hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Çile"nin şairi: Necip Fazıl

    Muhafazakar bir şair, fikir ve dava adamıydı. Çok tartışmalı bir isimdi. Bazen yasaklı oldu. Büyük Doğu" akımının kurucusuydu. Ölümünün yıldönümünde, doğum gününe bir gün kala Necip Fazıl Kısakürek'i hatırlayalım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

    Bu şiiriyle tanıdı onu Türkiye. Henüz 24 yaşındaydı. Şair, romancı, oyun yazarı ve muhafazakar düşünür. Hem çok tartışılan bir isim oldu. Hem de çok övgüyle bahsedilen. Bir kesimin en sert çıkan sesi, diğer kesimin en sert muhalifi.

    Asıl adı Ahmet Necip Fazıl Kısakürek'ti. 26 Mayıs 1904'de İstanbul'da doğdu.. Babası hukukçuydu. Hali vakti yerinde bir ailenin çocuğuydu. Veremin can aldığı yıllarda kardeşini kaybetti. Deniz Harp Okulu'nda öğrencilik yaptı. O dönemde iki üst sınıfında Türk şirinin ünlü ismi, gelecekte zıt kutuplarda yer olacak olan Nazım Hikmet vardı.

    Deniz Harp Okulu'nu bitiremedi, İstanbul Darülfünun'da felsefe eğitimi aldı. İstanbul’un işgali sırasında annesi ile birlikte Erzurum’daki dayısının yanında kaldı. Henüz çok genç yaşta babasını da kaybetti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ÜNLÜ ŞİİRİNİ PARİS SOKAKLARINDA GEZERKEN KALEME ALDI

    Kurtuluş Savaşı sonrası, bakanlık sınavını kazanınca Fransa'da eğitim alma hakkı kazandı. Sorbonne Üniversitesi felsefe bölümüne girdi. Paris'in hızlı hayatına kapıldı. Bohem bir yaşam sürdü. Babiali kitabında, o günlerden kendinden şöyle bahsediyordu. Pırıl pırıl cadde, Paris kaynıyor, o genç şair, şehrin kapkara çatıları, esrarlı bacaları ve her an göz kırpan ışıkları ortasında, kaybolmuş bir çocuk gibi kimsesiz ve on parasız.

    Kaldırımlar şiiri de Paris'in o yalnızlığında. Tek başına Paris sokaklarında Necip Fazıl'ın bir anlamda kendini anlatan dizeleri oldu.

    Aslında Necip Fazıl, henüz 18 yaşındayken Yahya Kemal'in, Ahmet Haşim'in Halide Edip'in yazdığı ''Yeni mecmua''da şiirler yazmaya başlamıştı. Şiirlerindeki dili çok farklıydı. Öyle ki Ahmet Haşim ''Çocuk, bu sesi nerede buldun sen?'' diyerek ilgisini göstermişti.

    Darulfunun'un felsefe bölümünde arkadaşları arasında Ahmet Kutsi Tecer, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi isimler vardı. Artık sanat ve edebiyat dünyasına yakındı. Yakup Kadri, Falih Rıfkı, Abdulhak Hamit gibi ülkenin önde gelen yazarlarıyla aynı ortamı paylaşıyordu.

    NECİP FAZIL, 35 YAŞINDA İSLAMİ DÜŞÜNCE İLE BULUŞTU

    Henüz 35 yaşındayken, hayatı birden değişti. O yıl, Nakşîbendi şeyhi olan Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştı. Necip Fazıl'ın İslami düşünce ile buluşması yaşamını tamamen değiştirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    1937 yılında kendi hayatını esas alan 'Bir adam yaratmak'' isimli tiyatro oyununu yazdı. ''Bir adam yaratmak'' Türk edebiyatının ilk trajedisiydi. Ve bu oyunda da başrolü Muhsin Ertuğrul oynadı.

    Tek bir kişi onun hayatında unutulmaz bir etki bıraktı, annesi. 1939 yılı hayatının dönüm noktalarından biriydi. Şair en sevdiği ve en önemli eseri olarak kabul ettiği Senfoni şiirini yazdı. Şiirin adını batılı bulduğu için daha sonra Çile olarak değiştirdi. Kitabın girişinde, annesinin senin şair olmanı ne kadar isterdim sözlerine yer veriyordu.

    "BÜYÜK DOĞU" AKIMININ KURUCUSUYDU

    Dava adamı olmak istiyordu. Ve 1943 yılından itibaren Büyük Doğu dergisini çıkarmaya başladı. Büyük Doğu dergisi çevresinde büyük bir örgütlenme faaliyetine girdi. Dergi henüz 30. sayısında iken kapatıldı. Devlet güzel sanatlar akademisindeki görevinden de uzaklaştırıldı. Eğridir'e sürgün edildi. Bir yandan davası için sert yazılar yazıyor bir yandan da sanat adamı kimliği ile eserler üretiyordu. Tam 9 kez tutuklandı. Yaşamının 3 yıl 8 ayı hapislerde geçecekti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Necip Fazıl, 27 Mayıs Askeri Darbesi'nde cezaevindeydi. Hakkında istenen ceza 101 yıldı. Hapisten çıktığında 57 kiloya düşmüştü. Yorgundu. Cezaevinden çıktığında, Çetin Emeç'in teklifini kabul ederek Son Posta Gazetesi'nde yazmaya başlamıştı.

    İLK CUMHURİYET ŞAİRLERİ ARASINDA EN ETKİLİLERİNDENDİ

    Necip Fazıl Kısakürek, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin “Mistik Şairi”ydi. Hece ölçüsünü kullandı. İlk Cumhuriyet nesli şairleri arasında en dokunaklı, etkili yazarlardan biriydi. Şiirlerinde kendi ruhi bunalımlarını kuvvetli bir şekilde aksettirdi. İlk dönem şiirlerinde bireysel yalnızlık, ölüm, tabiat, gibi konuları ön plana çıkrdı. 1934’ten itibaren ise tasavvufi konulara ağırlık verdi. Mistik bir anlayışla ve yer yer ideolojik söylemlerle kendine özgü bir şiir oluşturdu. Sanatının ilk devresinde yazdığı kimi şiirlerini dünya görüşünün değişimi nedeniyle daha sonra reddetti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    BİR KESİMİN SESİ, DİĞER KESİMİN EN ZORLU MUHALİFİ

    Necip Fazıl çok tartışıldı, çok eleştirildi. Hakkında çok fazla iddia ortaya atıldı. Bir tarafın sesi olurken, diğer tarafın eleştirilerinin odağındaydı.

    Sevenleri tarafından Üstad diye bilinirdi. O ise 50 yıllık meslek hayatını ''Manevi rahatsızlık'' olarak adlandırırdı. Bir devre damgasını vurmuş, sanat ve siyasetin ortasında yaşamış Türk şiirinin büyük şairlerinden biriydi.

    1983 yılının 25 Mayıs'ında hayata gözlerini yumdu. Vasiyetinin son cümlesi şöyleydi: Beni de Allah ve Resul aşkının yanık bir örneği ve ardından bir takım sesler bırakmış divanesi olarak hatırlayınız.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow