hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Başbakan Davutoğlu gazetecilere açıklamalarda bulundu

    Başbakan Davutoğlu gazetecilere açıklamalarda bulundu
    expand
    KAYNAKAA

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Biraz önce Sayın Cumhurbaşkanımız ile tekrar konuştuk, Bayırbucak bölgesindeki gelişmeleri istişare ettik. Güvenlik Toplantımızda aldığımız kararları gözden geçirdik. Kendisi de yarın Ankara'ya geleceklerini söylediler. Buluşacağız, inşallah en kısa zamanda hükümeti kuracağız. Buradan bir bekleme hali olduğu gibi bir durum çıkmasın. Bu doğal bir süreçtir" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başbakan Davutoğlu, TBMM'de gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

    Davutoğlu, bir gazetecinin, "Çankaya Köşkü'ndeki Güvenlik Toplantısı'nda, Bayırbucak bölgesindeki Türkmenlerin uğradığı saldırıyla ilgili ne gibi kararlar alındığı, Türkiye'nin Türkmenler'e operasyon anlamında bir destek sağlayıp sağlamayacağı"nı sorması üzerine, "Tabii Suriye'deki her gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Özellikle son günlerde, Bayırbucak bölgesindeki gelişmeler, bütün güvenlik birimlerimiz ve bizim tarafından an be an takip edilmektedir. Her şeyden önce bunun kamuoyumuzca bilinmesini isterim" diye konuştu.

    Dün ve evvelsi gün hem MİT Müsteşarı Hakan Fidan hem de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile temasları olduğunu anlatan Davutoğlu, Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu'na da bu konuyu BM'de gündeme getirmesi için gerekli talimatları verdiğini anımsattı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Bu konudaki hassasiyetimiz her gün her saat itibarıyla devam etmektedir" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti:

    "Güvenlik birimlerine talimat verildi"

    "Bugün de ilgili güvenlik birimlerimizle bir toplantı gerçekleştirdik. Burada bir kaç husus önemli, birincisi sınır güvenliğimiz. Sınır güvenliği bağlamında Türkiye'ye dönük herhangi bir tehdit teşkil eden gelişme olursa anında mukabele etme talimatı güvenlik birimlerimize verilmiştir. Bu hem TBMM'den aldığımız tezkerenin gereği hem de şu ana kadarki angajman kurullarının. İkincisi, Türkiye'ye dönük yoğun bir mülteci akımına yol açacak şekilde bir saldırısı söz konusu olduğunda bu konuda da gerekli tedbirler içeride, Suriye içinde ve Türkiye içinde alınır. Üçüncüsü, Suriye'de Türkiye'ye müzahir guruplar, topluluklar, bunlar ister Arap ister Kürt ister Türkmen olsun saldırıya uğradığında onlara her türlü insanı yardımı ve ayrıca onların bulunduğu bölgelerde kalmasını temin edecek her türlü yardımı yaparız. Bu konudaki gerekli talimatlar verilmiştir.

    "Önce Rus savaş uçakları arkasından da..."

    Bu saldırıların arka planına bakıldığında, çok açık bir şekilde hiçbir DEAŞ unsuru barınmayan, hiçbir terör unsurunun barınmadığı bir bölgede önce Rus
    savaş uçakları, arkasından da yabancı savaşçılar destekli, bunun özellikle altını çiziyorum, yabancı savaşçılar sadece Suriye'deki DEAŞ unsurları değil Suriyeli olmayan Suriye'deki herkes yabancı savaşçıdır. İster bunlar Lübnan'dan gelen ister Hizbullah ister diğer yerlerden gelen unsurlar olsun, rejimin direnme gücü kalmadığı yerde sivil halka dönük olarak bu yabancı savaşçılar."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Bayırbucak bölgesinde tek bir DEAŞ unsuru yoktur"

    Başbakan Davutoğlu, terör faaliyetlerine karşı Türkiye'nin aldığı tedbirlere dikkati çekerek "Türkiye'ye tehdit teşkil eden sadece PKK değil geçmişte de Türkiye'ye dönük faaliyetlerde bulunan terörist unsurlar, hem bu bölgede özellikle Hatay güneyinde terörist unsurlar, DHKP/C ve daha önce bağlantılı grupları kastediyorum, bunların yürüttüğü çalışmalara, terör faaliyetlerine karşı da Türkiye gerekli tedbirleri alır" diye konuştu.

    Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Bayırbucak bölgesinde tek bir DEAŞ unsuru yoktur, tek bir terör unsuru yoktur. Bunun için evvelsi gece olayın gelişmesi esnasında Rusya'ya hem
    Dışişleri Bakanımız doğrudan arayarak, Rus Dışişleri Bakanını, hem de Rus Büyükelçisi çağrılarak bu konudaki kaygılarımız ve düşüncelerimiz kendilerine
    aktarıldı. DEAŞ'a karşı operasyon yapılıyorsa bu uluslararası anlamda bir koordinasyon içinde yürütülmeli ve DEAŞ'a operasyon yapılıyor görüntüsü altında masum Suriyeli sivillere ve özellikle de bu bölgede Türkmenlere dönük bir katliama yol açılmamalıdır. Buradan mesajımız son derece açık ve nettir. Biz buradaki kardeşlerimizin bulundukları yerde korunmaları için ve herhangi bir tehdit karşısında insani haklarının korunması için de gerekli tedbirleri diplomatik açıdan da alırız. Diplomatik anlamda Birleşmiş Milletlerde temaslarımız sürüyor. BM Güvenlik Konseyine mektuplar gönderdik. Alanda bugünkü toplantıda mülteci durumuna düşmüş olan kardeşlerimize yapılacak yardımları ele aldık. Ayrıca dediğim gibi Bayırbucak bölgesindeki kardeşlerimizin korunması ve onların orada kendi öz vatanlarında onurlu bir şekilde hayatlarını devamı için her türlü tedbiri o anlamda aldık, alma talimatını da bugün verdik. Bir kez daha kamuoyumuzun bu konudaki hassasiyetimizden emin olmasını ve nasıl diğer bölgelerden gelen, baskılar karşısından gelen kardeşlerimize kucak açtıysak Bayırbucak'tan gelen kardeşlerimize de kucak açacağımızın bilinmesini isterim."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "MİT tırlarına yönelik operasyon yapanlar bu katliamlardan sorumlu"

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yaklaşık 2 yıl önce Bayırbucak Türkmenlerine yardım götüren MİT tırlarına yönelik operasyonları anımsatan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
    "Bazı eleştiriler duyuyorum, şimdi şimdi çıkan eleştiriler, 2 sene önce MİT tırlarına, yaklaşık 1.5 sene önce, yönelik operasyon yapanlar bugünkü bu
    katliamlardan sorumlu olan çevrelerdir. O günlerde tabii bazıları devlet ketumiyeti, mahremiyeti içinde Bayırbucak'taki Türkmen kardeşlerimizin
    bulundukları yerde muhafazaları için oralarda kendi topraklarında bulundukları alanda kalabilmeleri için yaptığımız yardımlara dönük operasyon yapanların da bu anlamda arkalarında hangi güçler olduğu herhalde çok şimdi herkes tarafından çok açık bir şekilde görülüyor. Ayrıca Kobani'den gelen kardeşlerimize de Kürt kardeşlerimize bağrımızı açmıştık. Kobani'deki katliama karşı sesini yükseltenlerin, Bayırbucak'taki katliama niye sessiz kaldıklarını da sorgulamak lazım. Yani burada kimleri kast ettiğim son derece açıktır."

    "Türkmenlere sahip çıkmak, Türkmencilik yapmakla olmaz. Böyle günlerde ve daha önceki günlerde devletin Türkmenlere ve oradaki kardeşlerimize yaptığı yardımları ihbar edenlere karşı tavır almayanlar bugün konuşma hakkına sahip değiller" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları söyledi:

    "Kobani'de Kürt kardeşlerimize biz sahip çıkarken Türkiye'yi itham edenler ve insanlıktan bahsedenlerin bu sefer de Türkmenler söz konusu olduğunda
    seslerinin çıkmaması da buradan da kast ettiğim adres açıktır, onları da tarih yargılar, sorgular. Biz çok açık ve net politika takip ediyoruz. Etnik ve mezhep ayrımı yapmaksızın kim zulme uğramışsa, baskıya uğramışsa, kucağımızı, bağrımızı açtık. Onların bulundukları topraklarda kalması için elimizden gelen gayreti gösterdik şimdi de gösteriyoruz. Dün Halep'ten gelen bir Arap evvelsi gün Kobani'den gelen Kürt olabilir, bugün de Bayırbucak'tan gelen bir Türkmen olur. Bizim meselemiz insani meseledir. Bayırbucak bölgesi bu anlamda bizim ecdattan, tarihten gelen bir emanet gibi gördüğümüz bölgeler, bütün Suriye'deki kardeşlerimiz akraba topluluklar gibi. Bu bakımdan elimizden gelen her tedbir alınacak, her gelişme takip ediliyor."
    Başbakan Davutoğlu, Harcele hattındaki gelişmeleri de yakından takip ettiklerini belirterek, bu bölgede Türkmen unsurlarının bir taraftan DAEŞ'e karşı, bir taraftan da rejime karşı savaştığına dikkati çekti. 

    "Türkmenlerin dün de iki köyü büyük bir başarıyla ele geçirdiğini" dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu: "Türkmenler ve Özgür Suriye Ordusu bir taraftan Harcele hattında DEAŞ'a karşı savaşıyor diğer taraftan da Bayırbucak, Lazkiye kırsalında ve Bayırbucak hattında da rejime karşı savaşıyor. Kimin gerçek anlamda Suriye vatanperveri olduğu da bu gelişmelerle ortaya çıkmaktadır. Ümit ederiz ki Suriye sınırları bir gün barış sınırları olur ama bu sınırları savaş sınırı, barbarlık sınırı haline getirmek isteyenlere karşı da Türkiye her zaman sürdürdüğü ilkeli politikayı bundan sonra da sürdürmeye devam edecek."

    Hükümet kurma süreci

    Davutoğlu, başka bir gazetecinin, "Günlerdir merak ediliyor 64. Hükümetin ne zaman açıklanacağı. Cumhurbaşkanımızın yarın Ankara'ya geleceği
    belirtiliyor. Acaba merakla beklenen görüşme yarın gerçekleşebilir mi" sorusunu da şöyle yanıtladı:

    "Bu kadar merak edilecek bir durum söz konusu değil. Şundan, 1 Kasım sonrasında hani koalisyon ve benzeri tablolar ortaya çıkmış olsa merak-ı mucbir
    durum olurdu. 1 Kasım sonrasında çok açık bir tablo vardır. Bu açık tablo gereği de hükümeti kurma görevini Sayın Cumhurbaşkanımız bana tevdi ettiler ben de büyük bir zaferle çıktığımız, AK Parti olarak çıktığımız seçim sonrasında hükümeti kuracağım. Geçmiş seçimlerde baktığınızda değişik gerekçelerle bir hafta ve daha uzun süre, bir bekleme değil bu yani tamamıyla hem istişareler partimizin MYK'sı var, kurulları var hem de Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul'daki programları sebebiyle. Biraz önce Sayın Cumhurbaşkanımız ile tekrar konuştuk, Bayırbucak bölgesindeki gelişmeleri istişare ettik. Güvenlik Toplantımızda aldığımız kararları gözden geçirdik. Kendisi de yarın Ankara'ya geleceklerini söylediler. Buluşacağız, inşallah en kısa zamanda hükümeti kuracağız. Buradan bir bekleme hali olduğu gibi bir durum çıkmasın. Bu doğal bir süreçtir."

    "Sanki görüş ayrılığı varmış gibi hava yansıtılıyor"

    "Biz en zor şartlarda, 7 Haziran'dan sonra bir söz verdik, 'Türkiye'yi hükümetsiz bırakmayız' diye, o şartlarda bırakmadık" diyen Davutoğlu, şunları
    kaydetti: 

    "Şimdi gördüğünüz gibi 317, böyle dimdik AK Parti milletvekiliyle Türkiye'de hükümet krizi olur mu? O bakımdan herkes, yarın inşallah Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilk istişare yapacağım onu da söyleyeyim, sanki görüş ayrılığı varmış gibi hava yansıtılıyor. Daha Cumhurbaşkanımız ile oturup herhangi bir şekilde bu anlamda detaylı bir görüşme yapmış değiliz. Yemin töreninden sonra görevi aldım hemen ertesi gün Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul'a gitti. Şu ana kadar da dediğim gibi doğal bir süreç. Yarın inşallah kendisi Ankara'ya teşrif edecekler, o zaman oturup konuşacağız, istişare edeceğiz, Türkiye'de şimdiye kadar nasıl olmuşsa bundan sonra da merak etmeyin, AK Parti'nin olduğu yerde kriz olmaz."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow