AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten açıklamalar
Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü Ömer Çelik gündeme dair açıklamalarda bulunuyor.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları;
(Soçi Mutabakatı) Barış Pınarı Harekâtı'nın stratejik amaçlarına ulaşmasının son merhalesini teşkil etmiştir. Böylece Suriye topraklarında milli güvenliğimize yönelik oluşturulmaya çalışılan tehdit organizasyonu ve ayrılıkçı gündemlerin boşa çıkarılması bu son merhaleyle tamamlanmıştır.
Bu operasyon başladığında işgal gücü olduğumuzdan bahseden, kara propagandaya imza atanlar bir kere daha mahcup olmuşlardır.
Pozisyonumuz hem ABD hem Rusya tarafından teyit edilmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yürütülen Bu müzakere süreci tüm dünya tarafından başarı olarak kabul edilmiştir.
Türkiye-Suriye sınırında 30 kilometrelik alanda artık terör unsurları bulunmayacak. Türkiye'nin diplomatik zafer tüm dünya tarafından kabul edildi. Kaybeden terör örgütüdür.
CHP Genel Başkanı Yaptığı Grup Toplantısı'nda siyasi bir sabotaj gerçekleştirmiştir. Bizim için yok hükmünde olan bir mektubu konuşmasında okuyup siyasi bir malzeme haline getirmeye çalışmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na karşı yabancı bir devlet başkanının diplomatik sınırları aşan bir mektubu CHP Genel Başkanı kendi grubundan okuyor. Daha önce bu genel başkan FETÖ’nün tapelerini okumuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı devletimizin ve milletimizin birliğini temsil eder. Dünyanın neresinden gelirse gelsin saygı sınırlarını aşan her mesaj yok hükmündedir. Bu mektubu unutmadık Gereken zamanda gereken şekilde karşılığı verilecektir demiştir Cumhurbaşkanımız.
Kılıçdaroğlu'nun bu mektubu dillendirmesi trajedinin aynı şekilde sürdüğünü göstermektedir.
Dünyanın her yerinden mesaj gönderildiğinde Türkiye’nin bu mesajı kabul edip etmediği önemlidir. Türkiye’nin buna nasıl karşılık verdiği meselesinde karşı tarafın yanında yer alıyor CHP.
Burada açık bir seviye sorunu olduğunu ifade etmek isterim.
Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefinin nasıl korunduğunu aziz milletimiz net bir şekilde görerek tespit etmektedir.
Gerekirse askeri harekât, diplomasi en zirve noktasında gerçekleştirerek net bir şekilde ortaya konulmaktadır.''
Buradaki hastalıklı psikoloji şudur. Dinleyenlerin bir kısmının da bu konuşmayı alkışlamasıdır. Eğer onur ve itibara sahip çıkma konusunda gerçekten samimilerse Kılıçdaroğlu’nun iç siyasetteki siyasi müttefikinin Türkiye cumhuriyetine, TSK’ya dönük iftiralarına ne diyeceğini duymak isteriz.
Terör örgütünün tezlerini dillendirenler Türk askerinin orada işgalci olduğunu söylüyordu. ABD ve Rusya Türk askerinin orada olmasının meşru olduğunu kabul etmiştir.
Şunu beklerdik mesela… Cumhurbaşkanımız Soçi’de bu zorlu mücadeleyi yürütürken CHP Genel Başkanı deseydi ki hükümetin yürüttüğü politikalar nedeniyle eleştirim var ama Soçi’de mücadele yürütüyor o sebeple bugün eleştirilerimi bir kenara bırakıyorum, terör örgütlerine karşı yanlarında duruyorum deseydi bu soylu bir tavır olur derdik. Bu hayal düzeyinde kalmıştır.
Mektubun sızdırılması, yok hükmündeki mektup diplomatik başarı süreçlerini sabote etmek için kullanıldı. Ama Türkiye bunu yok hükmünde sayarak müzakereleri güçlü şekilde yürüttü.
Seçimlerden önce belediyelerden hiçbir işçi atılmayacak diye namus sözü vermişti. Bu sözü kendisine bir kez daha hatırlatıyoruz.
Siyasi namusun en temel ilkesi teröre karşı olmaktır
Kılıçdaroğlu geçmişte YPG terör örgütü değil demişti. YPG’nin nasıl bir örgüt olduğunu tekrar hatırlatmak istiyoruz. Bu örgüt harekattân beri sınırlarımıza bin kadar havan, top, roket saldırısı olmuştur. 20 şehit verdik, 187 yaralı vatandaşımız var.
7 kahraman askerimiz şehit oldu, 90 askerimiz yaralandı. SMO’da 96 şehit verdik, 369 kardeşimiz yaralanmıştır.
Utanç verici bu konuşma CHP mensupları tarafından da reddedilmelidir.''
Terör örgütlerini meşrulaştıran sözler söyleyenler önce kendi sözleri ile ilgili özeleştiri yapmalı.
Bu operasyonlarımız neticesinde AB’den Arap Birliği’nden gelen eleştirilerin de ne kadar yanlış olduğu görülmüştür.
Eğer Türkiye bu göç meselesinde bu kadar yük alan bir davranış ortaya koymasaydı AB demokrasileri yerle bir olacaktı. Sınırlarına dayanan küçük sayıdaki mülteciler aşırı sağcılar birçok ülkede meclislerine girdiler.
Türkiye’nin bu kadar mülteciyi misafir etmesi Avrupa demokrasisini koruyan bir şeydir.
Arap birliği her açıklamada Arap toprağının işgalinden bahsediyor.
En güçlü desteği vermesi gereken Arap Birliği’nden niye bu sesleri duymuyoruz.
Arap toprağının bir takım terör örgütleri tarafından işgal edilmesi karşısında fiziki mücadeleyi vermesi gereken kendileri değil mi? Ama mücadeleyi veren Türkiye’dir.
Biz DEAŞ’dan bahsederken Araplar demiyorsak PYD/YPG için Kürtler dememek gerekir. Bizler bu bölgeye baktığımızda kardeşlerimizi görüyoruz.
Ama birileri oraya baktığında robot terörist haline getirecek bir grup olarak görüyor
PYD/YPG’den bahsederken kasten Kürtler diye bahsedenler Kürtlerin kendi projelerinin lejyoneri olması için bir hareket içindedir. Kürtler kadim bir halktır.''
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Son dakika... Erdoğan ile Özel ne konuştu? Abdulkadir Selvi yazdı
Günde 1 fincan tüketmenin faydası inanılmaz! Cevizin sağlığa 6 müthiş etkisi
Her şey para içinmiş! SGK tek tek tespit etti! 'BOŞANMIŞLAR'
Son dakika... Uyku apnesi olan sürücüler trafikten men mi edilecek? Resmi açıklama geldi
5.5 aydır cezaevinde! Nihal Candan’dan şoke eden haber! ‘Cennete gitmek istiyorum’