hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    AYM Başkanvekilinden eleştirilere yanıt: 'Biraz haksızlık'

    AYM Başkanvekilinden eleştirilere yanıt: Biraz haksızlık
    expand
    KAYNAKDHA

    Darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL sürecindeki insan hakları ihlallerinde verdiği kararlar nedeniyle sert eleştirilere maruz kalan Anayasa Mahkemesi'nden yanıt geldi. Uluslararası İnsan Hakları Çalıştayı'nda konuşan Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Prof. Dr. Engin Yıldırım, "Tüm yükü Anayasa Mahkemesi'ne yüklemek bence biraz haksızlık" dedi ve tüm kamu kurumlarının ortak sorumluluğu bulunduğunu söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Prof. Dr. Engin Yıldırım, İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Uluslararası İnsan Hakları Akademisi'nin düzenlediği Uluslararası İnsan Hakları Akademisi'nin İzmir Çeşme'de düzenlenen 21. Yaz Sempozyumu'nda konuştu. Prof. Dr. Yıldırım, Anayasa Mahkemesi'nin OHAL döneminde verdiği kararlar nedeniyle maruz kaldığı sert eleştirilerle ilgili, "Türkiye'nin karşılaştığı insan hakları sorunlarının çözümünde tüm yükü Anayasa Mahkemesi'ne yüklemek bence biraz haksızlıktır" dedi. Yıldırım, "Tüm kamu otoriteleri anayasamızın öngördüğü gibi hukuk devleti ve insan haklarına saygıya dayanan uygulamaları teşvik ederlerse Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yılında çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma konusunda ciddi adımlar atmış olurlar" şeklinde konuştu.

    Rahip Brunson'un avukatından AYM ve AİHM açıklaması

    'Darbe teşebbüsü ve OHAL başvurusu sayısını artırdı'

    Konuşmasında Türkiye'de Anayasa Mahkemesi'nin evrensel insan hakları standartlarının bu toplumda yerleştirilmesi doğrultusunda yoğun çalıştığını söyleyen Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Yıldırım, "2012 yılına kadar Anayasa Mahkemesi norm denetimi ağırlıklı bir çalışma yürütmekteydi. 2010 yılındaki anayasa değişikliği ile kabul edilen yeni bir düzenleme anayasal sisteme girdi. 2012'den bu yana Anayasa Mahkemesi'ne 194 bin bireysel başvuru yapıldı. 194 bin bireysel başvurunun kabaca 150 bini sonuçlandırıldı. Darbe teşebbüsünden önce Anayasa Mahkemesi önüne gelen bireysel başvuruların yaklaşık yüzde 70'ini bir yıl içinde sonuçlandırmaya başlamıştı. Darbe teşebbüsü ve OHAL bireysel başvuru sayısında artışlara yol açtı. Komisyon kurulması bireysel başvuru yükünü kısmen azalttı" diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    AYM'nin iş yükü hafifleyecek

    'AYM ile diğer yüksek yargı yerleri arasında ciddi bir uyum var'

    Sonuçlanan başvurulardan 2 bininde ihlal bulunduğunu ifade eden Yıldırım, bu rakamın çok da yüksek olmadığını belirterek, "Dünyadaki tüm sistemlerle karşılaştırıldığında, Almanya ve İspanya Anayasa Mahkemelerinden yola çıkarsak, ihlal bulunan başvuruların tüm başvuruların içinde küçük bir kısmı oluşturduğunu görürüz. Vatandaşların Anayasa Mahkemesi'ni temyiz mahkemesi gibi algılama eğilimleri var. Ülkemizde bireysel başvuru 2004 yılında ciddi olarak tartışılmış. Yüksek yargı organlarının bu başvuru sisteminin bir temyiz uygulamasına neden olacağı endişelerinden hareketle o dönemde uygulama alanı bulamamış. Şu anda Anayasa Mahkemesi ile diğer yüksek yargı yerleri arasında ciddi bir uyum olduğunu görüyorum. Bu bireysel başvurunun etkinliği açısından sevindirici bir gelişme" şeklinde konuştu.

    'Tüm yükü AYM'ye yüklemek biraz haksızlık'

    Anayasa Mahkemesi kararlarının bazı kesimler tarafından beğenilirken bazı kesimler tarafından sert bir dille eleştirildiğini belirten Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Prof. Dr. Engin Yıldırım, şunları söyledi: "Anayasa Mahkemesi OHAL döneminde verdiği kararlar nedeniyle sıklıkla eleştirildi. Türkiye'nin karşılaştığı insan hakları sorunlarının çözümünde tüm yükü Anayasa Mahkemesi'ne yüklemek bence biraz haksızlıktır. Bütün sıkıntıların nedeni olarak 17 üye ve 95 raportörü sorumlu görmek biraz fazla oluyor. Bu gibi alanlardaki sorunların çözümü tüm kamu birimlerini ilgilendirir. Tüm kamu otoriteleri tüm işlemlerinde anayasamızın öngördüğü gibi hukuk devleti ve insan haklarına saygıya dayanan uygulamaları teşvik ederlerse, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yılında çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma konusunda ciddi adımlar atmış olur."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yargıtay 13’üncü Ceza Dairesi Başkanı Vuslat Dirim ise insan hakları ve hukuk devleti ilkesinin insanlığın ortak değerlerinden olduğunu hatırlatarak, "Son zamanlarda yaşanan bir takım konjonktürel gelişmeler kimseyi yanıltmasın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmayı hedeflemekte ve en azından insan hakları açısından AB standartlarını yakalamayı istemektedir. Biz yaklaşık iki asır öncesinden tercihini batıdan yana kullanmış bir devletiz. Devletin bütün kurumları, özellikle de Yargıtay insan haklarına ve hukuk devleti ilkelerine saygınlık gereği, insan hakları ihlalleri ortaya çıktığında en kısa zamanda mağduriyetlerin giderilmesi için azami gayret göstermektedir" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    'Türk halkının hukuk, demokrasi ve adalete inancı aynen devam ediyor'

    Türkiye Cumhuriyeti ve demokrasinin 15 Temmuz 2016'da çok vahim bir saldırıya uğradığını hatırlatan Dirim, o gece yapılanların dünyanın her yerinde en ağır cezaları gerektiren suçlardan biri olduğunu vurguladı. Bu olayın sorumlularının hukuk devleti çerçevesinde hak ettikleri cezayı alması için çaba gösterildiğini anlatan Vuslat Dirim, "Yaşanan sıkıntılara rağmen Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkının hukuka, demokrasiye ve adalete olan inancı aynen devam etmektedir. Onun içindir ki 685 sayılı KHK ile OHAL kapsamında alınan tedbirler nedeniyle mağdur olduğunu düşünen kişi ve kuruluşların yargı öncesi başvurabilecekleri bir itiraz komisyonu kurulmasına karar verilmiştir. Kuşkusuz OHAL İtiraz Komisyonu'nun kurulması Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru haklarını ortadan kaldırmamaktadır" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    'Hak ihlalleri bütün ülkelerde var'

    Sempozyumun açılışında konuşan İKÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Güzel ise, çalıştayın kapsamı hakkında bilgi verdi, adil yargılanma hakkı, adil yargılanma yükümlülüğü, ifade özgürlüğü, özel hayat ve aile hayatının korunması ve mülkiyetin korunması başlıklarının masaya yatırılacağını dile getirdi. Prof.  Dr. Güzel, insan hakları ihlallerine hem refah seviyesi yüksek ülkelerde hem de diğer ülkelerde rastlandığına işaret ederek, uluslararası örgütlere, hükümetlere, hukukçulara ve üniversitelere önemli görevler düştüğünü söyledi.

    '15 Temmuz sonrasındaki ihlaller yurt dışında abartılıyor'

    İKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Öztürk ise konuşmasında 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşanan hak ihlallerini, "bazı olumsuzluklar" diye anarak, yurt dışında abartıldığını öne sürdü. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Öztürk, İnsan Hakları Çalıştayı'nda yaptığı konuşmasında, "Avrupa'da FETÖ denilen teşkilat fevkalade yaygın, köşe başlarını tutmuş vaziyette. Onun için bu mücadelenin sürmesi lazım. Ama bu mücadelenin burada yapılış tarzı bilimseldir. O çerçevede de insan hakları anlamında Türkiye'de yaşanan son gelişmeleri değerlendiriyoruz. Özellikle olumlu gelişmeler üzerinde de durmaya gayret ediyoruz" ifadesini kullandı.

    'Hak ihlali yokken var deniliyor'

    OHAL'e ilişkin tartışmalara değinen ve başkanlık sistemiyle ve yapılan düzenlemelerle bu rejimin "süreklilik kazandığı" yönündeki eleştirilere de karşı çıkan Prof. Dr. Öztürk, "bunların gerçekle uzaktan yakından alakası olmadığını" söyledi. OHAL'in kaldırılmasının büyük bir adım olduğunu ifade eden Öztürk, "Ülkede insan hakkı ihlali varsa o sana oluyor demektir. Yarın sana da gelir. İnsan hakkı ihlali varsa onunla mücadele etmek lazım, yokken 'var' deniyorsa onun da üzerine gitmek lazım. Şimdi yapılan maalesef o. Ben bu algıların bu tür toplantılarla daha rahat azaltılabileceği kanaatindeyim" diye konuştu..

    'İnsan hakları hala çok zayıf güvence altında'

    Çalıştayda konuşan Federal Almanya Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. KlausTolksdorf ise "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa'da hukukun üstünlüğü için gerçekten güçlü ve uygulanabilir bir temel olabilir. Ancak gerçekte bu kalitesini kanıtlamak pek mümkün değil. Aksine sözleşmeye üye devletlere göz attığımızda maalesef vatandaşların bazı durumlarda insan hakları bakımından hala çok zayıf güvence altında oldukları görülmektedir" dedi.

    Almanya'nın Freiburg Max-Planck Enstitüsü Onursal Müdürü Prof. Dr. Dr. Albin Ese de "İnsan hakları ceza hukuku ile en iyi şekilde korunabilir. Diğer yandan bireyi devlet tarafından gelebilecek müdahalelere karşı korumak, insan haklarının korunması, ceza hukuku kadar hiçbir alanda bulunmamaktadır" dedi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow