzenlenmesi gerektiği kaydedildi.

    Anayasa'ya göre hukuk devletinin, "İnsan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, Anayasa'nın ve yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlet" olduğu belirtildi.

    Hukuk devletinde yasakoyucunun, "Anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahip olduğu" vurgulanan gerekçede, cezaların, suçların ağırlık derecelerine göre önleme ve ıslah amaçları da göz önünde tutularak adaletli bir ölçü içinde konulmasının, ceza hukukunun esaslarından olduğu ifade edildi.

    Gerekçede, "İtiraz konusu kuralla ülkenin politik çıkarları nedeniyle maddede düzenlenen suçtan dolayı soruşturma yapılması Adalet Bakanının talebine bağlı tutulmuştur. Adalet Bakanı'na tanınan bu yetki, yargısal değerlendirmeden ziyade devlet ve toplum yararı açısından bir takdir yetkisinin kullanılmasıdır" denildi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow