hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bayrampaşalı Şahin’den Patrik Sahak Maşalyan’a

    Bayrampaşalı Şahin’den Patrik Sahak Maşalyan’a
    expand

    Birçok Hıristiyan din adamından farklı bir portre çizen 85’inci Ermeni Patriği Sahak Maşalyan, Bayrampaşalı ailenin üç çocuğundan biri. Maşalyan, “Doğduğumda Şahin adı verilmiş, vaftiz olunca Şahan adını almışım. Ruhani ismim ise Sahak Maşalyan’ diyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İstanbul Ermeni Kilisesi’nin 85’inci patriği seçilen Episkopos Sahak Maşalyan, birçok Hıristiyan din adamından farklı bir portre çiziyor. Akademik ve dini eğitim almayı sürdüren Maşalyan, çevresinde entelektüel kişiliği ve eğitime olan tutkusuyla biliniyor. Öyle ki, tam bir Nâzım Hikmet hayranı olan Maşalyan, gençliğinde en çok Nietzsche’nin ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ kitabını okuyan bir din adamı.

    100’den fazla şiir kaleme alan Maşalyan, Orhan Kemal ve Orhan Pamuk’un eserlerinin başucu kitapları olduğunu söylerken, Nâzım Hikmet’in tüm şiirlerini ezberlediğini dile getiriyor. Maşalyan, her gün yüzlerce sayfa farklı içerik ve konuyu barındıran kitaplar okuyor.

    ‘BİR KULÜBEDE DOĞDUM’

    Televizyon yerine Youtube izlemeyi tercih ettiğini söyleyen Maşalyan, “Kendi meditasyonlarımda sözsüz müzik dinlemeyi seviyorum. Özellikle de klasik müzik dinlemeyi tercih ediyorum. Sözsüz müziğin içine kendi duyularınızı koyarsınız. Uyumadan önce mutlaka müzik dinler ruhumu dinlendiririm” diyor. Maşalyan en büyük özlemini ise; “Kalabalık bir caddede yürümek, acıktığımda işkembeciye girmek, fark edilmemek, doğaya çıkmak ve bir kitapçıya girip kitapların arasında kaybolmayı özledim” şeklinde özetliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Babası eski elektrik kaynakçısı, annesi ev kadını olan Maşalyan, Türkçe ve Ermenicenin yanı sıra iyi derecede İngilizce, dini eğitimin bir parçası olarak Yunanca, Latince ve İbranice biliyor. Seçildikten sonra ilk kez Milliyet’e konuşan Patrik Maşalyan sorularımıza şu cevapları verdi: “Ailem 1955’te Sinop’tan gelip Kumkapı’ya yerleşiyor. DP döneminde, devlet bir kolaylık sağlayıp arsaları ucuza verince, ailem Bayrampaşa’da amcamlarla beraber bir kulübe yapıyor. Ben, o kulübede doğdum. Bayrampaşa, o tarihlerde yeni yerleşime açıldığından elektrik ve su yoktu. 8 yaşıma kadar gaz lambasının altında ders çalıştım. Mahalledeki çeşmeden su alırdık. Bahçemizde derin bir su kuyusu açınca komşularımız bizim bahçemizden su almaya gelirdi.

    Balkan muhacirleriyle birlikte büyüdük. Zaman içinde Bayrampaşa gelişmeye başlayınca buradaki evler değer kazandı. Evimizi satıp yeniden Kumkapı’ya taşındık. 1983’te rahip olmaya karar verince ailem Bakırköy Yenimahalle’ye taşındı. Ben de bu binada kalmaya başladım. İki kız kardeşim var. Evliler ve çalışmıyorlar.”

    ‘O AN KARARIMI VERDİM’

    “İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’ni kazandığımda başarı sıralamasında ilk 5 bin içerisindeydim. Her zaman düşünmeyi okumayı, seven birisi oldum. Dindar bir ailem vardı. 12 yaşında kutsal kitabı okumaya başladım. Bizim dönemimiz çok politize olmuş bir gençlik dönemiydi. Fikri olmayan genç yoktu. Dolayısıyla arayışlar, okumaların yanı sıra kutsal kitap beni hayat ideali seçmeme yönlendirdi. Üniversite yıllarımda Patrik olan Sınorhk Kalustyan ile tanışmam dönüm noktası oldu. O dönemde kiliseyi daha yakından tanımaya başladım. Akşam kilisede dersler oluyordu. Ders veren rahiplerden biri ‘Ben insanları tanırım senden mühendis olmaz, senden iyi öğretmen, vaiz olur’ dedi. ‘Öldükten sonra ne olacağız’ diye sorduğunda, ‘İmanımız var, Allah’ın ellerine kalacağız’ deyince, ‘İstemez misin şimdiden Allah’ın ellerinde kal’ dedi. O an, kararımı verdim.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘TUHAF BİR ŞEY OLDU’

    “Bu konuşma insanlara basit gelebilir ama o sırada tuhaf bir şey oldu. Bir an ölümüme gidip geldim. Hakikat ışığının benim yaşam çağrım olduğunu anladım. O duyguları sonra yakalayamadım. Aslında yaşadığım, teoride bildiklerimin ruhta açılmasıydı. Sonrasında İstanbul Üniversitesi’nde felsefe okumaya da karar verdim. Yurt içi ve yurt dışında yıllar süren akademik ve dini eğitimlerin ardından çiçeği burnunda bir patrik olarak sizinle konuşuyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Patrik seçimlerinden sonra 12 yıllık mahrumiyet sona erdi. Her sistemin olmazsa olmazları vardır. Bizim patriğimiz vardı, komadaydı ama adı patrikti. Merhum patriğimiz nefes aldığından patrik seçemiyorduk. 12 yıl patriksiz cemaat olarak yönetilmeye çalışıldık. Bu bir mahrumiyetti. Bir dükkanı bile başsız yönetemezsiniz. Sorunlar birikti. Bazı sorunlar vardır, vekil çözemez. 12 yılda nesiller kaybettik. Patrik görmeden büyüyen çocuklar oldu. Düşünün ki, 12 yıl boyunca Cumhurbaşkanı, Diyanet İşleri Başkanı veya İçişleri Bakanı yerine, vekili yönetmeye çalışıyor. Tüzel kişilik sorunu da seçimlerin aksamasına yol açtı. Uzun süre ne devlet, ne bizimkiler bilemez durumdaydı.

    ‘TOPLAM 80 BİNİ GEÇMEZ’

    Kendi örgütlenmemizi sağlayamazsak boğuluruz. Yılda 12 doğuma karşı 26 ölüm gerçekleşiyor. Cemaatimizin sayısı gittikçe azalıyor. Bundan sonra cemaatimizi daha derli toplu hale getirecek bir üst çatının yasal çerçevesi için çalışacağız. Biz bu ülke için değerli bir azınlığız. Devlet katında her zaman değerli olduğumuz söyleniyor. Bu ülkenin sadık vatandaşları olarak Türkiye’ye katkı sunmaya devam edeceğiz. Ancak sorunlarımız varken yok diyemeyiz.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Öncelikle insan kaynakları birimi oluşturmak istiyoruz. Seçimlere girdik ancak kaç insanımız hayatta, kaç seçmenimiz var bilmiyoruz. Öldüğü halde seçmen listelerinden çıkartılmayanları tespit ettik. Türkiye’deki tüm azınlıkların toplam sayısı 80 bini geçmez. Gerekli ihtimam gösterilmezse bu ülkenin rengi olarak fakirleşeceğiz.

    İslam coğrafyasında en az Hıristiyan barındıran ülke Türkiye. Kültürel, dilsel zenginliği kaybetmek de fakirleşmedir. İslamofobinin yanlışlığını konuştuğumuz gibi, Hristiyan fobisini de konuşmamız lazım. 100 yıl önce olanlar olmuş bitmiş. Gayrimüslimler artık beşinci kol değil, her zaman olduğu gibi sadık vatandaşlar.”

    ‘İSİM TARTIŞMASI ‘ŞAHİN’LE KAPANDI’

    Patrik Maşalyan, adının Şahin Maşalı’dan, Sahak Maşalyan’a dönüşümünü ise şöyle anlattı: “Bir dedemin adı Bedros, diğerinin adı Garebet’ti. Doğduğumda isim tartışması yaşıyorlar. Adımın Bedros mu, Garebet mi olsun tartışması arasında, ninem devreye giriyor. ‘Öyle bir isim verin ki, Ermeniliğinin üzerine bunu yük olarak taşımasın’ diyor.

    Şahin ismini, Ermeniler de kullanır. Farsçadır ve şahın kuşu anlamına gelir. Şahin isminin faydasını gördüm. Vaftiz olunca Şahan ismini almışım. İsmim nüfusta Şahin Maşalı olarak kayıtlı. Ruhani ismim Sahak Maşalyan. Sahak aslında İshak yani İbrahim’in oğlu. Anlamı ise Allah güldürdü demek. Ermenicede soy isimlere ‘yan’ eki eklenir. ‘Yan’ eki oğlu anlamındadır. Soyadım da Ruhani olarak Ermeniceye çevrildi.

    ‘NÂZIM HİKMET GENÇLİK İDOLÜM’

    “Nâzım Hikmet gençliğimizde idollerden biriydi. İTÜ’de herkes solcuydu. Nâzım’dan şiirler okunurdu. 200’den fazla şiir ezberledim. Kendim de şiirler yazmaya başladım. 100’den fazla şiirim var ama yayınlamadım. Gençliğimde Nietzsche okurdum. Nietzsche tanrıya inanmasa da kendi yolunda idealist biri. Yaşamda karşıtlarınızı anlayarak ilerlersiniz. Akıl diyalektikle gelişiyor.

    Kutsal kitaptan sonra en çok okuduğum kitap ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’tür. Hermann Hesse’nin Sidartası’nı 20 kez okudum. Orhan Kemal, Orhan Pamuk başucu kitaplarım oldu. Kendi meditasyonlarımda sözsüz müzik dinlemeyi seviyorum. Özellikle de klasik müzik dinlemeyi tercih ediyorum. Sözsüz müziğin içine kendi duyularınızı koyarsınız. Uyumadan önce mutlaka müzik dinler ruhumu dinlendiririm.”

    ‘YOUTUBE İZLİYORUM’

    “Televizyon izlemem. Çok zaman alıyor ve insanları etkiliyor. Bilgisayarım, internetim ruhuma çok daha uygun. YouTube’u çok izliyorum. Sonsuz olanak sağlıyor. Ciddi konularda size referans veriyor. Bir din adamının bugünlerde en çok ilgisini çeken konu gelecek olmalı. Değişen dünyada küreselleşme insanları sürüklüyor. Robotlaşıyoruz ve yapay zekâ denilen dönem belirsizlik içeriyor. Kimse freni olmayan arabaya kimse binmek istemez. Dinlerin görevi fren olmaktır. Muhafazakâr olmak denge unsurudur ancak sadece muhafazakâr olanlarla veya tam tersi sadece, ilerici olanlarla medeniyet kuramayız. İnsanlar büyük bir yalnızlık yaşıyorlar.”

    PATRİK MAŞALYAN KİMDİR?

    Patrik Sahak Maşalyan, 17 Mart 1962’de İstanbul doğdu. Ailesi tarafından Şahin Maşalı adı verildi ancak 1992’de ruhaniliğe adım atınca Sahak Maşalyan adıyla kutsandı. Tevfik Kut İlkokulu, Gedikpaşa Ortaokulu ve Bakırköy Lisesi’nde eğitimini tamamlayan Maşalyan, 1979’da İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’ni kazandı. 1982 yılında rahip olmaya karar verince, İTÜ’den ayrıldı. 1983’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ni kazanan Maşalyan 1987’de bu bölümden mezun oldu.

    Vatani görevini 1988-1989’da Kağıthane ve Tatvan’da tamamlarken, ardından Londra’daki, Belçika Leuven Üniversitesi’nin programlarını izleyen Allen Hall Koleji’nde teoloji eğitimi aldı. 1994’de Londra Ermeni Kilisesi’nde bir süre diyakoz papaz yardımcısı olarak görev yapan Maşalyan, ardından 3 yıl Kudüs’te eğitim aldı. 1997-1999 yılları arasında Master çalışmalarını, Dublin’deki Milltown Felsefe ve Teoloji Enstitüsü’nde yürüten Ermeni din önderi, tezini 2000 yılında tamamladı. 1999-2005 yıllları boyunca İstanbul Kınalıada, Kumkapı Dışı Surp Harutyun, Gedikpaşa ve Galata kiliselerinde ruhanilik ve vaizlik görevlerini yürüten Maşalyan, Ruhani Kurul’un Başkan yardımcılığına yükseldi.

    2005-2011 dönemi boyunca Ermenistan’da Kevorkyan Teoloji Akademisi’nde; öğretim üyeliği, dekan yardımcılığı ile 3 yıl boyunca dekanlık görevlerini yürüten Maşalyan, 2011’de İstanbul’a geri döndü. Episkopos Sahak Maşalyan, 4 Temmuz 2019 tarihinde Patrik Kaymakamı seçilirken, geçtiğimiz çarşamba günü de 85’inci patrik seçildi.

    Kaynak: Mert İnan/Milliyet

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow