hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Erdoğan'dan 'din istismarı' eleştirilerine yanıt

    Erdoğandan din istismarı eleştirilerine yanıt
    expand

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'din istismarı' eleştirilerine yanıt verdi: "Dinin istismarı ne kadar yanlışsa, dinin toplumsal problemleri çözmede oynayabileceği sosyal rolü görmezden gelmek de o denli yanlıştır"

    Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca Bilkent Otel'de düzenlenen 4. Din Şurası'nın açılışında yaptığı konuşmada, "demokratik açılım" sürecine de değindi.

    İki ay kadar önce başlattıkları, "milli birlik süreci bağlamında, kardeşliği, ortak değerleri, ortak kültürü, ortak tarihi" vurgulamak amacıyla sık sık bir örnek verdiğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

    "Oğlunu, her ne sebeple olursa olsun kaybeden annelerin, oğullarının cenazesi başında aynı Yasin'i okuduklarını, aynı Fatiha'yı okuduklarını, aynı duayı ettiklerini ve cemaatin aynı kıbleye yöneldiğini ifade ediyorum. Benim bu örneğimi, çok tipik bir refleksle karşılayanlar, alışılmış tepki verenler oldu. 'Başbakan demokratik açılımı, din üzerinden mi gerçekleştirecek' şeklinde fikir yürütenler çıktı. Dinin istismarı ne kadar yanlışsa, dinin toplumsal problemleri çözmede oynayabileceği sosyal rolü görmezden gelmek de o denli yanlıştır.

    Yapılan yanlışların, var olan yanlış tablonun, dinimizin özüyle çeliştiği de bir gerçektir ve benim vurgulamak istediğim, dikkati çekmek istediğim de işte budur. Bu noktada son derece acı bir gerçeği de burada ifade etmek durumundayım. Yürütülen propagandaların da etkisiyle, Müslüman dünya ne yazık ki yoksullukla, mahrumiyetle, terörle, cehaletle anılır bir hale getirilmek isteniyor. özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında başlayan yeni süreçte, İslam dünyasına biçilen bu yeni kıyafete karşı, Müslümanların da karşı bir propaganda üretmedikleri gerçeğiyle karşı karşıyayız.

    İslam dininin, yürütülen tüm bu propagandalardan, kendisine biçilen kaftanlardan, eğer kaftansa, özellikle kendi mensuplarının ona yaptığı fenalıklardan azade olduğunu biliyoruz, ancak bu dinin mensupları olarak kendi muhasebemizi yapmamız da kaçınılmazdır. Olgular dünyası ile değerler dünyası her zaman örtüşmez. Olan, her zaman ideal olan değildir. Bizim yaşadığımız gerçekliği, doğru kavramamız ne kadar önemliyse, ideal olana ulaşmak için çaba göstermemiz de o kadar önemlidir.

    Bazen, pratik durum ve gerçekler, zihnimizde olandan ilerdedir. Bu durumda, kendimizi gözden geçirmemiz ve geliştirmemiz gerekir. Bazense zihnimizde olan, teorik olan, var olan durumdan daha ileridir. Bu durumda da pratik durumun ciddi şekilde gelişmesi ve ilerlemesi gerekir. İslam düşüncesiyle, İslam dünyasının fiili durumu bu açıdan değerlendirilebilir. Düşünce ve değer, pratik üzerinde, yaşam üzerinde ne derece etkili olabilirse istediğimiz şekilde netice alabilmemiz de o derece mümkündür."

    Laiklik istismarı

    Erdoğan, laikliğin istismarının, bilimsellikten, toplumsal gerçeklerden ve evrensel uygulamalardan uzak bir şekilde yorumlanmasının ve uygulanmasının doğru olmadığını ifade ederek, "Türkiye on yıllar boyunca bu tartışmaları son derece sağlıksız bir zeminde yapmıştır ve buna çok ağır bedeller ödemiştir" dedi.

    Başbakan Erdoğan,  şunları kaydetti:

    "Laiklik evrensel bir kavram olmasına rağmen Türkiye'de farklı bir şekilde yorumlanabilmiştir. Laikliğin uygulanmasına ilişkin birçok tartışma bilimsellikten uzak bir şekilde, bilimadamlarını dışarıda tutarak siyasi bir yaklaşımla sürdürülmüştür. Şunu burada tüm samimiyetimle ifade etmek durumundayım; herhangi bir dinin istismarını dinin kendisine saygısızlık olarak görürüm.

    Dinin istismarı bizzat dinin kendisini hedef alır. Ona zarar vermeye yöneliktir. Ancak dine samimi müntesipliğin istismar olarak nitelendirilmesi de din ve vicdan özgürlüğüne aykırı bir tutum olarak ele alınabilir. Aynı şekilde laikliğin istismarı, bilimsellikten, toplumsal gerçeklerden ve evrensel uygulamalardan uzak bir şekilde yorumlanması ve uygulanması da doğru değildir. Türkiye on yıllar boyunca bu tartışmaları son derece sağlıksız bir zeminde yapmıştır ve buna çok ağır bedeller ödemiştir. Son dönemde bu noktada oluşmuş olgunluğun ülkemiz ve geleceğimiz adına umut verici olduğunu düşünüyorum. Asla karamsar bir tablo çizmek niyetinde değilim. Asla umutsuz değilim."

    "Bu din aziz bir dindir"

    İslam dünyasının ya da Müslümanların bugün dünyadaki mevcut tezahürü, görünümü, ahvali her ne olursa olsun İslamiyet'in aziz bir din olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

    "İslam kelimesinin de ifade ettiği üzere bu din bir barış dinidir. Dışarıdan sistemli şekilde yürütülen saldırılar, içeride bu saldırılara zemin hazırlatan hatalar dinimizin özüne asla ve asla nüfuz edemeyecektir. İnsanlığın en umutsuz olduğu dönemlerde bile akıl, inanç, dua ve teslimiyet yeni çıkış yolları üretmiştir. Dinin alanını genişletmek ya da daraltmak gibi özden uzak girişimler yerine dinin özünü anlamaya ve idrak etmeye yönelmek yeni kapıların açılmasını muhakkak beraberinde getirecektir."

    Erdoğan, alimlerin, ilahiyatçıların, fikir insanlarının, kanaat önderlerinin bu çıkış yollarını bulmada, yeni kapılar açmada özveriyle çalıştıklarına ve başaracaklarına gönülden inandığını kaydetti. İslam dinin özüne de uygun olarak şura mekanizmasının işletildiğini, güncel meselelerin istişare edildiğini, çıkış yollarının arandığını belirten Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu yöndeki gayretlerinden dolayı şükranlarını sundu.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow