hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Felaketin eşiğindeki ülke: Somali

    KAYNAKCNN TÜRK

    CNN TÜRK ekibinden Hilken Doğaç Boran ve Halil Kahraman, son 40 yılın en büyük kuraklığı ile mücadele eden Somali'ye gitti. 7 milyondan fazla insanın açlıkla karşı karşıya kaldığı ülkedeki durumu görüntüledi. Gelin, dünyanın görmezden geldiği bu felaketi o insanların gözlerinden izleyelim...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Silahların gölgesinde, harabelerin arasında bir hayat. "Yaşamanın", yaşama tutunmaktan ibaret olduğu bir coğrafya. Burası, dünyanın en yoksul ülkelerinden Somali.

    Afrika kıtasının en doğu noktasındayız. Somali’nin başkenti Mogadişu burası. Bir zamanlar yalnızca komşu ülkeler üzerinden kara yoluyla ulaşılabilen bu şehre, 7 saat süren bir uçak yolculuğu ile vardık. Son 40 yıldır barış yüzü görmeyen bu topraklara, yakın zamana kadar direk uçuş neredeyse "imkansız" kabul ediliyordu. Şehirdeki ilk izlenimimiz "başarısız devlet" sıfatıyla anılan Somali'nin her şeye rağmen ilerlemeye çalışması oldu. 2,5 milyon kişiye ev sahipliği yapan başkent Mogadişu'da hayat kısmen de olsa normale dönmüş durumda. Ana caddelerin yanı sıra, şehrin farklı noktalarındaki dükkanlar, çarşılar ve pazarlar da hayli yoğun.

    Mogadişu'nun en önemli gelir kaynaklarından biri balıkçılık. Salgın döneminde durma noktasına gelen balıkçılık, kısıtlamaların kaldırılmasıyla yeniden hareketlenmiş durumda. Balıkçılar, bir kez daha ağlarını Hint Okyanusu'na atabiliyor. Balık pazarının hemen yanında ise Mogadişu'nun dünyaca ünlü sahil şeridi var. Burada CNN TÜRK mikrofonunu gören bir Somalili yanımıza geldi. Türkiye'nin sağladığı yardımlar için bize teşekkür etti. "Türk halkını destekliyoruz. Kendi ülkemizi seviyoruz. Doğma büyüme buralıyım. Mogadişu gelişiyor. Kalkınıyoruz. Her gün büyüyoruz, yol kat ediyoruz. Kardeş ülkemiz Türkiye bize destek oluyor, ülkemizi yeniden inşa etmemize yardım ediyor. Türkiye'ye minnettarız" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Mogadişu caddelerine geri döndüğümüzde ekonomik toparlanmanın başka bir ibaresini görüyoruz. Bunlar, şehrin neredeyse her noktasında karşınıza çıkan "tuk tuk"lar. Üç tekerlekli bu araçlarla hem yük hem de insan taşınıyor. Mogadişu'da tuk tuk'lar da dahil neredeyse hiçbir yerde nakit para geçmiyor. Başkent sakinleri ödemelerini cep telefonları üzerinden yapıyor. Mogadişu'nun sembollerinden biri haline gelen tuk tuk'lar, aynı zamanda başkent sakinlerine istihdam sağlıyor.

    Ancak tüm bu değişime rağmen başkentte bile can güvenliği yok. Silahlı korumalar ve zırhlı araçlar olmadan bir noktadan diğerine gitmek hayli riskli. 15 milyonu aşkın nüfusa sahip ülkede krizler ve savaşlar hiç bitmiyor. Ülke bir yandan mayıstaki seçimler sonrası siyasi istikrarı yeniden tesis etmeye çalışıyor. Diğer yandan ise komşu Afrika Boynuzu ülkeleri Kenya ve Etiyopya ile son 40 yılın en büyük kuraklığı ile mücadele için işbirliği yapıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Ukrayna savaşıyla patlak veren küresel gıda krizi de ülkeyi sarsıyor. Artan tahıl, gübre ve yakıt fiyatları milyonlarca kişinin temel ihtiyaçlara erişimini neredeyse imkânsız hale getirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    DUVARLAR TENEKEDEN, ÇATILAR MUŞAMBADAN

    Ülkeyi hızla felakete sürükleyen bu krizlerin etkilerini gözlemlemek için Mogadişu'nun dışında bulunan Dayniğle mülteci kampına gittik. Gördüğümüz manzara yürek burkucuydu. Yetkililer ülkenin dört bir yanından on binlerce ailenin böyle kamplara akın ettiğini söyledi. On binlerce Somalili hayatta kalabilmek için evlerini terk ediyor. Yüzlerce kilometre yol kat ederek Mogadişu'ya geliyor. İşte bu ailelerden birinin kaldığı eve misafir olduk. Kamptaki evlerin duvarları teneke, çatısı ise muşamba. Çok ilkel koşullarda yaşam sürüyorlar ve sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam etmeleri neredeyse imkansız. Kucağındaki biri hasta iki bebeği ve çocukları ile kampta yaşayan bir anne, bize neden Mogadişu'ya göçmek zorunda kaldıklarını anlattı. "Allah kaderimize ne yazmışsa onu yaşıyoruz. Bir gün karnımız doyuyor, bir gün yemek bulamıyoruz. Düzenli gelirimiz yok. Kuraklıktan dolayı buraya göçtük. Yağış gelmedi. Nehirler kurudu. Ektiğimiz hasadı biçemedik. Geçimimizi tarımdan sağladığımız için hasat olmayınca göç etmek zorunda kaldık" dedi. 10 binden fazla mülteciye ev sahipliği yapan kampta, benzer hikayelere tanıklık ettik. Yerlerinden edilenler için geçici yaşam alanları olarak kurulan mülteci kampları, artık adı konmamış gettolar olarak varlıklarını sürdürüyor. Artık dönebilecekleri bir evleri olmayan aileler, yıllardır bu kamplarda hayatta kalma mücadelesi veriyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kırsal bölgelerde yaşayan Somalililerin bu hale gelmesindeki en büyük etken elbette ki iklim krizi. BM verilerine göre ülke, 4 sezondur yeterli yağış alamıyor. Bu da Somali'de eşi benzeri görülmemiş bir iç göç dalgasına yol açtı. 2021'den bu yana 800 binden fazla kişi kuraklık nedeniyle yaşadıkları bölgeyi terk etti. 15 milyonluk ülkede 2,5 milyondan fazla iç göçmen var. İklim krizinin etkileri Somali'de en çok çocukları vuruyor. Resmi verilere göre ülke çapında 400 bine yakın çocuk, "şiddetli yetersiz beslenme" sorunundan mustarip. Bu sayı, 2011'de Somali'de yaşanan kıtlıkta hayatını kaybeden kişi sayısı ile neredeyse aynı seviyede. O dönem, 260 bin çocuk açlıktan yaşamını yitirmişti. Şimdiyse 400 bine yakın çocuk ölüm ile burun buruna yaşıyor. Ama her şeye rağmen başkent Mogadişu'nun dışındaki bu mülteci kampında hayat, tıpkı diğer yerlerde olduğu gibi devam ediyor. Refahı hiç tatmayan miniklerin masum ve utangaç gülümseyişleri, Somali'ye sırtını dönen dünya için adeta bir umut dersi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    1960'DA BAĞIMSIZLIĞINI İLAN ETTİ, 1969'DA DARBE OLDU

    En hafif tabirle bir insanlık trajedisinin yaşandığı Somali, bir zamanlar sefalet ve yokluk içinde değildi. Hatta bir dönem Afrika'nın yükselen yıldızı kabul ediliyordu. Batısı İngiliz ve Fransızlar, doğusu ise İtalyanlar tarafından sömürgeleştirilen ülke, 1960'da bağımsızlığına kavuştu. 1969'da ise Siad Barre önderliğindeki ordu yönetimi ele geçirdi. Soğuk savaşın bitmesiyle Somali'nin stratejik önemi de azaldı. Halk askeri dikta rejimine karşı ayaklandı ve ülkenin birçok yerinde farklı direniş grupları ortaya çıktı. Artık Somali için iç savaş dönemi başlamıştı. Ülkeyi demir yumrukla yöneten Siad Barre rejimi 1991'de devrildi. Ülkede yaşam standardı hızla düştü ve siyasi krizler dönemi öne çıktı. Merkezi hükümetin sonunu getiren ve ülkeyi kaosa sürükleyen iç savaşın izleri hala başkent Mogadişu'nun birçok noktasında görülüyor.

    Savaş şehri harabeye çevirmekle kalmadı, çok sayıda çocuğu da yetim bıraktı. Bir yetimhane ise o çocuklar için hem yuva hem de okul. Burada yalnızca gönüllü öğretmenler çalışıyor. Onların tek derdi ise çocukların temel eğitimden geri kalmasının önüne geçmek.

    1990’lardan itibaren yükselen ve 2000’lerin başında zirve yapan siyasi istikrarsızlık, artık yerini krizlerle boğuşan bir statükoya bırakmış durumda. Şehrin neredeyse her sokağında askeri kontrol noktaları var. Mogadişu kağıt üzerinde merkezi hükumetin kontrolünde olsa da hala çok ciddi terör tehdidi söz konusu. Başkentteki bazı mahalleler ise El-Şabab militanlarının kontrolünde. El-Şabab militanları ağırlıklı olarak erkek. Ancak aralarında kadınlar da var. Biz de kadın teröristlerin kaldığı Mogadişu kadın cezaevine girdik. Kadın mahkumlar, koğuşlarda çocukları ile birlikte kalıyor. Bu çocuklar, işlemedikleri suçlar yüzünden hayatlarını demir parmaklıklar ardında geçiriyor. Mahkumlar koğuşlarda kendi yemeklerini yapıyor ve her şeylerini ortak kullanıyor. Terörden cinayete bir çok farklı suçtan hapis yatan kadınların başında ise geleneksel kıyafetli gardiyanlar nöbet tutuyor. Özgürlükleri için gün sayan mahkumlar, hayatlarını idame ettirebilmek için dikiş eğitimi alıyor.

    Hükümet kontrolündeki mahallelerde bir ismin fotoğrafları öne çıkıyor. Bu isim ülkenin Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud. Mayıs 2022’de ikinci kez seçilen Cumhurbaşkanı, seçmenlerine terörün kökünü kazıma ve istikrarı yeniden tesis etme sözü verdi. Mahmud'un ikinci döneminde Somali'nin ne yöne gideceğini öngörmek mümkün değil. Ancak kesin olan bir şey varsa o da milyonlarca Somalilinin acil insani yardıma muhtaç olduğu.

    "AİLELER AÇLIĞA SÜRÜKLENİYOR"

    Ülkede en kapsamlı yardım faaliyetleri yürüten örgütlerden biri olan Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı'nın Mogadişu'daki merkezini de ziyaret ettik. Burada ülke direktör yardımcısı Lara Fossi'ye mikrofon uzattık. Fossi, "7 milyon kişi akut, gıda güvensizliği ile karşı karşıya. Bu, neredeyse nüfusun yarısı ediyor. Bu oldukça endişe verici. Dünya Gıda Programı bu yıl insani yardım desteğini artırıyor. Amacımız en çok etkilenen bölgelerde yaşayan 4 milyon yardıma muhtaç kişiye gıda ve beslenme desteği sağlamak" dedi.

    Dünya Gıda Programı yetkilisi, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin Somali'deki durumu daha da kötüleştirdiğini vurguladı. "Burada gıda fiyatları geçtiğimiz yıldan beri artışta. Bölge dört sezondur yeterince yağış almıyor. Besi hayvanları ölüyor. Hasatlar verimli geçmiyor. Gıda fiyatları da tırmanmayı sürdürüyor. Avrupa'da yaşananlar, halihazırda çok zor olan bir durumu daha da kötüleştirdi. Somali buğday ihracatı konusunda Ukrayna ve Rusya'ya bağımlı. Ama aynı zamanda genel olarak ithal gıda fiyatlarının artması, akaryakıt fiyatlarının artması bizi endişelendiriyor. Bu, aileleri ve toplulukları açlığa sürüklüyor" diye konuştu.

    Dünyanın tüm dikkati Avrupa'daki savaşa dönmüşken, Afrika'nın en doğusundaki bu bölgede zamana karşı yarış sürüyor. Uluslararası kuruluşlara göre yeterli insani yardım derhal Afrika Boynuzu ülkelerine ulaştırılmazsa, bölgede eşi benzeri görülmemiş çapta can kayıpları görülebilir.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow