hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan kritik açıklamalar

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Cumhurbaşkanlığı kabinesi toplantısı sonrasında açıklama yaptı. Kalın konuşmasında emeklilikte yaşa takılanlar, İdlib, Filistin ve karma eğitim konularına değindi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

    Avrupa Birliği’nin göçe karşı 10 bin kişilik sınır gücü kuracağına yönelik haberleri değerlendiren Kalın, “Bizde uyandırdığı intiba gene tamamen olaya bir güvenlikçi perspektiften bakıyorlar yaklaşımı oldu. Yani insani noktadan ziyade, bu göçü nasıl durdururuz, eğer gelirse bu insanlara nasıl sahip çıkarız, can ve mal güvenliklerini nasıl sağlarız kaygılarından ziyade, sınırları bir şekilde koruyalım, ülkelerimize almayalım, bu meseleyi uzağımızda tutalım yaklaşımının bir devamı olduğu hissi uyandı bizde. Umarım yanılıyoruzdur. Fakat son 3-4 yıldır mülteci meselesinde genel olarak Avrupa ülkelerinin takındığı tavrı dikkate aldığınızda, bunun dışında bir yaklaşımın da pek hakim olmadığını görüyoruz. Halbuki demin de ifade ettim, Cumhurbaşkanımızın da hem Tahran’da hem de sonrasında ifade ettiği gibi, bu meselenin çözümü yerinde müdahale. Yani İdlib meselesine müdahale. Bundan kastettiğimiz; yeni bir cephe açalım, yeni bir savaş başlatalım değil. Tam tersine, orada büyümekte olan bu ateşi nasıl söndürürüz. Bunun için yani Avrupa ülkelerinin de, Amerika Birleşik Devletleri’nin de, Trump yönetiminin de farklı, yapıcı bir şekilde sürece dahil olması gerekiyor. Yani bu 10 bin kişilik güvenlik gücünü kurabilirler, farklı şekillerde bunu dizayn edebilirler ama bir şeyleri çözmeyecek bu. Bu göç akını devam ettiği müddetçe, Esad rejiminin bu katliamları devam ettiği müddetçe bu insanlar bir yerlere kaçacaklar. İdlib bağlamında da kaçacakları başka bir yerde yok. Zaten bildiğiniz gibi bizim Türkiye sınırının İdlib kısmı yaklaşık 150-160 km. Bunun hemen sınırın öte tarafında sıfır noktasında zaten şu anda 700-800 bine yakın insan var, sınıra dayanmış orada duruyorlar. Türkiye’den yardım gidiyor, gıda gidiyor, giyecek gidiyor. Ama aşağıdan, Güney tarafından büyük bir dalga geldiğinde, 10 binler yürümeye başladığında bu insanları nasıl durduracaksınız. Biz gene insani kaygılarla elimizden geleni yapıyoruz ama bunun yükünü sadece Türkiye’nin omuzlarına bırakmak doğru bir yaklaşım olmayacak. Bu konuyla ilgili dediğim gibi detayları alınır, görüşülür. 10 bin kişilik gücü ne amaçla kuracaklar ama biz de uyandırdığı ilk intiba dediğim gibi meseleye güvenlikçi perspektiften baktıkları ve asıl sorunu çözmeye dönük kapsamlı, uzun vadeli bir perspektiften yoksun oldukları yönündedir” ifadelerini kullandı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Şu ana kadar Cumhurbaşkanımızın talimatları ile açık kapı politikası izledik"

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İdlib’den Türkiye’ye olası bir göç dalgası durumunda Türkiye’nin alacağı tedbirlere yönelik açıklamada bulunan Kalın, “Şu ana kadar Cumhurbaşkanımızın talimatları ile açık kapı politikası izledik. Tamamen insani kaygılarla ve zaman zaman bu politikadan dolayı da haksız bir şekilde eleştirildik. Öyle bir şey ki; kapıları açsanız 'herkese izin veriyorsunuz' diye eleştiriyorlar, kapıları kapatsanız 'bu insanları savaşın, varil bombalarının, kimyasal saldırıların kucağına nasıl atarsınız' diye başka bir eleştiriye maruz kalıyorsunuz. Ama eleştiri yapanların kendileri sahada ne yapıyorlar, kaç mülteci aldılar ya da bu çatışmaları önlemek için, durdurmak için acaba ne tür girişimler yaptılar diye baktığınızda, orada da pek bir şey yapmadıklarını görüyorsunuz. Burada böyle bir muhtemel göç dalgasına karşı AFAD başta olmak üzere ilgili bütün birimlerimiz tabi ki tedbirlerini aldılar ve almaya da devam edecekler ama gelecek dalganın şeklini, büyüklüğünü şu anda kestirmek zor. Umarım önümüzdeki günlerde İdlib meselesi ile ilgili bir siyasi çözüm söz konusu olur. Cumhurbaşkanımızın Tahran’da yaptığı çağrıya benzer bir ateşkes, silah bırakma gibi gelişme söz konusu olur ve biz bu acil durumla karşı karşıya kalmayız. Olmaması durumunda Türkiye üzerine düşeni yapmaya devam edecek ama bunun bir sınırının olduğunu da herkesin bilmesi gerekiyor” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Emeklilikte Yaşa Takılanlar ile ilgili konu gündemimizde yok"

    Emeklilikte Yaşa Takılanların sorununun çözülmesi için MHP ve CHP’nin Meclis’e yasa teklifi vereceğine yönelik sorulan bir soruyu yanıtlayan Kalın, “Bu konu bugün gündeme gelmedi. Bugün ki kabine toplantısında. Şu anda hükümetin gündeminde de bu konu yok. Teklif geldiğinde bir bakılır nedir, ne değildir diye ama bunun maliyeye üreteceği maliyeti de dikkate almak durumundayız. Bugün bu konu gündeme gelmedi, yarın da bu gündemimizde yok” cevabını verdi.
    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik söylemlerine karşın ise Kalın şunları söyledi:
    “Kılıçdaroğlu’nun bu tür açıklamalarını ciddiye almak mümkün değil. Ana muhalefet liderine de yakışmayan bir sakillikle zaman zaman bu tür açıklamalar yapıyor, daha kötülerini de yaptı geçmişte ve bunların kendisine bir faydası olmadı siyaseten, eğer amaç buradan bir siyasi rant elde etmek ise. Hele ki Cumhurbaşkanımıza bu tür saldırılarla bir yol alabileceğini zannediyorsa yani ne Cumhurbaşkanımızı ne de siyaseti pek bilmediği anlaşılır buradan.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “OVP’yi beklemekte fayda var ve bununla ilgili hazırlıklar zaten devam ediyor”

    “Merkez Bankası’nın 13 Eylül’de yapacağı toplantıda ne tür bir karar alınır?” sorusuna Kalın, şu cevabı verdi:
    “Ekonomiyle ilgili gerekli değerlendirmeleri yaptım başta. Bunların hangi gerekçelerle ortaya çıktığını, bu durumun aşılmasına dönük ekonomi yönetimimizin ne tür adımlar attığını da izah etmeye çalıştım. Perşembe günü alınacak kararı ben şu anda kestiremem, bilemiyorum. Ama meselenin sadece bu konuyla ilgili olmadığını, genel olarak birçok unsurun bunun bir ekosistem olduğunu hepimiz biliyoruz. Atılan adımlarda bunu dikkate alan, daha kapsamlı adımlar. O çerçevede de Hazine ve Maliye Bakanımızın hazırladığı Orta Vadeli Programda bu ayın içerisinde, önümüzdeki birkaç hafta içerisinde açıklanacak ve bu ekonomiye sadece yeni bir perspektif sunmayacak aynı zamanda ekonomik üretimle ilgili dengelerle ilgili de çok önemli bir yol haritası oluşturacak. Dolayısıyla OVP’yi beklemekte fayda var ve bununla ilgili hazırlıklar zaten devam ediyor ve dediğim gibi bu ay içerisinde bakanımız bunu açıklayacak. Bu dar boğazdan kısa sürede inşallah hep birlikte daha da güçlenerek çıkacağız.”

    “Karma eğitim aynen olduğu haliyle devam ediyor”

    Karma eğitimin kalkıp kalkmayacağı ile ilgili Kalın, karma eğitimin kalkması gibi bir şeyin söz konusu olmadığını belirterek, “Bakanlığımız bununla ilgili sabah bir açıklama yaptı. Burada bir mahkeme kararına istinaden yapılan bir vatandaşın başvurusuna istinaden bir mahkeme kararını esas alan bir düzenleme yapıldı ama bu sanki Türkiye’de karma eğitim kaldırılıyor gibi bir başka propagandaya dönüştürüldü. Böyle bir şey söz konusu değil, karma eğitim aynen olduğu haliyle devam ediyor. Karma eğitimin ortadan kaldırılması diye bir şey söz konusu değil. Fakat belli okullarda kız erkek ayrımı şeklinde eğitim verilmesine imkan sağlayan bir karar da var ortada. Dolayısıyla burada tercihlerin çoğaltılması söz konusu. Daraltılması değil, çoğaltılması. Demokratik toplumlarda da aslolan vatandaşın bu tür taleplerini karşılayacak tercihlerin, seçeneklerin çoğaltılmasıdır. Yani hiç kimse hiçbir veliye sen çocuğunu karma ya da olmayana göndermek zorundasın diye bir şey empoze etmiyor ama alternatifleri sunuyoruz, devletin yapması gereken de budur. İsteyen kendi tercihine göre bu seçeneklerden bir tanesini tercih edebilir. Burada bir kafa karışıklığına mahal verecek bir durumda yok. Karma eğitim sistemi devam ediyor ve bunun yanında karma olmayan eğitim de verilebilir. Bu tamamen gönüllülük esasına bağlı olarak hem veren eğitim kurumu açısından böyledir hem de oraya çocuklarını gönderecek aileler açısından, çocuklar açısından. Burada opsiyonları çoğaltmak suretiyle aslında demokratik bir görev yerine getirilmiş oluyor. Karma eğitim bitirildi vs. gibi bir şeye, dezenformasyona dönüşmesine aman kimse kulak asmasın, buna kimsede müsaade etmesin” ifadelerini kullandı.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, BM Genel Kurulu’nda ABD Başkanı Donald Trump ile bir görüşme yapmasının planlanmadığını kaydeden Kalın, “Bakalım o güne kadar ne olur, ne yaşanır onların hepsini görelim ve ona göre karar verilir” dedi.
    Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışacak kurullar ve ofislere atamaların yakın bir zamanda yapılacağı bilgisini veren Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışmalarının büyük bir çoğunluğunu tamamladığını ve kısa bir zaman içerisinde atamaların yapılarak kamuoyu ile paylaşılacağını söyledi.

    Filistin açıklaması

    Filistin meselesine ilişkin Kalın, “Bir müddettir müzakerelerin durduğu Filistin halkının daha fazla baskılara maruz kaldığı ayrımcılığa ve izolasyona maruz bırakıldığı bir dönemden geçiyoruz. Biz Sayın Cumhurbaşkanımız İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı sıfatıyla bu konuda bildiğiniz gibi gerek İslam İşbirliği Teşkilatı zirvelerinde gerek Kudüs meselesinde gerekse ikili ve bölgesel platformlarda bu konuyu mütemadiyen dile getiriyor gündeme getiriyor.Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ofisini kapatma yoluna gitmesi Trump yönetiminin Filistin meselesinde tarafgir bir tutum içinde olduğunu bir kez daha teyit etmiş oluyor. Bu Amerikan yönetiminin Filistin meselesine Ortadoğu barış sürecine nasıl baktığı ile ilgili son derece kaygı verici endişe verici bir tutum içerisinde olduğunu göstermektedir. Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin halkının özgürlük mücadelesinin önemli kurumlarından biridir. Siyasi meşruiyeti vardır. Ofisin kapatılması görevlilerinin ülke dışına çıkartılması veya gönderilmesi gidin denmesi açıkçası burada Amerika'nın iddia ettiği gibi tarafsız bir arabulucu olma vasfını yitirdiğini göstermektedir. Bu bağlamda yine Birleşmiş Milletler mülteciler komiserliği olarak bildiğimiz bütçe payının kesilmesi Amerika Birleşik Devletleri tarafından verilen bir başka endişe kaynağıdır. Bu hizmetlerden yarım milyondan fazla Filistinli bildiğiniz gibi istifade etmektedir. Bu hizmetlerden yarım milyondan fazla Filistinli bildiğiniz gibi istifade etmektedir. Bu hizmetlerinde büyük bölümü eğitim sağlık gibi temel ihtiyaçlarla ilgilidir. Siyasi bir tarafı da yoktur. Dolayısıyla burada gençlerin çocukların yaşlıların faydalandığı bir programdan bahsediyoruz. Adeta Filistinlileri cezalandırırcasına bu tür kararların alınmasını da biz asla kabul etmiyoruz. Bunları kınıyoruz. Bunları Filistin halkına yönelik bir haksızlık ve hakaret olarak değerlendiriyoruz. Biz tabii ki çaresiz değiliz. Elimiz kolumuz bağlı oturup bu süreci izlemeyeceğiz. Cumhurbaşkanımız İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı olarak bununla ilgili bir kampanya zaten başlatmıştı. Hem İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler ile hem diğer dünya ülke liderleriyle de bu konuda görüşmelerini devam ettirecek. Avrupa Birliği başta olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'nin kestiği fonların telafi edilmesi o katkı payının başka kaynaklardan sağlanması konusunda da bir dizi girişim oldu. Biz Türkiye olarak da bu sürecin içinde olmaya devam edeceğiz. Biz burada Filistin halkının meşru davasında yanlarında olmaya devam edeceğiz. Fakat özellikle iki devletli çözümün hayata geçirilmesi Kudüs'ün statüsünün korunması ve mültecilerin ülkelerine dönme haklarının kendilerine verilmesi yani Filistinli mültecilerin noktasında biz girişimlerimizi devam ettireceğiz. Filistin halkının bir bütün olarak iradesini dikkate almayan hiçbir çözümün çözüm olmayacağını herkesin bilmesi gerekiyor. Zaten işgal altında yaşayan Filistin halkının şu veya bu gerekçeyle tekrar bir yalnızlığa izolasyonu ambargolara maruz kalması asla ve asla kabul edilemez. Öz yurdunda adeta bir parya haline getirilmesi Filistin halkının ve bütün insanlığın vicdanını sızlatmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow