hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Nazlı Ilıcak'tan Baykal kasetiyle ilgili bomba iddia

    Nazlı Ilıcaktan Baykal kasetiyle ilgili bomba iddia
    expand

    Bugün Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'a yönelik kaset komplosuyla ilgili bomba bir iddia ortaya attı. İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'un kitabındaki bilgileri sert dille eleştiren Ilıcak, videoyu kimin çektiğiyle ilgili "Madem laf açıldı, benim de bu konuda bir düşüncem var" diyerek o ismi işaret etti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İşte Nazlı Ilıcak'ın 13 Ocak 2015 tarihli yazısı

    Adı Uzun, itibarı kısa

    İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun, Deniz Baykal kasetiyle ilgili bazı bilgiler verdi. Uysa da uymasa da, iddiaları peş peşe sıralıyor: "Kaset görüntüleri Cemaat'in bir imamı tarafından Baykal'a gösterildi. 'Bize böyle bir kaset verdiler ama yayınlamıyoruz' denildi. Hatta Varan-1 kasetinden sonra, Varan-2 ve Varan-3 kasetlerinin varlığından bahsedilerek, Baykal teslim alındı."

    Sabri Uzun, Baykal'ın Pensilvanya'yı arayarak, "Kaseti sizin polisleriniz mi çekti" diye sorduğunu da ileri sürüyor.

    İddiaların henüz mürekkebi kurumadan Baykal'dan yalanlama geldi. Kasetin önceden kendisine gösterilmediğini, ayrıca Pensilvanya'yı aramadığını söyledi. Zaten Uzun'un amacı kafa karıştırmak; bulanık bir hava yaratmak. Zira "Kaseti yerleştiren 5 polis" diyor, hiçbir isim vermiyor. "Cemaat'in imamı" diyor, adını söylemiyor. Ankaralı "Çilingir Hasan'dan" söz ediyor. Kimdir?
    Nedir bu kişi? Nasıl ilişkiye geçiliyor? O da belli değil...

    Bir arkadaş tweet atmış. Diyor ki: "Adı Uzun, itibarı kısa." Gerçekten de öyle. Belli ki amacı, iktidarın değirmenine su taşımak; bu arada değirmenin taşlarından biri olmak.

    Madem laf açıldı, benim de bu konuda bir düşüncem var: Baykal'ın kaset görüntülerine dikkat ederseniz, kayıt cihazı odadaki dolabın içine yerleştirilmiş. Dolap kapağı açık olduğu için, çekim yapılabiliyor. Hiçbir istihbaratçı, kapatılması kuvvetle muhtemel olan bir dolabın içine kayıt cihazı yerleştirmez. Bu yüzden, komplonun "ilgili hanımın işi" olduğunu söylemek daha doğru görünüyor. Ama muhtemelen, o görüntüler, daha sonra bilgisayarından çalınmış olabilir. Bu da benim teorim ve Sabri Uzun'un iddialarından çok daha akla yakın duruyor.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow