hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    ''Umut nöbetini'' Ayşenur Arslan devraldı

    Umut nöbetini Ayşenur Arslan devraldı
    expand

    Tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'e destek olmak ve dayanışma sergilemek için Silivri Cezaevi önünde sandalye üzerindeki ''Umut nöbeti'' beşinci nöbetini Gazeteci Ayşenur Arslan ile Filiz Akgün tuttu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Gazeteci Arslan, umut nöbetini deneyimli gazetecilerden birisi olan Mete Akyol başlattığını belirterek, "Bu nöbet bütün genç gazetecilere örnek oldu. Pek çok meslektaşımız onun arkasından destek oldu. Umarım ki meslektaşlarım devam edecek, gazeteci arkadaşlarımız özgürlüğüne kavuşuncaya adalet yerine gelinceye kadar bu nöbet sürecek" dedi.

    Can Dündar ve Erdem Gül çok ağır bedeller ödüyor

    Can ve Erdem'in cezaevinde olması bir suç ve ceza ilişkisi ile yorumlanamayacağını ifade eden Arslan "Onlar biz gazeteciler susalım, korkalım, yazmayalım, Türkiye öğrenmesin diye içerideler. Bizler burada çok küçük sözü bile edilmeyecek bir bedel ödüyoruz bu nöbette. Onar çok ağır bedeller ödüyorlar. Özellikle Turgut Kazan'ın Başbakan'a yazdığı açık mektuptan öğrendik ki, her ikisi de tecritte tek kişilik hücrede kalıyorlar. Havalandırma dahil yakınları ve avukatları dışında kimseyi görmüyorlar. Bu artık tutuklamanın ötesinde bir zulümdür bunu da protesto etmek için buradayız. Meslektaşlarımın sesini daha gür çıkartarak, meslektaşlarımın sesini daha gür çıkartarak bu haksızlık ve zulmü bütün Türkiye'ye duyuracaklarını ümit ediyorum. Benim nöbetimdeki karşılığı budur." diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tutuklu gazeteciler aileleriye birlikte tutuklanıyor

    Gazeteci Filiz Akgün ise, tutuklu gazetecilerin aileleriyle birlikte tutuklandığını düşündüğünü ifade ederek ,"Ben yaşananları aileleri tarafından görmek istiyorum. Bir anne, bir eş ve bir kadın olarak. Tutuklu gazetecilerin aileleriyle birlikte tutuklandığını düşünüyorum. Gazeteciler Silivri'de tecrit ediliyorlar, betona gömülüyorlar bir diğer tabirle. Aileler konusunda daha hassas davranılmalı, Silivri bir tarih yazıyor. Silivri tarihe böyle geçecek, halkın haber alma özgürlüğü Silivri sayesinde elinden alınmıştır. Her şey bir şiirle başladı ve bugünlere geldik" dedi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow