hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Bergama köylülerinin tazminatını eski başbakanlar ödesin"

    Bergama köylülerinin tazminatını eski başbakanlar ödesin
    expand

    Bergama'da siyanürle altın çıkartılmasına karşı 1992'de 10 köylünün başlattığı mücadelenin sonunda AİHM'den elde ettikleri üçer bin Euro'luk tazminatın dönemin başbakanları Bülent Ecevit, Abdullah Gül ve REcep Tayyip Erdoğan'a rücu edilmesi için dava açıldı. İdare mahkemesi davayı reddetti, Danıştay da onadı. Ancak Bergamalı köylülerin avukatı Senih Özay bu taleplerini de AİHM'e taşıyabileceklerini açıkladı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İzmir'in Bergama ilçesinde bir firma tarafından siyanürlü yöntemlye altın üretmesine karşı çıkan 10 köylü, avukat Senih Özay aracılığıyla 1992 yılında hukuk mücadelesi başlattı. Yıllar süren yargılamanın ardından Türkiye'de alınan lehte kararların uygulanamaması üzerine Özay, 1998 yılında AİHM'e başvurdu. Burada görülen davada, AİHM Türkiye Cumhuriyeti'ni 10 köylüye üçer bin Euro ödemeye mahkum etti. Köylüler parayı aldı. Özay, bu paranın 1998 yılından bu yana, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin başbakan, bakan ve ilgili bürokratlarına ödettirilmesi gerektiği yönünde Ankara 2. İdare Mahkemesi'nde dava açtı.

    Ermeni diasporasından Türkiye hamlesi

    İki ayrı karar

    Hukuksal süreçle ilgili bilgi veren avukat Senih Özay, Bergama'da siyanürle altın çıkartılmasına karşı 1992 yılında başlattıkları hukuk mücadelesine ilişkin şunları anlattı:

    "İç hukukta mahkemeler lehte karar verdi. Ancak, bunu uygulatamadık, bunun üzerine AİHM'e gittik. AİHM ihlal kararı verdi ve üçer bin Euro tazminata hükmetti. Şu anki dosyanın hikayesi de orada başladı. Devletten bu parayı aldım. Ama 'devlet dönsün, rücu etsin' istedim. Yani devletin Bülent Ecevit, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere onların bütün bakanları sorumludur, 'Bu parayı onlar ödesin' diyerek Ankara 2. İdare Mahkemesi'ne başvurdum. O mahkeme bana 'Dava açmaya hakkın yok' dedi. Ama Danıştay 5. Dairesi, o mahkemenin kararına yaptığım itirazda muhteşem bir karar verdi. Dedi ki; 'Hem Türkiye'de mahkeme kararından hak elde et, hem AİHM'den hak elde et sonra da bunu uygulatama. Bunun gibi ağır bir kusur olamaz, bunun yüzünden ödenen tazminat nasıl rücu edilmez.' Ardından kararı Ankara 2. İdare Mahkemesi'ne geri gönderdi. Bunun üzerine ben umutlandım. Ancak, 2. İdare Mahkemesi, Danıştay'ın da kararına direnerek, farklı bir gerekçeyle tekrar aleyhte karar verdi. Ben Danıştay 5. Dairesi, eski kararını hatırlar diye kararı temyiz ettim, ancak aynı daire, 5 üyesinden 2'si değiştikten sonra kararını da değiştirdi ve gerekçe göstermeden Ankara 2. İdare Mahkemesi'nin kararını hukuka uygun bulup bozmadı. Bize bu para ödendi, ancak bunun o dönemi kapsayan süre içinde Başbakan ve bakanlık yapanların kendi cebinden vermesi gerektiğini söylüyoruz, fakat buna geçit vermiyorlar. Bu aşamada, doğrudan doğruya AİHM'e gitmeyi düşünüyorum, hatta toplumun önde gelenlerine sesleniyorum ve 'ben ne yapayım' diyorum."

    Kara çarşaflı erkeğin sırrı çözüldü

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    WhatsApp Web’de bildirim gelmiyorsa buna dikkat!

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow