Eğitimli, zengin ailelerin genç kızları ve oğullarını tuzağa düşüren, binlerce insanın hayatını alt üst eden Adnan Oktar Suç Örgütü'nün operasyon sürecinde neler yaşandı? Oktar’ın emrine nasıl sokuldu? Adnan Oktar geçmişte nasıl tahliye edildi? Yargı sürecine etki etmek isteyenler mi var? Akıllara durgunluk veren olayın perde arkası CNN TÜRK Muhabiri Çağdaş Evren Şenlik’in özel haberinde.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Adnan Oktar Suç Örgütü’nün eski üyesi Özkan Mamati:

Ben örgütün içinde 1999-2000 yılında girdim. 2015-2016 yılında ayrıldım. Ben örgütün ticari kısmında yer aldım. Uzun süre Adnan Oktar'ın yakında bulundum. Yurtdışında örgütün şirketlerinde çalıştım. Şirketler kurdum. Ticari olarak bu örgüte kaynak sağladım. Örgütün bir çok sırrına vâkıf olduğum için 2015-2016 yıllar ayrılmaya karar verdim ve devlete bir e-mail atarak bu soruşturmanın başlatan kişi olarak devlete gittim. Elimdeki belgeleri bilgileri paylaştım.

Türkiye'deki tüm büyük illerde bir genç kız taraması yapıyor. AVM’lerde okullarda vs. ve devlet bu tarama sonucu ekibi ile birlikte bir ayda yaklaşık 100-150 tane genç kızla tanışıp bunları fişleyip, özelliklerine göre ayıklayıp bir dosya oluşturduklarını yakalıyor.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Örgüt toplamda 50 bine yakın insana zarar verdi. Bunların %90'ı bayan, %90'ı genç kız. 50 bin tane insanın hayatına travma oldu. 50 bin tane annenin, babanın, evin, yuvanın parçalanmasına sebep oldu.

Adnan Oktar Suç Örgütü iki kısım olarak değerlendirin. Bir Adnan Oktar'ın kişisel heva ve istek sapıklıkları, bir de örgütün var olmak için yaptığı siyasi ekonomik ve ideolojik faaliyetleri. Bunların tamamı örgütün lideri Adnan Oktar tarafından oluşturuluyor. Örgütün 12 imam dedikleri yönetici katmanında prestije edilip, aşağıdaki üyeler hayata geçiriyor.

Bir ona uzatılan suyun kapağı açıldığı için suyun kapağını açan kişinin bütün hayatını değiştirecek yaptırımlar yaptığına şahit olmuştum. Kadınları dövdüğüne, sövdüğü ne çok korkunç şeylere şahit olduk. Mesela televizyonda çekim sırasında bir kadının ona güzel bakmaması sebebiyle o kadına çok korkunç uygulamaya maruz bırakmıştı.

Örgütün dışarıda 3 bine yakın elemanı var. Bunlar sempatizan ve firari üyeler. Bu örgütün silahı, örgütü dinç tutma faaliyeti adına firariler ve sempatizanlar tarafından yürütülen korkunç bir faaliyet. Değil sosyal medya itibarsızlaştırma, baskı altına alma, her atılan bir tweetin mermi olduğunu düşünün.

Hep soruyorlar; Bu nasıl biter? Bu yapılar kült yapılar, dini temelli lider ölmedikçe bitmez. Şu anda kendisi Erzurum Dumlu Cezaevi'nde yatıyor. Devletin raporuna göre, ayda 250-300 tane farklı avukatla görüşüyor. Bu avukatların bir kromonolojisine çıkartıyorlar. Avukatlar yeni mevzun ya da stajyer yani genç kız. Kandırılarak günlük bir ücret ödenerek Erzurum'da Adnan Oktar'ın karşısına getiriliyor. Adam hala içerden avukatlarımıza musallat oluyor. Ülkedeki genç, güzel avukatlara musallat oluyor.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Tamamı Photoshop. Adam 70 yaşında. Gerçeği ile alakası yok. Bu mesaj örgüte şunu iletiyor; 'Ben buradayım, hala dincim. Beyaz gömlek, beyaz ceket giyerek ben masumum', saçlarındaki boyayla 'Bakın hiç yaşlanmadım. Hala 6 yıldır hücrede kalmama rağmen tek tel saçım beyazlamadı' diyerek örgütün bütün altyapısına mesaj veriyor.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Eski Emniyet Müdürü Ahmet İhtiyaroğlu: Ben o fotoğrafın gerçek olduğunu düşünmüyorum çünkü o fotoğraf yani gerçekse de çok büyük bir fotomontajdır. Cezaevinde saç boyası, dip boyası gibi boyalar olmaz.

Eski Mali Şube Müdürü Furkan Sezer: Uluslararası düzeyde faaliyet gösteren bir istihbarat bir casusluk örgütü. Örgüt şu anda kesinlikle faaliyet gösteriyor. Zaten örgütün bir yurtdışı yapılanması vardı. Yurt dışında da bir finansal düzeni var. Bir finansal kurumu var. Finansal ve insan kaynağı anlamında bir gücü var.

Örgütün cinsel sömürü düzeninin, cinsel sömürü sisteminin içerisine çekilip bu turnike sistemi dediğimiz sisteme çekilip, 24 saat içinde yaklaşık 30 tane erkeğin tecavüzüne uğrayan bir müştekimiz vardı. O olay benim için önemli. Unutamadığım konulardan bir tanesi. Bu durumun dosya içerisinde delillendirilmiş hali var. İsrail desteği, İsrail'e karşı yaptıkları casusluk açık ve net. 

Örgütün ne kadar aktif olduğunu, finans gücünün ne kadar yerinde olduğunu ve bu finans gücünü de bu Yargıtay'daki onanmayı bekleyen dosyanın akamete uğratılması için sonuna kadar kullanacaklarını görürsünüz.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Bu doktor raporlarının hiçbirinde şüphelilerle ilgili bir darp cebir izine, bir işkence bulgusuna rastlanmıyor. Şüpheliler yaklaşık 7-8 ay cezaevinde kalıyorlar. Bu süre zarfında işkence ile ilgili bir iddiaları yok. Çıktıktan sonra her nasılsa o dönem İstanbul Üniversitesi'nde görevli olan Şebnem Korur Fincancı’yı buluyorlar. Uçurumun kenarında kalmış bir araba var. Yarısı boşta yarısı yolda. Araba uçurumdan yuvarlandı ve taklalar attı. Bunun müsebbibi Şebnem Korur Fincancı.

Hasan Basri Güner devletin Ağır Ceza Mahkemesi’ne sahte rapor veriyor. Bu raporu destekleyici raporlarda o dönem Şebnem Korur Fincancı'nın verdiği raporla şüpheliler de bu raporları alıp o dönem bu operasyonu gerçekleştiren rahmetli Adil Serdar Sıçan müdürümüz ve ekibi hakkında işkence iddialarıyla davalar açıyorlar.

Türkiye'de ben şunu anlamıyorum. Her şaibeli, her soru işaretli konunun arkasında Şebnem Korur Fincancı’nın verdiği raporlar var. Bakıyorsunuz Adnan Oktar dosyasında bir sürü raporu var. Uğur Mumcu'nun katil zanlılarıyla ile ilgili bir sürü raporları var.

Yani küçük yaştaki kızlara tecavüz, istismar ederken gayet ruh dünyaları yerindeymiş. Bu tecavüzleri, bu istismarları gerçekleştirirken, bunları kayda alırken, bunlara bir şantaj unsuru olarak kullanırken ruh halleri gayet yerindeymiş. Psikolojileri çok yerindeymiş. 99 operasyonundan sonra travma sonrası stres bozukluğu olmuş.